Mustafa Üstündağ

Son güncelleme: 01.08.2008 16:48

  • Mustafa Üstündağ (Muro) (1977 - .... )
    11 Şubat 1977'de Mersin'de doğan oyuncu Mustafa Üstündağ, Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü mezunu. Kocaeli Bölge Tiyatrosu, Kartal Sanat İşliği, MSM Oyuncuları sahnelerinde görev aldı.
    noimage
    Pervasız Tiyatro ile yoluna devam etti. Tabii ki tiyatro ile sınırlı tutmadı kariyerini. Her ne kadar oyunculuğunu geçtiğimiz yıl atv'de yayınlanan 'Yersiz Yurtsuz' dizisinde Ferdi Tayfur'un oğlu rolüyle konuşturmaya başlasa da 12 Eylül'ü konu edinen 'Zincirbozan' gibi politik bir filmde Talat'ı başarıyla oynadı.

    "Zeynep'in Sekiz Günü"nde (2007)
    'kentin kaybolmuşlarından biri' dediği Ali rolüyle üçkağıtçı bir iz bıraktı izleyicide.
    'Emret Komutanım: Şah Mat' filminde Sado tiplemesi de çok sevildi oyuncunun.
    Mustafa Üstündağ 'Neredesin Firuze',
    'Yarım Elma',
    'Aşka Sürgün',
    'Yolculuk',
    'Bizim Aile'
    ve 'Yılan Hikayesi' gibi yaklaşık 15 dizi,
    6 film
    ve 12 tiyatro eserinde görev almasına rağmen fark edilmeyen ender oyunculardan.

    Ta ki Kurtlar Vadisi Pusu'da rol alana kadar. Muro karakteriyle dizinin tutkunları arasında fenomene dönüşen Üstündağ, "Zeynep'in Sekiz Günü" filminden sonra Şan'ın ikinci filmi "Ali'nin Sekiz Günü"nde de rol almaya hazırlanıyor. Kariyerinde zirveye her geçen gün biraz daha yaklaşan Üstündağ, yönetmen Erden Kıral'ın İzmir Alaçatı'da çekeceği ve Nurgül Yeşilçay'ın başrolünde oynayacağı 'Vicdan' filminde de rol alacak.

    Bu arada 'Kurtlar Vadisi Pusu'da sevilen oyuncunun nereye geleceği merak konusu.
    'İtirafçı' diyenler de, 'ölecek' diyenler de var. Yapımcıların sevilen bir karakteri öldürmesi zor gibi gözükse de Vadi'de kime ne olacağı belli olmuyor. Unutmadan, devrimci Muro'nun yüzme, at binme, pandomim ve
    futbol tutkusu olduğunu biliyor muydunuz?

    Kurtlar Vadisi Pusu'nun devrimci Muro'su bugünlerde en çok konuşulan isimlerden. 'Lanet olsun içimdeki bu insan sevgisine' gibi ifadeleri dillerden düşmeyen Muro'nun şöhreti, yılların oyuncusu Mustafa Üstündağ'ın sanat geçmişini geride bıraktı.
#04.04.2008 17:47 0 0 0
  • mustafa üstündağ denilince şimdi rahmetli olmuş bir parlementerimiz aklıma geliyordu.iyi ki bu bilgiyi verdin.sağol.
#05.04.2008 00:09 0 0 0
  • ANNEM BİLE BANA MURO DİYOR



