Şarkılarda Yaşamak

Son güncelleme: 03.09.2009 12:11
  • Sizi çoğu zaman yaşadığınız ve bir yerlerde saklı tuttuğunuz bir yerlere götüreceğim.

    Şarkılarda önce güftenin yazarına bakarım ben... Mümkünse de o kişi hakkında bilgiler toplarım. Yaşamını irdelerim.. O sözler nasıl yazılmış, hangi ruh haliyle kaleme alınmış derinlemesine incelerim...

    Genelde ulaştığım sonuç; yaşanmış bir aşkın izleri ya da fotoğrafları oluyor..

    Sanki AŞK yoksa, SEVDA yoksa,ŞARKILAR'da olmayacakmış
    gibime gelir hep...

    Ellerimde çiçekler,
    Kapında sırılsıklam...

    Kim yapabilir bunu?

    Ve biz bu şarkılarda kendi sevdalarımızı buluruz...Yaşamımız boyunca öyle ya da böyle ıslanmışızdır değil mi? Ve hatta bunun olmasını ne çok iştemişizdir... Yeter ki uğruna ıslanacak bir sevdalımız olsun...

    Her gençlik aşkının bir şarkısı vardır.. Her sevdanın anlatımında şarkılardan yardım isteriz. Onlar duygularımızı aktarmada en büyük yardımcımız olurlar.
    Bazen onun yanında dilimiz tutulur. Ne söyleyeceğimizi bilemeyiz. Hemen bir şarkıya sarılırız... Sizinle aynı duyguları paylaşan bir şarkıyı hatırlarız. Hiç bir şey yapamasak ıslıkla söylemeye başlarız... Anlayana diye)))))

    Herkesin sevdalısıyla ortak bir şarkısı olmuştur. O şarkı aşklarının ifadesidir.Uzun yıllar sonrasında bile, o şarkı unutulmaya yüz tutsa bile bir yerlerde duyduklarında o eski heyecanlarını yeniden yaşar insanlar.

    "Hatırlıyor musun seni ilk gördüğümde bu şarkı çalıyordu?"...

    "İlk dansımızı bu şarkıyla yapmıştık. Nasıl da mutluyduk o gece..."

    Bu ve bunun gibi çok şeyler söyleyebiliriz...

    Ya da bir zamanlar sevdiğiniz birisi vardır. Onunla da ortak bir şarkınız olmuştur. Yıllar sonra duyduğunuzda bile o eski sevgiliyi anımsamaz mısınız?

    İçinizi o günkü heyecan sarmaz mı? Yüzünüzde hemen bir gülücük oluşmaz mı?

    Biliyorum.. Madalyonun ters yüzü de var... Bazen ağladığımız şarkılar da olacaktır. Yıllar sonra da göz yaşı döktürürler...

    Ama kimin için? Aşkımız için değil mi?

    İnsanlar aslında şarkılarla yaşarlar...

    Annenizin ninnileriyle başlar bu serüven...Son nefesinizi verdiğinizde bile dualarla sürer...

    Bir şarkıdır yaşamak...

    "Vazgeçmek zor,senin o büyülü sıcağından..."

    Kim bilir kaç yüzbinlerce kişi hala o sıcaklığı istiyor değil mi?

    "Yollarımız burada ayrılıyor,
    Artık birbirimize iki yabancıyız..."

    İki yabancı olsanız da bu şarkı sizin şarkınız olacak ama...

    "Bir gün belki hayattan,
    Geçmişteki günlerden,
    Bir teselli ararsan,
    Bak o zaman resmime..."

    Bir yerlerde sararmış bir resim saklıyorsunuz değilmi?

    Şimdi lütfen arayın bulun onu... Bir kez daha öpün.. Eskilerde yüzlerce kez öptüğünüz gibi...

    Sevdalarınız ŞARKI olsun...

    HEP BİR AŞKINIZ OLSUN...

    Işın Ergüney
#23.08.2008 12:01 0 0 0
  • Konu Buraya Daha Uygun..

    Emeğinize Sağlık..
#23.08.2008 19:16 0 0 0
  • "..İnsanlar aslında şarkılarla yaşarlar..." ve "..Bir şarkıdır yaşamak..."

    Ne de güzel anlatılmış şarkıların yeri. Çok şey bulurum şarkılarda bazen. Bulduklarımın çoğu sevgi üstüne..
#24.08.2008 00:53 0 0 0
#27.08.2009 02:48 0 0 0
  • Aşka ve terke dair




    Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz.

    Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...

    En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.

    Gözyaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...

    Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz;

    "Ölmek var, dönmek yok"tur.



    * * *



    Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını...

    Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz:

    "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."

    Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.

    Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya.." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından...

    Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz.

    O, sevgisizliğinize yorar bunu... İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.

    "Ya sev böyle ya da terket" diye gürler...



    * * *



    Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...

    Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder.

    Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...

    "İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz.

    İhanetten kırılmşıtır kaleminiz; severek, terk edersiniz...



    * * *



    "Madem öyle..."nin çağı başlar ondan sonra...

    Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmiştir".

    Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz.

    Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...

    Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni... Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...

    Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye...

    Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla...

    "Bana ne... kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...

    Ama sonra... ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...

    Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi...

    Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye...

    Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden...

    Dönemezsiniz.

    Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.



    * * *



    Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz...

    Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...

    Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.

    Sürünür gidersiniz.





    CAN DÜNDAR

    şarkı değil gerçi ama her okuduğumda beni çok etkiler...

#03.09.2009 12:11 0 0 0