İslamda milliyetçilik?

Son güncelleme: 13.03.2010 14:27
  • islamda Milliyetçilik



    Milliyetçilik nedir?



    Ulusal değerleri evrensel değerlerin üstünde tutan, ulusa bağlılığın evrensel değerlere bağlılıktan, ulusal çıkarların bireysel çıkarlardan daha önemli olduğunu öne süren anlayış ve yaklaşımların genel adı. Kendi ulusunu sevip onu yüceltmeyi amaçlamaktan, kendi ırkını diger tüm ırklara üstün görerek onları egemenliği altına alma isteğine kadar uzanan çesitli versiyonları vardır.Dindeki "en değerliniz en çok kötülüklerden sakınanızdır" ayetiyle taban tabana zıttır.



    Dini tarihçesi





    İslam inancına göre ilk Milliyetçi şeytandır. Kendisi ateşin çamurdan yaratıldığından hareketle kendisinin de insandan üstün olduğunu savunmuş ve bunu Allaha isyan sebebi saymıştır.



    İnsanlık tarihinde ise en çok göze çarpan İsrail oğullarıdır.İkinci Milliyetçiler de Yahudilerdir.Şeytan ve Yahudi zihniyetinin mirası olan bu din,İslam geldiği zaman da kabile düzeyinde kendisini göstermiş fazla geçmeden ulus seviyesine çıkmıştır.Nitekim Ebu Lehep kendisini kölelerle bir tuttuğu için, Ebu Cehil, Haşim oğullarından çıktığı için,Yahudiler de Araplardan çıktığı için Milliyetçi dinleri sayesinde gerçeğe sırtlarını bile bile çevirmişlerdir.



    İslam Milliyetçilik ile nasıl mücadele etmiştir.



    1- "Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun babaları, oğulları, kardeşleri ya da akrabaları da olsa, Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin" (el-Mücadele, 58/22).

    Akrabalık hakkını önde tutmakla beraber haksızlıkta bu bağın önemli olmadığını vurgulama babında denmiştir.



    2- Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için uluslara, kabilelere ayırdık.En değerliniz en çok kötülükten sakınanızdır.(el-Hucurât, 49/13

    Görüldüğü gibi ayet sadece Müslümanlara değil tüm insanlara sesleniyor ve en iyi olanın dinde,cinsiyette,milliiyette değil kötülükten sakınma olduğunu söylemektedir.







    3- Ey insanlar!. Biliniz ki, hiç bir Arabın Arap olmayana, hiçbir Arap olmayanın da Arap üzerine; aynı şekilde hiçbir siyahinin siyah olmayan, hiç bir siyah olmayanın da siyah olan üzerine üstünlüğü yoktur. Kötülükten sakınma ile olan üstünlük müstesna,(Hz.Muhammedin Veda Haccından).

    Burada da insanlar olarak seslenişi önemlidir. Biz günümüzde bunları rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Ama O 1400 yıl önce bu kelimeleri söylemenin vatan hainliği sayıldığı bir ortamda söylemiştir.



    4. İnsanları bir Milliyetçilik için toplanmaya çağıran, bir Milliyetçilik için savaşan ve Milliyetçilik uğrunda ölen bizden değildir. Bu ölüm cahiliye ölümüdür" (Müslim, İmare, 57; Nesaî, Tahrinı, 28; İbn Mace, Filen, 7)



    Burada Milliyetçinin, İslam'ın taban tabana zıt olduğu cahiliye ahlakında kaldığını belirtmektedir.Yani İslami bir ölümü yoksa hesabı da ona göre olacaktır.



    5. "Millyetçiliği bırakınız, çünkü o kokuşmuştur.





    Emeviler başa gelir gelmez Veda haccındaki şu meşhur hadise rağmen''Başınıza Habeşli bir köle bile geçse kabul edin''Muaviyeden nakledilen halifelik kureyşe aittir. Onlardan alanın Allah belini kırar. Şeklindeki hadisi uydurup Sünni dünyada bunu uygulayabilmişlerdir. Böylece diğer kabilelerin rakip olmasının önüne geçilmiştir. Sonraları ise Arap olmayanlara mevali yani köleler adı takılmış diğer milletlerden olanlar aşağılanmış İslam'ın milli bir din olması için diğer milletlerden olanların öldürülmeleri bile düşünülmüştür.