    Mustafa Üstündağ daha önce birçok dizide ve filmde rol aldı. 'Uy başuma gelenler' dizisindeki 'Dörtgöz Cemal' karakteri ile dikkatleri çekti. Ama asıl çıkışını Kurtlar Vadisi'yle yaptı. 'Nalet olsun içimdeki bu insan sevgisine' sözü artık herkesin dilinde ve günlük konuşmaların parçası haline geldi. Başlangıçta herkes ondan nefret etti ve ölmesini istedi dizi ilerledikçe en çok sevilen ve Türkiye'nin en çok merak edilen adamlarından biri oldu. Bu kadar popüler olmasına rağmen hakkındaki bilgiler forumlardaki ufak tefek bilgi kırıntılarıyla sınırlı. Annesinin bile artık onu öyle çağırmasından cesaret alarak biz de Mustafa Üstündağ'ı Muro diye kabul ettik ve bu kadar sevilmesinin sırrını, hayatını, özellikle de içindeki 'insan sevgisini' konuştuk. O dün akşam ekranda yoktu. Çünkü rolü de yoktu.
    noimage


    "YALANCI BİR ÇOCUKTUM BU BENİ OYUNCU YAPTI"



    * Nasıl bir insandır Mustafa Üstündağ? Canlandırdığı karakterler gibi kara mizah bir insan mıdır örneğin?

    - Bilmiyorum ki nasıl bir insan olduğumu başkalarının tanımlaması daha doğru olur. Yaşama gülerek bakmayı seven bir insanım. Bu bakış bana daha doğru geliyor. Zaten çok ağır bir hayat yaşıyoruz. Ülkenin koşulları ailesel faktörler, zaten göçüp gideceğiz.



    * Nasıl oyuncu oldunuz?

    - Çocukken çok yalancıydım. Büyüdüğümde bu yalanlar devam etseydi. Ya dolandırıcıydım ya da cezaevindeydim.



    * Yalancıydım derken hayalperest miydiniz?

    - Evet aynen öyle. Bir takım yalan dünyalar kurardım kendime. Bunların gerçekliğine inandırıp kendimi yaşardım. Daha sonra annemler benim hasta olduğumu düşündüler. Doktora falan götürdüler. Çünkü çok fazla yalan söylüyordum. Hayal meyal hatırlıyorum bunu annemle babamın düğün resimlerine baktıktan sonra şunu iddia etmeye başladım Ben sizin düğününüzde vardım Hatta sen dayımı omuzlarına almıştın falan diyormuşum.



    * Pembe yalanlardan bahsediyorsunuz galiba?

    - Yalnız bir çocuktum ben. Küçükken ablamı kaybettim. Ondan sonra evin içinde kendi başıma kaldım. Oyunlarımı kendi kendime oynadım. Sonra bilmiyorum birden tek derdim oyuncu olmak oldu. Zaten evde oynayacak bir kardeş olmayınca. Odanın içinde tek başına kalınca bir dünya kuruyorsunuz.



    * Nerede büyüdünüz?

    - Mersin'de büyüdüm, sonra İzmir'de kaldım bir süre. Sonra da çıktım geldim İstanbul'a. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin (MGSM) sınavlarına girdim. İlk yıl kazanamadım. İkinci yıl okula kabul edildim.



    * Neden MGSM'de ısrar ettiniz?

    - Mimar Sinan'a da gittim aslında ama bizim okula girince farklı şeyler hissettim. Okula girince bir şeyler oldu bana. O zaman Şevket ağabeyler (Şevket Çoruh) öğrenciydi. Dedim ki galiba benim yaşayabileceğim yer burası. Ben burada nefes alabilirim. Ama okulun parasız olması da önemli bir etkendi tabii.



    * Oyunculuğa dair ne vardı aklınızda Mersin'den ayrılırken?

    - Tiyatro vardı aslında. Ama ben sinema, dizi ve tiyatro oyunculuğunu birbirinden ayırmıyorum. Ben işin oyunculuk kısmındayım. Ne olursa olsun. Ben aslında oyun oynamayı seviyorum. Saklambaç gibi.



    * Mersin'i terk ederken ailenizin tepkisi ne oldu? Hele bir de amaç oyuncu olmak olunca

    - Vallahi babam desteklemedi. Ama ilk oyunumu da seyreden babam oldu. Mutsuz olurum, parasız kalırım diye düşünüyordu. O zaman ki oyuncuların hayatlarına bakıyorlardı ve sağlıklı bulmuyorlardı.



