Sünnet de delildir

Son güncelleme: 08.12.2008 17:50
  • Sünnet de delildir

    Sual: Sünnetin delil olduğuna dair İmam-ı Şafiinin bir yazısı varmış. Bu yazı nasıldır?
    CEVAP
    Çok yazısı vardır. Birinin özeti şöyledir:
    Resulullah efendimizin, Kuran-ı kerimi açıklayan sünnetine önem vermeyen biri, İmam-ı Şafii hazretlerine der ki:
    - Kuranın bir kelimesini inkâr eden kâfir olur. Öyleyse neye dayanarak, herhangi bir emir hakkında; âyet yok iken Bu farzdır nasıl denebilir? Şu halde biz bazı hadisleri kabul etmesek ne lazım gelir?

    İmam Şafii, Kuranda geçen Hikmetin sünnet demek olduğunu ispat ettikten sonra der ki:
    - Allahü teâlâ buyuruyor ki:
    (Resule itaat eden Allaha itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
    (Hayır Rabbine andolsun ki anlaşmazlıklarda seni hakem kılıp verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.) [Nisa 65]

    Demek ki Allahın hükmünü bildiren Kitaptan ayrı olarak, Resulullahın hükmü de vardır.
    Allahü teâlâ yine buyuruyor ki:
    (Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa ondan da sakının!) [Haşr 7]
    Bu âyet de, Resulullahın emir ve nehyine sarılmanın farz olduğunu bildiriyor.

    İmam Şafii hazretleri, Kuranda bulunan bazı genel hükümlerden sünnet ile özel hükümlerin çıkarıldığını bildirir:
    - Namaz kılmanın genel emrinden hayzlı kadınların hariç bırakılması, zekata sadece bazı malların tâbi tutulması, vasiyetin feraiz âyetleriyle nesh edilmesi, miras âyetlerinin bütün anne, baba ve çocuklara şamil olduğu halde, kâfir olanlarına miras verilmeyeceği gibi istisnalara sünnet ile açıklık getirilmiştir.

    Bu açıklamalardan sonra insaf ehli olan zat, sünnetin de delil olduğunu kabul eder. Ama yine bazı sorular sorar. Der ki:
    - Peki sünnet ile kesin bir haram nasıl mubah kılınabilir?
    - Bak şu yanında duran adamın kanına ve malına kimse dokunamaz. İki salih şahit, Bu kişi falancayı öldürdü ve elindeki malını aldı ve işte yanındaki mal da gasbettiği maldır dese, bu durumda ne yapılır?
    - Kısas olarak öldürülür, malı da asıl sahibinin vârislerine dağıtılır.
    - Peki bu şahitlerin yalan söyleme veya yanılma ihtimali var mıdır?
    - Elbette vardır.
    - Peki, kesinlikle dokunulmaz olan can ve malı nasıl oldu da kesin olmayan iki şahidin sözü ile mubah oldu?
    - Çünkü şahitliği kabul etmek de dinin emridir.
    - Peki Kuranda katillikte şahitliğin kabulünü gösteren bir âyet var mı?
    - Hayır, Allahın diğer emirlerinden kıyas ederek bunu çıkarıyorum.
    - Şahitlerin hakiki hallerine yalnız Allahü teâlâ vakıf olduğu halde, zahire göre onları kabul ediyorsun. Biz de muhaddisten zapt, hıfz, adalet, tek kalmama gibi şartları arıyoruz. Yani iki şahitten beklenenden daha fazlasını hadis âliminden istiyoruz. Ancak bu şartlara haiz hadisler delil oluyor. (El Ümm)

    Sen iki şahit ile, bu şahitlerin yanılma ve yalan söyleme durumları da olabildiği halde, bunlara inandın hüküm verdin, bir cana kıydın. Allahü teâlâ Kuran-ı kerimde defalarca (Resulüme uyun, getirdiklerini alın, yasak ettiklerinden kaçının, O kendiliğinden konuşmaz, sözleri vahye dayanır, Ona itaat bana itaattir, Sizi sevmemi istiyorsanız Ona tâbi olun, Onun yolu ile benim yolumu ayıranlar kâfirdir) buyuruyor. Sünneti delil almak için, Allahü teâlânın emri ve şahitliği yetmiyor mu?
#08.12.2008 16:35 0 0 0
  • teşekkür ederiz.........
#08.12.2008 17:50 0 0 0