    Milliyetçiliğin dini sembolleri



    Şu şekil bir kıyaslama yapılması yanlış olmaz.



    Dinin Tanrısı Milletleridir. Millet, onların tanrısı olduğu için, Allahü Teala'ya ait 'kıdem ve baka' (varlığının başlangıcı ve sonu olmamak) sıfatlarını milletlerine izafe ederler. Bu yüzden kendi milletlerinin tarihin en eski kavmi olduğunu savunur ve sonsuza kadar yaşayacağı iddiasında bulunurlar. Yüce ulusumuz sonsuz dek yaşayacak gibi



    Marşlar, milliyetçiliğin ilahileridir. Mitinglerde yüksek sesle tekrarlanan sloganlar da milliyetçiliğin sesli dua ve zikirlerini oluşturur.





    Millî kahramanlar, milliyetçiliğin peygamberleridir. Okullarda ve resmî kurumlarda sürekli tekrarlanan 'ulusal ant'lar, dinlerdeki dua ve ayinlerin seküler biçimidir. Ulusal kahramanların mezarları da dinlerdeki kutsal ziyaret yerlerinin bir benzeri durumundadır, türbelerin yerini anıt mezarlar almıştır.





    Milliyetçilik dini ile İslam dini arasındaki fark



    Kavimler kulluk objesi, fiziki varlıklardır. İslam ise vahyi ilke bildirir, hayat yolunu gösterir. Kavimler itaat etme konumundadır; İslam kural koyma konumundadır. İki unsuru sentezlemek, Milliyet olgusuna İlahi bir mevki vermek olur ki bu şirktir.





    Din insanlara bir yaşam biçimi vermek demektir. İnsanlara yaşam biçimini sağlayan ger ideoloji de aslında bir dindir. Ama vahye dayanmazlar. Fark budur. İnsanların alışkınlık artı sonucu ortaya çıkmış olan dinciklerdir.



    Evrensel olan din ise İslam'dır. Her ne kadar Müslüman olanlar onu Millileştirmiş ve bazıları da onu hayattan çıkarmış ise de görüyoruz.



    Madem durum böyle biraz daha dikkatli olmak zorundayız. İnançlarımızı sentezleme yollarına girmemeliyiz.Evet artık dünya gerçekleri gözle görüp te peşinde koşanların ile gerçeği gördükleri halde arkasından gidenlerin mücadelesine sahne olmaya gidiyor.



#20.09.2008 13:27 0 0 0
  • dinimiz milliyetçiliği bence hoş karşılamaz
#19.10.2008 21:38 0 0 0
#19.10.2008 22:06 0 0 0
  • Yazılar çok küçük olduğu için okuması zor oluyor, paylaşım için sağolun..
#28.10.2008 18:19 0 0 0
  • selam ben almıla aranıza yeni katıldım.İslamda milliyetçilik anlayısıyla ilgili bir kaç cümle de ben kurmak istedim.Dinimiz İslamda milliyetçilik vardır.İslam'da milliyetçiliğin olmadığını söylersek İslamı kabul eden kavimlerin milli benliklerinin asimile olduğunu ve hepsinin birbirine benzer kültürlerinin olduğunu kabul etmemiz gerekir.Ancak İslamı kabul eden Türkler,Araplar,Farslar vs.kendi kimliklerine sahipler bu milletler birbirinden ayrı milletler olarak yaşamlarını sürdürürler.Yani İslam toplumların kimliklerini de korumuş sahip çıkmıştır. Öyleki iki cihan serveri Peygamber Efendimizin(s.av)şu sözleri de buna örnektir
    Kimse kavmini sevmekle suçlandırılamaz.
    Vatan sevgisi imandan gelir.
    Eğer İslamda miliyetçilik olmasaydı vatan için millet için aile için...ölüme sorgusuz sualsiz cennet hediye olur muydu? Ölenlere de ölü değil de şehit denir miydi?
#02.11.2008 12:51 0 0 0
  • Biz hem müslüman,hem milliyetçiyiz.
#01.12.2008 20:27 0 0 0
  • Almıla Allah der ki eğer ölecekseniz benim rızam için ölün yani srıf milletimiz için ölemeyiz o düşünceyle harbe gidersek cihat değil savaşmış oluruz aynı şek
    ilde o şekilde ölürsek şehit olmayız çünkü biz sadece nevsimiz için yani ben toprağımı kurtarayım düşüncesiyle Allah rızasının hiçbir şekilde kaale almazsak boşa ölmüş oluruz her ne kadar toprak kurtarılsada!
#17.02.2010 19:27 0 0 0

