Tüm Kalpler Seninle, Erkan Abi

Son güncelleme: 16.11.2008 13:12
  • noimage

    Pankreas kanseriyle mücadele eden, 'Mısırı kuruttun mi' ve 'Ula Ula Niyazi' gibi Karadeniz klasiklerine imza atan Erkan Ocaklı için 2 Aralık'ta vefa gecesi düzenlenecek.
    Ocaklı'ya Vefa Gecesi

    Kuzey Yıldızı Trabzonsporlular Derneği ile Karadenizli sanatçı Volkan Konak'ın planladığı geceye, AK Parti İstanbul Milletvekili Osman Yağmurdereli ve Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanı Tekin Küçükali de destek veriyor.Sunuculuğunu Volkan Konak'ın yapacağı geceye, Süreyya Davulcuoğlu, İbrahim Can ve Ümit Tokcan gibi Karadenizli sanatçıların yanı sıra kemençe ustalarının katılması bekleniyor. Erkan Ocaklı'nın tedavi gördüğü hastaneden izin alarak katılması planlanan gece için 2 bin adet davetiye hazırlandı. Davetiyeler, Karadeniz dernekleri ile konser gecesi CRR gişelerinden satın alınabilecek.


    Fikir Babası Volkan Konak
    Volkan Konak, yaptığı açıklamada, Erkan Ocaklı'nın Karadeniz yöresinin ilklerinden olduğunu dile getirerek, Ocaklı'nın Karadeniz türkülerine renk getirdiğini ifade etti.
    Konak, gecenin asıl amacının manevi duyguların pekişmesi olduğuna işaret ederek, ''Karadenizliler ilk kez sanatçılarına sahip çıkarak bir gece düzenleyecek. Ben bu gecenin öncelikle fikir babasıyım. Bu geceyi gördükten sonra ben de 'ölsem de gözüm arkada kalmayacak artık' diyeceğim. Erkan Ocaklı için de benzer duyguların söz konusu olacağına inanıyorum'' dedi.

    Erkan Ocaklı Kimdir?

    Erkan Ocaklı, 1949 yılında Trabzon'da doğdu. Ocaklı, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi mezunu. 40'a yakın albüm yapan ve ''Mısırı kuruttun mi'' ve ''Ula Ula Niyazi'' gibi Karadeniz klasiklerine imza atan Ocaklı, 6 filmde de rol aldı. Ocaklı ayrıca, 350 civarında da besteye imza attı. Yönetmenlik ve televizyon programları da yapan Ocaklı, bir süredir yakalandığı pankreas kanseri ile mücadele ediyor.

    Sanatçıya Ait Sitemizdeki Diğer Konular

    Erkan Ocaklı kimdir biyografisi

    Erkan Ocaklı Çayır Biçiyorum Çayır

    Kolbastı Erkan Ocaklı

    Tüm Kalpler Seninle, Erkan Abi

    Erkan Ocaklı Resimleri

    Trabzondan Yetişen Sanatçılar
#01.12.2007 11:14 0 0 0
  • noimage

    Karadeniz müziğinin unutulmaz sesi Erkan Ocaklı yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor

    Karadeniz müziğinin unutulmaz sesi Erkan Ocaklı yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. İstanbul'da pankreas kanseri dolayısıyla tedavi gören ünlü türkücünün durumunun ağır olduğu öğrenildi. Yaklaşık bir buçuk ay önce gazetemize verdiği son röportajında vefasızlıktan yakınan Ocaklı "Bir klibim bile yok" demişti.


    İstanbul'da pankreas kanseri dolayısıyla tedavi gören ünlü türkücünün durumunun ağır olduğu öğrenildi. Yaklaşık olarak bir bucuk ay önce gazetemize verdiği son röportajında vefasızlıktan yakınan Ocaklı "Bir klibim bile yok" demişti.


