Giresun Kelimeler Sözlügü

Son güncelleme: 08.08.2008 11:28
  • GiRESUN YÖRESEL AĞZI

    Cografi bakımdan Kuzeydogu Anadolu, bölgesel bakımdan ise Dogu Karadeniz olarak adlandırılan bölge, tarihi süreçte çesitli kültürlerin etkisi altında kalmıstır. Objektif dil ve kültür çalısmalarının yetersiz olması, bölgenin beslendigi dil ve kültür kaynakları konusunda yeterince aydınlanmaya imkan vermemistir.

    Mahalli kelimeler; yörede konusuldugu halde Türkiye Türkçesi'nde bulunmayan veya bulundugu halde farklı anlam ifade eden kelimelerdir. Trabzon ve Rize yöresinden yapılmıs ve yayınlanmıs olan derleme ve sözlük çalısmaları ile Rize'nin Çayeli ilçesindeki kisisel bulgular arastırma için esas alınmaktadır..

    Kudret Emiroglu'nun Trabzon-Maçka mahalli kelimeleri üzerinde yaptıgı arastırmada, Türkiye Türkçesi'nden farklılasan mahalli kelimelerin %33,9 ile en büyük oranının yine Türkçe kaynaklı oldugu tespit edilmistir. 6kinci en büyük oran ise %25,6 ile kaynagı bilinmeyen kelimelerdir. Ayrıca, %9,6 Arapça, %7,1 de Farsça kökenli kelimenin Dogu Karadeniz mahalli kelimeleri arasında yer aldıgı tespit edilmistir. Buna karsılık %16,8 gibi bir oranda da Rumca kaynaklı kelimeler oldugu görüsüne varılmıstır.1

    Batı Trakya Türkleri ile istanbul Rumları müstesna olmak üzere, bütün Müslüman Türklerin Türkiye'ye, bütün Rumların da Yunanistan'a göçmesi esasına dayalı 1924 tarihli nüfus mübadelesi öncesinde, yörede önemli bir Rumca konusan nüfus oldugu dikkatlerden kaçmamalıdır. Bu nedenle, yüzyıllar boyu bir arada yasamanın getirdigi kültürel etkilesim sonucu, bir kısım Rumca kelimelerin yörede varlıgını devam ettirmesi de gayet dogaldır. Kaynagı bilinmeyen kelimeler, tarihte kaydedilen ve günümüze kadar ulasmayan, ancak o tarihte kendilerine ait dilleri olan çesitli Karadeniz halklarının kalıntısı olmalıdır.

    M.Ö.401 yılında Perslere karsı yapılan savasta yenilen ordunun içinde bulunan Ksenofon, "onbinlerin dönüsü" adıyla tarihe geçen olayda, Dogu Anadolu'dan Trabzon'a gelislerini ve Ordu'ya kadar olan seyahatlerini anlatmakta ve buralardaki halklar hakkında bilgi vermektedir. Ona göre bu tarihlerde yörede; Skythenler (iskitler), Makronlar, Kolkhlar, Driller, Mossynoikler, Khalybler ve Tibarenler yasamaktadır. Ayrıca, Ksenofon'un görmedigi Trabzon'un dogu tarafında, bu tarihlerde Moskhiler ve Heptakomentler adlı iki halkın daha var oldugu tarihe geçmistir.

    Helenler, tarihi olarak bugünkü Yunanistan'ın bulundugu cografyada yasayan ve anavatanı bu bölge olan bir halktır. Ancak, M.Ö.8. yüzyılda ticaret amacıyla Karadeniz'e geldikleri, buralarda ticaret kolonileri kurdukları ve Karadeniz balıklarını tuzlayarak ülkelerine gönderdikleri bilinmektedir.

    Tarihsel yerlesim alanı Karadeniz olmayan, ticari amaçla sehir merkezlerinde koloniler kuran ve dogal olarak iç kesimlere yerlesmeyen Helenler'in, bölgeye ilk ilgi duydukları tarihlerde (M.Ö.8 yüzyıl) Karadeniz'in kuzeyinde Kımmerler hakimdi. M.Ö.8.yüzyılın sonlarına dogru Orta Asya'dan gelen iskitler'in baskısı ile Kımmerler'in Dogu Anadolu'ya ve Karadeniz'e dogru aktıkları ve buralardaki Helen kolonilerini yok ettikleri belirtilmektedir.



    Dogu Karadeniz'de, ticaret amacıyla kurulan kolonilerden sonra, ilk yerlesik Helen varlıgı, 1204′te Latinlerin (Katolik Hıristiyanlar) istanbul'u isgal etmeleri sonucu, istanbul'dan kaçan Alexios Komnenos'un Trabzon'a yerlesmesi ile ortaya çıkmıstır. Bu yerlesme, Komnenosların akrabası olan Gürcistan Kraliçesi'nin, çogu Kıpçak Türkü olan ordusuyla verdigi destek sayesinde olmustur.Trabzon'un fethinden önce ve sonra, Dogu Karadeniz, gelen Çepni, Akkoyunlu gibi Oguz-Türkmen boyları ile Türklestirilmistir. Doç.Metin Karaörs, Dogu Karadeniz'in Türklesme biçimini tek cümle ile özetlemistir. Buna göre; "Kuzeydogu Anadolu bölgesinin halkı, Güney Azerbaycan'dan gelen OGUZ Türkleri ile Kafkasya üzerinden gelen KIPÇAK Türkleri'nin karısmasından meydana gelmistir."

    Kafkasya ve Dogu Karadeniz'in, daha sonraki yıllarda da basta Peçenek, Kuman ve Kıpçak Türkleri olmak üzere, çesitli Türk kavimlerinin gelip yerlestikleri bir yöre oldugu unutulmamalıdır. Bir baska önemli nokta, yörede yasayan akrabaların, hemen hepsinin atadan-dededen anlatılarak gelen bir göç hikâyesine sahip oldukları; kiminin Erzurum'dan, kiminin Bosna'dan, kiminin Bagdat'tan, kiminin Kars'tan gelip yöreye yerlestikleri yönünde atalarından nakil bilgilere malik bulundukları bilinmektedir. Yakın tarihlere atfedilen göç hikâyeleri bakımından, yörenin tamamında aynı özelligin var oldugu görülmektedir.

