Tanrı'dan Allah'a

Son güncelleme: 23.03.2009 11:44
  • İnsanoğlu, asırlar ve asırlar boyunca, karşılaştığı pek çok olayın üstesinden gelememenin aczi ile; bir yerlere, bir şeylere sığınma, bir şeylerden medet umma duygusu içinde, aklı erebildiğince çeşitli nesnelere tapınma hissi duymuştur.

    Bu tapınma, medet isteme, başarı isteme gibi duygular da doğal olarak insanı çeşitli tanrı kavramlarına yönelmeye ve onlardan arzuları doğrultusunda birşeyler umut etmeğe itmiştir.

    İşte bu yöneliş içindeki insan, kendisinde güç vehmettiği, arzuladıklarını verebileceğini sandığı çeşitli nesneleri artık bir tanrı olarak görmeğe başlamış; ve böylece de tanrılara tapılma dönemine girilmiştir.

    Tapılacak tanrıları önce yeryüzünden seçen insanoğlu, bu anlayış içinde, kâh madenlere, kâh nebatlara, kâh da hayvanlara tapınma yoluna gitmiştir...

    Daha sonraki aşamada, yeryüzündekilerin de bir tanrı değil, kendisi gibi bir ölümlü olduğunu fark edince; Nebi ve Rasûller tarafından yeryüzünde yaşayan bu varlıkların tanrı olamayacağı kendilerine idrak ettirilince, artık bu tanrılarına tapmaktan vazgeçmişlerdir... Ancak ne var ki, bu defa da semada bulunan, tanrı kabul ettikleri varlıklara yönelmişler ve çeşitli yıldızlara tapınmaya koyulmuşlardır...

    İnsanoğlu neyin üstesinden gelememiş, neyin sırrını çözememiş ise, o, insan için bir bilinmez güç olarak kalmış ve onda bir "tanrılık" kavramı kabul edilmiştir...

    Oysa yerde veya semâda bir tanrı fikri günümüz bilimsel verilerine tamamiyle ters düşen varsayımdan başka bir şey değildir... Ve nitekim bu bilimsel gerçekliğe ters düşen varsayım Kur'ân-ı Kerim tarafından da kelime-i tevhidle "tanrı yoktur" ifadesiyle reddedilmektedir..

    Asırlar ve asırlar öncesinde ateşe ve yıldızlara tapınarak, "tanrı" mevhumu ile kendini kozaya hapseden insanoğlu; daha sonraki devirlerde de yetiştikleri çevrelerin şartlandırmaları ile, tefekkürden uzak bir biçimde yaşam sürmelerinin pahasını "tanrılarına" köle olmak ve bununla kendilerini tatmin etmek suretiyle ödemişlerdir... Elbette ki kozalarını günden güne daha kalınlaştırmak ve daha içinden çıkılmaz hale getirmek suretiyle!...

    Hazreti Muhammed Aleyhisselâm , Mekke' de kendisinin "ALLAH RASÛLÜ" olduğunu açıkladığı zaman, sadece KÂBE'de 360 tane tanrıyı sembolize eden, 360 tane PUT bulunmaktaydı!.. İnsanlar, her biri bir ayrı görev yapan 360 tanrıyı simgeleyen bu 360 puta tapınarak tatmin yolu içindeydiler...

    Düşünemiyorlardı yerde ya da semâda bir tanrı olamayacağını... Çünkü henüz evrenin gerçek boyutları hakkında bir fikirleri yoktu!...

    Yeryüzünde, ya da semada bir yıldızda oturup, dünyayı ve dünya üzerindeki insanları yöneten; onların işlerine kâh karışıp, kâh da onları kendi hallerine bırakıp imtihan eden; yukarıdan insanların davranışlarına bakıp, onları tanımaya çalışan; ve nihayet hoşuna giden işler yapanları cennetine, emirlerine uymayanları da cehennemine yollayacak olan bir tanrı!..

    İşte bu vehim içindeki insanoğlunun. o yeryüzündeki ya da semâdaki tanrısına yaranmak, onun gözüne girmek için, yapmadığı saçmalıklar kalmıyordu...