    İşte yaşam mücadelesi veren Erkan Ocaklı ile yaptığımız son röportajda Ocaklı'nın söyledikleri:
    "Karadeniz müziği değişmiş ve çok gelişmiş, cağın şartlarına uymuş. Gurup sazlar, kemençeler önemli yenilikler geldi. Sanatçıların en çok beğenilenini halk belirler. Sanatçı yıllarca unutulmayan ve hatırlanandır. Festivallerin daha da fazla yapılması lazım. Bu festivaller uyuyan Karadeniz'i uyandırdı. 58 yaşındayım, 37. yılıma geldim. ATV, Kanal D kemençeyi içeriye sokmazdı. Bölgemizin televizyonlarından Allah razı olsun. Bizim bütün çocuklarımızı deşifre ettiler, gözler önüne serdiler. Festivallerle Karadeniz oynuyor, coşuyor artık. Karadeniz görünüyor. Festivalleri masraf kapısı olarak düşünmemek lazımdır. Büyük bir reklâm. Bir şeyin tanıtımı çok önemlidir. Getirisi çoktur.

    ÖLENE KADAR MÜZİĞE DEVAM

    Ölene kadar müziğe devam edeceğim. Maalesef Karadenizli sanatçılarımızı Dünya entegrasyonu içerisinde lanse edecek hiçbir firmamız yok. Karadenizli sanatçıları tanıtacak diye düşündüğümüz büyük firmalar yetersiz kaldı. İki arkadaşımız var, birisini Urfalı lanse etti, diğerini Malatyalı. Bu çok üzücü bir şey. Ben 35. yılımda bir Oflu'ya, birde Köprübaşılı arkadaşıma armağan oldum. Kadıköy'lü bile beni zor görüyor, televizyonlara bile göstermiyorlar. Tanıtıma önem vermiyorlar. 37 yıldır Erkan Ocaklı'nın bir klipi bile yok. Böyle bir insana nasıl klip çekilemez. Beni sömüren firma 5 milyar harcayıp neden klip çekmiyor? Ben güzelliğimi emek verdiğim kasetçi ve firmalardan almam lazım. Halk bana domates atarsa işte o zaman Erkan Ocaklı bitmiştir. Ben yırtık pantolonla türkü söylemem. Öyle alıştım edep, terbiyem bu. Gençler öyle söylüyor ona da saygım var.
#01.12.2007 12:24 0 0 0
  • Karadeniz halkının değişmicek kaderi kanser onuda bulmuş çok üzüldüm

    Allah(c.c)tan acil şifalar diliyorum

    o güleryüzü insan canlısı yüreğiyle bunu atlatacaktır inşaallah
#01.12.2007 16:30 0 0 0
  • Erkan Ocaklı
    Çocukluğumun Trabzon'undan bir fotoğrafla başlayalım..Değirmendere Sezai Uzay Mahallesinde oturuyoruz. Günlerimiz sabahtan akşama oyun oynamakla geçiyor, oyun dediğimiz körebe ya da benzerlerinden değil; ya ayağı yanlış yere koyunca uçurum dibini boylayacağınız kayalardan kuzu kulağı hasadı, ya da yağmur sonrasının bereketiyle çimenliklere doluşan Goglis (Salyangoz) topluyoruz, anlatılmaz bir coşkuyla ama... Goglis satışından elde edilen "gelirle" birkaç ekmek ve gazoz alınıp, mezarlık çimeninde ağabeylerimizin denizden çıkardıkları midyeleri derme çatma saçların üzerine dizip kendimize ziyafet çekiyoruz. Tüm bunları ne zaman yaptığımızı da ekleyelim de tam olsun: 40 da haftaym 80 de biter 20 de uzatma 100 'e uzanan futbol maçlarımızdan arta kalan zamanlarda.

    İşte belleğime kazınan bu pastoral tablonun bir sahnesine hayat verelim şimdi ve sinema karesi netliğindeki hatıralar canlansın: Elinde iki ekmekle mezarlık çimenine giden fotoğraftaki 7 yaşındaki çocuk benim. Yıl 1974, film makinesi dönmeye başladı bile..

