USTAM
Ustam..! be..
Bana müsade etsende..
Seninle biraz sohbet etsek.
Bilrim..!
Bana sen öğrettin..
Demir tavında dövülür,
Toprak tavında işlenir,
Ağaç yaşiken eğilir,
Bir'de saygıda kusur etmemeyi.
Aaah..ustam..! ah.
O zamanlar gençtim.
Demiri tavında dövdüm,
Toprağı tavında işledim,
Tohumuda tavında attım,
Çokta ürün aldım,
Pazarda sattım.
Gün geldi..! ustam..
Aç kaldım, açıkta kaldım.
Soğukta üşüdüm,
Sıcakta terledim,
Gün geldi..! ustam..
Kah düşündüm,
Kah eğlendim.
Ustam..! be..
Derken yaş otuzbeşi..
Geçeli çook oldu.
Zaman akıp gitti.
Şimdi yaş tam kırbeş.
İkinci mevsimin baharındayım.
Ellerim..! ustam..
Ellerim hala masırlı,
Saçlarıma aklar geldi,
Belimde büküldü.
Ustam..! be..
Yaşlandımmı yoksa ben?
Ellerimde nasır,
Dün'de vardı,
Bu günde var.
Amma gözlerim..
Uzağı pek görmüyor.
Haa..! birde..ustam.
Bazan ellerini başının,
Arasına alıp dalardın.
Hep uzaklara uzaklara bakardın.
Şimdi bende..
Hep uzaklara uzaklara bakıyorum.
Ustam..! be..
Gel bana kızmada..
Sana birkaç soru sorayım.
Sen bana..! neden..
Çok para kazanmayı öğretmedin?
Gerçi ben çok çalıştım..
bana yatecek kadarda kazandım.
Ama ustam..!
birde harcamayı öğretmedin.
Nasıl kazandıysam..!
Öylede harcadım.
Ustam..! be..
Benim gönül tarlam..
Bütün tarlalardan geniş.
Sen bana sevmeyide öğretmedin.
Yoksa...! ustam..
Sendemi para kazanmayı,harcamayı
Sevmeyi bilmezdin.
Senin ustandamı..
Bilmezdi bütün bunları.
Haa..! birde..ustam.
Neden kaşların çatık,
Bakışların sert.
Önceleri bunu..
Mertlik yiğitlik sanırdım.
İşte o yüzden..
Bende hep sana..
Benzemeğe çalıştım.