Bu şiir deniz sat Komando Yüzbaşı Zeki ŞEN'in şehit edilmesi
üzerine kaleme alınmıştır.Ruhu şad olsun...
- - - ELİM UTANDI - - -
İnsan bildim gördüğüm her insanı
Onları andıkça dilim utandı!
Yazsa da kalemim bir çok lisanı
Sözlüğüm yazdıkça bilim utandı!
Karanlık sokakta yollara düştün
Aydınlık yüreğe hep mezar eştin
Aniden bir gece aklıma düştün
Fenerim yandıkça ferim utandı!
Belkide adına türkü yakıldı
Nameleri dudağımdan döküldü
Duvarda sazımın boynu büküldü
Mızrabım vurdukça telim utandı!
Gezdirdim gönlümü bahçede,bağda
Bir akıl aradım ölüde,sağda
Dediler; Olur mu,hele bu çağda
Anlattım! Derdikçe gülüm utandı!
Yüzbaşıma pusu kurmuş hainler
Geriye baktım da,milyonlar inler
Gönlümde bu volkan ne zaman diner
Toprağı kazdıkça,ölüm utandı!
Mehmet Levent yazdı,okuyan olur
Etrafında böyle kimleri bulur
Seni bilmem ama,duyan çok olur
Onları yazdıkça,elim utandı!
Onları yazdıkça,elim utandı..!
ellerim utandı onları şehit edenleri elleri ne olacak kim bilir Allah ne kadar sabırlı onları vuranların cezasını ne zaman verecek mahşerde hesap zooorr onlaraa
Not ; Sevgili annem Feriha ÜCÜK anısına
Bu şiir canım annemin vefatı üzerine gözyaşlarımla
kaleme alınmıştır.
Mekanın cennet olsun anneciğim.
Sevgi ve saygılarımla
- - - ANNEM - - -
Gönül sarayımdan bir yıldız kaydı
Buralar hiç sensiz olmuyor annem !
Yüreğim baharı kara kış saydı
Gönlümde bu yerin dolmuyor annem !
Anılar aklıma gelince hele,
Takılır kalırım çıkmaz bir yere,
Mutluluk peşimden gelse de bile,
Yüreğim huzuru bulmuyor annem !
Bak çaresiz kaldık sensiz olunca
Gönüllerde hüzün adım boyunca
Kimlere ne desem seni sorunca
Söylemeye dilim varmıyor annem!
Kimseler yaramı sarmıyor annem..!
Annem
Bugun bayram
Anne- baba . Ya da her ikisinden biri. Bunun acisini cocuklugundan beri, ustelik hergun artarak yasayan biri olarak, nasil huzun verdigini cok iyi bilenlerden biriyim. Ozellikle bayramlar zehir olur yutkunamazsiniz, bogaziniza takilir kalir. Hep eksikligini yasarsiniz. Lakin Allahin emridir. Hepimiz bunu yasadik, yasiyoruz ve de yasayacagiz. Onemli olan dirayetli olmak, isyan etmeden, olume bile (sukur) edebilmektir. Birbirimize destek olup, acilarimizi bolusup azaltmaktir, tek yapabilecegimiz Basiniz sagolsun.
Yureklice yazilmis bir siirdi. Ellerinize saglik
Iyi bayramlar
Bu şiir.;
ÖZGEÇ'mişindeki başarıları tarih kitaplarına sığmayan
SARSILMAZ Ordumuzda görev yapan Mehmetçiklerimize
ve toprakları üzerinde yaşamaktan gurur duyduğum Aziz
Vatan'ımıza yazılmıştır
Saygılarımla
VATAN
Gönlümdeki mısrayı kalemime bağladım
Kalbimin her atışı Vatan diye seslendi.
Kanayınca yüreğim yüz yerinden dağladım
Kanımın her akışı Vatan diye seslendi!
Asker oldum Vatana büyük bir ihtişamla
Taşıdım sancağımı şerefimle şanımla
Gelinliğe çizdirdim bayrağımı kanımla
Yavrumun her bakışı Vatan diye seslendi!