  • İslam'da milliyetçilik olamaz. Çünkü ilk milliyetçiliği Allahın yarattığı insana ''Ben ateşten yaratıldım'' diyerek secde etmeyen şeytan yapmıştırYaşadığım laik sistem islama tamamen karşıdır.Bu coğrafyada müslümanların zaferi kesinlikle partilerle olamaz. Buna inanan insanlar yıllardır bir adım ileri gidememişler, aksine kendi elleriyle işlerini daha da zorlaştırmışlardır.Ama üzülerek söylüyorum ki, düne kadar bu işin partilerle olmayacağını söyleyen kişiler bugün bu partilerin peşine düşmüşler ve bunlardan medet umar duruma gelmişlerdir.Ama elde var sıfır.Bunlarla kafamızı yormadan bizler vahyi kuşanıp,kendimize topluluklar oluşturalım,İnsan kazanalım
#17.02.2010 22:14 0 0 0
  • Ayrıca unutulmaması ve akıldan çıkarılmaması gereken bir nokta da şudur: ruhun ırkı olmadığı gibi, ruhun binası olan ve elementlerden meydana gelen cesedin de ırkı olamaz Irk ve millet kavramı, tamamen soyut ve belirli bir hikmet için Allah (cc) tarafından insanlara verilen bir duygudur Bu ilahi hikmet, insanlar tarafından abes bir şekilde kullanılmaktadır Ayrıca ırkçılık ve menfi milliyetçilik alanında ilk adımı atan şeytanın kendisidir Çünkü o, Allah'ın (cc) " Adem'e secde edin " emrine karşı, " ben ondan daha üstünüm Çünkü beni ateşten onu ise topraktan yarattın" diyerek ırkının ve nevinin üstünlüğünü ilan etti Halbuki üstünlük takvadadır Şeytan ise üstünlüğü ırkında aradı ve kaybedenlerden oldu Demek ırkçılık davası güdenler, şeytanın yolundan giden zavallılardır
    Veda Hutbesinde bu konu ile alakalı şöyle buyurulmaktadır: "Ey İnsanlar! Rabbiniz birdir, babanız da birdir Hepiniz Âdem'in çocuklarısınız Âdem ise topraktandır Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır"
#17.02.2010 22:18 0 0 0
  • İSLAM, MİLLETİ REDDEDER Mİ?

    İslam, milletlerin varlığını nasıl değerlendirmektedir? Bu konuyu incelemeye çalışalım. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bugünkü anlaşılan manasıyla milletten, Rum Sûresinin 22. ayetinde şöyle bahsedilmektedir:
    "Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır."

    Hucurat Suresinin 13'ncü ayetinde ise şöyle buyrulmaktadır:
    "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır."

    Konuyla ilgi olarak başka bir ayette yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
    "O, sudan bir insan yaratıp ondan soy-sop ve hısımlık meydana getirendir. Rabbin her şeye hakkıyla gücü yetendir." (Furkân Sûresi 54.Ayet)

    Ayet-i kerimelerden de anlaşılacağı üzere Kur'an, milletlerin varlığını rabbimizin kudretinin delillerinden birisi olarak zikredilmektedir. O halde milletlerin yok olmasının engellenerek, varlığının devam ettirilmesi gerekmektedir. Milliyeti inkâr ederek, insanları soysuzlaştırıp tek bir millete mensup kılmaya çalışmak, yukarıdaki ayetlerden de anlaşılacağı üzere dinimize uygun olmadığı gibi ilme, sosyolojiye ve mantığa da aykırıdır.

