Maskeli Baba

Son güncelleme: 05.02.2009 16:32



  • Maskeli Baba


    "Hadi çabuk ol bugün de geç kaldım. Ne biçim kadınsın be! Bir kahvaltıyı bile hazırlayamadın. Ben gidiyorum."

    Baba kapıyı sert bir şekilde çarparak çıktı. Anne şaşkın bakışlarla babanın arkasından bakakaldı. Ne olmuştu da böyle kızmıştı. Bir türlü anlamamıştı. Pelin'in saçlarını tarıyordu. Küçük kızı okula göndermeye hazırlanıyordu ki kapının çarpması beyninde yankılandı. Kızı ve kendisi titreyen küçük kalpleriyle babanın arkasından şaşkın gözleriyle birbirine baktılar. Pelin ise üzgün bir şekilde annesine; "Ne oldu anneciğim, babam niye kızdı?" dedi. Annesi; "Bilmiyorum tatlım, belki canı bir şeye sıkılmıştır. Hadi şimdi sen okuluna koş bakalım Allah zihin açıklığı versin"

    Pelin annesinin yüzündeki gökkuşağından devşirdiği renklerle neşe içinde "Allah'a ısmarladık anneciğim" diyerek okula doğru ilerledi.

    Kadir bey sinirle evden çıktıktan sonra, arabasına binip doğruca işe gitmişti. Daireye vardığında yüzündeki gerginlik gitmişti. Yandaki büfeden sipariş ettiği tostu yiyerek, midesinin aklına hükmetmesini önlemeye çalıştı.

    O sırada içeriye bir bayanla, bir erkek girdi. "Günaydın Kadir Bey" dediler. O da; "Günaydın Ayşe hanım günaydın Zeki bey" diyerek güler yüzle onlara karşılık verdi. Bu sırada bir kuş pencereye konmuş cıvıl cıvıl ötüyordu. Temmuz ayının sıcaklığı daha sabahın erken saatlerinde kendisini hissettiriyordu.

    Kadir bey ve arkadaşları bilgisayarların başına geçmişlerdi. O sırada içeriye hafif göbekli, orta boylu, başının ön tarafı saçsız bir bey girdi. Yanında küçük bir kız vardı. Kadir bey ayağa kalktı. Sırıtkan bir yüzle adama doğru seslenerek; "Günaydın müdür bey. O küçük hanım da gelmiş. Nasılsın Nilüferciğim" dedi.

    Kız babasının arkasına saklandı. Müdür de gayet soğuk bir şekilde; "Günaydın Kadir" dedi. Sonra da odasına geçti.

    Kadir bey neye uğradığını bilmeden somurtkan bir yüzle yerine oturdu. Bu sırada Ayşe Hanım kendisine bir şey söyleyecekti ki masanın üstündeki çayını döktü. "Şey affedersiniz Kadir Bey, istemeyerek oldu. Kusura bakmayın." dedi.

    Kadir Bey bunlara bir anlam veremiyordu. Bugün bütün aksilikler kendisini buluyordu. "Önemli değil Ayşe Hanım. Kaza bu ne zaman geleceği belli olmaz" dedi.

    Yüzünde öfkeden hiçbir eser yoktu. Gayet tebessümlü ve samimiydi. Karşısındakine güven veriyordu. Bir peçeteyle etrafı kuruladı, ıslanan kâğıtları kaldırdı.

    Yoğun bir iş günü başlamıştı. O gün mesai bitimine kadar Kadir Bey gayet sakin, güler yüz ve sevecendi. Arkadaşlarına ve müdürün kızına karşı hiç kırıcı olmadı.

    Saat 17.00'ı gösteriyordu. Mesai bitmişti. Arkadaşlarıyla birlikte sahile stres atmaya gittiler. Çaylarını yudumlarken şakalaştılar. Martıların denize dalışlarını seyrettiler. Sonra güneş bir portakal gibi tepelerin ardına çekilirken masadan kalktılar. Kadir Bey arkadaşlarını tek tek evlerine bıraktı.

    Yorgun ve bitkin bir yüzle eve gelmişti. Kapıyı güler yüzle açan ve " Hoş geldin Kadir" diyen eşine, müdür gibi soğuk bir şekilde; " Hoş bulduk." dedi.

    Kendisini dört gözle bekleyen kızı Pelin'in kucağına atılmasına ise; " Yorgunum şimdi bana müsaade et dinleneyim" diye karşılık verdi. Kendi kızına, müdürün kızı gibi ilgisiz kaldı.

    Sonra divana uzandı. Bir bardak su istedi. Eşi elinde bir bardak su ile gelirken, ayağı halıya takılıp yere yuvarlandı. Az kalsın bardak bileklerini kesecekti. Ama kadir Bey; "Sakar mısın be kadın! Gözünün önüne baksana, az kalsın üstümü başımı ıslatacaktın." Diyerek bir kirpi gibi öfke oklarını eşine fırlattı. Ayşe Hanım'a sunduğu iyi niyet gülücüğünün bir yaprağını bile eşinden esirgemişti.

    Nisa Hanım elinin kesilebilme ihtimalini bile düşünmeden; "Affedersin Kadir istemeyerek oldu." dedi.

    Kadir Bey daha da öfkelenmişti. "Ne diyorsun be sen! Bir de isteyerek yapsaydın! Bu evde oturulacağı yok kardeşim" diyerek öfkeyle yerinden kalktı.

    Dışarıda insanlara gösterdiğimiz iyi niyet ve tebessümü, yüreğimizdeki kelebeklerin kanatlarında saklayabilsek. Ve onu evimizde uçursak, belki de o zaman evimizde huzur ve mutluluk renk renk çiçekler gibi açabilirdi.

    Maskeleri çıkarmaya ne dersiniz!



#05.02.2009 10:08 0 0 0
  • Kara kız kardeş o maskeler ne yazık yüzümüzden çıkmaz çıkamaz artık cildimize işlemiş sanki anlattığın kıssa beni anlatıyor.
#05.02.2009 11:26 0 0 0
  • KARAKIZ COK GUZEL BİR KONUYA PARMAK BASMİŞSİN TEBRIK EDERİM
    BU TİP HEMCINSLERIME BEN TEK KELIME İLE HİTAP EDİYORUM
    (EZİK) DİŞARDA GOSTERMİŞ OLDUGU SAYGİ VE ŞEVKATİ KENDİ EŞİNE VE COCUGUNA GÖSTERSE DUNYANIN SONUNUN GELECEĞİNİ DUŞUNEN TİPLER BUNLAR:
#05.02.2009 16:29 0 0 0
  • Emeğine Sağlık :)
#05.02.2009 16:32 0 0 0