Tatli dil güler yüz

Son güncelleme: 26.01.2009 22:22
  • Insan olarak hepimiz Yüce Allah'in yeryüzünde mükerrem olarak yarattigi varliklariz. Allah Teâla gerek vücudumuzu gerek ruhumuzu her türlü güzelliklerle donatmis ve ayrica kainattaki bütün güzellikleri de bizlere emanet etmistir. Bütün bu güzelim nimetlere insanoglu lâyik görülmüstür. Tabiatiyla Alllah Teala'nin bu kadar deger verdigi insana bizim de deger vermemiz, onu sevindirmemiz gerekmektedir. Taktir edilecegi gibi bir insani sevindirmenin en kolay ve en külfetsiz yolu, ona karsi sevgi ve saygi göstermektir. Sevgi ve sayginin tezahürlerinden biri de süphesiz muhatabina karsi tatli dil ve güler yüzlü olmaktir.

    Kizginlik ve öfke makbul bir haslet degildir. Marifet öfkesini yenebilmektir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.v.), bir hadislerinde söyle buyurmaktadir: "Gerçek pehlivan güreste gâlip gelen degil, kizginlik aninda öfkesini yenendir." (Buhârî, Edeb 76).

    Insanlar kiligiyla karsilanir, konusmasiyla ugurlanirlar. Tatli dilli ve güler yüzlü olmak etrafa nese ve huzur dagitirlar. Baskalarina nese ve huzur dagitanlarin kendileri de mutlu ve huzurlu olur, bu neseden pay alirlar. Esasen gönlü genis, güler yüzlü hos sohbetli olmak dinimizin de emridir. Nitekim Kur'an-i Kerim'de, "Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, ne yeri yarabilirsin, ne de boyun daglara erisebilir" buyrularak gurur ve kibir yasaklanmis, Aksine insanin alçak gönüllü ve mütevazi olmasi tavsiye edilmistir.

    Tatli dil yilani deliginden çikarir derler. Bu söz gerçekten çok yerindedir. Süphesiz bu söz tatli dilli olmanin önemini anlatmaktadir. Tatli dil ve güler yüz gerçekten etkili bir davranis biçimidir. Bu baglamda Günes ile rüzgarin hikayesi çok ibretlidir. Günes ile rüzgar kendi aralarinda sen güçlüsün yok ben güçlüyüm seklinde tartismaya baslamislar. Rüzgar asagida yürüyen bir adami göstererek su adamin ceketini kim çikartabilirse o güçlüdür, demis ve esmeye baslamis..., rüzgar estikçe adam ceketine daha da sarilmaya baslamis. Rüzgar siddetini artirdikça adam çikarmak yerine ceketine daha da sarilmis bir türlü birakmamis. Günes, rüzgara, çikaramadin, sen kenara çekil! Bak, ben onun ceketini nasil çikartacagim! Diyerek, tatli tatli isitmaya baslamis. Günesin isittigini gören adam, önce ceketinin dügmelerini çözmüs daha sonra da ceketini çikarip omzuna atmis. Görüldügü gibi kabalik ve sertligin yapamadigini, nezaket ve zarafet becermistir.

    Iste bu nedenle olmalidir ki, Allah Teâla sevgili peygamberimize yumusak sözlü ve tatli dilli olmasini ögütlemektedir. Bakiniz Kuran-i Kerim'de sevgili peygamberimize hitaben söyle buyrulmaktadir: "Sen rabbin yoluna Insanlari hikmet ve güzel ögütle davet et..", (Nahl Sûresi, 125), Bir baska âyet-i kerîme'de de, "Sayet sen insanlara sert ve hasin davransaydin etrafinda kimse kalmaz dagilirdi" denilmektedir.

    Allah'in sevgili peygamberi bile sert davrandiginda etrafinda kimseyi bulamayacak olursa, bizlerin kaba ve sertlikle dost ve arkadas bulmamiz asla mümkün degildir.

