ödevime yardım eder misiniz?...

Son güncelleme: 07.03.2009 15:56
  • azınlıkların kurduğu zaralı cemiyetler ile ilgili bilgiye ihtiyacım var...

    net amca bana bu konuda yeterli bilgiyi vermedi...

    ne kadar çok çeşitli bilgi ve kaynak olursa benim için o kadar faydalı olacak...

    mavri mira, pontus, alyans ve benzeri cemiyetler hakkında paylaşımlarınızı bekliyorum.
#29.01.2009 12:05 0 0 0
  • 30 Kasım 1918?de Mondros Mütareke Antlaşmasının imzalanmasından hemen sonra, 1 Aralık 1918 gününden itibaren galip emperyalist devletler tarafından Osmanlı

    toprakları işgal edilmeye başlanır. Bu işgallerin yanı sıra, bir yandan da gerek

    azınlıklar ve gerekse yerli işbirlikçiler tarafından işgalci emperyalist

    devletlerden himaye veya bağımsızlık talep eden dernekler kurmaya başlanır.



    İngilizlerin himayesini sağlamak için Müslüman Osmanlı vatandaşları tarafından

    İngiliz Muhipleri Cemiyeti, ABD?nim himayesini sağlamak için Wilson Prensipleri

    Cemiyeti kurulup, arzulanan devletlerden himaye istenilir. Kezâ, kendini Türk
    kabul

    etmeyen veya Millî Mücadeleye karşı olan teslimiyetçi bazı kişiler tarafından
    etnik

    nitelikli ayrılıkçı dernekler kurulur ve emperyalistlere başvuru yapılarak

    kendilerine himaye veya bağımsızlık talep edilir..


    Bütün bu ihanet ortamı içinde, Rumlar da emperyalistlerden aldıkları taviz ve

    talimatlar ile yoğun ve süratli bir şekilde İstanbul?da ve Anadolu?da daha
    önceden

    devam eden teşkilatlanmalarını geliştirmeye çalışıp, yeni dernekler ve komiteler

    kurarlar. Türklüğü kabul etmeyenler o hale gelirler ki, Ermeni Rum?la, Kürt

    Ermeni?yle, Yahudi Rum?la vs ittifaklar oluşturup, adeta avdan bir parça kapma

    yarışı gibi herkes ülkenin bir bölgesini ele geçirmeye veya bir yerlere
    bağlanmaya

    çalışır.



    Mondros mütarekesinden sonra ortaya çıkan bu pay kapma yarışında, Fener
    Patrikhanesi

    ve Rumlar da geri kalmayarak, hatta en aşırı ve fanatik bir şekilde, bu ortamı

    Megali İdea için tarihî bir fırsat olarak görürler ve süratle bir takım
    faaliyetlere

    başlarlar. Bu amaçla Osmanlı Rumları, hemen ?Millî Komite? adında bir teşkilat

    kurarak, düzenli mücadeleye girişirler. Komitenin adındaki millî kelimesi, Rum

    emellerini ifade eder. Bir Bu komite ile Fener Patrikhanesi arasında ilişkileri

    düzenlemek amacıyla Patrikhane içinde ?Patrikhane Merkez-i Millî Komitesi?
    kurulur

    (1).



    Millî Komite, daha kurulur kurulmaz, komite yetkilileri 2 Aralık 1918 tarihinde

    Amiral Colthorpe ile görüşerek çalışmalarına destek isterler. Bir süre sonra,
    Rum

    Edebiyat Cemiyeti, Clemenso ve Poincaré?yi cemiyete üye kaydeder; 28 Aralık 1918

    tarihinde yaptığı toplantıda da Wilson, L.George, Balfor ve Venizelos?u fahrî

    üyeliğe seçer (2).



    Millî Komite, bu arada Patrikhane?den, daha etkin olmasını ister ve o bunun
    üzerine

    Patrikhane, Osmanlı hükümeti ile bağlarını kopartarak adeta Yunanistan?a
    bağlıymış

    gibi çalışır (3).



