En İyi 10 Klasik Kara Film

Son güncelleme: 24.03.2009 17:34
  • EN İYİ 10 KLASİK KARA FİLM

    20 Mart Cuma günü vizyona girecek Türk filmi "Gölge", ABD'nin ilk dönemindeki kara filmlere bir saygı duruşu niteliğinde üretilmiş bir yapıt. Mehmet Güleryüz'ün ilk filminin vizyona girmesini fırsat bilerek Amerikan sinemasının ilk dönemindeki klasik kara filmlere bir bakış atıyoruz.

    1931'de Almanya'da "M" ile başlayan kara film, aslında o yıllarda Fransa'da da ilk adımlarını atmıştı. Zira orijinal ismi 'film-noir' da Fransızcadır aslında. Kara film, çoğu yerde 'suç' ismiyle anılmasına karşın türün ansiklopedik ve sinemasal adıdır aslında. Suç filmlerinin de en önemli türevi olarak dikkat çeker aynı zamanda. Özellikle 1940-1960 arasında çekilen klasik Amerikan kara filmleri, türün tarihini şekillendirmişlerdir. Bu sebeple de o dönemi öne çıkaran bir seçki sunmayı karar verdim. Chiaruscuro ışık oyunları, fötr şapkalı dedektifler, femme-fatalelar (vamp kadın), cinayetler ve daha niceleriyle oluşan bir türdü o zamanlar kara film.

    1960'ların sonundan itibaren ise yeni bir ivmeye kavuştu. 1974'de "Çin Mahallesi" sayesinde neo-noir ismiyle renkli sinemaya girdi. Son yıllarda ise "Mulholland Çıkmazı", "Dövüş Kulübü" gibi örnekler verdi. Ancak bu seçki, tamamen türün o yükselişte olduğu ilk dönemiyle ilgili...

    1-Malta Şahini (The Maltese Falcon) (1941)

    Sinema tarihindeki ilk 'Amerikan klasik kara filmi' olarak anılan yapıt, 1930'lardaki gangster filmlerinin kara filme dönüşümünde önemli bir rol üstlenmiştir. Malta Şahini ve Humphrey Bogart'ın fötr şapkalı dedektif karakteri, ana motifler olarak öne çıkarlarken, "Afrika Kraliçesi" ile tanıdığımız John Huston'ın yönettiği yapıtın çerçevesini de oluşturuyorlar. Siyah-beyaz sinematografinin bütün olağan grameriyle eşsiz bir klasik!

    2-Çifte Tazminat (Double Indemnity) (1944)

    En iyi film dahil yedi dalda Oscar adayı olmuş yapıt, "Bazıları Sıcak Sever" ve "Sunset Bulvarı"nın yönetmeni Billy Wilder'ın imzasını taşıyor. Kara filmde 'femme-fatale' kavramının ilk kez bu kadar aktif hale gelip, olay örgüsünün önüne geçtiği ilk film olma özelliği taşıyor. Masum bir adam olan Walter'ı şehvetiyle kandıran Barbara Stanwyczk'in canlandırdığı Phyllis karakterinin, yol açtıklarını ele alıyor temelde. Tabii burada esas olay örgüsü, Phyllis'in Walter'dan ilk tanıştığı anda kocasını öldürmesini istemesi üzerine kurulu. Kara filmdeki anlatıcı sesi, chiaruscuro ışık oyunları ve suçlular arasındaki yolculuk gibi yozlaşmış sistemi taşlayan kavramlar, nihai toplamın içinde sunuluyor.

    3-Laura (1944)

    Otto Preminger imzalı yapıt aslında türün en oyunbaz ve yönetmenin ağırlığını en çok hissettiren örneğidir. Film, Gene Tierney'nin canlandırdığı Laura'nın ölümünün araştırılması üzerine kuruludur. Yani esasen bir cinayet araştırma filmidir kara filmin içinde varolan. Ancak olay mahali öylesine detaylı, çarpıcı ve sinemasal hale getirilir ki bu filme ismini veren femme-fatale'in gizemiyle ilgili akıl almaz derecede fazla bilgiyle donatılırız. Yapıt da bu gizemin üzerine kurulurken, bakış açı kameralarıyla dikkat çeker.

    4-Şangaylı Kadın (Lady from Shanghai) (1947)

    Büyük usta Orson Welles imzalı yapıt, özellikle sondaki aynalı oda sahnesi sinema tarihinde kilit bir yere sahip. Orson Welles'in aynı zamanda başroldeki dedektifi canlandırdığı filmin esasen zengin ve yozlaşmış ailede tutkusal hesaplaşmalara odaklandığını söyleyebiliriz. Tabii bu gayesinde de Rita Hayworth'ın bu kez sarışın bir görünümle canlandırdığı herkesi etkileyen femme-fatale karakterinin rolü büyük! Başıyla sonuyla eşsiz bir kara film!