    * Anne ve babanız ne iş yapıyor?

    - Babam işçiydi. Cam fabrikasında, annem de ev hanımı. Sağlam bir işim olsun istiyorlardı. Maaşı sigortası belli bir iş. Ama sonrasında çok destek oldular. En büyük destekçim annemdir hatta en büyük hayranım annemdir.



    * Oynadığınız hangi karateri en çok seviyor anneniz?

    - Kargaya yavrusu kuzgun gelirmiş. Benim yaptığım herşeyi çok beğeniyor. Babam da görsün isterdim ama sadece bir dizideki rolümü görebildi.



    * Kurtlar Vadisi için sizin kariyenizdeki dönüm noktası deniyor, katılıyor musunuz buna?

    - Evet kesinlikle öyle oldu. Bir de Zeynep'in 8 günü öyle oldu. Kurtlar Vadisi'nin şöyle bir durumu var. Türkiye'nin en popüler dizisi. Böyle bir dizide yer alınca göz önünde oluyorsunuz. Gerçekten dönüm noktası benim için. Daha önceki yaptığım işlerde kötü değildi. En azından şunu söyleyebilirim. Akşam yattığım zaman rahat uyuyabiliyorum. Ama burada daha fazla insana ulaşma şansım oldu. Şu çok önemli. Yapımcıların da bana çok yardımı oldu. Yaptığım işe müdahale etmediler. Yolumu daraltmadılar aksine önümü açtılar. O yüzden teşekkür borçluyum.



    * Teklif geldiğinde ne düşündünüz. Çünkü aynı zamanda çok tartışılan bir dizi. Bir dönem cinayetlerden bile Polat Alemdar karakteri sorumlu tutuldu? Siyasi görüşünüz çatıştı mı bu rolle?

    Ben burada oyuncu olarak varım. Örneğin Antony Quinn Hazreti Hamza'yı oynadığında onu çok sevdik de Tanrı olarak karşımıza çıkınca reddetmedik onu. Benimki de bir rol sonuçta. Diğer yaşamsal şeyler ise bende kalsın.

    Ayrıca ben bunlara inanmıyorum. Bunun bir manipülasyon olduğunu düşünüyorum. Hatta bu söylentilerin tırnak içinde başka yapımcılar tarafından çıkarıldığına inanıyorum. Örneğin bir Terminatör'e kimse karşı çıkmıyor. Hatta koskoca Rambo Afganistan'da ortaya çıkıp da Rusları kötü insanlar olarak tanıttığında kimse buna itiraz etmedi. Bunlar Amerikan manipülasyonları denmedi. Türkiye'ye gelince daha önce Kurtlar Vadisi kadar güzel bir iş yapılmadı. Ya da şöyle söyleyeyim onun kadar para harcanan bir iş yapılmadı. Yoksa çok güzel Türk dizileri vardı. İkinci Bahar, Süper Baba, Perihan Abla çok güzel dizilerdi. Bunun farkı biraz kıskançlık galiba. Rekabet olabilir ama ahlaklı olmalı. Çamuru atıyorlar izi kalıyor. Amaçları suyu bulandırmak.



    * Dışarıdan baktığınızda nasıl görüyorsunuz Muro'yu? İçindeki insan sevgisi sizi de etkiliyor mu?

    - Ben dışarıdan bakmam çok zor. Kendi benliğimden var olan başka bir adam olduğu için objektif bakamıyorum ama ben seviyorum bu adamı. Ben bu adamı oynamayı seviyorum. Zaten sevmesem oynayamam. Daha önce mesela bir oyunda çok aşağılık bir katili oynuyordum. Ona bile severek yaklaşmak zorundayım. Ama ben yaşamda öyle bir adam değilim



    * Pişman değilsiniz.

    - Hayır kesinlikle zaten ben yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim.



    * İlk bölümlerde bu karakter antipatik bulunuyordu dolayısıyla sevilmiyordu ve fazla yaşamayacağı düşünülüyordu.

