Şizofreni tedavisinde Türk uzmanlardan çığır açan buluş

Son güncelleme: 03.03.2009 08:24
  • Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nden Albay Prof. Dr. Uzbay başkanlığındaki ekip, beyinden fazla miktarda salgılanan bir kimyasalın şizofreniye yol açtığını belirledi

    Türk bilim adamları, kesin tedavisi olmayan ve her yüz kişide bir görülen şizofreniye, beyinden fazla miktarda salgılanan "agmatin" adlı kimyasalın neden olduğunu kanıtladı.

    Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Albay Prof. Dr. Tayfun Uzbay başkanlığında, Doç. Dr. Gökhan Göktalay, uzman Dr. Hakan Kayır ile uzman Dr. Murat Yıldırım'dan oluşan ekip, yüksek dozda agmatin verilen farelerde şizofreninin modellendiğini ve hastalığın tedavisinde kullanılan mevcut ilaçların bu modelde hiçbir şekilde iyileşmeyi sağlamadığını belirledi.

    Araştırmacılar, ABD'de tarım alanında kullanılan üç maddenin yeni bir tedavi yöntemi olarak şizofrenide kullanılabileceğini ortaya koydu.

    Bilim adamları, tıp literatürüne giren ve patent alan beş yıllık araştırma kapsamında, şizofreniye neden olduğu saptanan maddenin kanda tahlil edilip edilemeyeceğine ilişkin yeni bir çalışmaya da imza attı.

    Tedavide çığır açacak

    Uludağ Üniversitesinde yürütülen "Kan analizi ile agmatin tayini yapılabilir mi?" çalışmasının sonuçlanmasıyla da hezeyan dönemlerindeki şizofreni hastalarında agmatinin artıp artmadığı araştırılabilecek.

    Şizofreni tanı ve tedavisinde çığır açacak olan buluşa ilaç firmalarının da ilgi göstererek klinik araştırmalar için kaynak aktarması, altyapısı uygun araştırma merkezlerinde klinik öncesi ve sonrası faz çalışmalarının yapılması gerekiyor.

    21 Ocak'ta patent verildi

    GATA Ocak 2009 Haber Bülteni'nde, çalışmanın TÜBİTAK destekli olduğu, patent alınmasının ardından araştırma sonuçlarının European Neuropsychopparmacology ve Journol of Psychopharmacology isimli dergilerde yayına kabul edildiği belirtildi.

