[FONT="Sylfaen"][color="#1e4eb8"]Bil ki
Üzgün Bırakıp Ayrılırken
Caddeler
Kaldırım Taşlarıyla Örtülmüş Uçurumlardır
Bilinçsizce Mırıldanışta Ansızın Hatırlanan
Bir Şarkı Gibidir Dönüşündeki Haz
Uzun Uzun Ağlamak İçin Güdülen Hasret
Bazen Nelere DeÄŸmez
Subaşından Ürkütülmüş Ceylanın
Sekerek Kaçarken Irmağa Saldığı Kader
Sanki Süzülüp Kalbine Gelir
Yanıp Sönen Solgun
Ve Kararsız Işıkları Şehrin
Topraklarda Işıldasa da Yıldızlar Kadar
Gözlerimde Yoğunlaşan Anlamsız Bakış
Takılıp Gölgesine Derinliklerin Uzaklaşır.
Oysa Tayların Körpecik Kuyruğuna
Parlak Yelesine BaÄŸlanan Kurdela
Huylarını Gizlice Dizginlemek İçindir
Ve Bilmediğim Acılar
Yemişine Kuşların Konmadığı Ağaçlar
Sarmaşıklar Altında
Seni Birazdan Ay Batarken Anacağım
Fakat Unutma ki YaÅŸamak
Sonsuz Bir Tadla Onarıyor
Hırçın Bir Çocuğun Isırdığı Elmayı
Nihat Behram