    Mahalleden ağabeylerin (Kamuran ağabeyim, Emzuk Mustafa , Taşkafa Nuri, Fruko İsmail, Ertuğrul abi filan) ekmek almam için gönderdikleri Hami ağabeyin bakkalından birkaç ekmek ve gazoz almış mezarlık çimenine doğru yürüyorum. Arkamdan "hayranı olduğum" bir motor sesi duyuyor ve geriye bakıyorum. Evet o; Yalçın abi, o güne kadar gördüğüm en şık, en afili, en ulaşılmaz otomobiliyle, 64 şevrole olur kendisi, mahallenin yokuşunu tatlı tatlı tırmanıyor. Bu Yalçın ağabeyin, şimdinin Trabzonspor Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Pişiren'in (abi)nin ağabeyi olduğunu ek bilgi olarak yazalım ve devam edelim.

    Ben bu tanıdık motor sesini duyduğum her seferinde olduğu gibi yine yolun kenarına çekilip, bu muhteşem varlığı doya doya seyre koyuluyorum. Bilenler için; bu sahne benim çocuk dünyamda Fellini'nin "Amarcod"udur, bugünden bakınca..

    Yalçın abi her zaman yaptığı gibi önümden geçerken o tatlı tebessümü ile benim çocuk gönlümü de "hoş" edip salına salına mahallenin tepesindeki evlerine doğru süzülüyor, bir otomobilden çok viya viya kayıp giden bir kayık gibi. İşte tam bu geçiş sırasında o güne kadar duymadığım bir ses yankılanıyor kulağımda, ihtimal ki 64 şevrolenin teybinden. Şöyle diyordu o teypten yükselen ses: "hapishane içinde volta vuramayirum / aç kapiyi gardiyan burada duramayirum "

    O yaşta ne voltadan anlarım ne de gardiyandan, haliyle. Ama işte bu berrak ses ve fondaki müzik beni bir şekilde çekim alanına almış ve taze belleğime Erkan Ocaklı'nın ilk kaydı "bu amarcord geçişi" esnasında düşüvermişti..

    Yaşadığımız yer, Trabzon, nedeniyle sonrasında belki binlerce Erkan Ocaklı türküsü misafiri oldu kulağımızın, birçokları daha içerilere sızdı, yerleşti..

    Yaptığı müziğin eleştiri ya da övgüsünü yapacak müzikal bir geçmişe ve birikime sahip değilim. Ocaklı'nın ses rengi hakkında da çok afili cümleler kuramam, zira ziyadesiyle öznel bir konudur. Ama şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim; Erkan Ocaklı; Karadenizli içtenliğinin tüm alt bileşenlerini sesinde ve yorumunda buluşturabilmiş ender sanatçılarımızdan biridir.

    "Bayram değil seyran değil eniştem ortalarda ne diye dolanıp duriy?" türü serzenişleri duymadan konuyu bağlayalım.

    Çocukluğumuzun ve ilk gençliğimizin "saygı duyulası" sanatçısı Erkan Ocaklı yakın zamanda bir ameliyat geçirdi ve şimdilerde evinde tekrar sağlığına kavuşmak için gerekli olan nekahat dönemini geçiriyor.

    İçinde bulunduğum sosyal ortam sebebiyle haberdar olduğum bu durum üzerine, o anda açık olan bilgisayarımın guguluna "erkan ocaklı" yazıverdim. Ve karşıma, ben diyeyim toplumsal utanç siz diyin Osmanlı tokadı kıvamında sersemleten bir bilgi, çıktı. Halen doyumsuz "Trabzon" dergisi'ni çıkaran memleket sevdalısı Aytekin Akay imzalı bir röportajında şöyle demiş Erkan Ocaklı: Bir klibim bile çekilmedi!

    Erkan Ocaklı "bir klibim bile yok" dedi, ben bu cümle kalbime saplanan bir ok dedim, ok halen kalbimdedir ve bu oku önce Karadenizlilerin hamisi Tekin Küçükali'ye sonra da Volkan Konak'a "yönlendirdim."

    Trabzon Fikir Kulübünün bir toplantısında Volkan Konak'ın önerisiyle "Erkan Ocaklı'ya saygı" gecesi fikri doğdu ve bu fikir halen eyleme dönüşme sürecini yaşıyor.