    Bu süreçte meydana çıkan başlıca Rum kuruluşları şunlar olur: Rum Matbuat
    Cemiyeti,

    Rum İzcilik Teşkilatı, Rum Muhacirin Cemiyeti, Rum Tüccar Cemiyeti, Rum Küçük
    Asya

    Cemiyeti, Rum Edebiyat Cemiyeti ve Rum Pontus Cemiyeti (4). Ayrıca, İstanbul?un

    Yunanistan?a ilhakı ve eğer ilhak gerçekleşmezse Rumlara özerklik verilmesi

    hususunda çalışmak üzere ?Yeni Hayat? adında bir Rum Kulübü kurulur (5).



    Ayrıca bu derneklerin adeta bir merkezi gibi olan, Patrikhane?ye bağlı faaliyet

    yürüten Mavri Mira Cemiyeti ve onunla ilişki halinde olan Pontus Cemiyeti ve
    daha

    bir çok teşkilat kurulur.



    Mavri Mira, ?Kara Baht? veya ?Kara Kader? demektir. Bu cemiyet, esas olarak
    Fener

    Rum Patrikhanesi ve din adamları ile Yunan hükümetinin destek ve yardımları ile

    kurulur. Cemiyet, on iki Rum cemiyetinin kendi aralarında birleşerek yeni bir

    cemiyet kurmaları suretiyle ortaya çıkar. Cemiyet?in başkanı önce Patrik vekili,

    sonra seçim oyunları ile Patrik olan Doreteos?dur. Mavri Mira Cemiyeti?nin
    amacı,

    Megali İdea emelini gerçekleştirmek maksadıyla İnebolu?dan Muğla?ya kadar
    çekilen

    bir çizginin batısında kalan İstanbul, Trakya ve Batı Anadolu?nun Yunanistan?a

    ilhakı için gerekli zemini hazırlamaktır (6). Aşağıda değineceğimiz üzere, Rum

    çetelerini oluşturma ve bunlara silah temini ile bu çetelerin insanlık dışı

    faaliyetlerini, Mavri Mira Cemiyeti yürütür.



    Cemiyet, diğer yandan da Kuzey Anadolu?da bir Rum Devleti kurmak için uğraşan
    Pontus

    Cemiyeti ile irtibat halinde bulunur. Kezâ, Yunan Kızılhaç?ı ile Yunan Göçmenler

    Komisyonu da, Mavri Mira Cemiyeti?nin emir ve talimatları ile çalışır.



    Patrikhane ve Rumlar, aynı zamanda Ermenilerle de yoğun ilişkilere girerler ve

    Birinci Dünya Savaşı?nın başında ortaya çıkan Ermeni-Rum beraberliği, Ermeni

    Patriği Zaven Efendi?nin çabalarıyla doğrudan Osmanlı devletine ve Türklüğe
    karşı,

    bir dayanışmaya dönüşür. Bu amaçla Mütarekeden hemen sonra 6 Aralık 1918?de Rum

    Ermeni Birliği Komitesi kurulur. 4 Ocak 1919 tarihinde Büyükada?da (muhtemelen

    Ruhban Okulu?nda), Türk?e karşı birleşmek ve daha etkin bir mücadele yapmak

    amacıyla bir toplantı yapılır. 8 Şubat 1919?da Fatih?e özenerek ve ona nispet

    yaparcasına beyaz at üzerinde İstanbul?a giren Fransız General Franchet d?Esperey?i

    Rumlar ve Ermeniler taşkınlığa varan bir coşkuyla karşılarlar. d?Esperey, iki
    hafta

    sonra, Büyükada?yı (Ruhban Okulu?nu) ziyaret eder. İki Patrik genellikle
    birlikte

    harekette bulunurlar. Meselâ 1919 Ağustos?unun son günlerinde Ermeni ve Rum

    Patrikleri İstanbul?a gelen General Harbord?u birlikte ziyaret ederler (7).



    Ermeni Patriği Zaven Efendi de Rum Patriği gibi, Türk düşmanlığının başını

    çekenlerdendir. Öyle ki, Zaven Efendi, ikide bir Ermeni katliamı suçluları
    olarak

    listeler düzenleyerek, Damat Ferit Paşa?nın eline verdirir, Damat Ferit Paşa da

    listeleri hiç araştırma yapmaksızın, yine bir azılı Türk düşmanı olan Nemrut

    Mustafa Paşa?nın Divanıharbine havale eder. Boğazlıyan Kaymakamı şikayet eden de

    Zaven Efendi?dir (8).



