Dizde Kıkırdak Hasarları

Son güncelleme: 11.11.2009 20:04


  • Diz yaralanmalarında üçüncü olarak en çok hasar gören yapılardan olan kıkırdak hakkında bilmek istedikleriniz.

    Kıkırdak Lezyonu Nedir?

    İskelet sistemi yaralanmalarında geç dönemde en sık karşılaşılan komplikasyon kireçlenme olarak bilinen artrittir. Artrit en basit tanımlaması ile eklem içinde enflamasyon olmasıdır. Ancak artrit ifadesi daha çok eklem kıkırdağındaki lezyonların tarifinde kullanılır. Eklem kıkırdağı üzerindeki sabit yükler kıkırdağın zaman içerisinde incelmesine yol açarken eklem içerisindeki yırtık menüsküs ya da serbest kıkırdak parçaları da zımpara etkisi yaparak kıkırdağın pürüzsüz yapısının bozulmasına yol açar.

    Son yıllarda sağlanan gelişmelerle travmatik olarak oluşmuş diz artritlerinin tedavisinde önemli aşamalar sağlanmıştır.

    Kıkırdak Lezyonunun Sebepleri Nelerdir?

    Dizimize gelen pek çok darbe dizde kıkırdak harabiyetine yol açabilir. Bu darbelerin çoğu hafif şiddettedir ve bir iki haftada iyileşirler. Diz üzerine direkt travmalar, ani deselerasyon yaralanmaları, yüksekten atlamalar, ani yön değiştirmeye bağlı rotasyonel zorlamalar kıkırdak lezyonuna yol açabilir.

    Bulgular Nelerdir?

    Başlıca şikayet ağrıdır. Hafif şişlik, fonksiyonlarda kısmi kayıp eşlik edebilir. Aktivite artışı ile birlikte ağrıda şiddetlenir. İstirahat ağrısı sık görülmez ancak eklem içerisinde serbest kıkırdak parça varsa gece bacak hareketi sırasında kilitlenme ve ani ağrıya yol açabilir.

    Tedavi Nasıl Olmalıdır?

    İlk uygulanması gereken tedavi yaklaşımı konservatif yöntemlerdir. Kıkırdak lezyonlarının büyük çoğunluğunda ciddi fonksiyonel problem olmaz. Böyle bir yaralanmayla karşılaşılınca öncelikle istirahat, buz uygulaması ve kompresyon yapılmalı, ekstremite yüksekte tutulmalıdır. Bu tür bir yaralanmada en zor nokta dize ne kadar yük verileceğine ve nereden sonra cerrahiye gideceğine karar vermektir.

    Cerrahi öncesinde pek çok hekim tarafından denenen alternatif tedavi yöntemleri mevcuttur. Bunlar Glukozamin kullanımı ve eklem içi hyaluronik asit uygulamalarıdır.

    Glukozamin: Glukozamin ve kondroitin sülfat eklem kıkırdağının temel yapı taşlarındandır. Pek çok araştırıcı ve yayın tarafından osteoartrite bağlı eklem ağrılarında oral yolla kullanımı tavsiye edilmektedir. Glukozamin hafif bir antienflamatuar etki yaparak kullanan hastaların %80'inde ağrının azalmasını sağlar. Ağrının azaltılması açısından plasebo ve ibuprofene göre daha etkin olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. Yan etkileri ise antienflamatuarlardan çok daha azdır. Ancak oral yolla kullanılan glukozaminin eklem kıkırdağını tamir ettiği ya da harabiyeti azalttığını gösteren tıbbi bir kanıt yoktur. Kondroitin sülfat sıklıkla glukozamin ilaçlarına eklenir. Ancak etkinliği konusunda kesin kanıtlar yoktur.

    Dolayısıyla bu ilaçların kullanımı ile ilgili kesin endikasyonlar veya kullanımı sınırlayacak kontrendikasyonlar yoktur.

    Hyaluronik Asit: Eklem sıvısını oluşturan temel madde hyaluronik asittir. Artritin gelişme evrelerinde sinovyal sıvıyı oluşturan maddelerin molekül ağırlıkları azalır. Dolayısı ile eklem sıvısının kayganlığı arttırıcı ve şok emilimi özellikleri azalır. Eklem içerisine hyaluronik asit enjeksiyonu yapılan hastaların yaklaşık %80-85'inde 9-12 ay arası değişen sürelerde ağrıda azalma meydana geldiği ortaya konmuştur. Eklem içerisine kullanılan ilaca göre 3-5 arası sayıda birer hafta ara ile enjeksiyon yapılması gereklidir. Enjeksiyonların uzman bir hekim tarafından yapılması önemlidir. Neden bazı hastalarda etkili diğerlerinde etkisiz olduğu bilinmemektedir.


    Kıkırdak Lezyonunda Cerrahi Uygulamalar Nelerdir?

    Kıkırdak lezyonları günlük yaşamı kısıtlayacak oranda ağrıya veya fonksiyon kaybına yol açıyorsa tereddüt edilmeden cerrahi uygulanmalıdır. Pek çok hekim öncelikle konservatif yöntemleri uygular ancak bunlarda başarısız olunması durumunda artroskopik yaklaşımları önerir. Artroskopide görülecek lezyonun büyüklüğüne göre cerrahi yöntem açısından karar verilir. Hafif yaralanmalarda basit debridman yeterli olur. Daha büyük lezyonlarda ise mikrokırık, lazer veya radyofrekans ile abrazyon yöntemleri kullanılabilir. İki santimden küçük lezyonlarda mozaikplasti, OATS veya COR prosedürü olarak bilinen tek basamaklı osteokondral otogreftleme yapılabilir. Daha yeni tarif edilen bir yöntem olan otolog kıkırdak transplantasyonu ise iki basamaklı bir girişimdir. Önce artroskopik olarak kıkırdak hücreleri dizden alınır. İkinci basamakta ise oluşturulan yapı açık yöntemle dize yerleştirilir. Hangi ameliyatın yapılacağına hastanın dizine ve hekimin tecrübesine bağlı olarak karar verilir.



#14.10.2008 14:45 0 0 0
  • Bilgiler için teşekkürler cihan abi
#11.11.2009 20:04 0 0 0