    Toparlayıcı saygın kişiliği ve pratik çözümler üreten yeteneğiyle bilinen Tekin Küçükali; gecenin organizasyonu için Volkan Konak'la birlikte harekete geçti. Küçükali; kurucusu olduğu " Kuzey Yıldızı Trabzonsporlular Derneği" öncülüğünde saygı gecesi için gerekli olan tüm alt yapıyı hazırladı. Çalışma masasının arka duvarında "Konu Trabzon olunca gerisi teferruattır" şiarı asılı duran Volkan Konak, gecenin sunumunu ve sahne organizasyonunu üstlenirken, içinde bulunduğum Trabzon Fikir Kulübü de geceye manevi destek verdi.

    Hayatının herhangi bir "anı" Erkan Ocaklı ile kesişen ve vefa'nın İstanbul'un bir semtinden çok daha fazlası olduğunu düşünen herkesi 2 Aralık akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki "40. Sanat Yılında Erkan Ocaklı'ya Saygı" gecesine bekliyoruz..

    "Dertliyim efkarliyim / kimse bilmez halumi"
#02.12.2007 19:16 0 0 0
  • ALLAH tan acil sifalar diliyorum:((
#02.12.2007 20:39 0 0 0
  • noimage

    Erkan Ocaklı'ya vefa gecesi

    Karadeniz'in yetiştirdiği önemli müzisyenlerden Erkan Ocaklı'ya vefa
    Karadeniz Bölgesi'nin yetiştirdiği önemli müzik adamlarından biri olan Erkan Ocaklı, 40. Sanat Yılı'nı hemşehrileri ve bölge sanatçılarıyla birlikte kutladı. Bir çok ünlü ismin katıldığı geceden elde edilen gelirin Ocaklı'ya verileceği belirtildi.

    Karadeniz müziğinin unutulmaz ismi Erkan Ocaklı için, hem 40. Sanat Yılı'nı kutlamak hem de sanatçıya maddi destek sağlamak amacıyla düzenlenen etkinlik, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirildi.

    Kuzey Yıldızı Trabzonsporlular Derneği'nin girişimi, Şişli Belediyesi'nin desteği ve Volkan Konak'ın da sanatsal altyapı sağlamasıyla düzenlenen gecede sanatçıyı yalnız bırakmayan ve desteğini esirgemeyen bir çok yöresel sanatçı ve Karadenizli de hazır bulundu.

    Bölge sanatçıları ve vatandaşların yanı sıra Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, AK Parti İstanbul Milletvekili Osman Yağmurdereli, Cengiz Kurtoğlu, Kamil Sönmez, Hülya Polat, Davut Güloğlu ve diğer davetliler katıldı.

    Gecede ayrıca törene katılamayan ünlü isimlerin de mesajları okundu. Gece, aynı zamanda Karadenizli sanatçı Ocaklı'ya "moral" verme amacıyla da düzenlendi. Ocaklı bir süreden beri, yakalandığı pankreas kanseri nedeniyle tedavi altında bulunuyor.

    Geceye katılan davetliler ünlü sanatçıların şarkılarını dinleme imkanı bulurken, Karadenizliler İstanbul'da bir araya gelmenin keyfini çıkardı.
#03.12.2007 12:02 0 0 0
  • gecmis olsun Allah sifa versin uzucu
#03.12.2007 13:19 0 0 0
NaZ NaZ foto
  • ALLAH'im acil sifalar versin

    onu sevenlerine bagislasin(amin)
#03.12.2007 14:29 0 0 0
  • ALLAH şifalar versin inş. biran evvel sağlığına kavuşur
#03.12.2007 14:51 0 0 0
  • ALLAH(C.C) acil şifalar versin.
#03.12.2007 17:05 0 0 0
  • Allah acil sifalar versin
#04.12.2007 11:13 0 0 0
  • Birol Topaloğlu'ndan Erkan Ocaklı'ya vefa borcu

    Yıllar
    önce Erkan Ocaklı'nın sesinden dinlediğimiz "Tara saçını tara" adlı
    eserini yeniden yorumlayan ve son albümü "Ezmoce"yi geçtiğimiz
    aylarda çıkaran Karadeniz ve Laz müziğinin usta sanatçısı Birol Topaloğlu'nun
    yeni klibi İstanbul'da çekildi.