    Bütün bu gelişmeler içinde, Mavri Mira Cemiyeti, Etniki Eterya?nın devamı

    niteliğinde bir kuruluş olarak faaliyet gösterir. Rumları silahlandırarak
    çeteler

    oluşturur ve tedhiş olayları düzenler. Kurulan Rum çeteleri Türk köyleri ve

    kasabalarında katliamlar yapar. Çete faaliyetleri Ege, Marmara Denizi Kıyıları
    ve

    Trakya çevresine kadar yayılır (9). Şehirlerde ve köylerde, katliam ve hırsızlık

    yapak, halkı taciz ederler.



    Mondros Mütareke Antlaşması?ndan sonra, sadece Rumlar değil, İngilizlerin tahrik
    ve

    teşviki ile Yunanistan sürekli olarak Anadolu?yu işgal etmek ve ele geçirmek
    hayâli

    ile yaşar. Türkiye?deki Rumlar da hep bu hayali kurarlar. Venizelos Batı

    Anadolu?ya, Trakya?ya ve Kıbrıs, Rodos ve Ege adalarına tamamen hakim olmak için

    çalışır. Ege kıyılarına ve Trakya?ya Rum nüfus iskan edilmeye başlanır. Rum

    nüfusunu çok gösteren raporlar düzenlenir.



    Fener Rum Patrikhanesi, Rumlara silah temini ve çete oluşturma faaliyetine devam

    ederken, İstanbul?da, Rum çocukları ile Türk çocuklarını taciz ettirir,
    sokaklarda

    onlara taş attırır, hakaret ettirir (10).



    İzmir?in işgal edilmesinden sonra Patrikhane temsilcileri İtilaf Devletleri
    Yüksek

    Komiserlerine birer mektup sunarak, İzmir?in Yunan ordusu tarafından işgal

    edilmesine izin verilmesinden dolayı sevinçlerini belirtirler ve teşekkür
    ederler.

    Bu mektuplarla ilgili olarak Rum gazetelerin verdiği habere göre, Patrikhane,

    mektuplarda, Türkiye Rumlarının her zaman ve ?Türklerin bütün işkencelerine
    rağmen?

    Yunanistan?a bağlı kaldıklarını ve İngiltere, Fransa ve Amerika?yı
    desteklediklerini

    ifade ederler (11). Ki muhtemelen bu mektupları da Doreteos ve adamları

    göndermişlerdir.



    İzmir Rum Metropoliti Hrisostomos, altın sırmalı bir elbiseyle ve arkasında bir
    grup

    papazla Albay Zafiru?ya gelip, ?Hoş geldiniz? derler ve diz çökerek Yunan
    bayrağını

    hürmetle öpüp tuz dökerler. Heyecanlı bir şekilde konuşma yapan Hrisostomos,

    konuşmasında; ?Yunan milletinin 3000 yıllık bir ayrılıktan sonra ve buradaki

    ırkdaşlarını Türklerin zulmünden ve esirlikten kurtardıklarından dolayı Tanrı?ya

    minnet ve şükran duygularını? sunar. Hrisostomos, sevinç gözyaşları içinde
    gelenleri

    takdis eder (12).



    İzmir?in işgali, sadece Rumlar tarafından sevinçle karşılanmaz; bu işgal aynı

    zamanda diğer bir çok cemaat liderlerinin de gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasına

    sebep olur. Meselâ, İzmir?in işgali münasebetiyle, İzmir Ermeni cemaati
    tarafından

    Venizelos?a bir kutlama telgrafı çekilir. Venizelos ta verdiği cevapta: ?Eminim
    ki,

    İzmir?in Yunan askeri tarafından işgali, Ermeni cemaatine bir hürriyet ve
    eşitlik

    devresi açacaktır? der. Öte yandan işgalden sonra, Musevi liderlerinden Durdoğlu

    Efendi, 10 Haziran 1919?da İzmir Punto?da lunaparkta İzmir?deki yüksek rütbeli

    Yunan subayları şerefine mükellef bir ziyafet verir ve ?işgalin mesut bir olay

    olduğunu? söyler (13).