    Gologlu'nun tespitini dogru sayarsak, M.S.I. yüzyıldan itibaren Güney Kafkasya'da yasanan 19 asır gibi büyük zaman diliminin, muhtemel bir kültürel kaynasma etkisi olacagı açıktır. Muhtemelen bu kaynasma etkisiyle, Lazca diyalekti, bugün Gürcüce, Megrelce ve Svanca ile birlikte Güney Kafkasya dil grubunun bir üyesi olarak kabul edilmektedir. Bu durumda, ister M.Ö.I. yüzyılda göç eden kitle isterse sonradan kabileler halinde çesitli yörelerden göçen kitleler bakımından degerlendirilmis olsun, Lazca'nın Gürcüce-Megrelce kaynaklı kelimelerinin büyük oranda sonradan ögrenilmis oldugu sonucuna varılabilmektedir.Her bir yerlesim biriminde, kullanılan Türkçe kelime grupları ve bunların söylenisinde kullanılan sive bakımından farklılıklar tespit etmek mümkündür. Bunun bir sebebi de, yörenin özellikle batı taraflarına yönelik göçlerin çok eski tarihlere dayanmaması ve homojenlesme için yeterince bir arada yasanmamıs olmasıdır. Bu yüzden, mahalli kelimelerin bir kısmı bazı yörelerde mevcut iken, bazı yörelerde bilinmemekte, buna karsılık bu yörelerimizde de baska Türk kökenli mahalli kelimeler bulunmaktadır.

    MAHALLi KELiMELER

    Dogu Karadeniz yöremizde kullanılan mahalli kelimelerin, Türk Dünyası lehçeleri ile özdesligi tespit edilebilen bazıları, alfabetik sıraya göre asagıda sıralanmıstır.

    Aba

    Aba kelimesi, abla, büyük kız kardes anlamında yörede kullanılmaktadır. Eski Uygur Türkçesi'nde aynı anlamda "apa" seklinde, Divan-i Lügati't Türk ve baska bazı eski Türkçe kaynaklarda; "ana", "ebe" ve "nine" anlamlarında "apa" ve "aba" biçiminde mevcuttur.

    Abıca

    Trabzon Besikdüzü tarafında "abla, büyük kıza kardes" anlamında kullanılmaktadır. Amca kelimesinin "apa ecesi" tamlamasından meydana geldigi arastırmalarla ortaya konulmustur. Trabzon agzındaki bu kelime için de "apa ecesi" yapısını düsünmek mümkündür. Üstelik "ece" bir kadın unvanı oldugundan, bu yapının eski Türkçe'den kalan bir yapı oldugu anlasılmaktadır.

    Abramak

    Yörede "abramak" veya "avramak" seklinde kullanılan bu kelime,; becermek, hakkından gelmek, korumak, idare etmek ve yetmek gibi anlamlara sahiptir. Türk Dilinin Etimolojik Sözlügü'nde "basarmak", Trabzon-Maçka Etimolojik Sözlügü'nde" yetismek, büyümek" anlamında yer almaktadır.

    Açan / haçan

    Yörede "ne zaman ki", "dıgı vakit" anlamında haçan ve açan kelimelerine rastlanmaktadır. Bütün eski Türkçe kaynaklarda "kaçan" seklinde; "ne zaman", "vakta ki", "ne zaman ki", "her ne zaman", "nasıl", "ne suretle" gibi anlamlarda yer almaktadır.

    Agır ayaklı

    Yörede "yükli" ve "iki canlı" tabirleri ile birlikte gebe (hamile) anlamında kullanılmaktadır. Daha çok, dogurması yakın olan gebeler için kullanılır. Baskurt Türkçesi'nde; "avır ayaklı" ve "avırlı", Kazak Türkçesi'nde; "ayagı avır", Tatar Türkçesi'nde; "avırlı" olarak yer almaktadır.

    Ag / agmak

    Yörede "yükselmek" anlamında "ag" ve "agmak" kelimelerine rastlanmaktadır. Eski Uygur Sözlügü'nde (Caferoglu), "yükselmek", "kalkmak", "yukarıya çıkmak" anlamlarında, Divan-i Lügati't Türk'te "yükselmek" anlamında, Yeni tarama Sözlügü'nde "çıkmak", "yükselmek" anlamında yeralmaktadır.

    Aga / aka

    Yörede "aga" ve "aka" olarak kullanılan kelime, agabey, büyük erkek kardes anlamındadır. Bütün eski Türkçe kaynaklarda "aga" ve "aka" agabey, büyük erkek kardes, bazen de "baba", "ata" , "efendi", "büyük" ve "amir" anlamlarında yer asmaktadır.



    Agı / agu / avu

    Agı, agu veya avu seklinde yahut "agulamak", "avulamak" seklinde kullanılan kelime zehirlenmek anlamındadır. Baldıran bitkisine de "agu otu" denilmektedir. Bütün eski Türkçe kaynaklarda "agu", "agu" yahut "agı" olarak zehir anlamında mevcuttur.

    Agnamak

    Hayvanların toprakta yatıp yuvarlanmasına yörede "agnamak" denilmektedir. Eski Uygur dilinde agınamak/agnamak; arkası üstü yere sürtünmek, debelenmek, kıvranmak seklinde yer almaktadır. Divan-i Lügati't Türk'te hayvanların yerde yatıp debelenmesi, kekemelesmek ve dili tutulmak anlamlarında, diger kaynaklarda da debelenmek, yatıp yuvarlanmak anlamında yer almaktadır.

    Aguz

    Yeni dogum yapan hayvanların ilk günlerinde sagılan yapıskan süte yörede aguz denilmektedir. Divan-i Lügati't Türk'te "aguz" memeli hayvanların dogurdugu zaman verdigi ilk süt, Yeni Tarama Sözlügü'nde doguran hayvanın ilk sütü olarak yer almaktadır.

    Al

    "Al" kelimesi, Trabzon yöresinde "hile" anlamında kullanılmaktadır. Eski Uygur ve taramasözlüklerinde "hile" ve "aldatma" seklinde yer almaktadır.

    Apartmak

    Yörede; çalmak, asırmak, alıp kaçmak, habersiz götürmek, gizlice almak gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Divan-i Lügati't Türk'te "abıtmak" gizlemek, saklamak, örtülmek anlamlarında, Yeni Tarama Sözlügü'nde "aparmak" seklinde ve götürmek, alıp götürmek anlamlarında yer almaktadır.

