Konya'nın Tarihcesi

Son güncelleme: 25.11.2010 15:24
  • konyanın güzellikleri
    ADI NEREDEN GELİYOR

    Eski çağlarda "İkonion" adıyla anılan kasaba Romalıların eline geçtiği zaman "İkonium" adıyla anılmaya başlamıştı. Hazreti Ömer devrinde bu kasaba Müslüman Arapların eline geçtiğinde "Kuuniye" adıyla anılmaya başladı. Türkler bu topraklara egemen olduklarınad yalnız burasını büyük ölçüde imar edip görkemli bir kent haline getirmekle kalmadılar, adına da "Konya" dediler.

    TARİHCESİ

    Cennet Yurdumuzun, adı eski devirlerden beri değişmeyen şehirlerinden biri de Konya' dır. Konya adının "Kutsal Tasvir" anlamındaki "İkon" sözcüğüne bağlı olduğu iddia edilir. Bu konuda değişik rivayetler bulunmaktadır. Bunlardan biri; Kente dadanan ejderhayı öldüren kişiye şükran ifadesi olarak bir anıt yapılır ve üzerine de olayı anlatan bir resim çizilir. Bu anıta verilen isim, "İkonion" dur. İkonion adı, İconium' a dönüşürken, Roma döneminde İmparator adlarıyla değişen yeni söyleniş biçimlerine rastlanır. Bunlar; "Claudiconium, Colonia Selie, Augusta İconium" dur. Bizans kaynaklarında "Tokonion" olarak geçen şehrimize yakıştırılan diğer isimler şöyledir: "Yccconium, Conium, Stancona, Conia, Cogne, Cogna, Konien, Konia..." Arapların Kuniya dedikleri güzel kentimiz, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bir daha değişmeyerek günümüze kadar gelen ismine kavuşmuştur: Konya.... Konya İli, M.Ö. 7. bin yılından beri yerleşim yeri olmuş, pek çok medeniyete beşiklik etmiştir. Yazının M.Ö. 3500' de kullanılmaya başladığı hatırlanacak olursa, Konya' nın, ülkemizin en eski yerleşim merkezleri arasında yer aldığı söylenebilir. Çumra Çatalhöyük, sadece ülkemizin değil, Dünya ölçüsünde yemek kültürünün İlk defa başladığı, tarımın yapıldığı, ateşin kullanıldığı, yerleşik hayata geçildiği, vahşi hayvan saldırılarına karşı ortak savunmanın yapıldığı merkez olarak tanınır. Çatalhöyük, Neolitik, Erbaba ve Karahöyük Kalkolitik, Alaeddin Tepesi, Eski Tunç Devri merkezleridir. Tarih devirlerinde Hititler ve Lidyalılar, M.Ö. 6. yüzyılda Persler, M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender, Seleukoslar, Bergama Krallığı, M.Ö. 2. yüzyılda Roma, M.S. 395' te Konya ve çevresine hakim oldular. 7. yüzyıl başlarında Sasaniler, bu yüzyılın ortalarında Muaviye komutasındaki Emeviler, şehri geçici olarak işgal ettiler. 10. yüzyıla kadar bir Bizans eyaleti olan Konya; Müslüman Araplar' ın akınlarına maruz kaldı.

