taammüden ve tekmili birden bir aşktı
otuz yıllık ömrüme yalnızlığı karıştırıp
ince ince oydugum
hangi trene binsem aynı istasyon yalnızlığı içimde
suretini ölçmeye yetmiyor geçmişim
mavi de olsa denizle yazamıyorum sözleri
madde ile zaman aynı biliyorum
zamanı sarkaçlar teni aşk eskitiyor
en son nereme gülümsedin anne
ahh aklım özlemek zayıf yanın
oysa işgalin kuralı yok
madde ile zaman aynı yaşlanıyor
teni aşk ruhu söz eskitiyor
ahh aşk sil beni kendim olurum yoksa
olagan dışı ve iki kat fazla yağarken yağmur aynalara
yırtık yüzlü şehrin dilencisi tenhamızdan girer aşk
ırmakların yüzme bilmezliğinden
-ki her su başka bir suda boğar kendini-
ömrüme sıradanım suyum ekmeğim zil sesim
yolum aklımdan geçen bulutum gölgem
gülen yanım yaralı yanım söyleyemediğim
ağlamaya karışan sevişmem
yanlış mısram, düştüğüm, zaman tıkırtım
-ki tetiklerde saatlerde aynı tıkırtıyla düşer geceye-