    Hatta, Hazreti Ömer'in ifadesiyle, kurabiyeden, tanrılarını sembolize eden putu yapıyor; önce onun karşısına geçip tapınıyor; sonra da oturup afiyetle o tanrıyı temsil eden putu yiyorlardı.... Ve hatta, vehmettiği, var sandığı tanrıya yaranmak için sekiz yaşındaki kızını diri diri mezara koyup üzerine toprak atarak, onu ölüme mahkum ediyorlardı !..

    TANRI - İLÂH, tapınılan varlık anlamına gelir.. Öğülen, yüceltilen, büyütülen ve bütün bunların karşılığında da kişiye istek ve arzuları istikametinde bağışlarda bulunacağı umulan varlıktır TANRI!..

    O tanrı, sana bir takım emirler verecek; ve sen, onun emirlerine uyarak onun gönlünü edeceksin, ki seni cennetine soksun; sana sayısız dünya güzellikleri bağışlasın; ya da kendi hür aklın, hür iraden ile ona karşı gelmek suretiyle onun düşmanlığını kazanacaksın ve o da bu yüzden senden intikam alıp, seni türlü türlü azaplara dûçar edecek!..

    İşte insanlar bu yanlış, batıl ve ilkel düşünce ve inanç içinde tanrılara taparlarken; Hazreti Muhammed Aleyhisselâm, "ALLAH RASÛLÜ" olduğunu, almış olduğu vahiy sonucu olarak açıklayıp; artık insanların tanrıya tapmaması için elinden gelen gayreti göstermeye başladı..

    "TANRI YOKTUR SADECE ALLAH VARDIR" mesajıyla insanlara gerçeği anlatmaya başlayan Hazreti Muhammed'in vurguladığı bu gerçek, KELİME-İ TEVHİD şeklinde formüle edilmişti...

    Neydi, KELİME-İ TEVHİD'in mânâsı....


    Ahmet Hulusi
#15.03.2009 14:57 0 0 0
  • Ellerine sağlık allah razı olsun
#15.03.2009 18:09 0 0 0
  • Ellerine sağlık allah razı olsun ...
#21.03.2009 21:39 0 0 0
  • Asiyan kardeş alıntı yaptığın bu yazı sakat bu yazının sahibide sakat fikirli kesinlikle Ehli sunnetten uzak birisi
#22.03.2009 12:45 0 0 0
  • FAKAT TANRILAR (AFEDERSİNİZ)İT SÜRÜSÜ KADAR ÇOKTUR.GÜZEL BİR KONUYA DEĞİNDİĞİN İÇİN SANA TEŞEKKÜR EDİYORUM ELLERİNE SAĞLIK
#22.03.2009 22:24 0 0 0
  • Arkadaşlar ahmet hulusi fikirleri itibariyle Islami bozmaya çalışan birisidir yazdıklarına itibar etmeyelim ben araştırdım yazdığı kitapları inceledim sapıkfikirlerini burada yazmakla bitmez sadece şu kadar diyeyim yazdığı kitaplarda cennet ve cehennemi inkar ediyor cehennem güneştir diyor cennette diğer yildizlardir diyor gökte kendisine tapılan Allah yoktur onu boşuna aramayın diyor biz itikat olarak biliyoruz ki Allah zaman ve mekandan münezzeh olarak vardır bana inanmayan arkadaşlar olursa ahmet hulusiyi arastirsın
#23.03.2009 05:50 0 0 0
  • ben ahiret hakkında yazdıklarınıda okudum cennet yıldız cehennem güneş gibi bir yorumu yoktu siz nerde okudunuz öğrenmek isterdim
#23.03.2009 08:31 0 0 0
  • Ahmet hulusi adlı felsefecinin Insan ve sırları adlı kitabından alıntılar { güneşin pardon cehennemin yediklerinin artıkları nedir semum dünya tüm üzerindekilerle birlikte neticede büyüyecek olan güneşin yani diğer ifade ile cehennemin içine girecektir insan ise ruh beden yada diğer ifade ile hologramik dalga bedeninin elde ettiği enerji durumuna göre ya dünya üzerinden kaçıp sayısız yıldızların boyutsal derinliklerinde ki üst yasam boyutlarına yani cennetlere gidecek yada dünyanın ve hemen sonrasında güneşin manyetik çekim alanından kendini kurtaramayacak ebedi olarak cehennemin içinde yani güneşin içinde kalacaktır} bu sapık adamın kitabından bu kadar alıntı yeter herhalde
#23.03.2009 11:44 0 0 0