Kime Niyet Kime Kısmet 4 Perde Oyun

Son güncelleme: 12.12.2008 00:24
  • 1. PERDE

    Ahmet karısı Hacer'le oturup sohbet etmektedir.)

    HACER: Ya adam! (tedirgin bir halde) Şu bubamın halini hiç beğenmeyom. Goyveysen duvara tırmancek sankim. Bubamla bir olanların hepceği öldü. (Ellerini havaya kaldırarak) Gurban olduğun ırabbım bunu da burda mı unuttu neci! Nocek bu adamın hali bilmeyom. Bi gonuşuvee istiesen.
    AHMET: Şu işleri haloyola goyuveren de gonuşuruz elbet bubamla. (Bu esnada Fikrî Dede bastonuna dayana dayana içeriye girer.)
    FİKRî DEDE: (Titreye titreye gelir) Selamün aleyküm.
    (Hacer ile Ahmet ayağa kalkarlar.)
    AHMET: Aleyküm selam buba, gel buyur. (Karısına dönerek) Bubam da geldi zati bi çay gover.
    HACER: (Söylene söylene gider) Aman ölüğ müsün şu çayı içmesen, tamam goyuyom.
    AHMET: Gel buyur buba. (Babasının kolundan tutarak oturtur.)
    AHMET: (Meraklı bir şekilde) Buba nassın?
    FİKRİ DEDE: (Bastonunu kaldırarak) Üç bacak gidiyoz oğul.
    AHMET: Hayrola buba, bi sıkıntın mı vaa?
    FİKRİ DEDE: So ma oğul. Anan öleli de çok oduu.
    . (Bekler, konunun açılıp açılmaması konusunda mahçup ve sıkıntılı)
    - Hani deyom yerine yenisini mi alsak neci?
    AHMET: (Şaşkın bir halde) Hele duu buba! Ne çoğu daha anamın kırkını yeni okuttuk, ne evlenmesi?
    FİKRİ DEDE: (Sinirli sinirli) İyi uçkuruma sayaç takıve istesen bi de.
    AHMET: Tamam buba emme yakışı alıı mı? Biraz daha bekleseydik.
    FİKRİ DEDE: Bana garışmen. Ben işimi bilirim.
    AHMET: Tımam buba tımam. Didiğin gibi ossun. Düşündüğün biri vaa mı?
    FİKRİ DEDE: Erceb'in bi kızı vaa. O olur, olmısa da farketmez, gaabi atsın yete.
    AHMET: (Şok olmuş bir vaziyette) Ne didiğinin fakındamın? O kız çok ufak, yaşıtın mıdır ki? Elalemi irezil oluruz. Demezle mi bana buban sağık, buban sübyancı deye. Hem yaşını başını almış adamsın. Yakışıı mı?
    FİKRİ DEDE: (Sinirlenir, bastonunu havaya kaldırarak) Leyn it eniği bubanı mı beğenmeyon, senin gibi on dene olsa onunuzu da hoplatırım alimallah. Yarından tezi yok o kızı isteyecen bana.
    AHMET: (Sakınarak) Tama buba, madem öle Ercep Ağayla ben gonuşurum.
    FİKRİ DEDE: (Sinirli sinirli gider.) Godum
    (O esnada gelini Hacer yolda dedeyle karşılaşır. Dede bastonuyla vurur.)
    FİKRİ DEDE: Öteye gaç hele!!
    HACER: (Kafasını sallar) Ne bağırttırıyon bu deliyi gene. Nodu?
    AHMET: Sus garı sus. Zati irezil olduk ele güne. Ercep Ağa'nın güççük gızına göz koymuş, ne etcez bilmem gali. Neyse ben yine de arayem.
    HACER: Vay başıma gelenler vay.
    ( Ahmet telefonla konuşmaya başlar, Hacer dinler)
    AHMET: Alo Ercep Ağa, beni bildin mi? Ben Ahmet Ağa. Nasılsın, afiyettesin inşallah. Ercep Ağa, yarın aşaam müsaitseniz hayırlı bir iş için gelecez. Oldu o zaman hayırlı aşaamlar


    2. PERDE (OĞLAN EVİ)

    (Dede aynaya bakarak şarkı mırıldanır)

