Çanakta Boğulan Asker

Son güncelleme: 24.11.2008 16:36
  • Kana bulanan kuşun kanadındayım. Bir tüğ bile düşmez kanatlarından. Kanla yapıştım vücuduna olsun gökyüzünde özgürüm. Yere konduğunda gene muhtacım toprağa. Aslında havada da muhtacım ve öldükten sonrada.

    Bir el uzanıp kapadı gözlerimi ve eğilerek sıcak nefesiyle öptü kulağımı. Tatlı bir ıslaklık kaldı silmedim. Hoşuma gitti ve tüğlerim diken diken oldu. İçimde bir mum yandı sönmesin diye pencereleri kapattım. Buz tutan yatığımı eritmek için yorganımı üzerime örtüp gözlerimi yumdum.

    Sisli bir karanlık hava. Mahşer gibi cenk gözlerimin önünde. Asıl rüya gözlerim açıkkenmiş, gözlerimi kapadığımda ise gerçek hayattaymışım. Siper dar ve pis. Dışkılarımızın kokusundan korunamıyoruz ve nefes alırken kim bilir kaç kere sinek yuttum? Engelleyemiyoruz. Tınraklarım uzadı içi kanlı çamur dolu. Parmaklarımı geçirdim topla dövülen bu siperin çamuruna. Sımsıkı tutuyorum ölmek pahasına. Gelsinler üzerime. Bırakın şu tüfekleri, topları da çarpışalım göğüs göğüse mertlik olmaz bu boruyla. Anlı yarılmış kahraman gördüm gözü yaşlı. Sordum : "Derdin ne kardeş? Oda eliyle gösterdi düşmanın cebinden çıkan Kuran`ı. Benide ağlamak tuttu. Vakit namaz vakti değildi ama ezanı okumak içimden geldi.

    Hıçkırıklarımda ezan boğuldu fakat içimde şelale oldu. Gürül gürül gözyaşlarımız dökülürken parmak uçlarımıza ve ardından toprağa, üzerimiz de sürekli yağmur vardı demirden. Kıyafetlerimiz olsada kumaştan, derimiz daha kalındı kurşun, top geçirmeyen çelikten. Kefensiz, tabutsuz, ağıtsız gençlerin kanları akar oldu ırmak gibi siperden.

    Komutan emretti: "Ey şanlı ulusun kahraman evlatları! Düşman taarruza geçti! Alın mevkinizi!" Sipere dizilip aldık nişanımızı. Bekler olduk düşman gelsin diye. Uzaktan bir uğultu geliyordu: "hur ra hur ra!", sesleri. Anlam veremedik bu kelimeye ama bizim bir kelimemiz var "Allah!" bize güç versin diye... Başladık nidalarla ateş etmeye. En sonunda bitti kurşun. Yeter bu kadar korkaklık dedik attık tüfeği, tabancayı yere. Saldırdık yumruğumuzla bazılarımız ise süngüyle. Çetin bir meydan muhaberesi; onlar kurşunla verdi karşılık biz ise ölsekte pes etmedik. Bir vakit sonra kaçmaya başladılar "Help help!", diye kurşundan, toptan hiç kaçmadıkları kadar.

    Deniz kenarına kadar koşturdum peşlerinden. Sevinecektim hele şükür denizi göreceğim diye; ama kırmızı dalgalar vardı üzerime üzerime gelen. Gözlerimi ovuştursamda gitmedi bu kırmızılık. İyicene yaklaştım ve eğildim. Ellerimi birleştirerek bir avuç su aldım ve bu kandı kokusundan anladım. Gözlerim bozulmamış, savaş beni etkilememiş; fakat önümüzde daha savaşlar olacak bunu da gözümden düşen yaşın avucumdaki kanlı deniz suyuna geldiğinde, o suyu temizlesiydi.

    Yarime ne zaman kuvuşacağımı bilmemekteyim. O kulağımdaki sıcak ıslaklık hala duruyor ve içimdeki mum delicesine yanıyor.





    cenk sudur ibretse kandır, altı yüz yaşlardadır
    sık sarılmış can olup pes etti Osman, durdular
    "kimsin?", diye hiç soru uzatmadı hainler
    kangren gibi işler "Acı çek!", der bu dümenler
    vatanın bir kıyısından bir ayak sesi patlar!
    Ve "Yeter!", der, çekilen ızdırabın hançeri tüm güçle çıkar!
#22.11.2008 09:20 0 0 0
#24.11.2008 15:41 0 0 0
#24.11.2008 16:36 0 0 0