    TPE Başkanı Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, Uzbay ve ekibinin 31 Ekim 2007'de "Şizofreni Tedavisi İçin Yeni Bir Farmasotik Bileşik" başlıklı başvuru yaptıklarını belirterek, patentin 21 Ocak 2009'da yayımlanan Resmi Patent Bülteninde ilan edildiğini bildirdi. Çalışmaya Avusturya Patent Enstitüsünden de "uluslararası incelemeli patent" verildi.
#17.02.2009 08:50 0 0 0
  • Ne mutlu biz Türk halkı adına.
#17.02.2009 09:05 0 0 0
  • Hadi inşaallah. Haberlerde izlemiştim.
#17.02.2009 09:39 0 0 0
  • İnşallah..Sağol Canım..
#17.02.2009 22:26 0 0 0
  • Teşekkürler arkadaşım ellerine saglık mükemmel bir gelişme
#19.02.2009 22:51 0 0 0
  • Umarım Şizofreni İçin Çareler Bulunur.
    Çünkü:
    Ruh Hastalıklarının sayısız tanımları arasında:
    Şizofreni, Othello Sendromu, Konjual Paranoya, Parafreni, Paranoyak ve günümüzde Sanrısal Bozukluk olarak da geçen bu patolojik duruma: Jaluzik Tip de deniliyor. Ve karısını aşırı kıskanan bir Fransız paranoid, eşinin ancak, bir jaluzinin aralığından dışarıya bakmasına izin veriyor. Bir yerde okumuştum bunu... Sözcük oradan geliyor.
    'Kıskançlık cinneti geçirdi karısını kesti-vurdu' haberlerine rastlıyoruz medyada... Ya da, eşinin kendisini aldattığını namusunu temizlediğini anlatan bir "paranoid şizofren" hastası görüyoruz.
    Şizofren hastalığının karmaşık yapısı bu tür hastalıkların tanısında önem içeriyor. Kimi psikiyatrlarca bu tehlikeli hastalık çok iyi tanımlanıyor.
    Tablolarda da belirtilmiş zaten...
    Hezeyan/halüsinasyon vs. bu akıl bozukluğunun saptanmasındaki bulgular/belirtilerdir.
    Belki de: "Akıl Oyunları" ve "Persona" filmlerini izlemişsinizdir..
    Ancak bir de bu hastalığı taşıyan biriyle yaşamak var!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
    Ölün daha iyi!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    Taktik / Strateji: Bu tür hastaların her saniye sinsice aklından hiç çıkmayan uygulamalardır! Çünkü antenli olan bu tipler her an kuşkularının (olmayan) gerçekliğini ıspat için uğraşmaktadırlar. Sorgulama-araştırma-kontrol-baskı-denetim-işkence-zulüm-yerinde duramama-her an arkaya/öne/sağa/sola bakmadan duramazlar!
    Düşünce bozukluğuyla kurguladıkları hasta için kesindir (!)
    Şüphesinden şüphe duyan paranoyak huzursuz ve karışık kafalıdır!
    Çünkü: Eşinin sevgililerini bulması gereği sarsılmaz inançlarıdır! Beynine kazınmış bu gerçek dışı safsata düşünceler hasta için mutlaktır!!!
    Kendince: Aldatılıyordur...
    O halde karısı: Zulmü işkenceyi eziyeti kötülüğü görmelidir, hak ettiğine şüphesi yoktur! Gerçeği değerlendiremediğinden bihaberdir.
    Hasta: Yargı bozukluğu yaşamaktadır. Dolayısıyla hastanın yanlışa kayması çok kolaydır. Kayar da...
    Paranoyak kişiyle; ister "aptalı oynayın" ister dürüst ve açıklayıcı olun, ister sakin olun ister ne olursanız olun asla baş edemezsiniz!!!!!!!!!!!!!!
    "Havanda su dövmek"gibi...
    İdare etmek uzlaşmak mümkün değildir.
    Zehirleneceği kötülük göreceği korkusu yaşar. ( Perseküsyon)
    Özgüveni olmayan hasta: Komplekslidir...
    Kendisine güvenmediği için de asla psikiyatriste güvenmez ve götüremezsiniz de zaten...
    Götürebilseniz de: Antipsikotik ilaçları kısa süre sonra çarpık bir mantıkla çöpe atar!
    Olgularla ilgisi ilintisi olmayan sap-saman her şeyi kanıtmış gibi saatlerce hezeyanlar içinde anlatıp yineleyen hastanın birden krize girerek saldırganlaştığını-kırdığını-döktüğünü izlersiniz!
    Eşlerine şiddet uygulayan yaşamı cehenneme çeviren-eve hapseden ve bununla da yetinmeyip her an rahatsız eden-sorgulayan bu akıl hastaları sinyalleri verir ve:
    Belâ geliyorum der ve gelir, kendisini aldattığı sanısıyla eşini öldürür!!!
    Sürekli kötülük duyguları besleyen hasta kötülük yapmayı kendisinde bir hak olarak görür.
    0-6 yaş arası kötülükle beslenen bu hastalar zalim annenin baskıcı babanın sevgisiz büyütülen çocuklarıdır.
    İleride hangi konumda ve etikette (!) olurlarsa olsunlar; yanlış kodlanmışlıklarıyla maskeli olarak dolanırlar.
    Resmî duruşlu bu hastanın gün gelir maskesi düşer!
    "Paranoid"ler: Gerçeği saklayabilirler saptırabilirler ancak değiştiremezler!