    5-Kiss Me Deadly (1955)

    Kariyerinde her türde film çeken özlü yönetmenlerden olan Robert Aldrich imzalı yapıt, artık kara filmin yozlaşma, olay örgüsü, prototipler, anlatı yapısı gibi konularda zirve yaptığı bir dönemde çekilmiştir. Tanımadığı bir kadını arabasına alan bir polisin, kadının öldürülmesiyle birlikte içine girdiği 'suspens üçgeni'nin (kuşku) üzerine gidiyor film. Bunu yaparken de en işlevsiz öğeden bile sürprizli ve merak uyandırıcı öğeler çıkarmasıyla dikkat çekiyor. Özellikle de sondaki sürprizli kutu, sinema tarihinde önemli bir yere yerleşmesini sağladı filmin! "Ucuz Roman"daki çantanın esin kaynaklarından!

    6-Out of The Past (1947)

    Fransız yönetmen Jacques Tourneur imzalı yapıt, geçmişinde kötü anıları yaşadığı eski kasabasına geri dönen Jeff'in hikayesine uzanıyor. Yani bu 'kasabaya geri dönme' kara filmlerinin başlangıçlarından biri aslında. Western örneklerinde gördüğümüz 'kasabaya gelen adam' filmlerinin kara filmde canlanan bir türevi olarak da görebiliriz. Sonradan birçok filme de esin kaynaklığı yapan yapıtın başrolünde Robert Mitchum var.

    7-Üçüncü Adam (The Third Man) (1949)

    Aslında politik-gerilim havası da taşıyan bu yapıt, siyah-beyaz dokusuyla kara filmin gereklerini yerine getirse de, bu listedeki filmlerden farklı bir yere oturuyor aslında. Bunun da ana sebebi, 2. Dünya Savaşı sonrası Viyana'sında bir kovalamaca öyküsü anlatması. Orson Welles'in de 'Üçüncü adam'ı oynadığı yapım usta İngiliz yönetmen Carol Reed ile yazar Graham Greene'in birlikteliğiyle zirve yaparak dikkat çekmiştir. Özellikle sokakları kullanış şekli olağanüstüdür.

    8-Touch of Evil (1958)

    Orson Welles imzalı bir son dönem 'kara film' çalışması. Başrollerde Charlton Heston, Janet Leigh ve Orson Welles var. 1960'lara yakın olduğu için atmosfer, olay örgüsü, femme-fatale gibi konularda üst düzey bir çalışma. Kara filmin bütün öğelerinin tavan yaptığı bir dönemin başyapıt düzeyinde bir ürünü. Özellikle açılış sekansı sinema tarihinin en iyi plan sekansı olarak hala aklımızda kaldığı için zihinlerde yer eden bir yapıt!

    9-Gilda (1946)

    Güney Amerika'da bir gazinonun sahibi olan Balin, orada şarkı söyleyen eşi Gilda'nın yardımcısı Johnny tarafından önceden tanındığını öğrenince, kara film üçgeni devreye girer. Charles Vidor imzalı yapıt, femme fatale prototipinin en aktif olduğu tür örneklerindendir. Zaten Rita Hayworth da Gilda karakteriyle anılmıştır sinema tarihinde daha çok. Bunun da esas nedeni iki erkeği elinde oynatmasının yanında sahnede striptiz yaparak kadınlığını ortaya koymasıdır. Kadınların özgür olmasını ele alan ilk filmlerden biri!

    10-Büyük Uyku (The Big Sleep) (1946)

    Ünlü hard-boiled dedektif romanı yazarı Raymond Chandler'ın yarattığı Philip Marlowe karakteri, birçok kara filmin hammaddesi olmuştur. Bu William Wyler imzalı yapıt da onlardan biri. Humphrey Bogart'ın Marlowe tiplemesi, filmin, femme fatale prototipinin ve yönetmenin üstüne geçer aslında. Zengin bir aile, onu özel dedektif olarak tutup kendine zarar veren Carmen adlı kızlarının bu durumunun arkasında yatanları açığa çıkarmak ister. Ancak bunun sonucunda Marlowe, kendi duygusal tarafıyla yüzleşir. Böylece kara film tutku ile realizm arasında kalan dedektif karakterlerinin en önemli temsilcisi karşımıza çıkmış olur.
#14.03.2009 08:41 0 0 0
  • thanks ilk yorum benden :)
#24.03.2009 17:34 0 0 0