Bir sergiyi gezerken hayallere dalmıştım
El örmesi kilime hayretlere kalmıştım
Ay yıldızlı deseni yüreğimdir sanmıştım
Gördüğüm her nakışı Vatan diye seslendi!
Nisan yağmuru vardı gökyüzünü karartan
Gözlerde sığınacak mekanları aratan
Bir haykırış duydum ki rahmete rahmet katan
Her yıldırım çakışı Vatan diye seslendi!
Elime albüm aldım dile geldi konuştu
Kurtuluş savaşıydı gönlüm o yöne koştu
Sandım ki yüreğime alevden bir kor düştü
Gönlümü her yakışı Vatan diye seslendi!
Albümdeki her sayfa yüreğime akıyor
Bu İstiklal Marşı ki kalemler ağlatıyor
Bütün sayfalarında Atatürk'üm bakıyor
Kaşını her çatışı Vatan diye seslendi...!
Karakoç uykusunu harman edip savurmuş
Rüyasında mübarek düş aramış kırk sene !
Aptala ibret için ne usanmış ne durmuş
Solucanlar da bile diş aramış kırk sene !
Ne var ki;Bu gün hocam yazıyorsam o günü
İnan ki aratmıyor ne yarını,ne dünü
Dünyamız dönse bile değişmiyor ki yönü
Bende her Mart ayında kış aradım kırk sene !
Yutunca pantolonu etekteki desenler
İçindekini bırak pantol etekten inler
Sizleri bilmem ama benim gördüğüm binler
Yiğit olan hanıma eş aradım kırk sene !
Etrafıma bakmıştım gönülde yas gözde yaş
Ne gencinde belliydi ne ihtiyarında yaş
Karışınca sofraya haram lokma haram aş
Bu başımı koyacak döş aradım kırk sene !
Her bahar sabahında dolaşmaya çıkardım
Dilimden gözlerime hep ya sabır çekerdim
Göz yaşlarım düştükçe bu nefsime çökerdim
Kuytularda sığınıp loş aradım kırk sene !
Aksam olsa kararır gördüğüm bu manzara
Diyerek yola düştüm geceler günden kara
Şeytan der insanlığı koy artık bir kenara
Adım adım yollarda leş aradım kırk sene..!
M. Levent ÖZGEÇ
Not : Bu şiire ilham kaynağı olan sevgili hocam Abdurrahim KARAKOÇ'a saygı ve sevgilerimi sunarken işte benim de kırk yaşımda kaleme aldığım,bir kırk yılın hikayesidir..! Siz bu şirin,neresinde kendinizi ne kadar bulursunuz ?
Bu sefer kaleme almak istediğim konu;
Güzel sözlerin insanların hayatıyla bire bir nasıl bağlantılı
olduğunu örnekler vererek açıklamaya çalışmak olacaktır.
Kullanılan bu güzel sözlerin hayatımızda ne kadar önemli bir yere
sahip olduğuna,ne kadar gerçekleri anlattığına gelin birlikte karar
verelim.
İlk olarak sevgi ve saygı kavramını ele almaya çalıştım.
Eflatun der ki; Saygının olduğu her yerde korku olur ama,
korkunun olduğu her yerde saygı olmaz.Bu konuda birde
Pastör'ün güzel bir sözü vardır.Oda demiş ki; Ben bir çocuğa
baktığım zaman ona iki türlü duygu beslerim.Bunlardan birincisi;
O bir çocuk olduğu için onu çok severim.İkincisi ise; O yarının
bir büyüğü olduğu için ona çok fazla saygı duyarım.
Ne kadar gerçek payı olan güzel sözler değil mi?
Bu güzel sözden de anlaşıldığı gibi sevgi de,saygı da her zaman
karşılıklı olmuş,birbirinden ayrılmayarak bir bütünlük arz etmiştir.
Zorla duyulan ne saygı,ne de sevgi olur.Zorlama ile sevgi ve saygı
duydurmak isteyenler de,her zaman kişiliğinden ve karakterinden
kaybettikleri de açık olarak çevresi tarafından gözlenmiştir.