    Daha önce Rum çeteleri tarafından Türklere karşı yapılan hareketler, İzmir?in

    işgalinden sonra, işgalle gelen Yunan askerleri ile birlikte büyük bir zulme,

    işkenceye ve katliama dönüşür. Fakat, Avrupa tarihçileri, Türklere yapılan diğer

    katliam ve zulümlerde olduğu gibi, bunu da görmemezlikten gelirler.



    Patrikhane, Türk düşmanlığı ve Türkiye?yi ele geçirme faaliyetlerini giderek

    artırır. Hatta Temmuz 1919?da, Patrikhane kapısına çift kartallı Bizans ve Yunan

    bayrakları çekilir(14).



    Patrikhane?de her ne kadar, Statükocu grup ile Venizelosçular arasında özellikle

    Patrik seçimlerine Yunanlıların da katılıp katılmaması tartışmalarında ortaya

    çıkar. Sonunda Patrik Vekili Doreteos?un etkinliği ile Venizelosçular üstün
    gelir

    ve Patrikhane Nizamnamesinin değiştirilmesi amacıyla Patrik seçimlerini boykot

    kararı çıkar (15).



    Patrikhane?nin, Venizelos?ın emirleri altında tam bir ?fesat yuvası? olarak

    çalışan, Patrik Vekili seçilen ve Yunanistan emrinde çalışan Patrik Vekili
    Doreteos

    ile sağlanır. Öyle ki Megali İdea hayaliyle gözü dönmüş olan bu Doreteos, daha 9

    Mart 1919 tarihinde; ?Patrikhane ile Osmanlı hükümeti arasındaki münasebetleri

    kesen ve Rumları tebaa görevlerinden affeden? bir bildiri yayınlar (16).



    Yine aynı Doreteos, Gregoryen Ermeni Patriği ile birlikte, 3 Temmuz 1919?da

    İstanbul?daki İngiliz Yüksek Komiserliği?ne şu ortak dilekçeyi verirler:



    ?Asayişsizlik? Türkiye?de? bu son zamanlarda özel surette edişe ve telaşı mucip

    olmuştur. Millî Savunma bahanesi altında Hıristiyanlara saldırmaları için
    çetelerle

    milisler teşkilatlandırılmıştır... Bâbıâlî? bu hareketi doğrudan doğruya

    desteklemektedir. Osmanlı hükümet adamları yeniden kitle halinde adam
    öldürmelerin

    önüne geçmek için, vatanseverlik duyguları hırpalanmış olan Türk milletinin
    heyecan

    halinin dikkate alınması lüzumunu, Müttefiklerin göz önünde tutmalarını teminen,

    ileri sürüyorlar. Asayişsizlikten esas itibariyle, Türk hükümeti sorumludur.
    Doğu

    Hıristiyanlarının koruyucusu ve mazlum milletlerin kurtarıcısı olan
    Müttefiklerin

    münasip görecekleri tedbirleri almaları için dileklerimizi ortaya koymamız
    hususuna

    müsaadelerini rica ediyoruz.? (17)



    İşte işgalcilere, bu dilekçeyi veren Doreteos, bu sıralarda kurulan Mavri Mira?nın

    başı olduğu gibi, öte yandan aşağıda değineceğimiz üzere, Kasım ayında da

    Venizelos?un talimatlarıyla Patrik seçilir.



    Mustafa Kemâl, 22.8.1919 tarihli ?çok gizli? kaydını taşıyan genelgesinde Mavri
    Mira

    hakkında şu tarihî bilgileri verir:



    Çok gizli tutulacaktır.

    Erzurum, 22.8.1919



    GENELGE



    Pek sağlam kaynaklardan elde edilen bilgilere göre (İstanbul) Rum
    Patrikhanesinde

    Mavri Mira adında bir kurul oluşmuştur. Bunun başkanı Patrik Vekili Doreteos,

    üyeleri: Atenagoras, Enez Metropolidi, Yunan Kaymakamı Giritli Katekhakis,

    Katelopulos, Dipasimas, Ayinpa, Polimitis, Siyari adındaki kimselerdir.