    - Kibar Feyzo'daki Şener Şen iyi bir adam mı? Maho Ağa iyi bir adam mı? Ama hangimiz bu adamı sevmedik? Ya da Scarface'deki Tony Montana iyi bir adam mı, Baba serisindeki 'Baba'ların hangisi iyi adamdı? Ama hepimiz seviriz bunları? Peki Muro içindeki insan sevgisi yüzünden kandırılmış bir insan olamaz mı? Muro'nun öncesini ya da sonrası görmedik daha. Her an her şey olabilir. Ki zaten bunlar hayali kahramanlar.



    * İzleyicilerin ilk bölümlerdeki bakışlarıyla şimdiki bakışları çok farklı size. Sonra yanınıza Çeto diye bir karakter eklendi

    - Yardımcım değişti bu adam değişti düşüncesi bence tamamen saçma sapan bir şey. O zaman diziye yeni girmiştim. İnsanları tanıyordum, rolü çalışıyordum. Gün geçtikçe daha başka bir yere gidiyor.



    * Hayır yardımcınızdan bahsetmiyorum. Başlangıçta olumsuz bir karakterdi ama sonra belki de sizin oyunculuğunuz sayesinde Muro dizinin vazgeçilmezlerinden biri oldu?

    - Oyuncunun işi yazılanı oynamaktır. Bir müzisyenin elinde notaları var ressamın fırçası var. Bizdeki enstrüman gözükmediği için zaten çok kolay geliyor herkese. Yazılanı alıp elinden geldiği kadarıyla oynamak.

    İnsanların tepkilerini internetteki forumlardan da takip ediyorum. İnsanlar şöyle şeyler yazıyor: Arkadaşlar biz bu Muro'yu değil Mustafa'nın oyunculuğunu seviyoruz



    * Mustafa ile Muro'yu birbirine karıştırmıyorlar öyle mi?

    - Benim de içinde bulunduğum halkın böyle bir sıkıntısı yok, onlar gerçekten de bu ayrımın farkındalar. Bu adam oyuncu ve rol yapıyor. Ve hasbelkader de iyi oynuyor. Bu kesinlikle halkın bir sıkıntısı değil. Ben sürekli toplu taşıma araçları kullanıyorum. Sürekli sokaktayım. Hiç böyle bir şey görmüyorum. Yoksa halk mı samimi davranmıyor. Hayır öyle bir şey yok. Bu topraklar oyunu çok seven, bir dünya fıkrası olan toprakların çocuklarıyız. Onlar sadece oyuna dahil oluyorlar. Hiç şahit olmadım. Çok uç noktada olan insanlar vardır. Ama fanatikliğin de reytingine karşıyım.



    * Peki o zaman medyanın sizi yansıtışında mı bir sorun var?

    - Yok onu tam olarak bilmiyorum çünkü medya ile haşır neşir bir adam değilim. Ama çok sinirimi bozan şeyler de yazıldı. İşte "Öldürün artık bu Muro'yu", "Öldürün, öldürün, öldürün..." Niye, neden rahatsız oldunuz. Neymiş işte e-mailler geliyormuş "Öldürün şunu" diye O halkı ben de yolda görüyorum. İstanbul gibi nüfusu çok yoğun bir yerde, evden işe giderken yaklaşık ortalama 70-80 kişiyle fotoğraf çekiliyorum. Herkes şöyle diyor: "Aman ölme", "Öldürmeyecekler seni değil mi ağabey" diyorlar. Hangi halk bunlara e-mail atıyor bilmiyorum.



    (Tam bu sırada araya bir garson giriyor siparişi masaya bıraktıktan sonra ve şu konuşmalar geçiyor:

    Garson: Beyefendi sizi çok seviyoruz. Ben ve arkadaşlarım yanınıza gelmek istedik ama bugün çok kalabalık olduğu için gelemiyoruz. Bu arada ben çok iyi Büyük İskender taklidi yapıyorum. Ama ortam müsait olmadığı için konuşamıyorum.