#17.02.2010 22:19 0 0 0
  • DİNİMİZDE IRKÇILIK YASAKTIR!

    Yüce dinimiz İslamiyet ırkçılığı kesin ve açık bir şekilde yasaklamıştır. Bu konu da Kur'an-ı Kerim'de ayetler bulunmakla birlikte, Hz. Peygamberimizin hadis-i şerifleri de mevcuttur.
    Hucurat Suresi 13 ayetinde şöyle buyrulmaktadır: "Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır." Yine aynı şekilde Münâfikûn suresinin 8. ayetinde de "asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir" buyrulmaktadır.
    Bu ayetlerden anlaşılacağı üzere, İslam'a göre üstünlük takvada yani Allah'a yaklaşmadadır. Hiçbir kavmin, soyun, kişinin bir diğerine üstünlüğü takva haricinde söz konusu değildir.
    İki cihanın serveri, gözümüzün nuru Hz. Muhammed (s.a.v) bu konuda Veda Hutbesi'nde şöyle buyurmaktadır: "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Böylece bütün Müslümanlar da kardeştir. Allah katında en hayırlınız, Allah'tan en çok korkanınızdır. Arab'ın Acem'e, Acem'in de Arab'a, sarı ırkın siyah ırka, siyah ırkında sarı ırka üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir."
    Yine başka bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
    Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim ummiyye (gayesi İslam olmayan) bir bayrak altında bir asabiyete çağırırken veya bir asabiyete yardım ederken öldürülürce onun ölümü, cahiliye ölümü üzeredir." (Ravi:Cündeb İbnu Abdillah Hadis No:4798)

    Yine bilinen bir örnektir. Hz. resul; kızı Fatıma'ya :"Ey Fatıma, peygamber kızıyım diye güvenme kıyamet günü ben bile seni kurtaramam " buyurmuşlardır. Burada da akraba olmanın ahirette kişiye hiçbir faydası ya da zararını olmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
#17.02.2010 22:21 0 0 0
  • Âdemin Torunları İslâmî Açıdan Irkçılık ve Milliyetçilik Konularına Genel Bir Bakış

    1983 yılında Erzurum İlahiyatta talebe iken, bir vesile ile Malazgirt'e gitmiştim. Erzurum'a dönerken, otobüste yan yana oturduğumuz zatla sohbete başladık. Diyarbakırlı olduğunu öğrenince kendisine "Bir zamanlar Diyarbakır biraz sıkıntılıydı, inşaallah düzelmiştir." dedim. Bana dikkatle baktı ve "ama biz davamızda haklıydık" dedi. Biraz da şaşırarak, "Davanız neydi?" diye sordum. "Bize 'siz Türksünüz' dediler. Biz de farklı bir millet olduğumuzu isbat için silaha sarıldık" cevabını verdi.

    Türkiye'nin batısında Manisa'da doğmuş ve üniversite tahsili için doğuya gitmiş biri olarak ilk defa bu derece açıktan bir ırkçılık görüşüyle karşı karşıya kalmıştım. Muhatabıma, "Bediüzzaman Said Nursî'yi duydun mu?" diye sordum. Duyduğunu söyleyince, "bakın dedim, bu zat Bitlislidir ve bu gün nice insan Onun eserlerinden istifade etmektedir. Öte yandan Peygamber efendimiz ne Türk, ne de Kürttür, ama hepimizin peygamberidir. İslamiyet ırklar ötesi bir davadır, bütün ırkları içine alır, onları kardeş yapar. Türkler ve Kürtler asırlardır aynı vatanı paylaşmış, aynı dine mensup, aynı idealleri taşıyan, aynı yüce değerler için gerekirse can veren iki millettirler."

    Baktım, din noktasından konuya yaklaşılınca muhatabım hayli yumuşadı, "haklısınız dedi, biz aslında bir ve beraberiz."