    Argaç

    Dokumalarda çözgü üzerine enliligine atılan ip anlamında yörede kullanılmaktadır. Divan-i Lügati't Türk'te "arıs arkag" dokumanın yanlamasına atılan ipleri anlamında, Yeni Tarama Sözlügü'nde "argaç" ve "argaç" olarak, dokumacılıkta bezin enine atılan iplik, atkı anlamında yer almaktadır.

    Arık

    Arık kelimesi zayıf anlamında, arıklama da zayıflama anlamında yörede kullanılır. Bu kelime, Baskurt, Kazak, Kırgız, Özbek ve Tatar dillerinde aynı sekilde "arık" olarak yeralırken, Türkmen dilinde "arrık" ve Uygur dilinde de "oruk" seklinde yer almaktadır.

    Ayakyolu

    Yörede tuvalet anlamında kullanılan bu kelime, Baskurt ve Tatar Türkçeleri'nde aynı sekilde "ayak yulı" olarak mevcuttur.

    Basmak

    Basmak, Trabzon yöresinde "ayakkabı" anlamında kullanılmaktadır. Divan-i Lügati't Türk'de "basmak" ayakkabı anlamında, Türk Dilinin Etimolojik Sözlügü ve Yeni tarama Sözlügü'nde"basmak/pasmak" seklinde ve ayakkabı anlamında yer almaktadır.

    Batır

    Yigit, kahraman, cesur anlamında yörede kullanılmaktadır. Eski Türk Yazıtları'nda "batur" seklinde ve kahraman anlamında, Yeni Tarama Sözlügü'nde "batur" olarak ve yigit, kahraman, cesuranlamında, baska bazı kaynaklarda ise "bagatır" olarak ve yine "yigit" anlamında yer almaktadır.

    Bildur

    Dogu Karadeniz'de "geçen sene" anlamında kullanılır.25 Genelde "bildur sene" seklinde kullanılısına rastlanır. Yörenin bazı bölümlerinde "bıldır" yahut "buldur" olarak da görülür, ancak genel kullanım "bildur" seklindedir.Lazca konusan yörede, "bildir" olarak kullanılmaktadır.Azeri ve Türkmen lehçelerinde "bildir", Baskurt, Kazak, Kırgız ve Tatar Türkçelerinde "bıltır", Uygur Türkçesi'nde ise "bultur" olarak kullanılır.

    Bogirdak / bagirdak

    Çocugun düsmemesi için besige veya salıncaga baglanan enli kusak anlamında yörede kullanılmaktadır. Divan-i Lügati't Türk'te "bagırdak" seklinde ve kadın gögüslügü anlamında, Yeni Tarama Sözlügü'nde "bagırdak" olarak ve besik bagı anlamında yer almıstır.

    Boran

    Fırtınaya yörede "boran", siddetli kar yagısına da "kar boran" denir. Baskurtça'da fırtına için "ıjgır buran", Kazak, Kırgız, Özbek ve Uygur lehçelerinde "boran", Tatarca'da "kar buranı", Türkmence'de de "tupan" denilmektedir.29

    Bölme

    Yörede eski ahsap evlerin odaları için yaygın olarak kullanılan bir sözcüktür. Bazen "bulme" ve iyidere tarafından "burme" seklinde kullanımı da görülmüstür.

    Bulak

    Bulak, yörede çesme anlamında kullanılmaktadır. Eski Uygur Türkçesi Sözlügü ve Yeni Tarama Sözlügü'nde "bulak" seklinde ve kaynak, pınar, çesme anlamlarında yer almaktadır.

    Cibgir

    Yörede yaramazlık yapan çocuklar için "cibgir" yahut "cipkir" kelimesi kullanılmaktadır.

    Çagana

    Yöre derelerinde ve denizde yasayan "yengeç"e verilen isimdir. Azerbaycan'da yengeçe "harcang", Kırgıs lehçesinde "su çayanı", Kazak lehçesinde ise "suv sayanı" denilmektedir. "Çagana" kelimesi "çayan" kelimesinden geliyor olmalıdır.

    Çal

    Yörede "ala renk" anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca, tam olarak bir renkten olmayıp ona benzeyen renk için; "yesile çalıyor", "sarıya çalar" gibi tabirler kullanılmaktadır. Divan-i Lügati't Türk'te "çal" alaca, kır anlamında, diger kaynak sözlükler de ise gri yahut beyaz anlamında yer almaktadır.

    Çaput

    Çaput kelimesi yörede eski bez parçası anlamında kullanılmaktadır. Divan-i Lügati't Türk'te "çapgut", eski bez parçası anlamında, Yeni Tarama Sözlügü'nde "çapıt" paçavra, çaput anlamında yer almaktadır.

    Çaruk

    "Çaruk" yahut "çarık", yörede hayvan derisinden yapılan ilkel ayakkabı olarak kullanılmıstır. Yöredeki atma türkülerden "çarık" kelimesinin kullanımına örnek:

    "Atma türki atarum,

    Yüreguni yakarum

    Eski çaruklarumi,

    Bogazuna takarum.

    Divan-i Lügati't Türk'te bu ifadenin tam da Dogu Karadeniz sivesi ile "çaruk" olarak yer alması ilginçtir.

    Çasıt

    Yörede "çasıt" ve "çasot", casus, "çasıtlamak" casusluk yapmak anlamında kullanılmaktadır. Özellikle "kız ile erkek arasında haberci" anlamında da kullanılır. Yeni Tarama Sözlügü'nde "çasıt" casus anlamında, eski Uygur Türkçesi Sözlügü'nde "çasıt" iftira, leke anlamında yer almaktadır.

    Çaynik

    Çaydanlık kelimesi, yöresel kullanımda kısalarak çaynik halini almıstır. Azeri Türkçesi kelimeyi aynı sekilde "çaynik" olarak kullanırken, Baskurt'ça "seynük", Kazakça "saynek", Tatarca "çeynik", Kırgızca, Özbekçe, Türkmence ve Uygurca ise "çaynek" olarak kullanmıstır.Lazca konusan yöremizde; "çarniki", "çanigi"44 ve "çayniki"45 olarak ve çaydanlık anlamında mevcuttur

    Çaynik kelimesinin yörede kullanılısına "Kara Resit'in Destanı"ndan örnek:

    "Su Kar Resit'ten söhreti, sanı,

    Adam yapar aman veremez canı,

    Yol üstünde kurmus bir kahvehanı,

    Çaynıklar kaynıyor semaverinden.

