İki fotoğraf arasındaki fark! İşte aradan geçen 6 yılın analizi

Son güncelleme: 26.03.2008 09:52
  • 2002'de tarih yazan Türk Milli Takımı'nın ilk 11'inde 8 isim değişti. İşte aradan geçen 6 yılın analizi...

    Güney Kore-Japonya'da Dünya 3'üncüsü olan (A) Milli Takım, hayal kırıklığıyla geçen EURO 2004 ve 2006 Dünya Kupası'nın ardından, Norveç galibiyetiyle EURO 2008'e katılmaya hak kazandı. Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre ile aynı gruba düşen ay-yıldızlı ekibin kadrosunda, aradan geçen 6 yılda büyük değişiklikler oldu. En önemlisi, Bülent Korkmaz ve İlhan Mansız yeşil sahalara sessiz sedasız veda etti.

    İşte o değişiklikler ve yeni isimler

    Dünya 3'üncüsü yapan ilk 11'imiz:

    noimage

    EURO 2008'deki muhtemel ilk 11'imiz:

    noimage

    EURO 2008'de mücadele edecek kadrodaki değişiklikler:
    Kalede Rüştü
    Sağ bekte Fatih Akyel'in yerine Gökhan Gönül
    Stoperde Bülent'in yerine Servet
    Stoperde Alpay'ın yerine Gökhan Zan
    Sol bekte Ergün'ün yerine Hakan Balta
    Ön liberoda Tugay'ın yerine Aurelio
    Sağ açıkta Ümit Davala'nın yerine Hamit Altıntop
    Sol açıkta Emre Belözoğlu
    Oyun kurucu Yıldıray Baştürk
    Forvette Hasan Şaş/İlhan Mansız'ın yerine Nihat
    Forvette Hakan Şükür'ün yerine Semih

    Rüştü Reçber: Türk futbolunun yetiştirdiği en iyi kalecilerden biri olan Rüştü, Brezilya maçında yaptığı harika kurtarışlarla dikkaleri üzerine çekti. Muhteşem bir performans sergilediği 2002 Dünya Kupası'nın ardından İspanyol devi Barcelona'ya transfer oldu. Mili Takım'ın Güney Kore ve Japonya'da oynadığı maçlarda kalesinde hep güven verdi.

    Fatih Akyel/Gökhan Gönül: G.Saray altyapısından yetişen Fatih Akyel, zaman zaman ileriye çıkıp, attığı gollerle dikkati çekti. G.Saray'daki futboluyla kısa sürede Milli Takıma kadar yükseldi ve 2002 Dünya Kupası'nda muhteşem bir performans sergiledi. İstikrarını sürdüremeyen Fatih, Bochum ve Trabzonspor maceralarında bekleneni veremedi.

    OFTAŞ'taki futboluyla beğeni topladıktan sonra sezon başında F.Bahçe'ye transfer olan Gökhan Gönül için 'Önder'in yedeği' yorumları yapıldı. Ancak genç futbolcu, kendini gösterdi ve güzel futbolunun karşığını sarı-lacivertli takımın banko oyuncusu olarak aldı. F.Bahçe formasıyla çıktığı 28 maçta 1 gol atıp, 5 asist yaptı. Sevilla maçlarında Capel'i sahadan silen Gökhan, Milli Takım'a uzun süre önemli katkılar sağlar.

    Bülent Korkmaz/Servet: 'G.Saray'ın Cengaveri', hala Türkiye'de en çok şampiyonluk gören futbolcu. Sarı-kırmızı ve kırmızı-beyazdan başka fornma giymeyen Bülent, futbol kariyerinde UEFA ve Süper Kupa şampiyonlukları yaşadı. 2002'de Alpay ile muhteşem bir ikili oluşturan efsane oyuncu, Dünya 3'üncülüğünün en büyük pay sahiplerinden biriydi. G.Saray ve (A) Milli Takım, onun yokluğunu fazlasıyla hissetti.

    "Galatasaray'ın bu sezon yaptığı en iyi transfer kim?" diye sorulsa, kuşkusuz 'Servet Çetin' sonucu çıkar. Başarılı futbolcu, görev alanında neredeyse hatasız oynamasının yanında kritik dakikalarda gol atıp takımına hayat veriyor. Sert futbolu tercih eden Servet, G.Saray'daki performansıyla milli formayı sırtına geçirmeyi başardı.

    Bülent Korkmaz, tecrübesi ve hırsıyla mevkisinin en iyi oyuncularından biriydi.

