Ramazan Müslümanlığı değil ?

Son güncelleme: 14.09.2008 00:11
  • Ramazan Müslümanlığı değil..
    Bir hadis- şerif, bizlere Ramazan sonrasını düşündürmektedir.
    Meâli şöyledir:- Allah için yapılan işlerin en makbulü, devamlı olanıdır. İsterse o devamlı iş az olsun.

    Diyelim ki, bir insan Ramazan boyu beş vaktine beş daha ilâve etmiş, elinden tesbihini, başından takkesini düşürmeyen biri hâline gelmiş; ama bu titizlik ve dikkat, sadece Ramazan ayına mahsus kalmış, Ramazan'dan sonra tesbihler, seccadeler sandığa, dinî titizlikler gelecek Ramazan'a bırakılmış... İşte bu, Allah yanında makbul olan titizlik değildir. Allah'ın insanlara ihsan ettiği el, ayak, göz, akıl gibi sayısız nimetleri nasıl sadece Ramazan ayına inhisar etmiyor, ömür boyu devam ediyorsa, Rabb'in emirlerine olan bağlılığımız da Ramazan ayına inhisar etmemeli, ömür boyu devam etmeli, son nefese kadar sürmelidir. Öylesine devam edip sürmeli ki, dinî mükellefiyetlerimiz bizde hava, su gibi ihtiyaç haline gelmiş olmalıdır. Nasıl insan havasız, susuz yaşayamazsa biz de dinî mükellefiyetlerimizi yerine getirmeden yaşayamaz hâle gelmeliyiz.
    Nitekim geçtiğimiz yıllarda Ramazan'da bir yakınımı ziyarete gitmiştim. Maruz kaldığı hastalıktan dolayı orucunu yemek mecburiyetinde kalmıştı. Ama nasıl bir yemek bu? Diyordu ki:

    - Ramazan günü evimde mecburen su içerken adetâ ürperiyor, kendimi itham ediyorum. İçimde kavga, dövüş başlıyor. "Sen nasıl Müslümansın? Herkes oruç tutarken şu mübarek günde sana oruç yemek yakışır mı?" gibilerden sesler geliyor adeta kulağıma. Demek ki bu kardeşimizde İslâmî hayat hava, su gibi ihtiyaç hâline gelmiş. Bu hayatın dışına çıkarsa mazereti bile olsa içinden ikaz sesleri duyuyor, vicdan azabı çekiyor.

    Nitekim bir büyüğümüzün hastalığına rağmen oruç tutmakta nasıl bir ısrarın sahibi olduğunu STV'de gördük. İftar saatine doğru iyice halsizleşiyor, hatta kendinden geçiyor, sadece dudaklarında okumaya çalıştığı duaları fısıldayacak kadar bir takat görülüyor, adeta hayat memat sınırında bulunuyor. Bir adım ötesi öbür âlemdir. Bunda hiç şüphe yoktur. Kendisine doktorlar orucunu tutmaması gerektiğini söylüyorlar, hatta tutarsa ölebileceğini dahi ima ediyorlar. Onun cevabına bakın lütfen:

    - Ben orucumu yersem işte o zaman ölürüm! diyor, orucunu yiyerek ölmektense tutarak ölmeyi tercih edeceğini ifade etmiş oluyor. Adeta dini hayatın içinde yaşayabilirim, bu hayatın mazeretle de olsa dışında olmak benim için mümkün değildir, örneğini veriyor.

    Nitekim Yermük Savaşı'nda yaralanarak sıcak kumların üzerinde mecalsiz düşen, aynı zamanda da son anlarını yaşayan bir sahabiye bir diğer sahabi kırbasındaki suyu uzatıyor, çabuk şu suyu iç diyor, yoksa dudakların iyice kuruyacak, dilini döndüremez hale geleceksin.

    Sahabinin cevabına bakın lütfen:

    - Suyu şu kalkanıma boşaltın diyor, ben oruçluyum şimdi su içemem. İftar vaktine kadar yaşarsam o zaman içerim, yoksa orucumu bozamam, Rabb'imin huzuruna oruçlu olarak gitmeyi tercih ederim. Bunlar neyin ifade ve işaretledirler acaba?

    Demek ki kendini İslâmî hayatla böylesine özdeşleştiren mümin, Ramazan'dan sonra gömlek çıkarır gibi dinî hayatı çıkarıp eski gaflet gömleğini giyemez. Belki Ramazan'da kazandığı güzellikleri benimser, ömür boyu dinî hayatını sürdürme azim ve gayretine girer. Onun için 'Ramazan gitti, dinî hayat bitti' denemez. Ramazan gider; ama dinî hayat devam eder. Çünkü biz "Ramazan Müslüman'ı" durumuna düşmek istemeyiz.

    Süleymaniye Camii baş imamı merhum Sadık Efendi, Ramazan Müslüman'ını anlatırdı sohbetinde. Bayram namazından sonra yaklaşan biri elini öpmek istediği hocaefendiden hakkını helal etmesini isteyerek şöyle der: - Hocam, Ramazan boyunca teravihimizi kıldırdınız, bize hakkınız geçti, helal edin. Gelecek Ramazan'da görüşmek üzere haydi Allah'a ısmarladık!..

    Hocaefendi ile helalleşen bu zat, ihtimal ki elinde seccadesi, başında takkesiyle evinin yolunu tutar, ilk işi hanıma şöyle seslenmek olur:

    - Hanım! Al şu seccadeyi, şu takkeyi, şu tesbihi, dolabın en ulaşılmaz yerine sakla. Bu Ramazan'ın geleceği de olacaktır elbette. O zaman yine lazım olacak bunlar bana. Biliyorsun ben öyle tek Ramazan Müslüman'ı değilim." Evet biz Ramazan müslümanı değiliz. Hayırlı Ramazanlar diliyorum.
#05.09.2008 17:22 0 0 0
  • allah razı olsun
#06.09.2008 12:34 0 0 0
  • bu mübarek ayda kalbimize ilham veren bu yazıyla bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederiz.
#06.09.2008 13:05 0 0 0
  • ramazan ayı tüm müslümanlara hayırlı olsun
#12.09.2008 13:30 0 0 0
  • ALLAH HEPİNİZDEN RAZI OLSUN
#13.09.2008 20:57 0 0 0
  • Allah razı olsun eskitoprak
#13.09.2008 22:30 0 0 0
  • elinize sağlık arkadaş hepinize her ayın ramazan tadında geçmesi dileğimle hayırlı ramazanlar
#13.09.2008 23:57 0 0 0
  • EYW
#14.09.2008 00:11 0 0 0