Palyaço

Son güncelleme: 17.09.2008 15:00
  • Kocaman kırmızı burunları, rengarenk giysileri, parlak ayakkabıları, yaşamdaki ciddi oyunları incecikten yorumlayarak büyük-küçük herkesin dudaklarında tebessüm bırakan palyoçalar... Bazen bir tiyatro sahnesi, bazen televizyonda çocuk oyunu, bazen bir huzurevi, bazen bir hastane odası, bazen de bir doğum günü partisi, tek kişilik bir oyun oynar gibi açılır onlar için perde. Başlayınca muzipliğe, kimseler anlamaz hallerini, gizlerler yüzlerindeki boyalarla. Buğulu bakan gözlerle hep güler ve neşe saçar palyaçolar. Palyoçoluk, bilindiğinin aksine çok ciddi bir meslek. Çünkü küçücük çocuklar onların hayal gücüne teslim edilir karşılaşınca...

    1993 yılında Turgut Özakman'ın ''Ah Şu Gençler'' isimli tiyatro oyununda ilk kez sahneye çıktığını ve sahne sanatlarına duyduğu ilgi ile Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro bölümünden mezun, Türkiye'de mesleğini profesyonel olarak yapan az sayıda palyaçodan biri 30 yaşındaki Teoman Tenikeci... Tenikeci, palyaçoluk mesleğini bir raslantı sonrası seçtiğini ifade ediyor ve mesleğe başlamasının hikayesini şöyle anlatıyor:

    ''Ankara Tiyatro Çatı'da bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde büroda bir telaş gördüm. Bir palyaçoluk işi varmış ama palyaço gelmemiş. Acil bir palyaço gerekiyormuş. Bana söylediler ben de kabul ettim. O gün palyaçoluk ile tanıştık, şimdi kopamıyoruz birbirimizden. Ama o bir günlük şovun ardından bu işi gerçekten öğrenebilmek yıllarımı aldı. Grotesk oyunculuğu inceledim. Yabancı kaynaklardan palyaçoluğu araştırdım. Alman bir palyaço ile çalıştım, bana yabancıların palyaçoya bakışını gösterdi. Tek tekerlekli bisiklet kullanmayı, ilizyonu, vantrologluğu öğrendim. En önemlisi çocuk psikolojisi üzerine uzun süre çalıştım, hala çalışıyorum. Palyaçonun en büyük öğretmeni, bitmek tükenmek bilmeyen hayal güçleri ile çocuklar... Bugün Ankara Tiyatro Çatı Kültür Merkezinin hem ortağı, hem yöneticisi, hem de palyaçosuyum.'' Genellikle festivallerde ve özel günlerde palyaço istendiğini belirten Tenikeci, ''Hayatta gülmeye gerçekten ihtiyacı olanlar da var ama palyaçoya ayıracak paraları yok. Hastanelerdeki çocuklar veya huzurevindeki yaşlılar... Ben ayda en az iki günümü de onlara ayırıyorum'' dedi.

    Zor meslek

    Palyaçoluğun dışarıdan öyle görünmese de ciddi bir meslek olduğunu belirten Tenikeci, ''Palyaço pedagoji bilmeli, ilizyon, akrobasi ve vantrologluk yapabilmeli, sesini kontrol etmeli, düzgün konuşmalı. Bu bir oyunculuk ama oynanan zor bir oyun'' dedi. Tenikeci, Türkiye'de gerçekten bu işi meslek olarak yapanların sayısının bir elin parmaklarını geçmediğii belirtti ve palyaçoluk mesleğinin gereklerini şu sözlerle anlattı: ''Bir palyaço ilk önce pedagoji bilmeli. Palyaço, ciddi bulunmaz, küçümsenir, onunla gülüp eğlenilir yalnızca. Büyükler için palyaço bu kadar basit. Oysa çocuklar palyaçoya aşıktır. Onların gözünde ben kutsal bir varlık gibiyim. Palyaçonun ağzınızdan çıkan her harf, yaptığı her hareket bir anlam taşır onlar için. Yaptıkları taklit edilir, sözleri tekrarlanır. Bu yüzden çocuğa nasıl yaklaşılması gerektiğini bilmeli palyaço. Annesinin sözünü dinlemeyen çocuk benim söylediklerimi dinler. Örneğin ben eğer çocuktan dişini fırçalamasını istediysem o çocuk eve gider gitmez söylediğimi yapar. Çünkü ben o kılıkta onun inandığı biriyim. Bu iş çok sevimli ve güzel görünse de yüklediği sorumluluk çok ama çok büyük.

