Tozpembedir Ya Hayat Peki Ya Gri Yaşam

Son güncelleme: 01.04.2008 15:36
  • Tozpembedir Ya Hayat Peki Ya Gri Yaşam?

    Arkadaşlarla yokuş aşağı inen okul yolunda ilerlerken
    yol kenarına oturmuş bir kadın gördük.
    Gerçi o kadını ara sıra kasabanın değişik
    yerlerinde de görüyordum ama hafızamda yer eden,
    Onun sürekli buralarda olduğu. Kadın o kadar sefil bir haldeki;
    insanın yüreği parçalanıyor görünce.
    Ama çoğu kez bu sefilliğin yanına pis kokular da ekleniyor.
    Yani bir keresinde Onu öyle berbat bir halde görmüştüm ki,
    aptallaşıp kalmıştım. Kadın önümüzde yürüyordu
    ve bu arada da şalvarının paçasından, büyük çişinin
    parçaları dökülüyordu. Ve hepimiz burnumuzu tıkayarak
    kadının yanından koşarak geçip gitmiştik.

    Yani yaşımız öyle büyük falan değil,
    hepimiz ilköğretimin ikinci kademesine(ortaokul)
    devam eden öğrencileriz. Hepimiz çevre köylerden
    gelip kasabada yurtta kalıyoruz. Benim babam da yakın
    bir köyde memurdu ve köyümüzde ortaokul olmadığı için
    mecburen(daha doğrusu şanslı azınlık olarak) ben de buradayım.



    Artık zaman ilerledikçe yabancısı olduğumuz
    kasabaya iyice alışmaya başladık.
    Kasabadan arkadaşlar edindik;
    Halil, Bilal, Süleyman Bir gün Bilala bu kadını sordum.
    Yüzünü biraz buruşturup araya bir de küfür karıştırarak;
    - Bizim kasabadan değil O, şu az ilerideki Holuslardan.
    Gelip burada dilenip gidiyor.
    Hatta geçen gün bizim evin yanında üzerine işemiş,
    kokudan duramadık. Ben de çıkıp küfredip, taşladım.
    Ha bazen oğlunu da getiriyor, hiç görmedin mi?
    - Oğlu? Yanında bazen birisi oluyor;
    bizden az büyük, ince uzun birisi.
    - Evet evet işte O, adı da Metin.
    İki de kızı varmış ama onları hiç getirmiyor.
    Yazık, kim evlenir ki onun kızlarıyla.



    Yaz tatilinden sonra okula devam etmek için
    Eylül ayında yine yurda toplandık.
    Herkes bavullarının üzerine kafasını koymuş,
    daha eşyalarını dolaplarına bile yerleştirmeden
    tatilde ne yaptıklarını anlatıyorlar.
    Tabii anlattıkları bazen avcı hikâyelerine
    taş çıkartınca büyük kahkahalar kaçınılmaz oluyor.
    Bu arada gözüme birisi ilişti.
    Daha dikkatli bakınca bunun Metin olduğunu anladım.

    Ama Metin sokakta gördüğüm Metin değildi.
    Gayet şık görünüyordu.
    Yerimden kalkıp hoş geldin dedim. Daha da ilginci Metin
    kötü kokmak yerine gayet güzel sabun kokuyordu.
    Biraz sonra yurt müdürü
    Metin hariç hepimizi salona topladı.
    Metini ailesinin rızasıyla buraya aldığını
    ve bütün masraflarını karşılayarak
    Onu okutacağını söyledi.
    Ve ardından tatlı sert tehdidini ekledi:
    Onunla dalga geçeni burada bir gün bile barındırmam.

    Metinin yaşı sınıf arkadaşlarına göre epey fazla olmasına rağmen O,
    sınıfından ve derslerinden hiç kopmadı.
    Onu sürekli etüt salonunda ders çalışırken görüyordum.
    Okulun başarılı isimlerinden birisi olmuştu.



    Geçen gün faturalarımı yatırmak için bankaya uğradım.
    İşlem yaptırmak için görevliye yaklaşınca görevli ,
    şaşkınlık ve gülümsemeyle ayağa kalkıp elini uzattı.
    - Hoş geldin Burak. Burak değil mi?
    - Evet ama
    - Ben Metin, tanımadın mı? Hani kasabadan, ortaokuldan



    Bekir Cevizci
#27.03.2008 17:32 0 0 0
fLy fLy foto
  • Canım çok güzel bir yazıymış,bizlerle paylaştığın için sağol :)
#27.03.2008 23:33 0 0 0
  • Paylaşım için teşekkürler gerçekten insanların ön yargılı olmaması gerek..
#31.03.2008 09:18 0 0 0
  • fırsat.. sadece fırsat verilse..
#01.04.2008 15:36 0 0 0