    Balat'taki
    evinde, ve Pierre Loti'de otantik ortamlarda çekilen klipte Kemence, Çonguri
    gibi yöresel enstrümanlar da kullanıldı.
    Oyuncu Özlem Erim'in de başarıyla yeraldığı ve Yönetmen Yusuf Fersat'ın
    yönettiği klibin Sponsorluğunu Taka Gazetesi Kültür Yayınları üstlendi
#07.12.2007 13:56 0 0 0
  • noimage
    Taka Gazetesi, Karadeniz'in efsane ismi Erkan Ocaklı'nın İstanbul'daki evine konuk oldu.

    Karadeniz müziğinin duayeni olan ve 40. sanat yılını dolduran, son dönemde pankreas tümörü ve zehirli goitre hastalığı ile mücadele eden Erkan Ocaklı ile İstanbul'daki evinde sohbet ettik. Geçirdiği zorlu ameliyatın ardından, istirahate çekilen Erkan Ocaklı çocukluğundan bugüne 40 yıllık sanat yaşamını ve hiç bilinmeyen yönlerini anlattı.

    noimage

    ERKAN OCAKLI: Öncelikle hoş geldiniz, şeref verdiniz. Ülkemin insanlarısınız. Evimi size açmayacağım da, kime açacağım. Bugüne değin bir çok televizyon kanalı, bizim en popüler anlarımızda bile, bize ekranı çok gördüler. Ama bazı şeyler değişti. Şimdi Erkan Ocaklı'nın hayranları var. Kötü günlerimize bile bizi unutmuyorlar. İşte adıma düzenlenen gecede gördünüz bunu yaşadık. İnsanlar gözyaşları içinde Ocaklı'ya sarıldılar. O gece Trabzon insanı bana vefa borcunu ödedi. O insanlara çok bedel borcum var. Allah herkesten razı olsun. 1700 kişilik salonu 4 bin kişinin hıncahınç doldurması muhteşemdi.

    TAKA: Katılım 5 bin kişinin üzerindeydi. Bir çok insan da salona giremeyip geri döndü

    ERKAN OCAKLI: Tevazu olsun diye söylüyorum. Beni ameliyat eden doktorum bile kapıdan geri dönmüş. Bugün öğrendim. Tabi bunları izleyemezdim orda. Büyük bir coşku yaşadım. Daha doğrusu ektiğim tohumun meyvelerini aldım. Bu hasta halimle çıkmak istemedim ekranlara ama insanlar beni merak ediyorlar.

    Görüşemedikleri için kırılan insanlar olmuş. Hastaneye de geldiler. Eşim kapıdan içeriye koymamak için görevlendirilmişti adeta. Profesörlerin talimatı vardı. Vücut direnci ameliyat sonrası çok zayıf olduğu için enfeksiyona karşı dikkatli olmaya çalışıyorduk. Erkan Ocaklı bir şey kapabilir diye her türlü ziyareti engellemek zorundaydılar. Hastalığım çok ağır olduğu için izin verilmedi. Çoğu kardeşlerim ancak beni ancak göz ucuyla görebildi. Kimisi ise hiç göremedi.