    Mustafa: Çok teşekkür ederim)



    - İşte oynuyoruz hepimiz günlük hayatta. Herkes bir takım maskelerin arkasında. Patronuna davranma şeklinle sevgiline davranma şeklin aynı değil. Hiçbiri bir birine benzemiyor. Biz bunu abarttık bir de sahnede yapıyoruz.



    * Bir de para kazanıyorsunuz

    - Evet son altı aydır.



    * Tam da halkın size olan sevgisini anlatırken garsonun araya girmesi manidar oldu. Sürekli böyle şeyler yaşıyorsunuz herhalde. Böyle renkli bir anınızı anlatır mısınız?

    Geçen gün Diyarbakır'da havaalanının kafeteryasında oturuyorum. Kafeteryanın sahibi ve oranın sorumlu başkomiseri. Bir adam koştura koştura içeri geldi. Baldızı evden kaçmış. Ama İstanbul'da olduğunu öğrenmişler. Sabah evden çıkış saatine göre İstanbul'da olabilmesi için uçakla gitmiş olması lazımmış. O yüzden uçak listesinin kontrol edilmesini istiyor. Acayip telaşlı, bunu anlatırken beni gördü. Birden hikayesini kesti. "Vay ağabey biz seni çok seviyoruz falan filan" dedi. Ben de dedim ki bakın lütfen işinize inşallah aradığınızı bulursunuz.



    * Peki sizi neden sevdiklerini söylüyorlar?

    - Bilmiyorum ki ben bir çözümleme yapayım. Şaka bir yana benim bir dayım var. Şu an yurtdışında yaşıyor. Çok büyük bir dolandırıcı, zaten en son beni dolandırdı. O şu an buraya gelip biraz zaman geçirsin. İnsanlar derler ki "Yahu bu adam yine gelsin, ne eğlenceli adam" insanların kişilikleri değil yaptıkları işler kötüdür. Bir insan çok hoş sohbet ya da mülayim olabilir. Ama ne iş yaptığını bilmeyiz. Sonra yaptığı işi öğrenince onu severiz ya da sevmeyiz. Bir bakarız yaptığı iş kötüdür. Muro da böyle biri işte.

    Kötü rolde, hem korkuyor hem burnunun dikine gidiyor. Espiri yapıyor, şarkı söylüyor. Sokaktaki bir adam gibi. Belki de ondan seviyorlar. Tam bir çözümleme oldu. Sokaktaki adam gibi.



    * Kötü şeyler yapan iyi bir adam mı yani?

    - İçindeki insan sevgisi yüzünden kandırılmış bir adam.



    * Konuşma şekliniz tamamen senaristler tarafından mı oluşturuldu. Nasıl çalıştınız. Ya da model aldığınız biri oldu mu?

    - Paylaşım sitelerinden çok faydalandım. Ama model aldığım kişiyi söyleyemem.



    * Tanıdığınız biri var mı peki böyle konuşur böyle davranır diyebileceğiniz. Ünlü olmayan ve polemiğe yol açmayacak biri?

    - Vardır mutlaka kaydettiğim birileri ama hemen şu an hatırlamıyorum.



    * Peki ne olacak bu Muro'nun hali?

    - Bilmiyorum gerçekten çünkü biz stoklu çalışan bir dizi değiliz. Bu akşam ki bölümde (dün akşam) yokum zaten haftaya ne olacağını senaryo önümüze gelince öğreneceğiz.



    * O zaman başlığı şöyle atalım "Dün akşam Muro'yu ekranda göremediniz ama Muro bugün Hurriyet İnternet'te"

    - Bu durumda ödemeyi sizden mi alacağım?



    * Uy başuma gelenler' dizisinde canlandırdığınız Cemal karakteri ve son olarak Muro ile ilginç tipleri canlandırdınız. Acaba Türkiye yeni bir aykırı tip oyuncusu mu kazandı.