    FİKRİ DEDE: Nassın len? Ossurruktan Efe yakışaklı olmuş muyum?
    (Bu esnada torununu bastonuyla dürter.)
    FERİT: (Ayakkabısını boyamaktadır) Maşallahın var dede, iyisin. (Lakayık bir şekilde) Fişşek gibisin fişşek, kimin dedesi
    FİKRİ DEDE: Haa! Akıllı ol böle bakem.
    FERİT: (Salonun ortasına doğru ilerler)Tövbe estağfurullah. Çattık be moruğa. Elinden gelse bizi Dere var su yok, baraj kuracak nerdeyse.
    (Hacer Ahmet'in ceketini tutmuştur. Hacer vestiyerde son hazırlıklarını yapar)
    HACER: (Çantasını alır, eşarbını düzeltirken) Hadi gari oyneşmen bakem, geç galcez. (Söylenerek) Zati goca köye irezil oduk. Ne ocese osun.
    FİKRİ DEDE: Hediyeler hazıı mı?
    AHMET: (Masadan hediyeleri alır) Tımam buba tımam. Heyşee hazıı. (Sinirli sinirli söylenerek) Fesuphanallah Allah sonumuzu hayır etsin. Elin sübyanını doksanlık bubama istemee gidiyooz.
    (Hep birlikte çıkarlar, müzik başlar)


    3. PERDE (KIZ EVİ)

    RECEP: Hazırlıklar tımam mı hanım? Aşama mahçup olmayalım.
    HATİCE: Sen hiç meraklanma bey, herşee hazıı.
    RECEP: İyi o zaman, ben gahveye doğru gidegoyuyom. Aşam erkenden gelirim.
    HATİCE: Tımam bey, pazara uğramayı da unutma, evin eksikleri vaa.
    (Hatice, Recep çıkarken ayakkabılarını getirir.)
    RECEP: Anamla birlikte şu gızın ağzını aran, gızın gönlü vaa mı sorun bakem?
    HATİCE: Sen o işi olmuş bil. Ben usturuplu bi şekilde gonuşurum. Hadi hayırlı işlee, güle güle git bey.
    HATİCE: (Ayşe kızın yanına giderek) Nassın gızım?
    AYŞE: İyiyim ana.
    HATİCE: Ne işler yapayon?
    AYŞE: Hiç anne, elişi yapıyom.
    HATİCE: Bak gızım, sana iyi bi gısmet vaa. Sen ne deyon, artık evlenme zamanın da geldi. Gönlün va mı bu oğlana vamaya?
    AYŞE: Yok ana yok, tam istediğim gibi. Bütün köyün gızları ona hasta. Gısmet olcek, o da bana hasta. (Haha) Ama nedense çok heyecanlıyım ana.
    ZÜLFİYE NİNE: Ne vaamış gız heyecanlanacak, senin yerinde ben olacaktım ki Ahh ahh!
    AYŞE: (Cilveli cilveli) Aman sen de nine, sen ne anlarsın ki.
    ZÜLFİYE NİNE: Biz genç olmadık mı gız. Köyün en yakışaklısı dedendi. Onbeşimde gaçtım ona.
    AYŞE: (Muzip bir halde) Dedem de ne zevksiz adammış. Hem benim ki köyün en yakışıklı erkeği
    ZÜLFİYE NİNE: Gız seni istemeye dedesi de geliyomuymuş?
    AYŞE: Hayırdır nine (yanına yaklaşarak) Ne oldu ki?
    ZÜLFİYE NİNE: (Yarı uyur, yarı uyanık) Aman! Öylesine sorduydum.
    AYŞE: Hadi nine söyle niye sordun?
    ZÜLFİYE NİNE: Sanki onun gönlü de bende.
    AYŞE: Vay be, seksenlik nineye bak, azmış.
    HATİCE: Ne haliniz varsa görün. (Evi derler toplar, bu esnada da kulağı onlardadır.)
    ZÜLFİYE NİNE: Ben senin gibi on tanesini cebimden çıkarırım.
    AYŞE: Nine senden geçmiş. Bi kendine bak, bi de bana bak.
    ZÜLFİYE NİNE: (Kızar) Ne varmış kız halimde (Arkasından giderek terliği torununa fırlatır.) Şırfıntı!