    Bu şekilde ortak değerlerde birleşince samimi bir atmosfer oluştu ve yolculuğumuz Erzurum'a kadar hoş bir hava içinde devam etti.

    Üniversiteyi bitirince öğretmenliğe müracaat ettim, tayinim Diyarbakır'a çıktı. O güzel beldede 1988- 1992 yılları arasında Merkez İmam - Hatip Lisesinde meslek dersleri öğretmeni olarak dört yıl çalıştım, hatta Diyarbakır'dan evlendim. Ana dili benim dilimden farklı olan bu güzel insanlarla çok güzel günlerimiz geçti.

    (DEVAM EDİYORUZ)
#17.02.2010 22:25 0 0 0
  • Bir gün öğrencilerden biriyle sohbet ederken, kendisinde ırkçılık damarı olduğunu görünce şöyle dedim:
    "Ben bir Türküm, ama bugün burada sizlere faydalı olmaya çalışıyorum. Yarın yolum Amerika'ya düşse, oradaki insanlara faydalı olmaya çalışırım. İslam gibi evrensel bir dinimiz varken, dinin reddettiği ırkçılık davasına takılıp kalmamak gerekir."

    İçinde yaşadığımız şu günlerde ülkemizin bazı etnik problemleri aşamamış olması, her hamiyet sahibi insan gibi beni de elbette üzüyor. Aslında ülkemiz insanı, aşılamayacak çok büyük problemlerle karşı karşıya değil. Az bir gayretle tüm problemleri birlikte aşacağımıza inanıyorum. Bu mütevazi çalışmamızın bazı problemleri aşmamıza yardımcı olacağını ümit ediyorum.

    Hep birlikte daha mutlu günlere kavuşmak dileğiyle?

    İstanbul - 2008
    Doç. Dr. Şadi Eren
#17.02.2010 22:27 0 0 0
  • Irk Realitesi

    İnsana kıymet kazandıran mensup olduğu ırk değil, sahip olduğu faziletlerdir.

    İslam dini, ırkları bir realite olarak kabul eder. Cenab-ı Hak Kur'an'da şöyle bildirir:
    'Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.
    Birbirinizi tanımanız için, sizi milletlere, kabilelere böldük.
    Şüphesiz Allah katında en şerefliniz, en takva sahibi olanınızdır.'
    (Hucurat, 13)
    Ayette bildirilen erkek ve dişiden murat, Hz. Âdem ve Hz. Havva'dır. Bütün insanlar onların torunları durumundadır. Hz. Âdem'in aynı zamanda ilk peygamber olduğu da nazara alınırsa, bütün insanların peygamber torunları olduklarını söyleyebiliriz.
    Ayette farklı milletlere ayrılmanın hikmeti, insanların birbirlerini tanımaları olarak nazara veriliyor. Gerçekten de her milletin kendine has bazı özellikleri vardır ve bu özelliklerden hareketle bir insanın hangi millete mensup olduğunu belirlemek mümkündür. Ordu içindeki karacı, havacı gibi değişik kısımlar nasıl kıyafetleriyle ayırt ediliyorsa, milletler de belli özellikleriyle birbirinden ayırt edilmektedirler. Ordu içindeki farklılık bir çatışma vesilesi olmadığı gibi, farklı milletlere mensup olma da çatışma vesilesi yapılmamalıdır.
    İnsana kıymet kazandıran mensup olduğu ırk değil, sahip olduğu faziletlerdir. Yoksa hemen her millette hem iyiler, hem de kötüler bulunmaktadır.
#17.02.2010 22:27 0 0 0
  • Irklar Bir Renkliliktir!

    Irklar, insanlık kilimindeki farklı renkler ve desenlerdir.

    Yüce Allah, sanatında daima renkliliği esas almıştır. Mesela, renkler yedidir, sesleri gösteren notalar yedidir, tatlar farklı farklıdır?
    İnsanlık âleminde farklı ırkların olması da ilahi kader proğramından gelen bir güzelliktir.
    Kilimdeki farklı motif ve desenler o kilime farklı bir güzellik katar.
    Gök kuşağı tek renk olsaydı, şimdiki kadar güzel olmazdı.
    Farklı ırklar ve milletler de dünyamıza farklı güzellikler kazandırmıştır.
    Ülkemizde farklı ırkların varlığı, muazzam bir kültür zenginliğini netice vermiştir. Ülkemizin doğusunda batısında, kuzeyinde güneyinde farklı yemekler, farklı müzikler, farklı mimari durumlar' bizleri "büyük millet" yapmaktadır.