    - Çok şükür benim şimdiye kadar oynadığım hiçbir karakter birbirine benzemedi. Ama ben öyle bir iddia ile ortaya çıkmadım. Ben sadece oyunculukla ortaya çıktım. Mesela "Zeynep'in sekiz günü"nde de öyle bir tip canladırıyorum. Karışık bir adamı oynuyorum. Saçları sarı kaşını çizdirmiş bambaşka bir adam oldum. Çünkü bu önemli olan enstrümandan bambaşka bir şey çıkarmak. Bu da benim enstrümanım. Dünyada 6 milyar insan var. Demek ki benim oynayabileceğim 6 milyar rol var.



    * Hayalinizdeki oynamak istediğiniz bir rol var mı? Ya da bilinen bir karakter söz gelimi onu ben canlandırmak isterdim diyor musunuz?

    - Var tabii ki. Örneğin Shakespeare'in Titus Andronicus'unu ben oynamak isterdim.



    * Daha popüler bir karakterden örnek vermek gerekirse?

    - O zaman şöyle diyeyim. Oynadığım her rolü popüler yapmak isterim. Gerçi popüler demeyeyim ama oynadığım her şeyin en iyisi olmasını isterim. Scarface'yi kim oynamak istemez ya da Baba serisinden birinde kim oyanamak istemez. Ama tabii bu biraz da bizim coğrafi şanssızlığımız. Ya da bundan 50 yıl sonra 50 yıl önceki tiyatro emekçileri gibi, Allah hepsinden razı olsun onların sayesinde bazı şeyleri bu kadar rahat yapabiliyoruz biz şimdi. Nejat usta at arabasıyla turne yapıyordu. Erol Taş bu ülkede taşlanıyordu. Onların çabası sayesinde bugünlere geldik belki bizim sayemizde bu ülkeden de Hollywood yıldızları çıkabilecek. Ki o kadar değerli oyuncularımız var. Şener Şen var, Haluk Bilginer var ilk aklımaza gelenler.



    * Haluk Bilginer İngiltere'nin en ünlü dizilerinden birinde Türk bir karakteri canlandırmıştı

    - Ama işte o kötü, Bana Hollywood'da bana ya bir Türk'ü ya da Arap'ı oynatırlar. Oynatamazlar da zaten. Ama onların çalışma şekilleri çok farklı. Örneğin Al Pacino'nun yapımcılığını kendisinin yaptığı Looking for Richard filmi var aynen oradaki şeyler yaşanıyor. 6 ay önceden metinler geliyor. 6 ay kendini kampa sokuyor vücudunu o forma sokuyor. Birileri sürekli anlatıyor. Dönemin kıyafetleri böyleydi diyor. Fane Dunaway ile kavga ediyor. Olur böyle şey falan diyor. Tartışıyorlar. Biz de öyle değil ki, bizim oyuncularımızı öttürürler orada. Metin geliyor ertesi gün çekiliyor. Ama bizim yaşamımız da öyle. Öyle yaşıyoruz. Hızlıyız ve çok pratik zekalıyız. Adamlar 3 yıl sonrasının tatil planını yapıyor, biz 5 yıl sonrasının ekonomik programını yapamıyoruz.



    * Dizide en sevdiğiniz karakter hangisi

    - Muro



    * Onun dışında?

    - Bilmiyorum ki. Bir bütün olarak düşünmek lazım. Her biri yapı taşları. Şunu daha çok seviyorum bunu daha çok seviyorum.



    * Kimseyi kırmamak için mi böyle konuşuyorsunuz

    - Hayır öyle düşünmüyorum. Biri olmazsa hepsi eksik olur bence. Oyuncu gibi düşündüğüm için öyle bir empati kuramıyorum ben. Ama şöyle bir gerçek var. Madem ki bu kadar seviliyor demek ki herkes işini iyi yapıyor.