    Üstelik kabalik ve sertlik makbul bir davranis da degildir. Aksine kinanmistir. Diger taraftan tatli dilli güler yüzlü olmak, Dinimizce sadaka vermek kadar sevap sayilmistir. Nitekim Sevgili peygamberimiz bu konuda söyle söylemektedir: "Insanlarin, her gün günes yeniden dogdugunda vücutlarindaki eklem sayisinca sadaka vermeleri gerekmektedir. Dargin olan iki kisinin arasini düzeltmek sadakadir. Bir insanin esyasini aracina yüklemesine yardim etmek de sadakadir. Güzel ve hos söz de sadakadir. Namaza giden bir kimsenin attigi her adim bir sadakadir. Yol üzerinde insanlara eziyet veren bir engeli kaldirmak sadakadir." (Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 2767)

    Evet bir insanin vücudunda yüzlerce eklem yeri bulunmaktadir. Bunlarin her biri için sadaka vermek çogumuz için mümkün degildir. Ancak yüce dinimiz o kadar rahmet kaynagidir ki, yukarida saydigimiz davranislari da sadaka saymaktadir. Güzel ve hos söz de sadaka yerine geçmektedir. Hatta sevgili peygamberimiz, "Yarim hurma da olsa sadaka vererek cehennem atesinden korunun. Sayet onu da bulamazsaniz biliniz ki, güzel söz de bir sadakadir" buyurmaktadir (Buhari, Edeb 34).

    Baskalarina belki maddi anlamda sadaka vermemiz mümkün olmayabilir. Ancak güler yüz göstermek, güzel söz söylemek için bir engel bulunmamaktadir. Dostlarimiza, arkadaslarimiza, birlikte oldugumuz veya herhangi bir nedenle karsilastigimiz insanlara pekala güler yüz gösterebiliriz. Bu sayede hem dostluk ve arkadasligimiz pekisecek, hem de sevap kazanmis olacagiz. Kaldi ki, ruh saglimiz açisindan da bu davranislarimizin pek çok yarari bulunmaktadir.

    Abuk çehreli, kaba ve sert olmak ciddiyet demek degildir. Tevâzu sahibi, alçak gönüllü ve güler yüzlü pek çok kimse arasinda da gayet ciddi insanlar mevcuttur. Süphesiz insanlar her an ayni sekilde olamazlar. Kaldi ki, bu normal bir davranis da degildir. Ancak genel olarak nasil davranirlarsa, akillarda ve gönüllerde o sekilde bir izlenim birakirlar. Örnegin genelde neseli bildigimiz bir arkadasimizi, bir gün üzüntülü ya da dertli bir halde görsek dahi, o kisiye karsi bizim yargimiz yine degismeyecek o, yine bellegimizde neseli ve sevecen biri olarak kalacaktir. Bu izlenimlerin hayatimizdaki rolü ise oldukça önemlidir. Is hayatimizda, aile yasantimizda, toplum içerisinde bu davranislarimizin olumlu ya da olumsuz pek çok sonuçlariyla karsi karsiya kalmaktayiz.

    Karsilastigimiz insanlarla selamlasmak, merhabalasmak, onlarin hal ve hatirlarini sormak , o insanlara güler yüz göstermek veya tebessüm etmek hem ikili iliskilerde, hem de toplum arasinda sayginligimizi artiracak ve pek çok hayirli sonuçlara vesile olacaktir. Süphesiz bize bu konuda yine en güzel örnek sevgili peygamberimizdir. O kolay kolay kizmaz, kimseyi incitecek agir sözler söylemezdi. Bu konuda kendisine on yila yakin bir zaman hizmet eden Enes b. Mâlik (r.a.), sunlari anlatmaktadir: Allah Resûlüne hizmetim süresince o bana asla kizmadi, yapmadigim bir is için "neden bunu yapmadin" bile demedi. (Ebû Dâvûd, es-Sünen, "Kitâbü'l-Edeb", 1).

    Yine hadis kaynaklarinda yer alan bilgilere göre, sevgili peygamberimiz konusurken sürekli tebessüm eder, mübarek yüzünden tebessüm hiç eksik olmazdi. (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV,191).

    Gönlünüz hos, gözünüz daima aydin olsun.

    Yrd.Doç.Dr. Mustafa Karatas
#26.01.2009 22:22 0 0 0