    Allah'ın Boyası

    'Sen Allah'ın boyasına bak!
    Daha güzel boya kimin olabilir?? (Bakara, 138)

    Yunus Emre, Kur'an'dan aldığı dersle 'Yaratılanı severiz, Yaratan'dan ötürü' der. Ama herkes Yunus Emre kadar olgun olmayabilir. Şöyle bir olay anlatılır:
    Bir grup insan hac vazifesini eda ederken, beyaz ırka mensup bir Müslüman, zenci birini görünce biraz yüzünü ekşitir. Zenci, yanındaki arkadaşına yönelir ve şöyle der:
    'Bana yüzünü ekşiterek bakan şu Müslüman kardeşime, sor bakalım, boyayı mı beğenmemiş, yoksa boyayanı mı'?
    Kur'an-ı Kerim'de "Allah'ın boyası" ifadesi geçer. En güzel boyanın "Allah'ın boyası" olduğu ifade edilir. (Bakara, 138)
    Ayetin işari bir manası insanlık âleminde kendini göstermektedir. İnsanlar esas azalarda bir olmakla beraber, ses, sima, renk gibi durumlarda farklı farklıdırlar. Kur'an şöyle bildirir:
    "Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır." (Rum, 22)
#17.02.2010 22:28 0 0 0
  • Irklar Nereden Geldi?.

    Aynı topraktan rengârenk çiçekleri yarattığını gördüğümüz ilahi kudrete, aynı Âdem ve Havva'dan farklı özellikte ırkları yaratmak zor gelmez.

    ODTÜ mezunu bir arkadaşımızın dini konularda bazı şüpheleri vardı. Bir gün sohbet esnasında 'hiç zenci arkadaşın oldu mu'? diye sordu. Olmadığını söyledim. Dedi 'benim oldu. Onları biraz yakından tanıdım. Bizden çok farklı insanlar. İster istemez hatırıma şöyle geliyor: Hz. Âdem şayet beyaz bir insan olarak yaratıldıysa bu zenciler nereden geldi? Acaba onlar için başka bir Âdem mi var'?
    Dedim: 'Sadece renk ve bazı özelliklerinin farklı olmasından onlara başka Âdem Baba aramamız gerekmez. Mesela, bir otomobil fabrikası farklı modeller üretir ve bunlara farklı renkler verir. Sadece model ve renk farklılığından dolayı onlar için farklı fabrikalar aramayız. Onun gibi, Allahu Teala Hz. Âdem ve Havva'yı bütün ırkları netice verecek özellikte yaratmış, zamanla da ırkları meydana getirmiştir. Aynı topraktan rengârenk çiçekleri yarattığını gördüğümüz ilahi kudrete, aynı Âdem ve Havva'dan farklı özellikte ırkları yaratmak zor gelmez.?
    Kur'an-ı Kerim, insanın çamurdan bir hülasadan yaratıldığını söyler. (Mü'minun, 12) Rivayete göre, Cenab-ı Hak Hz. Cebraile yeryüzündeki değişik özellikteki topraklardan getirmesini ister. Hz. Cebrail beyaz, siyah, kırmızı gibi değişik özellikteki topraklardan getirir. Cenab-ı Hak, kudret eliyle bunları yoğurur, Hz. Âdemin heykelini yapar ve ardından Ona ruh üfler. Böylece ilk insan yaratılmış olur.
    Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Âdem'in ve Hz. Havva'nın genetik yapısında bütün ırkların karakterleri vardı. Bu karakterler zaman içerisinde ırkların ortaya çıkmasına vesile oldu. Böylece farklı coğrafyalarda farklı ırk ve kabileler zuhur etti.
#17.02.2010 22:29 0 0 0


  • Millet
    İnsanlık âleminde farklı ırkların olması ilâhi bir tercihtir.