    Bu hikayede kim giderse gitsin bu hikaye devam eder. Burada başrol Kurtlar Vadisi bunun ayrımına iyi varmak lazım. Vadi olduğu sürece Kurtlar devam eder. Her karakterin belli bir taşıyıcı özelliği var.



    * Muro yerine başka bir karakter teklif edilseydi hangisini oynamak isterdiniz?

    - Ben oynadığımı iyi yapmak isterim. Ne olduğu önemli değil. En iyi oynamak istediğim karakter Titus Andronicus'taki Titus onun dışında bir genelleme yapamam. Örneğin 'Uy başuma gelenler'deki Cemal. Hikaye önüme geldiği zaman köydeki sıradan karakterlerden biriydi. İşte o zaman bilmece ve oyun başlıyor. Ne yapabilirim de bu rolü benim kendi bedenim dışında başka bir adam haline getirebilirim. Bu yüzden ne gelirse en iyi şekilde oynayabilirimi düşünürüm.

    Kendi hikayelerimiz var. Üç arkadaş Artniyet diye bir şirket kurduk. İnşallah 2009'da seyirci ile buluşacak.



    * Hangi sahneyi oynarken daha çok keyif aldınız?

    - Saklambaç oynarken de keyif alıyorum, Kurtlar Vadisi'nde oynarken de keyif alıyorum. Benim için böyle bir ayrım yok. Ama birinde oynadığım için bana para veriyorlar.



    * Televizyonla aranız nasıl?

    - Şirketi kurduktan sonra çok izleyememeye başladım. Ama onun dışında belgesel izlerken uyuyakalmayı seviyorum. Onun karşısında yatarken göçmen kuşlar, mevsimler falan derken uykuya dalmak rahatlatıcı oluyor. İlişkiyi doğru kurarsak televizyon ile güzel ama ona bağımlı bir hayat yaşamak yanlış.



    * Dizi olarak ne izliyorsunuz?

    - Kendi yaptığım işleri izliyorum. Denk geldiği zaman bu CSI serisi var onları izliyorum. Arkadaşlarımın oynadığı diziler var. Ahmet (Saraçoğlu) Yaprak Dökümü'nde oynuyor mesela. Özel bir tercihim yok aslında. Bu akşam Yaprak Dökümü var diye program yapmıyorum hiçbir zaman. Ama bir dönem ısrarla Tuncay Özkan'la Cüneyt Arcayürek'in programını takip ediyordum.



    * Dizileri ya da filmleri izlerken seyirciler gibi kendinizi kaptırabiliyor musunuz yoksa aklınız hep işin teknik tarafında mı kalıyor?

    - Hep o gözle bakıyorum diyemem ama genellikle öyle oluyor. Sinemaya gittiğim zaman böyle olmuyor. Örneğin; Sean Penn'in oynadığı "I am Sam" filminde salya sümük ağlamıştım.



    * Sean Penn gibi muhalif bir adam sizce Türkiye'de yaşayabilir mi?

    - Daha zor bir ülkede yaşıyor aslında. Ama bir taraftanda muhalif olma özgürlükleri var. Bu hakları ellerinden alınamıyor hiçbir zaman.



    * Şu sıralar en beğendiğiniz dizi hangisi?

    - Buna inandırmak çok zor ama son 2,5 aydır anneme gittiğimde televizyon izleyebiliyorum.



    * Peki annenizin Muro'yla arası nasıl?

    - Çok seviyor. Beni Muro olarak çağırıyor, "Aa Murom gelmiş" diyor. "Anne bari sen yapma" diyorum bende.



    * Uy Başuma Gelenler dizisinde oynarken de Cemal diye çağırmış mıydı?

    - Hayır çağırmamıştı. Ama şunu söyleyebilirim, her zaman en büyük hayranım annemdir.



    * Son dönemde en çok beğendiğiniz film hangisi?

    - Cengizhan'ı çok beğendim.



    * En çok hangi karakteri beğendiniz?