    Çiçili

    Yörede solucana bu mahalli isim verilmektedir. Tatar Türkçesi'nde solucan için "çilu" denilmektedir ki birbirine çok yakın iki söyleyis sözkonusu olmaktadır. Lazca'da yılan yavrusu için "çiçila" kelimesi kullanılmaktadır48 ve bu iki ifadenin aynı kaynaga dayandıgı anlasılmaktadır.

    Çin

    "Öz", "katıksız" anlamında Trabzon Vakfıkebir taraflarında kullanılan bir kelimedir. "Çin" kelimesi Kıpçak Türkçesi'nde "hakikat", gerçek" anlamında yer almaktadır.49 Ayrıca, Divan-i Lügati't Türk'te "çing" olarak ve "dogru, gerçek, sahih" anlamında, diger eski Türkçe kaynaklarında da "dogru, gerçek ve halis" gibi anlamlarda yer almaktadır.

    Çise

    Hafifçe yagan ince yagmur anlamında yörede "çise" kelimesi kullanılmaktadır. Bu kelime, Kıpçak Türkçesi'nin bir kalıntısı olarak "ciy, ince yagmur" anlamında tespit edilmektedir.

    Çıt

    Trabzon yöresinde "basörtüsü" anlamında kullanılmaktadır. Divan-i Lügati't Türk'te "çit" olarak ve "üzeri alacalı Çin ipeklisi" anlamında, Yeni tarama Sözlügü'nde "çit" olarak "bir çesit yerli kumas,yazma, yemeni, basma" anlamlarında yer almaktadır.

    Çivit

    Çekirdek ve özellikle de kabak çekirdegi anlamında yörede "çivit" kelimesi kullanılmaktadır. Türkmen Türkçesinde çekirdek için "çigit" kelimesi, Azeri dilinde çeyirdek", Baskurt dilinde"yimis", Uygur dilinde ise "çikildek" kelimeleri kullanılmaktadır.

    Çöpür

    Yünün kirli ve çöplü yerleri yahut keçi kılı anlamında yörede kullanılmaktadır. Divan-i Lügati't Türk'te "çübür" olarak ve keçi kılı anlamında, Yeni Tarama Sözlügü'nde "çöpür" olarak ve yine keçi kılı anlamında yer almaktadır.

    Dalda

    Dalda", yagmur, günes ve rüzgârın etkileyemedigi gizli, kuytu yer, kenar, saklanacak yer, agaç, bina gölgesi ve gölge anlamında yörede kullanılmaktadır. Türkçe'ye Mogolca'dan geçen bu kelimeye tarihi metinlerden Çagatayca'da rastlanmaktadır. Yeni tarama Sözlügü'nde "dulda" (dalda),saye, himaye anlamında yer almaktadır.

    Degmek

    Meyvenin olgunlasması anlamında yörede kullanıl
#07.08.2008 15:37 0 0 0
  • O paçi ne durursun,

    Durur da düsünürsün.

    Çok derinden düsünma,

    Akluni itirursun.