    Bu hususta yüreklerinde minicik olsa da bir kırgınlığı olan varsa onlardan yüzbin defa özür diliyorum. Şu anda tedavimin birinci ayına dahi girmedim. Kurtulduğuma inanamıyorum. Tedavim yoğun bir şekilde devam ediyor. Şu halimle hem gecede huzurlarına çıktım hem de ilk defa gazeteci olarak sizi evimde ağırlıyorum. İnsanlara binlerce teşekkür ediyorum.
    TAKA: Allah'tan acil şifalar diliyorum. Biraz küçüklüğünüze inmek istiyorum. Sizin yaptığını müzik ile günümüzde yapılan Karadeniz müziği arasında dağlar kadar fark var. Sizi farklı yapan neydi?
    ERKAN OCAKLI: Benim zamanımda müziğimiz Trabzon'un içine bile inmemişti. Karadeniz türküleri Trabzon'un içinde bile dinlenmezdi. Nerden bahsettiğimi düşünebiliyor musunuz? Rahmetli Hüseyin Köse, Bahattin Çamurali, şu anda aklıma gelmeyen daha çok sanatçı hatta aralarında Ali Karaoğulları gibi çocukluk arkadaşlarım da var, bu arkadaşların türküleri ve plaklarıyla insanlar tatmin oluyordu ama yine de pek yaygınlaşamıyordu bu türküler.
    Fakat ne zamanki türküleri kemençeden bağlamaya döktüm, sanki milletimiz bir can simidi gibi bağlama ile yapılan müziğe sarıldı. Bütün toplum hanımı ve erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, hacısı ve hocasıyla beni her yerde rahatlıkla ve alın açıklığıyla dinlemeye başladılar.
    Erkan Ocaklı kasetleri her yerde çalmaya başladı. Bunu eskilerin gösterdiği tutuma ille de kemençe ile çalınan müziğe bir tepki anlamında söylemiyorum, farklılığa dikkat çekmek istiyorum.
    Benim o tek sazla yaptığımı İstanbul'da yakaladığım radyo sazları ile birleştirdim ve çok sazlı bir ortam oluştu. Hatta radyo repertuarına bile geçen türkülerimiz oldu. Mesela "Maçka Yolları Taşlı" daha düzgününü söylersem "Yayla Yolları Taşlı, Geluyu Güzel Başlı, Ne Oluyu Sana Yarim"' gibi, türkülerim yavaş yavaş dilden dile, kulaktan kulağa Türkiye sathında yayılmaya başladı. "Mısırı Kuruttun mu" parçasıyla popülariteyi daha da yakaladım.
    Ferdi Özbeğen'lerin bir taverna müzik anlayışı vardı. Klavyeyi, yani orgu Karadeniz müziğine oturtabilir miyim diye düşündüm. Bunu ilk denediğim "Lahana Disko" idi ve o albümde de yeni parçalarımı 1985'ten sonra diskolaştırdım. Hatta albümün üzerine de yazdım "Lahana Disko" diye. Ardından "Mısır Disko" gibi bir türküyü okudum. Arkanıza baktığınız zaman Erkan Ocaklı'nın müziğini bir yerlere götürmeye çalıştığını görürsünüz.
    Müziğim aldı başını gitti. Hal böyle olunca, aramıza günden güne yeni gençler katılınca Karadeniz müziği daha da farklılaştı. Bir gün gencin biri geldi "Hocam müziğim nasıl oldu?" dedi. Dinledim. Kemençe ve farklı enstrümanlar kullanmış. Pop tarzı bir Karadeniz müziği idi. Dedim ki "Sakın Kravat takma ve ceket giyme! Bir tişörüt giy pantolonu da yırt!" Dedi ki "Abi olur mu?".

    Lazı modernleştirmeye ve gençliğin önüne atmaya çalışıyorum. Dediğimi yaptılar. Kimi deniz kenarında horon oynadı, kimi dağda kimi bayırda oynadı, şimdi bakıyorsunuz Karadeniz müziği nerelere geldi. Ha bu arada ne oluyor. Bayağı 400'e yakın eser yapmışım. Kiminin sözü benim kiminin müziği benim. Birilerinin dokunması, birilerinden alınma olabilir. Fakat bakıyorsunuz Ocaklı'nın müziklerine değmeden bir eseri tamamlayamıyorlar. Her yerde Erkan Ocaklı var.

    TAKA: Siz Ocaklı soyadı ile müziğin ocağını yakmışsınız.

