Türkçe kelimeler ve anlamları ( M )

Son güncelleme: 11.10.2008 17:21


  • M

    Mağrib: Mağrip, batı.
    Mah: Ay.
    Mahbup: Sevilen, sevgili.
    Mahı: Balık.
    Mahıtaban: Parlayıcı, parlak ay.
    Mahi göz: Mahveden göz.
    Mahi: Mahveden.
    Mahim: Ay yüzlü sevgilim.
    Mahpara: Mahpare, ay parçası, ay benzeri.
    Mah-pare: Ay parçası gibi olan sevgili.
    Mahraba: Büyük mendil, erkek mendili.
    Mahrama: Mendil.
    Mahzun: Üzgün, üzüntülü.
    Mahzun: Üzüntülü, kederli, tasalı.
    Mail olmak: Meyli olmak, ehli olmak.
    Mail: Ehil, meyil.
    Malamat: Ortaya çıkarma, açıklama.
    Malı: Çapı, yağlık, başa sarılan örtü.
    Mamur: Bayındır, bakımlı.
    Man: Bana.
    Mar: Yılan.
    Marağa dügüsi: Marağa pirinci.
    Maral bakışan: Dişi geyik gibi bakışına.
    Maral: Dişi geyik.
    Marifet: Hüner.
    Masiva: Ondan gayrısı (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tabirler. Dünya ile ilgili şeyler.

    Maslahat: Uğraş.
    Maş: Baklagillerden yenilebilen bir bitki, taneleri ufak bir tür börülce. 2.Mercimek.
    Maşrık: Doğu yönü.
    Maşuğun: Sevgilini.
    Maşuk: Sevgili.
    Mat etmek: Satranç oyununda yenmek.
    Mat kılmak: Mat etmek.
    Mat: Satranç oyununda uğranılan yenilgi.
    Mavu: Mavi, göl.
    Mayıl olmak: Meyil vermek, sevmek, gönül vermek.
    Mayıl salmak: Meyil salmak, gönül düşünmek, sevdalanmak.
    Mayılam: Meylim var, istekliyim, özlemliyim.
    Mecal: Güçlük, dinçlik, derman, takat.
    Mecnun: Leyla ile Mecnun hikayesinin erkek kahramanı.
    Medet: Yardım çağrısı.
    Mefta: (Meftah) Hazine,
    Mehhr-i mübüvvet: Peygamber mührü.
    Mehle: Mahalle.
    Mehr-i muhabbet: Muhabbetin şefkati.
    Mehriban: Dost, seven, güler yüzlü, sevecen.
    Meknun: Örtülü, gizli, saklı,
    Mektep uşağı: Okul çocuğu, öğrenci.
    Melaik: Melekler.
    Melhem: Merhem, acıyı giderecek, iyileştirecek em.
    Melil: Üzgün, üzüntülü.
    Melul: Üzgün, üzüntülü.
    Memat: Ölüm, ahrete göç etmek.
    Memir: Bayındır, mamur.
    Men aref: Kendini bilme, kendini kötülüklerden koruma. Menend: Benzer.
    Men: Ben.
    Menal: Ele geçirilen, sahip olunan varlık; mal, mülk.
    Menem: Benim.
    Menemşe: Menekşe.
    Menevşe: Menekşe.
    Meni: Beni.
    Menim tekim: Benim gibi.
    Menim: Benim.
    Mennen: Benden.
    Mensiz: Bensiz.
    Menzil: 1. Yolculukta dinlenmek amacıyla konaklanılan yer, konak, konak yeri. 2. İki konak yeri arasındaki uzaklık.

    Menzil: Mesafe, ulaşılması amaçlanan yer.
    Meraga[Maraga]: Batı İran'da, Sahand dağının güney eteğinde Urmiye gölüne yakm şehir.
    Merah: I.Bilmek isteği; 2.Kaygı, tasa. [merak]
    Merd-i peleng: Erkek kaplan, erkek panter.
    Merduvan: Merdiven.
    Mesgen: Mesken, barmak, yuva.
    Meskenet: Miskinlik, uyuşukluk, bitkinlik, yoksulluk.
    Mesnevi: Her beyti ayrı uyaklı -başlı başına uyaklı- bir Divan Edebiyatı koşuk biçimi. Bu türdeki yapıtların genel adı.