    ouyy kurban olurum ben diline şivesine sözüne


    marab sağol ya harika bir paylaşım olmuş
#07.08.2008 15:46 0 0 0

  • A
    Abrul Nisan
    Abuş Şapşal
    Accuk Azıcık
    Aclanmak Acıkmak
    Adref Etraf
    Afkurmak Havlamak
    Ağanamak İnlemeK
    Ağarlamak Ağırlamak
    Ağıl Küçükbaş hayvan ahırı
    Ağırşak Eğerceğin yuvarlak parçası
    Ağrı -den doğru anlamında bir edat
    Ağuşuk Yarı açık
    Ahaca İşte burada
    Akak Ormanda artık suyu olmayan, dibi taş, eski su yolu
    Akınmak Kaymak
    Akunduruk
    Akunduz
    Alaf Hayvana verilen bitki demeti
    Alamuk Yağmurdan sonra güneşin bulutların arasından tesirli bir şekilde vurması
    Alemeşkere Alenen, insanlar görecek-duyacak şekilde
    Allahu Alem Allah bilir (tahminlerde kullanılır)
    Andır İşe yaramaz, fena, kötü
    Andır galsın Yerin dibine geçsin
    Angaz Büyük, ağır ve hantal eşya
    Anlak Meydan
    Annaklamak Gözlemek, bakmak
    Angıramak 1) Avazı çıktığı kadar bağırmak
    2) Eşeğin anırması
    Aranko Boş boş, serseri gibi gezen
    Argış
    Arkulu Paralel
    Arkurulamak Yan tarafa doğru gitmek
    Aşana Geleneksel evlerde mutfak
    Aşar Turşusu kurulan madde
    Aşki Tevekkeli
    Atlamak Ayıklamak
    Ateşlük,Ateşlik Geleneksel evlerde ateşin yakıldığı kısım
    Avara Boş gezen
    Avu, Ağu Zehir
    Ayam Hava, hava durumu
    Ayama Lakap
    Ayu Ayı
    Azuk Yiyecek
    B
    Bacca, bahça Bahçe, fındık bahçesi
    Bad Koyun geceleme yeri
    Bardabaş Çok gürültü yapan kişi
    Başşak, Soğlama Fındık toplandıktan sonra geri kalan artıklar
    Bayak Az önce, demin
    Bece Bu gece
    Bed Kötü, çirkin
    Bek Sert
    Belertmek(gözünü) 1) Gözlerini iyice açmak
    2) Gözünü açarak korkutmak
    Bere,pere Koyunların sağıldığı yer
    Besbelli Herhalde, belli ki
    Beter Çok, fena
    Bezene Bezelye
    Bıldır Geçen sene
    Bibi Büyük hala
    Bileki İçinde ekmek yapılan çamurdan kap
    Bitduma,Citduma Azıcık
    Boydak Tek başına, başıboş
    Bozaltı Alaca karanlık
    Böce,Böğce Fasülye
    Böğün Bugün
    Bulaşuk İspiyoncu
    Buymak Üşümek
    Buzakluk İnek rahmi
    Büngüldemek Yerinde duramamak, oynamak
    C
    Caht Gayret, çaba
    Camış Bir büyükbaş hayvan türü
    Caplama Fraktıya yatay olarak çakılan çıta
    Caranak Sağanak yağmur
    Caydak Tek başına, yalnız
    Cazı,Cazi Cadı, fesat kadın
    Ceccal Çok yaramaz çocuk, deccal
    Celecoş Keş'ten yapılan bir tür yemek
    Cenik Giresun Dağlarının kuzeyinde kalan yöre ve bu yöredeki köyler
    Cereme Zahmet, eziyet, sıkıntı
    Cıbban Alkış
    Cıbıldak Çıplak
    Cıdık Tuzak
    Cıftır gibi Çok hızlı bir şekilde
    Cılga İnce su yolu
    Cımbış Komik, şaka
    Cıngıl Bir nevi tenekeden yapılmış kulplu su kabı
    Cırıtta Bir tür hamur kızartması
    Cırıtta gibi uşak Su gibi delikanlı
    Cırmak,cıymak Ağaç kökünün uzantıları
    Cıscıbıl Çırılçıplak
    Cıvırtmak İshal olmak
    Cicük,Cicik Meme
    Cidduk, Cıddık, Cındık Ufaklık, sevimli çocuk
    Cinibiz Keskin zekalı, hafızası kuvvetli
    Citduma,Bitduma Azıcık
    Cilim Çok yapışkan bir tür çamur
    Cimbar Harabe yer
    Cimcük,Cimcik Çimdik
    Ç
    Çakal Yağmuru Aniden bastıran kısa süreli yağmur
    Çakır Bir bayan ismi
    Çakır Gözlü 1) Renkli gözlü 2) Ela gözlü
    Çalpamak Çalkalamak
    Çangal Fasülye sırığı
    Çapula Eskiden giyilen bir tür ayakkabı
    Çaput Eski elbise
    Çara İnekten gelen akıntı
    Çaruk Ayakkabı
    Çatmak Rastlamak, rast gelmek
    Çavgun,Çağulgun Esintili yağan yağmur
    Çaytak Bacakları dışa doğru eğri kimse
    Çeç 1) Ayıklanmış fındık 2) Madeni para
    Çekek Küçük gemi barınağı
    Çencik, Çencük Kapı mandalı
    Çentiği Dasdar'dan yapılan bir tür çanta
    Çentik, Çentük Çizik
    Çepni Çepniler, Türkiye Türklerinin ataları olan oğuzlar'ın 24 boyundan Üçoklar'ın Gökhan kolundan , dört oğuldan biridir. (Bayındır, Peçenek, Çavundur, ve Çepni)
    Çettüğüm Kördüğüm
    Çerkez Bıçağı Yöreye özgü hamsiye benzer küçük bıçak
    Çıpırtlak Çok renkli, rengi parlak, alacalı bulacalı
    Çiğsenti İnce yağan yağmur, çiğse
    Çileklik Çalı çileği. Yaprağından çorba yapılır
    Çimmek Yıkanmak, yunmak
    Çitemek Dikmek, tutturmak
    Çivit Limon, mandalina gibi meyvelerin çekirdeği
    Çort Dikenlik yer
    Çotanak Birkaç fındıktan oluşan fındık demeti
    Çöğör Mısırın biçildikten sonra toprakta kalan kısmı
    Çölük Küçük ağaç parçası
    Çömen Otluk
    Çöten Darı anbarı
    Çömez Ufak çocuk
    Çükelik,Çükelük Çökelek
    Çürük Ayı Temmuz ayı. Ağustos ve Temmuz çürüklük ayları olarak bilinir.
    D
    Da Anlamı güçlendiren ek
    Dadduk Sevimli, tatlı
    Danil Geveze, dangalak
    Darlanmak Sıkılmak, bunalmak
    Dasdar Yün kilim
    Davun Kötü, andır
    Dazıratmak
    Debertmek Debelenmek
    Değermen Değirmen
    Depebızdık Takla
    Derbey Bir tür lastik ayakkabı
    Deydağa İşte orada
    Deyha İşte şurada
    Dibek Tahıl tanelerini dövmeye yarayan taştan oyulmuş araç
    Dibek,Depük Kuru
    Dibleğ Giresun'a has bir yemeğimiz
    Dişemek Yontmak, keskinleştirmek