    ERKAN OCAKLI: Teşekkür ediyorum güzel bir yakıştırma oldu. Çok hoşuma gitti. Sizden bana hatıra kalsın bu. Erkan Ocaklı'yı çoğu kez tartışırlar. Nerelidir diye. Artvinli midir diye. Rahmetli Babam ve annem Artvin'in Arhavi ilçesindendirler. Babam 1948 yılında Trabzon'a Orman Memuru olarak atanmasıyla birlikte Trabzon'a gelirler.

    noimage

    Ben 1949 yılında Trabzon'da doğarım. 1950 yılında babamın tayini Trabzon'un Yomra ilçesine çıkar. Bunu ilk defa itiraf ediyorum bu gizli bir geçiştir. Burada Türkan adında bir kızkardeşim olur. Daha sonra babamın tayini yine Maçka'nın Ağursa diye bir köyüne çıkar. Ağursa'da Perihan adını verdiğimiz yeni bir kızkardeşim doğar.
    Yeni ismi varmı bu köyün. Bilmiyorum benim zamanımda Rumca isimler vardı. Akarsu olabilir. Vallahi bilemem. Önemli olan benim içimde çocukluğumun geçtiği o Rumca isimler hala var. Daha sonra babamın tayini yine Larhan'a çıkar. Sonra Kudulu'ya. Orada da 1956 yılında Mehmet Ocaklı doğar. Biz 4 kardeşiz. 2 kız 2 oğlan. İlkokulu Coşandere Kınalıköprü dediğimiz köyde bitirdim. Hatta Sümela Manastırı'nın olduğu yerde babam uzun yıllar kalmıştır. Okumak için köyde ağanın oğullarına bırakmıştı beni. Meryemana'ya giderken Coşandere tesisleri var. Onların sahipleninin kucaklarında büyüdüm.
    Onlar ağamızın oğullarıdır. İlkokulu orada bitirdim. Ortaokulu Trabzon Maçka'da bitirdim çünkü Maçka'da lise yok. Lise okumak için Trabzon Lisesi'ne gönderdi beni babam ama Trabzon'da kira ödeyecek halimiz yok çünkü babam memur. Beni yatılı verdi liseye. Liseyi de Trabzon'da bitirdim. 1967 mezunu olabilirim. 1968'den sonra beni cenabı Allah demekki bugünleri görecekmişim diye İstanbul'a gönderdi. İstanbul'da biraz kızkardeşimin yanında kaldım ondan sonra Fındıkzade'de Trabzon Öğrenci Yurdu'na geçtim. Orada kalırken üniversiteyi de kazandım.
    Bu arada bir özel okulda okudum ve bir yılım orada heba oldu. Babam "Oğlum paramız yok ben seni okutamam, devlet okulunu kazan" deyince ben de devlet okuluna muhakkak gireyim diye puanım yüksek olmasına rağmen kimsenin tercih etmeyeceği Zooloji ve Botanik bölümüne girdim. 292 Fen puanım var, benden 40 puan düşük olan birisi var Ali Rıza Birinci, burdan ona selam olsun 252 Fen puan ile Çapa Tıp Fakültesi'ne girdi. Adam doktor olacak biz olduk hayvan doktoru. Bu beni biraz etkiledi.
    Ama ne yapacaksınız hayat böyle babamın fakirliği yüzünden para gönderme imkanı olmayışı bizi bunu kabul etmeye zorluyordu. Uzun zaman Mine Koşan'a düğün salonlarında bağlama çalarak paramı kazandım. Nuri Sesigüzel ve Ahmet Sezgin'e de çalıyordum. Müzik kariyerini yakalayınca 1971 yılının Nisan ayında birinci plağımı çıkarmış oldum. "Tara Saçını Tara" müzik piyasasında bomba etkisi yaptı.
    Şarkı bir tutu pir tutu. Hemen memleketten geri döndüm. İstanbul'da büyük olaylar var. İstanbul'da hemen ikinci plağı yaptık. "Ne annem Var Ne Babam". "Tara Saçını Tara" parçasıyla Karadeniz'de tutuldum, "Oy Eminem" ve "Ne Annem Var Ne Babam" parçasıyla da bütün Türkiye'nin gündemine oturdum. Urfalı insanların benim o plağımı dinlediğine gözümle şahit oldum kulaklarımla duydum.
    Orada da sanatçı kulvarına girdiğimi anladım. Hemen tek sazla bana sahne teklif edildi. Nuri Sesigüzel, Turan Engin, Güven Yapar, Yıldız Tezcan gibi kardeşlerimle 1972 yıllarında Taksim Tepebaşı Gazinosu'nda bazen Nuri beyin de üzerinde assolist olarak beni sahneye çıkardılar. Tek sazla assolist niye olmayayım ki? Assolistin kim olacağını halk tayin eder.