    Alpay/Gökhan Zan: 2002 Dünya Kupası'ndaki başarının kaynağı orta alan kadar savunmanın başarısıydı. O dönemde Aston Villa forması giyen Alpay Özalan, Bülent Kormaz ile rakip forvetlere göz açtırmadı. Hırçın futbolu, başarıya aç ve yenilgiyi kabul etmeyen yapısı Alpay'ın performansını artırdı. Hırsıyla takımını ateşledi.

    Gökhan Zan: Sezon başında Avrupa devleri cazip tekliflerle Beşiktaş'ın kapısını çaldı. Premier Lig ekibi Arsenal, genç futbolcu için kesenin ağzını sonuna kadar açtı. Ancak siyah-beyazlı yönetim, ihtiyacı olduğu için milli futbolcuyu satmaya yanaşmadı. Üst üste yaşadığı sakatlıklar nedeniyle birçok maçta takımını yalnız bırakınca, 'Buz adam' lakabını aldı. Bu sezon forma giydiği 16 maçta ne gol attı, ne de asist yaptı.

    Zaman zaman kritik hatalar yapan Alpay, kaleci ve takım arkadaşlarına her zaman güven verdi.

    Ergün Penbe/Hakan Balta: 'Buz adam', sarı-kırmızılı forma altında sayısız kupa kaldırdı. Avrupa'da zirveye çıkan takımın en etkili ve tecrübeli isimleri arasındaydı. 2002 Dünya Kupası'nda çoğunlukta sol bekte oynadı, ancak orta sahadaki arkadaşlarına da fazlasıyla yardım etti. Fatih Terim ve Şenol Güneş'in güvenini boşa çıkarmadı. Kötü oynadığı maçlarda bile tecrübesiyle vasatı aşmayı bildi, muz ortalarıyla forvet oyuncularının işini kolaylaştırdı.

    Sezon başında Ergün'le yollarını ayıran G.Saray, yeni transferleri Volkan Yaman ve Hakan Balta ile sol bek sorununa çare bulmaya çalıştı. Hakan Balta çok çalıştı, kötü de oynamadı. Uzun boyunun avantajını kulanan genç oyuncu, 24 maçta 2 kez rakip fileleri havalandırdı. Terim tarafından Milli Takım'a çağrılan Hakan Balta, elinden geleni yaptı, ancak EURO 2008'de elinden gelenin fazlasına ihtiyacımız var.

    Türk futbolu, en büyük sıkıntılarından birini sol bekte yaşıyor. Hakan Ünsal ve Ergün Penbe'den sonra aranan kan bir türlü bulunamadı.

    Ümit Davala/Hamit Altıntop: G.Saray'da yıldızını parlattıktan sonra İtalyan devi Milan'a transfer oldu. İlginç saç sitiliyle 2002 Dünya Kupası'nın en dikkat çekici futbolcuları arasındaydı. Ay-yıldızlı forma altında sağ kanadı çok etkili kullandı. Etkili ortalarıyla İlhan Mansız ve Hakan Şükür'ü golle burun buruna bıraktı. Japonya ve Çin'e attığı gollerle tarihi başarıya büyük katkı yaptı.

    Futbol hayatını Almanya'da sürdüren Hamit Altıntop, Schalke'de muhteşem performansının ardından Bayern Münih'e transfer oldu. Kısa sürede Ribery'li, Luca Toni'li, Klose'li takımın vazgeçilmezi olmayı başardı. İki farklı geriye düştüğümüz Norveç maçında attığı 2 golle EURO 2008 Finalleri için altın değerinde bir puan kazandırdı. Uzaktan yaptığı sert vuruşlar en büyük avantajı.

    Avrupa tecrübesi olan Hamit, isabetli şutlarıyla ay-yıldızlı ekibin vazgeçilmezi.

    Emre Belözoğlu: G.Saray'da UEFA Kupası'nı kaldırdıktan sonra genç yaşta Inter'e transfer oldu. Geleceğin yıldızları arasında gösterildi, ancak sakatlıklar peşini bırakmadı. 2002'nin en göze çarpan yıldızı oldu, sergilediği güzel futbolla tekrar gündeme oturdu. 22 yaşında mücadele ettiği 2002 Dünya Kupası'nda Türk Milli Takımı'nda çok önemli bir görev aldı ve bu zor görevden alnının akıyla çıktı. EURO 2008'de gözler yine Emre'nin üzerinde olacak.