    Divrin Bir ağaç türü
    Divron Ucu V şeklinde uzun sopa
    Dizlik Uzun erkek donu
    Dobuç Sivriliğini kaybetmiş, körelmiş
    Dodoli Pipi
    Dozik Dangalak
    Duman Sis
    Dundar Üstü kapalı yer, sığınak
    Düdek Ham, olmamış meyve
    Düşün Mola, ara
    E
    Ebeguşağa Gökkuşağı
    Ebrimek 1) Erimek 2) Eskimek
    Efrini almak Acıdan dolayı aklını almak
    Eğercek Yün eğirme aleti, kirman
    Eğratlık Bir tür imece
    Ehel Ehil, usta
    Ekinci Güneyli (Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk, Gümüşhane yöresi insanı)
    Elçi Evlilikte aracılık eden kişi
    Elguvan Mor renkli bir çiçek, ergüvan
    Encamı Topu topu
    Enük Kedi köpek yavrusu
    Eşkere Alenen, açıktan
    Eteklik, Eteklük Etek
    Evlürmek Yetmek
    Evsi, Öğseğ Bir kısmı yanmış odun parçası
    Evşün Ekmek çevirmeye yarayan alet
    Evza Kibrit
    Ey Bir seslenme edası
    Ey vermek Seslenmek, çağıran kişiye cevap vermek
    Eyhe Sana göre hava hoş
    Eylenmek Oyalanmak
    F
    Fagaz Bir armut türü
    Fanila Kollu atlet
    Farfara Bir tür meşale
    Farimek Hafiflemek, rahatlamak
    Faşırtı Parazit, Cızırtı
    Fayrap Birden alevlenen ateş
    Felfekiç Paramparça
    Fene Çok
    Fer Derman, hal, kuvvet
    Feşel Yaramaz
    Fetir Sac üstünde yapılan bir çeşit kızartma
    Fırfıkıç Ağzına kadar dolu
    Fırıç Pişmiş meyve
    Fırtana Fırtına
    Fışkı Dışkı
    Fışırtmak Fırlatıp atmak
    Follamak Kabuğunu ayıklamak
    Foni Bir ucu geniş, bir ucu dar; kaplara su doldurmaya yarayan gereç, huni
    Fosaldak Suyunu çekmiş
    Fösük Dişsiz, dişleri dökülmüş
    Fraktı Örme çit
    Fuzuli Boşu boşuna
    G
    Gabalak Galdiriğe benzer bir bitki
    Gaban Kaş, yamaç
    Gaccuk Kadar
    Gacır Yaş fındık kabuğu
    Gagiliç Biçimsiz, tipsiz
    Gagit Kuru, dölsüz
    Galdirik Dere kenarlarında yetişen, turşusu da yapılan bir bitki türü
    Galemlik Bacanın üstüne, kuşların yuva yaptığı bölüm, bir nevi baca kapağı
    Gambak Kel
    Ganayaklı Sakin, uysal
    Gararbazar Göz kararı, aşağı yukarı
    Garcaşturmak Tahrik etmek, karıştırmak
    Garduf Patates
    Garer Karar, tam kıvamı
    Garsamba Ev içindeki eşya kalabalığı
    Gartobak Patates
    Gasavet, gasevet Dert, sıkıntı
    Gasmuk 1)Kabuk 2)Kusmuk
    Gasmuk bağlamak Pislikten adeta katran bağlamak
    Gavsak,Gavsun Fındığın dışındaki yeşil kabuk
    Gavun Armudu Bir armut çeşidi
    Gavunç Hadım
    Gaybana Kahrolasıca, andır, hayrı dokunmayan
    Gayda vurmak Türkü söylemek
    Gaydelenmek Genellikle kendi kendine yavaş ritimli türküler söylemek
    Gazel Dökülmüş yapraklar
    Gebiç Kenarı olmayan
    Gebiççi Değirmenci
    Gecin Ayıklanmış fasülye kabuğu
    Geçi, Ğeçi Pis kötü şey, kötü insan, domuz
    Gedik, Gedük Oyuk
    Gegecen Bir çeşit orak
    Gelçek Merdiven
    Gelincik Kediden küçük, fareden büyük
    Gerevi Dal eğmeye yarayan ucu bükük sopa
    Gıbrağa Kurbağa
    Gıdık Küçük yumurta sepeti
    Gıran Köyün ya da mahallenin genellikle merkezine yakın, boş ve düz arazi
    Gırnap, Gınnap İp
    Gırklık Koyun kırpma aleti
    Gırkmak Kırpmak
    Gışmık Hayvan tekmesi, çifte
    Gıynak Tekleme fındık gavsağı
    Girebi Küçük balta
    Glik Sacda yapılan küçük ekmek
    Gofil, Kofil Fıçı
    Goğoz, Goğuz Aralı, hafiften açık(kapı)
    Gogil Saçların örülüp, başın arka tarafına 2 parça halinde toplanmasıyla oluşan saç demetinin her biri
    Gohnik, Kohnik Yaşlı kimse, moruk
    Golan Odun taşırken sırta sarılan ip
    Goşmak,Goşama İki eli birleştirerek yapılan büyük avuç
    Got, Kot Eski bir ölçü birimi
    Gölük Hayvan sürüsü
    Güçük Ayı Şubat Ayı
    Göğnümek Meyvenin kararıp yumuşaması
    Göreslenmek Göresi gelmek
    Gumbul Büyük sepet
    Guruş Taşı Evin ateşliğindeki çıkıntı taşı
    Guvak Kepek
    Guytak Çukur, kuytu
    Güman Umut
    Gübür, Küpür Pislik ve toz kırıntısı
    Güni Güney
    Güve Tahtakurusu
    Güvenek Bir tür iri sinek
    Güzine Bir tür soba
    Ğ
    Ğeçi, Geçi Pis kötü şey, kötü insan, domuz
    H
    Ha Anlamda kesinliği artıran bir nevi önek
    Haböle,Haşöle
    Haole Böyle, şöyle, öyle
    Habu,Haşu,Hau Bu, şu, o
    Habura,Haşura
    Haura Bura(sı), şura(sı), ora(sı)
    Hacat İhtiyaç
    Haccak Güzel
    Haçan 1) Madem 2) Ne zaman
    Haçan ki Ne zaman ki
    Halefet Muhabbet, sohbet
    Halik Küçük taş
    Halpıtmak Yoğurt yemek
    Haltuk Buzağının boynundaki ip tasma
    Happak Sade yoğurt
    Harar Büyük örme sepet
    Harın Dayanıksız
    Harez, Harız Boş bırakılan arazi
    Harman
    Hartama Çatıyı kaplayan tahta
    Haset Kıskanç, fesat
    Haşindi Tam şimdi
    Haşlak Yakıcı, kavurucu
    Hatça Hatice adının yöresel söylenişi
    Haus Hafız adının yöresel söylenişi
    Havruz
    Havse Hafize adının yöresel söylenişi
    Hayana Önden
    Hayat Evin girişi, antre
    Helenpir Külüstür, angaz
    Helim Halim adının yöresel söylenişi
    Helle Un çorbası
    Henki Yaşlı, ihtiyar
    Henkimek İhtiyarlamak
    Hennük Toprağı suya doyuran yağmur
    Hepek Gizli geçit kapağı
    Heri