    Babil, ilkçağda Eski Mezopotamya'da kurulan Sümer Devletinin en büyük ve en ünlü şehridir. Bağdat'a 88 km. mesafede bulunan bu şehrin harabeleri günümüze kadar gelmiştir. Kur'an'da Bakara suresi 102. ayette bu şehirden bahis vardır.
    Babil, en eski medeniyet merkezlerinden biridir, buradaki asma bahçeleri, dünyanın en meşhur yedi harikasından biridir.
    Babil'e şöhret kazandıran şeylerden biri de buradaki kuledir. Babil kulesi, Tevrat'ın nakline göre, Hz. Nuh'un oğulları tarafından gökyüzüne ulaşmak için yapılmıştır. Yaptıklarıyla mağrur olan bu insanların dilleri, taraf-ı ilahiden değiştirilmiş, birbiriyle anlaşamaz olmuşlar, daha sonra dünyanın her tarafına dağılmışlardır. İşte, bu olaya "tebelbül-ü akvam" veya "teşaub-u akvam" adı verilir.
    Irkçılık tarzındaki menfi milliyetçilikte benzeri bir felaket kendini gösterir: O zaman hiçbir ırk ve millet, diğer ırk ve millete saygı göstermez, dilini anlamaz, birbiriyle geçinemez.

    Irkçılık Nedir?
    'Irkçılığa çağıran bizden değildir, ırkçılık için savaşan bizden değildir, ırkçılık üzere ölen bizden değildir.' Hz. Muhammed (sav.)

    "Irkçılığa çağıran bizden değildir, ırkçılık için savaşan bizden değildir, ırkçılık üzere ölen bizden değildir." (Müslim, İmare, 57)
    Problemlerimizin çözümü, Kur'anda ve Peygamber Efendimizin hadislerinde yer almaktadır. Bunları bilmeyenler, mesela ırkçılık konusunda "acaba kendi milletimi sevmem ırkçılık sayılır mı?" şeklinde tereddütlerde kalabilirler. Hâlbuki böyle bir sorunun cevabı, saadet asrında yaşanan şu olayla verilmektedir:
    Sahabeden biri, "Ya Rasulallah, kişinin kavmini, milletini sevmesi, ırkçılık sayılır mı?" diye sorar. Peygamber Efendimiz şöyle cevap verir:
    "Hayır, sayılmaz. Lâkin ırkçılık, kişinin kendi kavmine zulümde yardımcı olmasıdır." (İbnu Mâce, Fiten, 7)
    Kişi, sırf "kendi kavmindendir" diye bazılarına ayrımcılık yapsa, haksız olduklarını bile bile onları savunsa zulme yardım etmiş olur. Hâlbuki değil zulüm işlemek, zulme razı olmak bile uygun görülmemiştir. Zira "küfre rıza küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür."
#17.02.2010 22:30 0 0 0
  • Üstün Irk' Teorisi

    'Üstün ırk' yok, 'faziletli insanlar' vardır ve bu faziletli insanlar her ırktan çıkabilir.

    Irkçılığı esas alan kimseler kendi ırklarını en üstün ırk olarak görürler. Mesela, Yahudiler kendilerini "seçilmiş bir ırk" kabul ederler. Onların kabulüne göre "en üstün ırk Yahudi ırkıdır, diğer milletler onlara hizmet etmek için yaratılmıştır."
    İslâm tarihinde bazı Emevi hükümdarlarının 'Arap Irkçılığı' yaptıklarını görürüz. Bunlar Arapları 'kavm-i necip' yani 'asil millet', diğer İslâm milletlerini ise 'memâlik' yani köle olarak görmüşlerdir. Bu sığ anlayış diğer insanları küstürmüş, devletleri ancak 85 yıl sürebilmiştir.
    Namık Kemal'in şu ifadeleri, böyle fikirlere adeta bir cevap gibidir:

    "Yüksel ki yerin bu yer değildir,
    Dünyaya geliş hüner değildir.
    Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten..
    Ne sin iledir, ne sal iledir, ne cah iledir
    Ne mal iledir, beyim ululuk, kemâl iledir."