    Malazgirt Zaferi' nden önce Konya' ya ilk gelen, Türk akıncıları Selçuklular oldu. (1069) Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, 1071' de Bizans İmparatoru Romen Diogenes' i Malazgirt' te kesin bir yenilgiye uğratarak, Türkler'e Anadolu' nun Kapılarını açtı. Sultan Alparslan, zaferden sonra komutanlarına Anadolu' nun tamamen fethedilmesi görevini verdi. Konya; Anadolu Fatihi, Selçuklu Kutalmışahoğlu Sultan Süleymanşah, tarafından fethedildi. Fetih tarihi hakkında değişik eserlerde farklı görüşlere yer verilmektedir. (1072,1074, v.b.) Ama şu bir gerçektir ki, Kutalmışahoğlu Süleyman Şah, I. Konya'yı fethettikten sonra batıya yönelmiş, merkez olarak İznik' i seçerek, Anadolu Selçuklu Devleti'ni 1074 yılında kurmuştur. Buna göre Konya'nın fetih tarihi kesinlikle 1074'ten daha öncedir. Fetihle Şehrimizde Türk-İslam egemenliği dönemi başlamıştır. 1074'te Anadolu Selçuklu Devleti, Başkenti İznik olmak üzere kuruldu. 1097' de l. Haçlı Seferi sırasında İznik kaybedilince Başkent, Konya' ya taşındı. Böylece tarihinde yeni bir sayfa daha açılan Konya, günden güne gelişti, pek çok mimari eserle süslendi ve kısa zamanda Anadolu' nun en mamur şehirlerinden biri oldu. Bubizim özelliğimizdir: Atalarımız, fethi, bir yeri "Yaşamaya Açmak" için yapardı. Çünkü kendinden emindir. En adaletli yönetim, Türk ülkesindedir. Öyleyse bu yönetim, neden başka yerlere, başka insan gruplarına taşınmasın! Keyfilikten uzak, herkese eşit muamele uygulayan Türk Devletleri, fethettikleri ülkelere kültürel, ekonomik, sosyal, dini kurumlarıyla gitmişler, yerli kültürler içinde erimemişler, Türk Kültürü' nü hakim kültür yapmışlardır. Kalıcılığın sırrı da işte buradadır. Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması da bu siyaset takip edilerek sağlanmıştır. İnanç özgürlüğü verilerek, yerli halkın devlete sadakatle bağlanması temin edilmiş, Anadolu mozaiği daha o yıllarda mükemmel görüntü zenginliğine kavuşturulmuştur. 3. Haçlı Seferinde Almanya İmparatoru Friedrich Barbarossa, Konya'yı kuşattıysa da (18 Mayıs 1190), 2. Kılınç Arslan'ın savunduğu kaleyi alamadı, beş gün sonra çekilmek zorunda kaldı. Selçuklular'ın düşmesine kadar (1308) Konya, Başkent olarak kaldı.

    Sonra Karaman-oğulları Beyliği'nin en büyük şehri olarak Karamanoğulları' nca yönetildi. 1387' de Osmanlı Padişahı 1. Sultan Murad, şehrin önlerine geldi. 1398' de oğlu Yıldırım Bayezıd, şehre girip Karaman Devleti'ne son verdi. Ancak, 1402 Ankara Savaşı felaketinden sonra Karamanoğulları Beyliği yeniden kuruldu. Konya, Fatih Sultan Mehmet'in Karamaoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdığı 1465 yılına kadar Osmanlı-Karaman mücadelelerine sahne oldu. Fatih, 1470' te İmparatorluğun Rumeli (Sofya), Anadolu (Kütahya), Rum (Tokat) Eyaletlerinden sonra 4. Eyalet olarak Karaman Eyaletini, merkezi Konya şehri olmak üzere kurdu. Eyalete ilk zamanlarda, Osmanlı şehzadeleri vali olarak atandı. Sırasıyla, Fatih' in ortanca oğlu Şehzade Mustafa, küçük oğlu Şehzade Cem, 2. Bayezıd' ın büyük oğlu Veliahd Şehzade Damat Abdullah, bunun kardeşi (annesi Karamanoğlu olan) Şehzade Şehenşah, onun oğlu Şehzade Mehmet Şah, 1470' ten 1513' e kadar eyaleti yönettiler. Hanedan dışından ilk beylerbeyi ancak 1513'te atandı. Kanuni devrinde Veliahd Şehzade 2. Selim de bu görevde bulundu. 17. yüzyılda eyalet 11 sancaklı ve 80.000 km2' ye yakın büyüklükteydi. Tanzimat döneminde eyalet için Karaman adı yerine "Konya" dendi. 1910' da 102.000 km2 büyüklüğündeki Konya eyaletinin nufusu 1.380.000' di. 11 İlçeli Konya Merkez, 7 İlçeli Niğde, 2 İlçeli Burdur, 5 İlçeli Teke (Antalya), 5 İlçeli Hamid (Isparta) sancaklarına (İl) ayrılıyordu. Şehrin nüfusu 1825. Türkiye'nin 11. ve dünyanın 69. şehriydi. Sonra nüfus geriledi; 1875' te 50.000 oldu. 1927' de 47.000 olarak sayılan nüfus, 1960' ta 123.000, 1975'te 247.000, 1980'de ise 329.000'i buldu. Tarihi eserleri bakımından Türklük' ün sayılı şehirleri arasında yer alan Konya, Selçuklular'a iki asırdan fazla başkentlik yapması sebebiyle, Türk mimarisinin gözde eserleri sayılan abidelerle süslenmiştir. Bu yönden Selçuklu Devri'nde Konya, Bursa, Edirne ve İstanbul'dan önce "En muhteşem Türk şehri" mertebesine yükselmiştir. Konya'da Türk-İslam döneminden önce yapılan eserlerin günümüze ulaşamadığı söylenebilir. Yapılan kazılar neticesinde rk Çağı"nda yapılmıştır.