    - Cengizhan'ın küçüklüğünü canlandıran çocuğa bayıldım, müthiş oynamış. Genel olarak çok güzel bir filmdi. Cengizhan'ı hiç o kadar naif bir adam olarak kafamda canlandırmamıştım.



    * Teşekkürler

    - Ben teşekkür ederim



    İŞTE MURO'NUN TEKERLEME HALİNE GELEN KONUŞMALARI:



    ÇÖZÜMLEME YAPAYIM

    Çetin: Bir duyum aldım

    Muro: Nedir..

    Çetin: Ahu Toros İstanbul'a gelmiş.

    Muro: Nereden duydun lan

    Çetin: Başkan bizim de kendi çapımızda istihbarat ağımız var.

    Muro: Beni manipule etme Çetin. Alemdar Polat'ın üstüne sürme beni.

    Çetin: Takdir senin başkan.

    Muro: Ben bu konuyu bir çözümleme yapayım.



    İÇİMDEKİ İNSAN SEVGİSİ

    Muro: Lanet olsun içimdeki bu insan sevgisine...



    DÜZENİN ÇARKLARI

    Muro: Emperyalist eğitimin sonucunda, bilinçsiz şekilde yetiştirilmiş, kendini çözememiş ve kapitalist düzenin çarkının dişleri arasında sıkışmış bir zavallı...



    DEVRİM PARA İLE OLUR

    Muro: Maalesef en kutsal devrim, ilkelerle, prensiplerle değil; para ile gerçekleştirilebiliyor.



    BURJUVA DONU

    Muro: Bu don ne böyle; masmavi, bundan sonra kimse burjuva donu giymeyecek.



    SOSYAL HAYVAN

    Muro: Sen gereksiz yere düşünen sosyal bir hayvansın Çeto.



    PROFESYONEL DEVRİMCİ

    Muro: Burada Lenin'i saygı ve hayranlıkla anmak durumundayım. Ne diyordu büyük lider; Devrimi halk yığınları değil ancak ve ancak profesyonel devrimciler gerçekleştirecektir. Yani sen değil Çeto, ben.



    KÜÇÜK BURJUVA ZAAFLARI

    Muro: Efendim devrimci ahlaktan yoksun, küçük burjuva zaafları olan satılmış hainlerin çıkardığı dedikodulardan son derece rahatsızım



    DEVRİMCİ DEVRELERİM YANDI

    Muro: Çetin bu olayı çöz bakalım

    Çetin: Valla başkanım apıştım kaldım

    Muro: İnanmayacaksın ama benim de devrimci devrelerim yandı

    Muro: Çetin kozmozda tesadüf diye birşey de vardır

    Çetin: kozmoz derken başkanım?

    Muro: Kainat lan cahil. Nalet olsun kozmoza



    BURJUVA ESPRİSİ

    Muro: Sırf bir inat uğruna saatlerimizi yedin. bizi burada ağaç ettin. Sivilce bastı her tarafımı. Sen biliyor musun benim saatim ne kadar değerli!

    Bulut: Markası ne gülüm? Söyle, alalım.

    Muro: Ha ha ha ha! İşte tipik bir burjuva esprisiyle karşı karşıyayız Çeto



    İDEOLOJİK ÇATIŞMA

    Bulut: Bu kadar stres yapma gülüm; erken ölürsün.

    Muro: Stres benim değil mi kardeşim? İstediğim zaman ölürüm. Sana ne çetin, çabuk taşıyın şu bidonları. İdeolojik bi çatışma içine girmek istemiyorum.
#29.04.2008 07:38 0 0 0
NaZ NaZ foto
  • Muro: Lanet olsun içimdeki bu insan sevgisine...

#29.04.2008 08:36 0 0 0
  • konusmalari gercekten cok icten
#29.04.2008 08:59 0 0 0
  • Paylaşım için teşekürler
#12.05.2008 17:34 0 0 0
  • yenilendi
#01.08.2008 16:48 0 0 0