    Herk Tarlaların sürülmesi işi
    Hers Hırsla karışık sinir
    Herslenmek Sinirlenmek
    Hevlane Küçük tencere
    Heysin Hasan adının yöresel söylenişi
    Hılli Göründüğü gibi olmayan, sinsi
    Hıntak Gevşek, tıkız olmayan
    Hınkırmak Sümkürmek
    Hırp etmek Örtmek
    Hırtlamak Ezerek parçalamak
    Hışır Eski, kırık dökük
    Hızan Çocuk ve torunlar
    Hızar Büyük testere
    Hızım darı Zayır mısır
    Him Duvalın temelinin oturduğu çukur
    Hirtik Dirliksiz, fesat çıkaran
    Holasa Gelişigüzel yapılan iş
    Hollamak Ayıklamak, follamak
    Honça,Hemençe Küçük yün torba
    Hopalak Tombul
    Hopçurmak Bir şeyin içine zıplayarak atlamak
    Hopul Unun tortusu
    Horon Kemençe ve tulum(gayde) ile oynanan yöresel oyunumuz
    Horsa Heves
    Horsasını almak Hevesini almak
    Horsası geçmek Hevesi geçmek
    Hortik Ayı yavrusu
    Hoşkil Kumar
    Hoşkuran,Hoşuran Bir tür bitki
    Hoşmak Bir yemeğimiz
    Hozan Sık çalılık
    Höl Islak
    Höldirik Dandik, adi yapılı eşya
    Hörelenmek Kafa tutmak, dayılanmak
    Höshöldüremük Tadına varılamadan alelacele içilen çay
    Höşül 1) Bulanık sıvı 2) Çayın dip kısmı
    Hulukçu gibi gezmek Kalabalık bir halde ve çokça gezmek
    I
    Imımak Isınmak
    Imık Ilık, ne sıcak ne de soğuk
    Irgamak Sallamak, hareket ettirmek
    Irgat Amele, işçi
    Irıb Yöntem, püf noktası
    Istınka Ağzına kadar dolu
    Işgın Fındık filizi
    İ
    İçlik Gömlek
    İğdiç Eğri bacaklı
    İkretmek Tiksinmek, nefret etmek
    İlekigün,Lekigün Önceki gün
    İlistir Metal kevgir
    İndem O kadar da
    İrepata Ekmek yapmaya yarayan yassı alet
    İsiyin Hüseyin adının yöresel söylenişi
    İşmar etmek Baş, göz ve elle işaret etmek
    İyicene Hepten, iyice
    İzavra Köle, amele
    J
    Jile/Zile Pekmezi Bir pekmez çeşidi
    K
    Kabakçı Ordulu
    Kakmuklamak Yumrukla itip kakalamak
    Kaliser Şebinkarahisar
    Kapşon Giyeceklerin başlığı
    Karakış Ayı Aralık ayı
    Karalastik Lastik ayakkabı
    Karatağuk Bir çeşit kuş
    Karşılama Kemençeyle oynanan bir Giresun oyunu
    Kasele
    Katakulli Oyun, üçkağıt
    Katuk Ayran
    Kavuma gitmek
    Kaynarı Ölmeyesice
    Keçemen Kertenkele
    Keçibaş Kafasının kenarları saçlı, ortası kel kimse
    Kelçük Meyve koçanı
    Kelem Karalahananın kökü, soyulup yenir
    Keleplemek Fırlatıp atmak
    Kelif Basit baraka
    Kemçük Biçimsiz, çukurca
    Kemre Hayvan gübresi
    Kenef Tuvalet
    Kerenti Tırpan
    Kesek,Kötek Kısa çubuk
    Kesmük,Kösmük Dövülürken savrulan tahıllar
    Keşan Yöreye özgü çubuk desenli şal
    Keşgül Su kabağı
    Keşik Sıra
    Keşir Meyvenin yenilmeyen kısmı
    Keyfanı Kocakarı, ihtiyar kadın
    Kıble Güneyden esen rüzgar
    Kıymık İnce odun parçası
    Kile Eski bir ölçü birimi
    Kiraz Ayı Haziran ayı
    Kiraz Duzlusu Kirazı soğanla kavurarak yapılan bir yemek
    Kirko Tirizme vurma aleti
    Kittik Küçük sabun parçası
    Kodaman Yaşlı ve zengin kimse
    Kofil Fıçı
    Konuşuk Laf, konuşulan şey, söz
    Kopça 1)Düğme 2)Kısa bacaklı kimse
    Kopuk Serseri, it gibi gezen
    Korgon çorbası Mısır çorbası
    Koruk İçi boş fındık
    Köm Ağır
    Kömeç Kuru ağaç parçası
    Köstü Köstebek
    Köstüre Yuvarlak bileme taşı
    Kuma Aynı erkekle evli kadınlar
    Küpbaş Koca kafalı, kafası büyük
    Küpü Baltanın sırtı
    Külek kafalı Koca kafalı, kafası büyük
    Kürtük Dağlarda yazın bile erimeyen kar yığını
    Kürün Sulama amacıyla içi oyuylmuş ağaç
    Küskülemek Gaza getirmek
    Kütmek Küçük tahta tabure
    Küveç,güveç Ağaçtan yapılmış kap
    L
    Laz armudu Giresun'a has bir armut türü
    Leftir
    Lobya, Lomya Fasülye
    Lobut 1) Büyük değnek 2) Şişman ve iri adam
    Löç Çok ıslak, suya doymuş
    Lülemek Bir şeyin ucunu yontmak
    M
    Mabeyin Oda
    Macir 1) Göçmen 2) Gürcü (Acaralı)
    Macirce Macirlerin konuştukları dil; Gürcücenin Acara şivesi
    Mada İştah
    Mafir Defa, kez, kere
    Mahna Sebep, semete
    Mahnaliğin Sebebine, sayesinde
    Makluvat Zayıf yabani hayvan
    Makta Orman kesim işleri
    Malak
    Mam Bir tür oyun
    Mandalin Mandalina
    Maslı Sepet çubuğu
    Maraz Ruhi hastalık, sıkıntı
    Marşaba Su kabı, maşraba
    Maşat
    Mavzer Tüfek
    Mazı
    Medek Dişi manda
    Meğel Küçük geniş çapa
    Meh Buyur, al
    Mendabur Aşırı derecede pis insan
    Merek Serenti'ye benzer yapı, ot saklanan yer
    Merulcan Taze diken ucu
    Miyese, Meyse Miyase adının yöresel söylenişi
    Mısgıç Cimri
    Mısmıl Uyuşuk, tembel
    Misir Bir çeşit domates
    Mamali, Momuli Peynir kurdu, küçük böcek
    Mostra
    Mudara Sağlam olmayan kalitesiz
    Mugalif Zayıf, dayanıksız
    Mundar Pis
    Mühkem Sağlam
    N
    Nacak Küçük et doğrama baltası
    Namazlağ, namazlık Seccade
    Nebri
    Nene Nine, babaanne ve anneanne
    Nezük,Nezik Güzel, tatlı
    Nifi 1) Eskiden açık saçlı, çember takmayan gayrimüslim kadınlarına verilen ad
    2) Çok açık saçık giyinen kadın
    O
    Obuz Büyük su arkı
    Okaru, Okarı Yukarı
    Osmak Kıyaslamak, vuruşturmak