    Yani, insanın kıymeti ne yaşına, ne makamına, ne malına bakmaz. Onun kıymeti onun sahip olduğu kemâle göredir. Kimde iman, güzel ahlak, salih amel gibi değerler varsa, o kimse kıymetli olur.

    Irklar Karışmış!
    'Irk' peşinde koşmak, boşa vakit kaybetmek, hatta kan kaybetmektir.

    Gerek ülkemizde, gerekse dünyanın başka coğrafyalarında zaman zaman "saf kan ırkçılığı" yapanlar çıkabilmektedir. Dünyanın bazı kesimlerinde bunu iddia etmek mümkün olsa bile, Türkiye coğrafyasında bunu ortaya koyabilmek mümkün değildir. Çünkü bu mübarek vatanın Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra, hemen her taraftan göç ile buraya gelip yerleşenler olmuştur.
    Yakın zamanlarda bile Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya gibi yerlerden bu ülkeye gelip yerleşenler olduğu, şimdiki nesillerin bile gördüğü bir realitedir.
    Bu durumda, "saf kan bir ırk", Türkiye için söz konusu olamaz. Özellikle Türkler ve Kürtler yüzyıllardır çapraz evlilikler yoluyla birbirleriyle kaynaşmışlar, et ve kemik gibi ayrılmaz hale gelmişlerdir.
    "Daha müreffeh bir Türkiye" için gayret sarfetmek gerekirken, Türkçülük veya Kürtçülük adıyla bazı teşebbüslerde bulunmak boşuna zaman kaybetmek, hatta kan kaybetmektir.
#17.02.2010 22:31 0 0 0
  • Irkçılık Damarı
    Irkçılık, bir fanatikliktir.
    Irkçı insan, insaf ve adaleti kaybeder.

    İnsan, yaratılışı gereği kendi akrabalarına daha bir yakınlık duyar. Mensup olduğu milleti diğer milletlerden daha fazla sevmesi de bu yakınlığın bir görüntüsüdür. Aslında buraya kadar bir problem söz konusu değildir. Ama bazıları kendi kabile ve milletini sevme duygusunu, başka kabile ve milletlere düşman olmak şekline getirirse, problemler işte o zaman başlar. Birinci hâl gayet normaldir, ama ikinci hâl fanatikliktir, zararlıdır.
    Benzeri bir durumu particilik ve futbolda görürüz. Bir insanın benimsemiş olduğu partiyi veya taraftar olduğu takımı desteklemesi gayet normaldir. Ama bu, "benim partimden olanlar iyi diğerleri kötü, benim takımımdan olanlar dost, diğerleri düşman" şekline gelirse, çok ciddi problemleri de beraberinde getirir.
    İnsan, insaflı olmalıdır. Kendi milletinden olanların bazan haksız olabileceğini kabul etmeli, "bizden olanlar daima haklıdır" gibi genellemelerden kaçınmalıdır.

    Önce İnsanlık
    Farklı ırklara mensup olabiliriz.
    Ama her şeyden önce hepimiz birer insanız.

    İnsanı insan olarak görmek ve değerlendirmek yerine, nedense bazıları ırk ve milliyeti öne alırlar ve ona göre değerlendirirler.
    Tanıdığım değerli bir profesöre, ırkçılık yönü ağır basan birisi, şöyle bir soru sorar:
    "İki ayrı ırktan iki insan denizde boğulmak üzere olsa, bunlardan biri senin ırkından, diğeri başka bir ırktan, ikisi de Müslüman, ikisi de benzer özellikler taşıyor, önce bunlardan hangisini kurtarırsın?"
    Profesör şu cevabı verir:
    "Kur'a çekerim, kime çıkarsa onu kurtarırım!"

    Herkesin 'insanlık milletimdir, yeryüzü vatanım' demesini beklemek gerekmez. Elbette herkesin mensup olduğu bir millet ve vatan vardır. Ama bu mensubiyet, diğerlerini inkâra yol açmamalıdır.
#17.02.2010 22:32 0 0 0