    4. PERDE (KIZ İSTEME)

    (Kapı çalar. Hatice kapıyı açar.)
    HATİCE: Buyrun, hoş geldiniz.
    RECEP: Hoş geldiniz
    ( Büyüklerin elleri öpülür ve oturulur)
    RECEP: Nasılsınız efendim? Keyfiniz nasıl? Afiyettesinizdir inşallah.
    FİKRİ DEDE: Hamdolsun iyiyiz. Sizler nassınız?
    HATİCE: Çok şükür bizler de iyiyiz Fikri Dede.
    (Sessizlik olur)
    RECEP: Eeee! Daha daha nassınız?
    AHMET: İyiyiz iyiyiz hamdolsun.
    (Hatice kızını dürter)
    AYŞE: (Tek tek sorar.) Kahveleriniz nasıl olsun?
    (Herkes orta şeker der)
    FİKRİ DEDE: (Kızı süzerek) Maşallah maşallah
    (Dede kız giderken bastonuyla eteğini kaldırır)
    RECEP: (Öksürür) Ohaa ohaa!
    HACER: Bubama bi şey desene
    AHMET: Buba buba ayıp oluyoo.
    FİKRİ DEDE: (Bastonunu oğluna uzatarak) Sus depeni delerim.
    (Bir sessizlik yaşanır)
    AHMET: Ercep Ağa, goca köyde bi dane delikanlı galmamış.
    RECEP: Yaaa. Öyle oldu, ekmek davası için gençler köyü terk etti.
    (Kız kahveleri getirir, oğlana cilvelenir ve tuzlu kahveyi oğlana verir)
    FERİT: (Tükürür) Aman bu ne! Bu kahve tuzlu.
    FİKRİ DEDE: Höst o kahve benim. Sana ne oluyoo deyus.
    ZÜLFİYE NİNE: (Fikri Dede'ye elini vurarak) Yeter ki sen iste ben sana kahvenin hasını yaparım.
    (İsteme faslına geçilir)
    AHMET: Herneyse, Allah'ın emri peygamberimizin kavliyle gızını istiyoz.
    RECEP: Efendim bu işler aceleye gelmez, hem gençler anlaştıysa bize pek söz düşmez.
    AHMET: (Dedeye bakarak) Vallahi bizimkini övmek gibi olmasını taşı sıksa suyunu çıkarır, elinden her iş gelir, bastığı yeri tir tir titretir. Mal desen onda, mülk desen onda, para desen yine onda.
    RECEP: (Öksürür) Vallahi sizinki aslan gibi ama ya benim kıza ne demeli. Kızım diye söylemiyorum elinden her iş gelir. Bulaşığı, çamaşırı makinadan hızlı yıkar.
    AHMET: Maşallah, kızınız da pek güzelmiş.
    ZÜLFİYE NİNE: Vallahi torunum güzelliğini benden almış.
    RECEP: (Kızına dönerek) Kızım bu aileye gelin gitmek ister misin?
    AYŞE: Sen ne dersen o olur baba.
    ZÜLFİYE NİNE: Olur olur belki de çifte düğün olur. (Herkes şaşırır)
    AHMET: Tamam oldu o zaman. Bu iş fazla beklemeye gelmez. Hemen yüzükleri takalım.
    (Herkes ayağa kalkar, kızın parmağına yüzük takılır. Ahmet Ferit'e yönelir gibi yapıp yüzüğü Fikri Dede'ye takar, bununla birlikte kargaşa yaşanır)
    RECEP: Ne oluyor ya Ahmet Ağa. Ahmet Ağa benim dünyalar güzeli kızımı bu yaşlı moruğa mı layık gördünüz. Bu iş burada biter.
    ZÜLFİYE NİNE: (Fikri'ye vurarak) Gözün kör olsun Fikri.
    (Müzik girer)
    AYŞE: (Ağlar) Ben bu adama varmam. Ben de sanmıştım ki (hıçkıra hıçkıra ağlar)
    ZÜLFİYE NİNE: Sen varmazsan ben varırım bu civana.
    (Şaşkınlık daha da artar)
    FERİT: Madem kızın gönlü bende (yanına doğru gider, omzuyla vurur) kısmetse ben de bu kızı alayım.
    FİKRİ DEDE: (Salonun ortasına doğru gelir) Ne yapen, bizim kaderimizde de (Zülfiye Nine'yi göstererek) bu vamış. (Ağlamaklı bir şekilde) Kime niyet kime kısmet.
    (Fikri Dede Ninenin elinden tutarak çıkar. Daha sonra Ayşe ile Ferit, kızın annesi ile babası ve oğlanın annesi ile babası çıkarlar)
#12.12.2008 00:24 0 0 0