    Çocuk çok küçükse palyaçodan ilk başta korkabilir. Çünkü onun için sıradışı bir yüz. Çocuğun korkutulması ileride dil tutulmasından tutun da kendine olan güvenini kaybetmesine kadar bir çok sorunu doğurabilir. Küçük bir bebeğe de nasıl yaklaşması gerektiğini bilmek zorunda palyaço.''

    'Soytarı değildir'

    Türkiye'de tiyatro ile uğraşan, bu konuda eğitim almış insanların İstanbul'da dizi peşinde koştuğunu ya da devlet tiyatrolarında oyunculuk yapmak hevesinde olduğunu ifade eden Tenikeci, ''Ülkemizde palyaço oyunculuğu üzerine çalışan kimse yok. Yurt dışında ise palyaço okulları var. Bu boşluk beni bu alana itti. Çoğu zaman çocuklarlayım ama büyüklere de gösteri yapıyorum. Her ikisinde de yakaladığınız nokta aynı. Bir insan ne kadar yetişkin olursa olsun içinde bir yerlerde çocukluk kalıyor'' diye konuştu.

    Palyaçoluğun bir oyunculuk olduğunu ve bu işi yapan insanın kişiliğine yansıyacak kadar etkili olduğuna da dikkat çeken Tenikeci, yaptığı işe ''Soytarılık'' gözüyle bakılmasından rahatsız olduğunu söyledi. İnsanların bu oyuna bakış açısı ile oyundan beklentilerinin statüleri, yaşadıkları yer ve bulundukları topluluğa göre farklılık gösterdiğini dile getiren Tenikeci, şunları kaydetti: ''Herkesin ilk düşüncesi, 'bu adam beni eğlendirmek için var...' Bu, her iki taraf için de bir sözsüz anlaşma. Çocuk palyaçoya her konuda merak ettiği soruları sorar ya da oyun oynar. Yetişkin ise hayatta ezilmiş ya da mutluluktan uzak olabilir. Örneğin müdüründen fırça yiyordur ya da komşusu daha fazla para kazanıyordur, arkadaşının lüks bir arabası vardır onun yoktur. Birçok alanda alt sıralarda yer alan kişi, palyaçoyu kendinden alçakta görür ve garip sözler söyleyerek aşağılamaya çalışır. 'Ne haber lan soytarı' gibi... Eğer yetişkin kişinin hayata bakışı daha olgun, hayatında mutluysa, palyaçoya espri ile yaklaşır, aşağılamaya çalışmaz.''

    Tenikeci, Ankara Tiyatro Çatı Kültür Merkezinin animasyon biriminde palyaçoluk üzerine eğitimler verdiğini, gelecekte Türkiye'de grotesk bir gösteri hazırlamak istediğini söyleyerek, hayallerini açıkladı.
    Teoman Tenikeci, ''Palyaçonun hüzünlü bir havası da vardır. Genel olarak iş dışında palyaçonun mutsuz olduğu sanılır. Oysa hayattan zevk almayan, hayata eğlence gözü ile bakmayan biri bu işi yapamaz. Bilmiyorum belki de bu işi yaptığım için hayattan zevk almaya başladım ve hayata eğlence gözü ile bakıyorum. Zaten artık karıştırır oldum. Palyaço mu Teoman, Teoman mı palyaço?...''


    Rıza Özel

    evrensel



#17.09.2008 15:00 0 0 0