Yaradılanların en şereflisi olan bizler,bazen saygı kavramını da
karıştırıveririz ve sonra; Özellikle bazı insanları tanıdıkça,
hayvanlara daha fazla saygı duyduk ya...Diyerek bu acı gerçeğin
maalesef ne kadar doğru söylenmiş bir söz olduğunu kabul ederiz.
Menfaatler uğruna,büyük bir haz duyarak bir başka canlıya zarar
veren yine bizler değil miyiz? Bu konuda ise Thomos MORE şöyle der.
'''Birilerinin acıları ve üzüntüleri karşısında keyif sürüp saltanat yapmak
krallık değil,zindan bekçiliği yapmaktır.Bu sözü ise kesinlikle kabul etmeyen
maalesef yine bizleriz.Hele bazıları vardır ki; Mikrofonla nikah kıymışca,
Ledric DUMAND'ın bu güzel sözünü de onaylar gibi,
"Öyle horozlar vardır ki, Hep öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar."
Diyerek çevresinde bulunan insanları da yaktıklarının farkına bile varmazlar.
Hepimiz bu kelimeleri çok sık kullanırız.''' Bana akıl verme para ver
veya aklını kendine sakla gibi..."Elbette akıl danışılacak insan,kişiden
kişiye değişir.Hele akıl vermeye kalkan bir sözümde de söylediğim
gibi 'toplum içinde kendisini çok zeki sanan insanlar,zekalarını da her
zaman kendi zekalarıyla yarıştıranlardır.' veya Bourliagut'un sözüyle de ;
'Akıllı olmak isteyen bir eşeğin ilk katlandığı şey,kendisinin gerçekten bir eşek
olduğu gerçeğidir.' gibi
Büyüklerimizin saygıyla ellerinden öperek şimdi bu güzel sözlere
korkuyla yaklaşanlara,Peyami SAFA'nın söylediği gibi "Yaşlanarak değil,
yaşayarak tecrübe kazanılır,zaman insanları değil armutları olgunlaştırır"
sözü veya karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla hoş görebilirsiniz ama;
Hayatta ki asıl trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır sözünü sanırım iyice
düşünmemiz gerekmiyor mu..?
Saygılarımla
Not : Bu şiirin doğuş hikayesine gelince canım eşim bir gün
görev yaptığı kurumdan,eve telefon açar.Levent arkadaşlar
kısır yapıp getirmişler sen seversinSende gel yiyelim der.
Ben o sıra rahatsızım.Dolayısıyla gidemem ama bir müddet
sonra gönlümden,kalemime dökülen mısralarım yanındadır.
Demiştim ki ;
Sevgili dayımla bir gün muhabbet ederken,gitmek için müsaade
isterim.Bana gitme,beraber gideriz der.Bir müddet sonra kalkıp
beraber gideriz! Gideriz ama;Giderken de kalemimden,yüreğimin
emriyle bu satırlar dökülür !...
GİDERİZ..!
Kan verip de aldık,bu toprakları
Kanımızı verir,çeker gideriz !
Vatanıma yan gözüyle bakanın,
Sefil yüreğine,çöker gideriz !
Baksam;Yan gözüyle biri bakıyor,
Emeli sel olmuş,kalpten akıyor,
Bilmez ki bu emel,yürek yakıyor,
Son damla,kanını,döker gideriz !
Güneşi gördü mü selam dururdu
Eliyle gözüne gölge olurdu
Kim bilir orada kimi bulurdu
Bakarken durmadan ıslanıyordu.
İndirip elini büyük hevesle
Yarılardı yolu bir tek nefesle
Üç beş çocuk görmüş buymuş mesele
Oraya varmadan dışlanıyordu.
Biz mi ?
Olana bitene keyifle baktık
Ağlayan yüreğe gülmeye kalktık
Bilmem ki bu nefsi nerde bıraktık
Gözyaşı silmeden paslanıyordu.
Delidir diyerek gülüp geçen ben
Doğrusu dururken yanlış seçen ben
Ne var ki gönlümde sınav açan sen
Soruyu sormadan sesleniyordu!
Soruyu sormadan sesleniyordu..!