    Kurul doğrudan doğruya Venizelos?tan talimat alıyor. Rumların ve Yunan
    Hükümetinin

    para yardımıyla, pek büyük bir sermayesi vardır.



    Görevi, Osmanlı illeri dahilinde çeteler oluşturmak ve yönetmek, mitingler ve

    propaganda yapmaktır. Yunan Kızılhaç?ı da bu Mavri Mira kuruluna bağlıdır.
    Görevi

    görünüşte göçmenlere bakmak gibi insanî bir perde altında çete teşkilatı yapmak,

    ihtilal düzenini hazırlamaktır. Bu suretle tıbbî ilaçlar ve sağlık gereçleri adı

    altında silah, cephane ve teçhizatı, Osmanlı ülkesine sokmaktır. Hatta resmî
    Göçmen

    Komisyonu da Mavri Mira kuruluna tâbidir.



    İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsoloshanesi, silah ve cephane deposu halini

    almıştır ve hatta kiliseler ibadet yerinden çok askerî ambarlar gibi

    kullanılmaktadır.



    Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira kurulu tarafından satın alınmıştır.



    Rum ok ullarının, önceden bizim yapıp ta tam şimdi sırası iken maalesef terk

    ettiğimiz, izci teşkilatları tamamen Mavri Mira kurulu tarafından
    yönetilmektedir.

    İstanbul, Bursa, Bandırma, Kırkkilise, Tekirdağ ve bunlara bağlı yerlerde izci

    teşkilatı tamamlanmıştır. İzciler yalnız çocuklar değildir. Yirmi yaşını aşkın

    gençler de dahildir. Anadolu?da Samsun ve Trabzon, cephane dağıtım yeridir.
    Uygun

    bir halde bir yelkenli Yunan gemisi, durmuş bir halde cephane ve silahlarla
    yüklü

    olarak bu yerlerde bulundurulacaktır. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı

    gibidir. Mustafa Kemâl (18)



    Patrikhane?nin Yunan emellerine en iyi şekilde hizmet etmesi için, seçimlerin

    boykotundan sonra istenilen şekilde Patrikhane yönetiminde yeni düzenlemelere

    gidilir. Yunanistan?a daha iyi hizmet edeceğine inanılan ve Mavri Mira?nın
    başkanı

    olan Doreteos, Kasım 1919?da Patrik yapılır. Böylece Fener Rum Patrikhanesi
    giderek

    kendine ?Doğu Büyük Kilise Merkezi? sıfatıyla bir bağımsızlık havası vererek
    uluslar

    arası ilişkilere girmeye başlar. Bunun yanı sıra, içeride, yani Türkiye?de ise
    tam

    anlamıyla bir ihtilal faaliyeti zemini hazırlamaya girişir (19).



    Mustafa Kemâl Harbiye Nazırı Cemal Paşa?ya gönderdiği 8 Kasım 1919 tarihli Fener
    Rum

    Patrikhanesi hakkındaki raporunda da şu bilgileri verir:



    ?Geçen ay kiliselerin yönetim kurulu seçimi yapılmış, bir çok Yunanlı kimse
    yönetim

    kurulu üyeliğine seçilmiştir.



    Rum Patrikhanesi Yunan elçiliğinden aldığı emir üzerine kilise kurul

    mütevellilerinden başka kırk kişilik (başka) bir kurul seçtirmiş ve bunlara
    İstanbul

    Rum mebusları adını vermiştir. Bu kurulun görevi, İstanbul meselesi konferansta
    söz

    konusu olunca propaganda için uygun görülecek kişilerin Paris, İngiltere,
    İsviçre,

    Yunanistan?a izâmile tahrikat ve teşvikatta bulunmak umum Rumlar adına
    İstanbul?un

    ilhakını sarf-ı mesaide bulunmak ve Yunanistan?dan gelem emirleri uygulamak ve
    sevk

    edilen çeteleri icab eden yerlere i?zam velhasıl hukuk hakimiyet-i Osmaniye ile

    gayr-ı kabil-i ahval ve harekatı idare etmektir. Kurul İzmir?e de gönderileektir.



