Salah BİRSEL - Boğaziçi Şıngır Mıngır

Son güncelleme: 26.09.2008 00:23
  • BOĞAZİÇİ ŞINGIR MINGIR
    Salah BİRSEL

    Boğaziçi Şıngır Mıngır adlı kitap 38 kısa denemeden oluşup hepsi de boğaziçinin gizli tarihini anlatmaktadır.Olayları tüm pencerelerden yansıtarak okuyucunun olayları tarafsızca görmesini sağlamak-tadır.Bazen, olayları yaşamış biri olarak anlatan yazar,bazen de ikinci bir ağızdan olayları okuyucuya anlatmaktadır .

    ÖZET:

    Kitapta Osmanlı devrinde ki İstanbul anlatılmaktadır. Saraylar, kahvehaneler, yalılar anlatılmakta , buralarda geçen olaylara değinilmektedir.Yazar "Galata Kulesi'nden Boğaz'a bir göz atalım ki, bakalım. Boğaz yerinde mi değil mi? Değilse boş yere bağda-şımızı bozmaya kalkmayalım." diyerek hikayesini anlatmaya başlar. Hazerfan Ahmet Çelebi'nin Galata Kulesin'den atlayışını, İstanbulluların Uludağ'ı görmek için saatlerce Galata Kulesi'nde bekleyişlerini anlatmaktadır. Daha sonra Sarıyer'in her birinden yüzer damla su akan kirazı Hisar kirazı diyerek o zamanın bağlarını anlatmaktadır. Sultan Hamit' in burnunu silmek için tülbentleri küçük parçalar halinde kestirip kağıt mendili 100 yıl önce icat etmesine kıl payı kaldığını, her sarayın 10-15,Çırağan'ın ise 35 tabla yemeği olduğunu ve Abdülhamit'in sofrasında annesinden kalma altın bir tuzluğunun bulunduğunu, III. Murat zamanında saray mutfağının Mısır'dan 3600 kilo pirinç, 2660 kilo nohut, 2500 kilo şeker geldiğini; Eflak'tan koyun,bal, tuz yollandığını fakat II Sultan Murat zamanında Fransız Büyükelçisi'nin sadece parça etli pilavla ağırlandığını en ince ayrıntılarına kadar anlatılmaktadır.Anlatım da yazarın iğneleyici ve ders verici bir şekildeki üslubu öne çıkmaktadır.
    Bu anlatım sırasında "Lafın kurdelesi uzun mu tutuyoruz, kısa mı tutuyoruz,bilmiyoruz ama anlatalım ;Adana'da kambur feleğin keleğini yiyecek,Ulu Caminin bahçesine gömülecektir; Zavallı Rüştü Paşa bu soru için, bütün gün salamura tutulduktan sonra buna ne karşılık versin; Değilse boş yere bağdaşımızı bozmaya kalkışmayalım" gibi cümleler kullanımlarıyla alaycı ve esprisel yöntemlerle hikaye-ye akıcılık kazandırıyor gibi görünse de olaylar arasın-da çok sıkı bir bağlantı olmadığından kitabın anlatımı yinede ağır kalmaktadır.
    Yazı dilinde az kullanılmış sözcüklere; tekerle-meleri , deyimleri örnek alan türetmelere (şapaşaklaşmak , fırışka , holdurhop , Boğaziçi şıngır mıngır vb.) yer verir.Bunun yanında yazar Hazerfan Ahmet Çelebi'in Galata Kulesi'nden atlayışından; Osmanlı padişahların yemek masalarına kadar en ince ayrıntılarına kadar anlatmaktadır.Bu da kitabın büyük araş-tırmalar sonucu ortaya çıktığının bariz bir belirtisidir. Bunu kitabın kaynakçasının kalınlığından anlayabiliriz.

    KİTABIN ANAFİKRİ:
    Yazar kitabın da olayları okuyucusunun gözleri önüne sermek ve onlara eskiden yapılan hataları ve doğru kararları aynı anda göstermek istiyor. Böylelikle yeni nesillerin aynı hatalara bir daha tekrarlamamalarını umut ediyor.
#26.09.2008 00:23 0 0 0