    Mest müdam: Heraman, devamlı sarhoş.
    Mest: Sarhoş, aklı başında olmayan.
    Mestan: Esrik, sevgi esriği, gözleri süzgün.
    Mestan: Sarhoşlar.
    Mestur: Sınırlanmış, çizilmiş, yazılmış, örtülü.
    Meşrig: Doğu yönü.
    Meta: Sermaye, satılacak mal,
    Metederem: Överim.
    Metel: Şaşkın.
    Mevla: Tanrı.
    Mey: İçki.
    Meyil: Meyil vermek, gönül vermek, ilgi yöneltmek, ilgi duymak.
    Meyit (Meyyit): Ölü.
    Meyli: Gönlü, isteği, dileği.
    Mezat: 1. Artırma ile yapılan satış. 2. Artırma ile satış yapılan yer.
    Mezer: Mezar.
    Mezet: Mezat, artırma ile satış yapılan yer.
    Miheng: Altının ayarını anlamaya mahsus bir taş. Ölçü. İyiyi kötüyü ayıran ayar aleti. Bir insanın kıymetini ahlakını anlamaya yarayan vasıta.

    Mihman: Misafir.
    Mihnet: Sıkıntı, çile.
    Mihr-i muhabbet: Sevgi ve aşk, aşk güneşi.
    Mihrap: Sevgilinin kaşları, mihrabın girintili yapısının bir yaya benzetilerek, kutsallığa yönelmiş bir övgü ile sevgilinin kaşlarının anlatılmasında kullanılması.

    Milağ: Elma, armut, ayva hevengi.
    Minasip: Uygun.
    Minekaş ayvan: Alınlığı mavi çinilerle süslü ayvan, balkonlu konak.
    Miner: Biner.
    Mirze: Soylu, saygın kişi, mirza.
    Misk: Güzel kokulu bir madde.
    Misk-ü-amber: Çok güzel koku.
    Mizan: Terazi, ölçü, tartı, akıl, idrak, muhakeme. Mahşerde herkesin amellerini tartmaya mahsus bir adalet ölçüsü olup hakiki mahiyeti ancak ahrette bilinecektir.

    Mor menevşe: Mor menekşe, menekşe.
    More: Trakya ve Rumeli yöresinde erkeklere bir hitap sözcüğü.
    Mori: Trakya ve Rumeli yöresinde kadınlara bir hitap sözcüğü
    Möhebbet: Muhabbet, sevgi" aşk, dostluk.
    Mufassal: Netice, sözün kısası,
    Mugallit: Taklitçi.
    Muhannet: Korkak, soğuk davranışlı, uzak.
    Muhip: Seven, sevgi besleyen.
    Muhkem: Sağlam, metin, sıkı sıkıya kuvvetli, tahkim edilmiş, sağlamlaştırılmış.
    Mukaddem: Zaman ve mekan cihetiyle daha evvel olan.
    Mukadder: Kader , kısmet. tayin olunmuş.
    Mulla: Molla.
    Murtat (Mürted): Dönek.
    Musahip: Yol kardeşi, birlikte olan, arkadaş.
    Muş: Muş ili.
    Muştu: Sevindiren haber, müjde.
    Muştuluk: Muştucuya verilen armağan, muştuluk, müjdelik.
    Muy: Saç.
    Muzu: Engel.
    Mübah: İşlenmesinde sevap ve günah olmayan şey.
    Müdam: Devam eden, süren, sürekli.
    Müddei: İddia eden. İddiacı. davacı.
    Müheyya: Hazırlanmış olan.
    Müjgan: Kirpikler.
    Mülevves: Kirli, pis, bulaşık, alıkoyulup sonraya bırakılmış veya durdurulmuş olan. Karışık, intizamsız.

    Mülk ü meleküt: Maddi olmayan alemin varlığı, varlık melekler.
    Münaci(müncü): Kurtaran.
    Münezzeh: Arınmış.
    Münkir: İnkar eden.
    Müptela: Bir şeye tutulmuş, düşkün, aşık.
    Mürayi: Riyakar, iki yüzlü.
    Mürşit: İrşad eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran, Peygamber varisi olan kılavuz. Tarikat piri, şeyhi.

    Mürur etmek: Ulaşmak, varmak.
    Müsahip: Yol kardeşliği.
    Müstecap: Hoş görülen, istediği kabul edilen, icabet olunmuş.
    Müşerref: Şereflendirilmiş, şerefli.
    Müşg-ü amber: Misk-ü amber.
    Müşteri: Müşteri yıldızı, Jüpiter. Erendiz.




#11.10.2008 17:21 0 0 0