    Yunanlı Miralay Aleksandros Simrafa?daki 12 gün önce buraya gelerek Elçilikte
    Yunan

    hafiye zabitasının İstanbul teşkilatına memur olmuş ve işe başlamıştır. Görevi

    bitince Atina?ya gidecektir. Bunun bir kaymakam, iki mülazım, iki yüzbaşı
    yardımcısı

    vardır. Bu yardımcılardan Yüzbaşı Dirikis Kalokilas bu günlerde Zalpili adlı
    Torpido

    ile Pontus Cumhuriyeti hükümetinin jandarma teşkilatını tensik etmek üzere
    Trabzon

    cihetlerine hareket edecektir.? (20)



    Yeni Patrik Doreteos, Kasım ayında Batı kiliseleri ile temasa geçer ve onların

    desteğini almaya çalışır. Türkiye?deki Rum Okullarından Türkçe dersleri
    kaldırılır.

    İtilaf Devletleri ve Yunan Donanmasının karşılanması için Rum okulları tatil
    edilir.

    Bu arada diğer işgalci emperyalist devletlerin yetkilileri ile temas kurulmaya

    çalışılır. İstanbul?daki Yunan ateşemiliteri işgal güçleri ile Patrikhane
    arasında

    irtibat subayı görevini yapar. Patrikhane, devamlı olarak Yunan Konsolosluğu ile

    işbirliği içinde bulunur. Yunan Konsolosu, İstanbul Rumlarının Osmanlı Devletine

    vergi vermemeleri için onlara sahte Yunan pasaportları düzenler. Tabi bu

    faaliyetler, para yardımları ile de sürekli olarak desteklenir. Para yardımları

    İstanbul?daki Özel Teşkilat?a yapılır. Amerika?da oturan İstanbul kökenli bir
    Rum

    olan Nikopulos, 4 milyon Drahmi bağışlar. Kezâ, Venizelos, propaganda
    faaliyetleri

    için birkaç milyon Drahmi ile ayrıca Yunan İçişleri Bakanı?nın Anadolu ve Rumeli

    göçmenlerinin yerle

    ştirilmesi için ayırdığı yarım milyon Drahmiyi bu Özel Teşkilat?a tahsis eder.

    Patrikhane?nin gücünü artırmak için ruhanî kadrosunun takviyesi amacıyla Drama,

    Amasya, Ankara, İnoz, Viz, Çanakkale, Trabzon ve Kayseri metropolitleri
    İstanbul?a

    getirilerek Ruhanî Meclise üye olarak iştirak ettirilir (21).



    Patrikhane, Rum çetelerini korumak amacıyla, bu eşkıyalara göçmen olduklarına
    dair

    resmî belgeler düzenleyip verir. Nitekim bu durum, Osmanlı polisi tarafından
    tespit

    edilir ve belge verilen kişilerin göçmen değil, çete üyesi olarak
    görevlendirilen

    kişiler olduğu anlaşılır (22).



    Türkiye?deki Rum din adamlarının niyet ve düşüncelerini, İznik Başpiskoposu

    Vassilios bu sıralarda verdiği beyanatında şöyle dile getirir: ?Geride bir tek

    ferdi kalmamak üzere Türklerin tamamiyle yok olmasını ne kadar isterdim.? (23)



    Fener Patrikhanesi, Bizans?ı diriltme hayaliyle yaşar. Fener Patriği, Doreteos,
    14

    Şubat 1920 tarihinde L.George?a yazdığı mektupta; ?İstanbul?un Türklük ile

    alâkasının kalmadığını ve Yunanistan ile birleşmek istediklerini? açıkça ifade
    eder

    (24).



    Kısacası, Fener Rum Patrikhanesi ve Türkiye?deki diğer Rum din adamları, Millî

    Mücadele süresince, din adamlığı ile ilgisi olmayan fanatik ve gözü dönmüş bir

    şekilde Türk düşmanlığı yapıp, Yunanistan?a hizmet ederler.



    İşte bütün bunlardan dolayı da Mustafa Kemâl, 20 Ocak 1923 tarihinde Hakimiyet-i

    Milliye gazetesinde yayınlanan beyanatında, Fener Rum Patrikhanesi hakkında
    tarihî

    bir tespit değeri taşıyan nitelikte şunları söyler:



    ?Bir fesat ve hiyânet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken,

    uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refâhı için de

    uğursuzluğa ve felâkete sebep olan Rum Patrikhanesi?ni artık topraklarımız
    üzerinde

    bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilâtı memleketimizde muhafaza etmeye bizi mecbur
    etmek

    için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir.