    Yıldıray Baştürk: 2002'deki lejyoner futbolculardan biri de Yıldıray Baştürk'tü. Futbol hayatını Almanya'da sürdüren tecrübeli futbolcu, Güney Kore-Japonya'da ay-yıldızlı ekibimizde oyun kurucu görevini üstlendi. Şık çalımları ve akıl dolu paslarıyla rakip takımlara korkulu anlar yaşattı. Dizinden geçirdiği ağır sakatlıklar nedeniyle son dönemde fazla yararlanamadığımız Yıldıray'a, EURO 2008 Finalleri'nde büyük iş düşüyor.

    Tugay/Aurelio: (A) Milli Takım, gençlerin önünü açan Tugay'ın boşluğunu ancak devşirme bir futbolcu ile doldurabildi. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle Aurelio, her geçen gün performansını artırıyor. Valencia başarılı futbolcuyu transfer etmek için kesenin ağzını sonuna kadar açtı.

    Premier Lig'deki gurur kaynağımız Tugay ise ilerlemiş yaşına rağmen etkili futbolunu sürdürüyor. Takımının en tecrübeli ismi ve taraftarın gözbebeği olan Tugay'ın en büyük özelliği uzaktan yaptığı sert ve isabetli vuruşlar.

    Aurelio'nun muhteşem performansına rağmen Tugay her zaman bir adım önde.

    Hasan Şaş/İlhan Mansız/Nihat: Hasan Şaş, Güney Kore ve Japonya'nın ortaklaşa düzenlediği organizasyona damgasını vurdu. Üst düzey futbolu ve Brezilya'ya attığı golle Avrupa devlerinin transfer listesine girdi. 2002 Dünya Kupası'nda performansının zirvesine çıkan yıldız oyuncu, alışık olduğumuz sol kanat ve oyun kurucu mevkisinin dışında oynamasına rağmen forvet arkasında beklenenin üzerinde işler yaptı.

    İlhan Mansız, 2002 Dünya Kupası'nın en popüler isimlerinden biriydi. Samuray gibi arkadan topladığı saçlarıyla bayanlardan oluşan bir hayran kitlesi bile vardı. İlhan, yarı finalde attığı 'Altın Gol'le Türk futbol tarihine geçti, efsane oldu. Vissel Kobe ile başlayan yurt dışı macerası sakatlıklar nedeniyle hayal kırklığıyla sonuçlandı.

    Ağır bir sakatlık geçiren Nihat, eski günlerine döndüğünün siyallerini veriyor. Bosna Hersek ve Norveç'e attığı gollerle EURO 2008 vizesini aldıran yıldız oyuncu, çoğu maçta 90 dakika oynamamasına rağmen Villarel formasıyla bu sezon 12 gol attı. Uzakten isabetli şutlar atan, orta sahaya yardım eden Nihat, bire birde etkili ve süratli.

    İspanya'da harikalar yaratan Nihat, Milli Takım'ın en büyük kozu.

    Hakan Şükür/Semih: G.Saray'ın kaldırdığı UEFA Kupası ile Milli Takım'ın kazandığı Dünya 3'üncülüğünün mimarlarından biri olan Hakan Şükür. Türk futbol tarihinin en çok gol atan futbolcusu. 2002'de Güney Kore'ye 11. saniyede attığı gol 'Dünya Kupası'nın en erken golü' olarak kayıtlara geçti. Çok iyi bir profesyonel olan Hakan, ilerlemiş yaşına rağmen hala idmaların en çok çalışan ismi. Türk futbolu yıllardır Hakan Şükür'ün alternatifini arıyor. Avrupa basınında, Hakan'sız Türkiye'nin EURO 2008'de işinin zor olduğunu ve tecrübeli golcünün mutlaka takımda yer alması gerektiği yorumları yapılıyor.

    'Nöbetçi golcü' Semih Şentürk, kariyerinin en parlak sezonunu geçiriyor. Kezman'ın sakatlığında bulduğu ilk 11 şansını iyi kullanan başarılı futbolcu, 14 golle Süper Lig'in en çok gol atan oyuncusu durumunda. Yedekten girdiği her maçın neredeyse hepsinde gol atan Semih, Fatih Terim'in de dikkatini çekmeyi başardı ve Milli Takıma çağrıldı. EURO 2008'de Hakan Şükür'ün olup olmayacağı belirsizliğini koruyor, ancak Hakan'ın yokluğunda ilk tercih büyük ihtimalle Semih olacak.

    Kariyerinin sonbaharını yaşıyor olsa da, Hakan Şükür'ün yeri hala doldurulamadı.
#26.03.2008 08:26 0 0 0
  • guzel bilgiler ama kardes o zaman oynadiklari perfonmas simdi kaldimi tabiki kalmadi
#26.03.2008 09:52 0 0 0