    Halk akın ediyor. Bu zamanın Tarkan'ı, o zamanların Erkan'ı. Saçlarım böyle kıvırcık. Kulaklarım görünmüyor. Bıyıklarım var, kürkler giyiyorum. Çok muhteşem sanatım ile özdeşleşmiş bir yaşamım vardı. 1973 yılında Avrupa Turnesi teklif edildi. Yıldıray Çınar, Şükran Ay (Savaş Ay'ın annesi), Yılmaz Köksal, Hakkı Bulut. Hakkı Bulut ile 4 yıl yatak arkadaşı olduk. O Kürt, ben Laz, orası da hep Laz ve Kürt dolu. Beni Avrupa'ya götürmek isteyen bir organizatör Hüseyin Çakmak adında abi vardı beni kandıramazdı ucuz fiyata, gelirde annem ve babamı ikna etmeye çalışırdı.

    Babam derdi ki "Oğlum bu adam iyi bir adamdır git bununla" Şimdi Müslüm Gürses'e menajerlik yapıyor. Çok kavgalar etmiştim onunla. Fakat şimdi ağladığıma gore demekki onu seviyormuşum. Ekmek yediğimiz insanları unutmak nankörlük olur. Paraya karşı her zaman insan sevgisini tercih ettim. Bu tutumum Erkan Ocaklı'yı doğurdu. Babalığı ve kalıcılığı doğurdu. Ben hep parayı alır giderim, bana paramı verin derseniz bu sevda oluşmaz.

    ERKAN OCAKLI: O şarkıda gerçek bir aşkı anlatıyorum. Rumca ile kemençedeki türkülerin yan yana paralellikleri de var. İnkar edemeyiz. Çünkü bizim orda bir Rum Pontus devleti vardı. Bu tartışmalar uzar da gider. Kemençe kültürü Rumlara dayanıyor olabilir. Bunun tartışmasını ne ben ne de Volkan Konak yapabilir.

    Ben sadece türkümü okurum. Güzeldi kaybana. Bulunduğum bölgedeki o kokuları sazımın tellerine koyarak söyledim. Horon aynı horon. Türkü aynı türkü. Sevda aynı sevda. Eminem türküsünde sevdalı kızımız da eğer gerçek Emine'yi soruyorsanız o benim kapı komşumun torunuydu. İsim farklı. O emine değildi. Neden değildi gizledim çünkü. O benim dürüstüğümdendi. Kızın gerçek adını gizledim. Ben türkümü okuduğum zaman kız deşifre olacaktı. Bunu göze alamadım. Bunu simgeleştirdim. Dedim ki Emine ismi Karadeniz'de nasılsa çok. Emineler sevmeye ve sevilmeye devam ediyor. Aşk sonsuzdur.


#07.12.2007 14:06 0 0 0
  • daha yeni uye oldum bu siteye bende burda duydum ve üzüldüm allah şifa versin acıl şifalar diliyorum
#18.12.2007 16:56 0 0 0
  • acil şifalar dilerim
#18.12.2007 18:13 0 0 0
  • Allah acil sifalar versin
#19.12.2007 11:54 0 0 0
  • Benim için seni görmek suya benzer
    Seninle yasamak ise nefes almaya
    vay be
#10.04.2008 14:41 0 0 0
  • super::::::::::::::)
#07.09.2008 14:20 0 0 0
  • Yüce rabbim acil sifalar versin insallah.
#08.09.2008 21:02 0 0 0