    Türkiye?nin, Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde bir sığınılacak yer göstermeye
    ne

    mecburiyeti var?

    Bu fesat ocağının gerçek yeri, Yunanistan değil midir? Büyük Millet Meclisi

    tarafından yönetilmekte olan yeni Türkiye, Babıâlî?nin yönetimi altındaki eski

    Osmanlı İmparatorluğu değildir.



    Yeni Türkiye; şeref ve haysiyet, kudret ve kuvvetini müdrik ve haklarını koruma
    için

    mevcudiyetini tehlikeye atmaya hazır ve âmadedir.? (25)



    Mustafa Kemâl, bundan dört yıl sonra 1927 yılında verdiği Nutuk?ta da Mavri Mira

    hakkında şöyle söyler:



    ??memleketin her tarafında Hristiyan unsurlar, gizli veya açıktan açığa kendi
    özel

    emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devletin bir an önce çökmesine
    çalışıyorlar.



    Daha sonra elde edilen gerçek bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki,
    İstanbul

    Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira Heyeti, iller dahilinde çeteler kurmak
    ve

    idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Kızılhaç'ı ve

    Resmî Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Heyeti?nin çalışmalarını kolaylaştırmakla

    görevli. Mavri Mira Heyeti tarafından idare olunan Rum okullarının izci

    teşkilâtları, yirmi yaşından büyük gençler de dahil olmak üzere her yerde
    kuruluşunu

    tamamlıyor.



    Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Heyeti ile hemfikir olarak çalışıyor.

    Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.



    Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde kurulmuş ve İstanbul?daki
    merkeze

    bağlı Pontus Cemiyeti kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor.? (26)



    Ama maalesef, Patrikhane?nin Mavri Mira cemiyeti, Türkiye?de bugüne kadar
    ayrıntılı

    bir şekilde Patrikhane ve Yunan arşivleri araştırılarak başlı başına ve kapsamlı
    bir

    inceleme konusu yapılmamıştır! Ve bazı çalışmalar içinde Mavri Mira hakkında

    yazılanlar da maalesef Atatürk?ün tarihe geçirdiği kayıtlardan fazla bir bilgi

    ortaya koyamamışlardır. Bu sebeplerle, üniversitelerimizde bu konunun derhal ve
    bir

    çok yönden tez olarak verilerek araştırılmasının sağlanılmasını bekliyoruz!



    Burada bir bilgi notu olarak şu hususu da aktaralım ki; mevcut uygulamaya göre

    Fener Rum Patrikhanesi?ne Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir kişinin

    getirilmesi gerekirken, 1947 yılında ABD?den Athenagoras adlı bir Patrik

    gönderilir. Athenagoras, Fener Rum Patrikhanesi?nin Patriği olur. 12 Temmuz 1947

    tarihinde ?Marshall Yardımı? olarak anılan Yardım Antlaşmasını imzalayan
    Hükümet,

    Athenagoras?ı da, işi usulüne uygun hale getirmek için, bir gecede Türkiye

    Cumhuriyeti vatandaşı yapar. İşte bu Athenagoras?ın, Mavri Mira Cemiyeti?nin
    üyesi

    olan Athenagoras ile aynı kişi olduğu söylenilmektedir!..(27)
#29.01.2009 13:28 0 0 0
  • Büyük Eser NUTUK'u Okumanı Tavsiye Ederim KopyaLa Yapıştırdan Daha FaydaLı oLacaktır Sana Emin oL
#30.01.2009 14:11 0 0 0
  • Şimdiki öğrenciler çok hazırcı,armut piş ağzıma düş istiyorlar.Evlat sana bu ödevi veren hoca,kaynaklarını da vermiştir,sen arayıp bulacaksın,ne o öyle cami kaısında dilenir gibi milletten yardım istiyorsun.Hadi başka kapıya,burada milleti,kendi rahatın için rahatsız etme.
#07.03.2009 15:56 0 0 0