    Bu eserlerin başında Konya' nın sembolü sayılan Mevlana Müzesi gelir. Mimar Bedrettin Tebrizi tarafından yapılan ve Kubbe-i Hadra (En Yeşil Kubbe) denilen 16 dilimli bu muhteşem abide firuze çinilerle kaplıdır ve bugünkü görüntüsüne Cumhuriyet döneminde kavuşturulmuştur. Alaeddin Camisi, Sahip Ata Külliyesi, Karatay Medresesi, İnce Minareli Medrese, Sırçalı Medrese Selçuklu dönemi eserlerindendir. Selçuklu ve Beylikler dönemine ait pek çok cami, hamam, çeşme, köprü, tekke, kervansaray, hastane, suyolu ve diğer altyapı kuruluşlarına sahip bulunan Konya' da Osmanlı dönemine ait eserlerin en tanınmışı ise Sultan Selim ve Aziziye Camii' leridir. Konya 12. Yüzyılın ilk yarısında Sultan Alaeddin Keykubat (1219,1236) devri ve sonrasında, Dünyanın ilim ve sanat merkezi özelliğini kazanmıştır. Türk-İslam Dünyası' nın her tarafından gelen bilim ve sanat adamları Konya'da toplanmışlardır. Bahaeddin Veled, Muhyiddin Arabi, ve Mevlana Celaleddin Rumi, Sadreddin Konevi, Şemsi Tebrizi, Kadı Burhaneddin, Kadı Siraceddin, Urmemi gibi bilgin mutasavvıf ve filozoflar kıymetli eserlerini Konya'da hazırlayarak, dünyaya ışık tutmuşlardır. "Konya' nın Altın Çağı" denilebilecek bu özelliği, 12. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiştir. Bu şahsiyetlerin ve Anadolu'nun yeni sahiplerinin engin hoşgörüleri, bilim, sanat ve teknik alanlardaki üstünlükleri, köklü kültürel ve sosyal yapıları, Anadolu'nun "Ana Yurdumuz" olmasında büyük etken olmuştur. Böylece ne Bizans saldırıları, ne Moğol istilası, ne Haçlı orduları, ne İtalyan, ne Yunan işgalleri, Türk' ün Anadolu'daki egemenliğini yok edememiştir. Konya ve milli kültürümüzün manevi mimarları, Mevlana Celaleddin Rumi; yaşama sevinci, dünya görüşü ve hayat felsefesi ile dünyaya ışık tutarken; Nasreddin Hocamız, Türk Milleti'nin hazır cevaplılığını nükteleriyle dile getirmiş; Yunus Emre ise insan ve insanlık sevgisiyle adeta Ortaçağ karanlığındaki Avrupa' ya "medeniyet dersleri" vermiştir. Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra İtalyanlar, Antalya ve çevresinden başka Konya' yı da işgal ettiler. Ekonomik çıkar sağlamak ve sömürge olarak kullanmak amacında olan İtalyan askerleriyle silahlı mücadele yapılmamıştır. Akşehir'e kadar gelerek devriye görevi üstlenen İtalyan askerleri Konya kent merkezinde kayda değer bir faaliyette bulunmamışlardır. Batı Cephesi'nde Yunanlılar' a karşı İnönü Savaşlarını kazandığımız günlerde İtilaf Devletleriyle anlaşmazlığa düşen İtalya, işgalden vazgeçerek 12 Mart 1920'de Türkiye' den ayrılmaya başlamıştır. 20 Mart 1920' de Konya, işgalden tamamıyla kurtulmuştur.
#10.01.2008 00:20 0 0 0
  • teşekkürler emeklerine sağlık değerli bilgilerin için
#15.01.2008 08:53 0 0 0
  • tebrikler
#21.11.2010 10:40 0 0 0
  • tebrikler ve teşekkür ederim
#21.11.2010 18:42 0 0 0
  • teşekkürler abla

    kusura bakmada abla dedim bir mahsuru varmı

    ben bir mahsuru yok demi abla

    merhaba

    iyi akşamlar

    teşekkürler

    sanada iyi akşamlar
#22.11.2010 18:11 0 0 0
  • Konu SU-PERISI tarafından (Dün Saat 22:52 ) değiştirilmiştir. Sebep: Flood yapılan mesajlar birleştirildi. bu ne

    SÖYLERMİSİN
#24.11.2010 16:50 0 0 0
  • iyi akşamlar

    iyi günler
#25.11.2010 15:24 0 0 0