    Oslama Boşuna
    Oyrak Çukur arazi
    Ö
    Öğürsemek,Örsemek İneğin boğa istemesi
    Öklemek Bağlamak
    Örkenmek Taklit etmek, özenmek
    Ö
    Ötürmek 1) İshal olmak 2) Kötü kelimeler kullanarak konuşmak
    P
    Paçka Küçük ev, serentiye benzer yapı
    Paçuri Paçavra
    Padar Çamın dış kabuğu
    Pağaç Külde yapılan ekmek
    Pahal Kıskanç, çekemeyen
    Palak Ayı yavrusu
    Palan İnce minder
    Palaz Bir fındık türü
    Palas Pandıras Apar topar, Patır kütür
    Pancar Karalahana
    Pança 1) Pençe 2) Çok kıllı erkek eli
    Pandır
    Pantul, Pontul Pantolon
    Papara Dayak
    Parabelli Bir tür silah
    Pasa Habire, devamlı
    Pattangoç Bir çeşit oyuncak silah
    Patoz Fındık çekme makinası
    Payandura Destek
    Paykırtmak Kaçırmak
    Pee Taş duvar
    Pelit Meşe ağacının meyvesi, palamut
    Pere, Bere Koyun sağma yeri
    Pervaz Kapı, pencere kenarları
    Pestil
    Peş Ek, yama
    Pezük Pazı bitkisi ve yemeği
    Pıddak Patlamış mısır
    Picali Bezelye
    Poğol, Poğul Suda pişmiş mısır
    Pöstekisi Çıkmak Pestili çıkmak
    Pur Sert kumlu toprak
    Putana Tahta turşu saklama kabı
    Pür Çamın iğne gibi olan yaprakları
    R
    Rafan gitmek Çok hızlı ilerlemek
    S
    Sağrak Yağ saklama kabı
    Sahan Bakır kap, tabak
    Sakırca Beyaz çiçekli, kökü yumurtayla kızartılarak yenen bir tür bitki
    Sakırtlak İnsana yapışan böcek
    Sali 1) Salih adının yöresel söylenişi
    2) Salı günü
    Saplıyak Metal yemek kepçesi
    Sarıcalı Balsız bir arı türü
    Sasuk Tatsız
    Sazmak Islak çimen, bataklık
    Sef Yanlış, hata
    Seğiretmek Fırlayıp koşmak
    Semete 1) Vasıta, sebep 2) Uyku mahmurluğu
    Sepetbaş İçi boş kafalı
    Serenti Yöreye has bir yapı, bir nevi kiler
    Sıçan Küçük fare
    Sırappa Sıraya dizili
    Sırgan 1) Isırgan otu ve yemeği
    Sibek başlı Gıcık, aksi, inat
    Simelek Uyuşuk
    Sin
    Sinmek Saklanmak
    Siron Giresun'a has yufkadan yapılan yoğurtlu bir yemek
    Sökütmek Üstünü başını çıkartmak
    Söykenmek Yaslanmak
    Sulu Sepken Sulu yağan kar
    Suluk Süzme konulan yer
    Süflü Pasaklı
    Sümüç Parmak boyunda ölçü birimi
    Sümsük
    Ş
    Şalak Geçmiş salatalık
    Şavgu Şevki adının yöresel söylenişi
    Şelek Harar'ın küçüğü
    Şenlik Evin önünde yemeklik sebze yetiştirilen küçük bahçe
    Şişek Genç erkek koyun
    T
    Ta Daha
    Taflan Kiraz'a benzer bir meyve, Karayemiş, Anadolu'da Laz kirazı olarak da bilinir.
    Taflan Tuzlusu Taflan'dan yapılan Giresun'a has bir yemek
    Takkuma Yöreye has bir kuş
    Talanmak Habire birşeylerle uğraşmak
    Tam Ahır
    Taran Sudaki taşın altındaki boşluk
    Tasal Takatsiz, tembel
    Tasattuk etmek Dağıtmak
    Tay Yük, parça
    Taylanmak Hazırlanmak
    Tehin Çok hızlı hareket eden küçük bir hayvan
    Tehin gibi Atik olmak, eli çabuk olmak
    Tekne Gazuntusu Son çocuk
    Telaşa Telaş
    Telaşiya Kalmak Telaşa düşmek, telaşlanmak
    Telef Canı çıkmışçasına yorgun
    Telef Tasal Yorgun argın
    Telesimek Susamak
    Terek Tahtadan raf
    Tesbermek Kurumak
    Tesçe Çok aceleci
    Tevek Asma dalı
    Tevekkel Sakin, ganayaklı
    Tez Çabuk, hızlı bir şekilde
    Tezen Peyniri Giresun'a has bir peynir
    Tıkız Sıkı sıkıya kapalı
    Tıman Don
    Tırmıt Mantar
    Tibal Giyiminde çok titiz olan
    Tili Yemek seçen
    Tirizme vurmak Toprağı kazarak kökleri çıkarma
    Toklu Kuzunun büyüğü
    Topur Çoklu fındık çotanağı
    Tulum 1) Bir tür peynir 2) Giresun'da da kullanılan bir çalgı aleti, Gayde
    Töngel Bir tür muşmula
    Tüğüm Düğüm
    Tülemek Oluşmak meydana gelmek
    Tünek Kuş tüyü
    Tünemek
    U
    Uheym Bir hayret ve şaşırma nidası
    Ula Bir hayret ve sesleniş nidası
    Uluk Pis, pasaklı,kötü kadın
    Uruf olmak Üzülmek
    Uslu Köyün ve ailenin büyükleri, sözü geçenleri
    Usulca Yavaşça
    Uşak Erkek evlat
    Uy bir hayret nidası
    Uyartmak Uyandırmak
    Ü
    Üğüm Fındık dalı
    Üşmek Eşmek, eşelemek
    Üveç Yaşı gelmemiş erkek koyun
    Üzüm Ayı Ekim Ayı
    V
    Vire Daima, devamlı
    Y
    Yağlaş Muhallebi
    Yal İnek yemeği
    Yalak 1) Hayvanların su içmesi için çeşme altlarında oluşturulan çukur yer
    2) İnsanın sırtının ortasındaki çukurluk
    Yalavu Alev, kıvılcım, ateşin sıcaklığı
    Yalavuz,Yalağuz Yalnız, tek başına
    Yane Ne sandın?
    Yarmaça Yarılmış odun
    Yasan Olmak Ortadan kaybolmak
    Yaşmak Başörtüsü
    Yavşu Mısır tarlasında yetişen bir tür ot
    Yaykın Kızılağaç
    Yayuk 1) Ayran 2)İçinde bu ayranın yapıldığı tahtadan ve uzunca eşya
    Yenlik Hafif
    Yesir Ebelemece türü bir oyun
    Yitmek Kaybolmak, gözle görünmez olmak
    Yivtin Bir bitki türü
    Yolluk Kilim
    Yuka Suyun derin olmayan kısmı
    Yunmak Yıkanmak, çimmek
    Z
    Zabacca Sabahleyin
    Zağar Uyuz köpek
    Zara Un yapılan mısır ve buğday
    Zatiberi Zaten, eskiden beri
    Zeğele Akşam, akşama, akşamüstü
    Zıbıç Sebze ve meyvenin sap kısmı
    Zıpçık Taze daldan yapılan bir çeşit müzik aleti
#08.08.2008 11:28 0 0 0