    Mahkemelerde davalar açmayı severler. Çabuk sinirlenir, küser alınırlar.
    Tuhaf ayrıntılardan bir türlü kurtulamayan hasta yerinde duramaz son derece rahatsızdır. Etrafına da bu rahatsızlığı fazlasıyla kasten (!) yansıtır.
    Amaç olay çıkarmaktır.
    Salt istediği: Durup dururken sudan sebeplerle sataşarak kavga çıkarmak ve eşini hırpalamaktır. Dövmektir-sövmektir!
    Ve inanılması az dahası da...
    Sorun Hastasıdırlar!
    Sorun Üreticisidirler!
    Narsisistlikle benzerlik içeren Paranoidlik; ' bu hastalıklardan birini taşıyanın diğerine yatkınlığı söz konusudur' diye okudum bir yerde...
    Zihniyetleri ve davranışları/baskıcılığı ailenin şifresinden kaynaklı benimsenmişliklerdir de... Kodlandığı biçimiyle....
    Demek ki:
    Öncelikle: "Aile İçi Eğitim"!
    Sağlık Sicili Bozukluğu!
    Hastayla yaşayan, bunun hastalık olduğunu bilemez!
    Olanları: "Huyu böyle, zor kişi" diye tanımlar.
    Sinsi hastalık ilerledikçe hasta daha da sinsileşir.
    İşin işinden çıkılamaz ve anlaşılamaz bir tuhaf durumdur bu...
    Bu çok ciddî akıl hastalığının beyin kimyasında ki bozukluk olduğunu bilmez yakını...
    Sanırsınız kişi zor birisidir, huysuzdur, titizdir, kıskançtır.
    Kendilerini üstün gören bu hastalar kötülük duygularını yoğun olarak içlerinde beslerler.
    Gerçeği ölçemeyen test edemeyen hasta: Asla şaka kaldıramaz ve dostunu düşman görür, ikna etmek mümkün değildir.
    Saldıraya geçer!
    Kinci olan bu hastalar gülemeyen, sır saklayan az konuşan öfkeli kıskançlardır!
    Kapıcınızla bile konuşamazsınız! Sakıncalıdır!!!!!!!
    Psikiyatriste götürülemeyen, gitse bile: Antipsikotik ilaç almak yeterli değildir. Terapi de gereklidir!
    Her an: "Öküz altında buzağı arayan" empati yoksunu bu "paranoid"lerin olduğu yerde huzur yoktur!
    Yarım nefes almakla kalırsınız!
    Sürekli kuşkularını gerçeğe dönüştürme peşindedir!
    Eşinin peşine "HAFİYE" takar!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
    Tek amacı sakat düşüncelerini delillendirmektir!
    Sarsılmaz istektir bu!
    Senaryoları: Mutlaklaştırmak!
    Ve zamanla bu bozuk düşüncelerine inanır.
    Artık, bir gün var bir gün yoklar acabalar kuşkular biçimindeyken zamanla "kristalize" olur!
    Erken dönemlerdeki kuşkular hezeyanlara dönüşür. Yani kristalize olmuştur.
    Ve:
    ARTIK: Öz evlâtları kendisinden değildir!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
    Eve giren çıkanlar vardır!!!!!!!!!!!!!!
    Evde suya sabuna bakan - aranan bu patolojik boyuttaki ciddî - kristalize olmuş (!) hastalar cinayeti de rahatlıkla işleyebilirler.
    Sayısız örneğine medyada sıklıkla rastlıyoruz.
    Bu hastalık çok daha detaylı olarak anlatılmalıdır!
    İnsanlar: "KISKANÇLIK" diye biliyorlar!
    Oysa: Bu anormal/aşırı kıskançlığın adı:
    Paranoid Hastalık-Paranoid Kişilik Bozukluğu- Sanrısal Bozukluk-Paranoya-Parafreni-Konjual Paranoya-Othello Sendromu-Paranoid Şizofreni-Aşırı Kıskançlık vb. gibi ruh hastalıklarıyla yapılanmış karmaşık bir durumun yansıması.
    Hastalığın tanımını çok iyi saptayan hekimlerimiz var.
    Anlatımlarım sürecek...
    * Hastalığı kabul etmek çok önemli bir adımdır!
    * Her hastanın durumu bir çok etmenlere bağlı olarak farklıdır!
    * Ancak kimi psikiyatrların doğru tanı ve ilacı ve terapisi büyük rol oynar.
    * Eşin de bir o kadar bilinçlice yardımcı olması zorunludur!
    * Bu hastalıkla ilintili sayısız güzel kitaplar ve çok değerli tıp bilim insanları var.
    Ve yine önemli olan: Deneyimler - Adlî Tıp - Boşanma Davaları ve Yasalar hastaların rehabilitasyonu ve öncesi-sonrası gibi çok önemli tedbirsizlikler-çaresizlikler-tehlikeler ve tartışılması gerekenleri, kitapları, bildiğim kadarıyla buraya alıntılayacağım.

    Nesrin Savaş Kantarcı

#20.02.2009 03:05 0 0 0
  • Bu iyi Olmuş.Eistein'de şizofrendi.Keşke o zamanda olsaydı ...
#20.02.2009 10:17 0 0 0
  • Derdi veren mutlaka çaresi vermiş. önemli olan çalışıp çareyi bulabilmekte araştırma yapan tüm türk doktorlarımızı kutluyorum
#20.02.2009 14:59 0 0 0
  • ülkemiz için harika bi buluş paylaşım için teşekkürler
#03.03.2009 08:24 0 0 0