Güneşin Batıdan Doğuşunun Ardından Yaşanacaklar

Son güncelleme: 04.04.2009 23:26
  • Yanardağ Patlamaları Dünyayı Saracak


    Çarpışmaların etkisiyle oluşan depremleri yanardağ patlamaları takip edecek, çarpışmaların şiddetiyle yerkabuğunda kırılmalar meydana gelecek ve mağma yeryüzünün her yerinden fışkıracaktır. Zelzele Suresi'nde Rabbimiz şu şekilde buyurmaktadır:

    "Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir." (Zelzele Suresi, 2-5)

    Bilindiği gibi dünyanın merkezinde (yerkabuğunun 5.000-6.000 km. aşağısında), oldukça yüksek basınca sahip, kor halinde bir katman bulunmaktadır. Ve bu katmanın sıcaklığının yaklaşık olarak 4.500oC olduğu tahmin edilmektedir. Nitekim volkan patlaması sonucu yeryüzüne çıkan lavlar bu bölgede, yani magmada bulunmaktadır. Söz konusu patlamalar tarih boyunca birçok şehir halkına dehşet dolu anlar yaşatarak, insanların ölümüne hatta kimi zaman şehirlerin dahi tamamen yok olmasına sebep olmuşlardır. Çeşitli sebeplerden dolayı toprak katmanlarında oluşan kırılmalar sonucunda yeryüzüne sızan lavlar, basınç ne kadar yüksekse o kadar şiddetli fışkırırlar. Aslında burada belirleyici etken, gazın oranıdır. Magma yeryüzüne çıkarken gazlar sıvı haldeki maddeden ayrılarak magmanın üzerinde yayılır ve böylece basıncın artmasına neden olurlar. Magma, gazla ne kadar yüklüyse püskürtme esnasında o kadar fazla patlama olur ve yerin altında fokurdayarak kaynayan lavlar yeryüzüne çıkarak yerin üstünü adeta cehenneme çevirirler. Bu tarz bir patlama sadece belli bir bölgeyi içine alan kısmi bir patlamadır. Üstelik günümüzde yapılan incelemeler sonucu çoğu zaman böyle bir felaketten daha önceden haberdar olunup, tehlikenin bulunduğu bölgede çeşitli tedbirler alınabilmektedir.

    Kuran ayetlerinde, "yerin ağırlıklarını dışa atması" ifadesiyle o gün yerin altında bulunan pek çok şeyle birlikte, çekirdekte bulunan akışkan kısmın da tamamıyle yerin üstüne çıkacağına işaret edilmektedir. Yeryüzünün tümünde meydana gelen şiddetli sarsıntılar ve yerin tüm katmanlarının kırılması böyle bir şeyin kolaylıkla gerçekleşebilmesi için gereken altyapıyı oluşturacaktır. Yani kıyamet gününde şiddetli depremler yerin altını üstüne getirecek, insanlar başlarına çöken dağlardan, dev binalardan kurtulmaya çalışırken yerdeki çatlaklardan fışkıran lavlar her yanı saracak, bu da insanların, ölümden hiçbir şekilde kaçışlarının olmadığını bir kere daha anlamalarına sebep olacaktır. Felaketleri felaketler izleyecek, birinden kurtulmaya çalışan, bir diğeri ile karşılaşacaktır. (En doğrusunu Allah bilir) Kuran ayetlerinde şöyle bildirilmektedir:

    "Yer, düzlendiği, içinde olanları dışa atıp boşaldığı, ve 'kendi yaratılışına uygun Rabbine boyun eğdiği zaman." (İnşikak Suresi, 3-5)

    O gün yerin dışarı atacağı ağırlık, yalnızca magma katmanı değildir. Magma hem mantonun içindeki hem de mantoyla kabuk arasındaki ısı ve madde alışverişlerinin başlıca taşıyıcısıdır. Yani muhtemelen magma ile birlikte taşınan, yerin altında bulunan birçok madde, yüksek bir sıcaklıkla birlikte yerin yüzeyine çıkacaktır. Bu da yeryüzünün görülmedik bir şekilde ısınmasına neden olacaktır. Gerçekleşen olaylar sonucunda, yerin altında bulunan petrol, kömür gibi madenlerle birlikte tüm fosiller ve cesetler, tüm kalıntılar, kısaca yerin altında bulunan canlı cansız herşey dışarı atılacaktır. Kısaca yerin altı üstüne gelecektir. Allah, bu durumu Kuran'da şöyle haber vermektedir:

    "Ve kabirlerin içi 'deşilip dışa atıldığı' zaman; (artık her) nefis önceden takdim ettiklerini ve ertelediklerini bilip-öğrenmiştir." (İnfitar Suresi, 4-5)

    Yine yeraltı suları, sarsıntının şiddetiyle kırılan yerin katmanlarından dışarı fışkıracaktır. Tazyikli suyun etkisi ise oldukça şiddetlidir. Hem fışkırmanın başladığı bölgede önemli hasarlar meydana gelecek hem de yaşamı olumsuz etkileyen bir su tabakası yeryüzüne yayılacaktır.

    Herhangi bir bölgede volkanik patlama olduğu zaman sayısız toz ve katı parçacık atmosferin üst tabakalarına fırlar. Böyle bir patlama sırasında çoğu zaman tüm bölgeyi küllerin kapladığı, söz konusu bölgenin toz duman içinde kaldığı bilinmektedir. Nitekim Allah ayette kıyamet gününde 'dağların toz duman halinde savrulacağını' (Vakıa Suresi, 6) bildirmiştir. Kuran'da anlatılanlara uygun olarak, kıyamet gününde dünyanın her yerinde buna benzer patlamaların olması ihtimali oldukça yüksektir.

    Görüldüğü gibi insanlar dört bir yandan şiddetli bir azaba uğrayacaklardır. Her tarafı kaplayan toz ve duman bulutu, yine aynı anda yayılan gazlar, insanların nefes alamamasına ve acılar içinde kıvranmasına sebep olacaktır. O gün yaşanan bütün bu olaylar inkarcıların sonsuza kadar cehennemin içinde görecekleri ebedi azabın büyüklüğünü anlamaları için yeterlidir. Böylesine dehşetli bir bitirişle insanların hayatlarına son veren Allah, cehennemde inkarcılar için eşi benzeri olmayan maddi ve manevi bir azap hazırlamıştır. Yaşanan olayların azameti karşısında dehşetli bir ölüm korkusu her yanı sarmıştır. Geriye korku ve pişmanlıktan başka hiçbir şey kalmamıştır.

    3. Gökyüzünün Durumu

    Uçsuz bucaksız evrenin her noktasını kaplayan gezegenler, yıldızlar, sayısız gök cismi Allah'ın tek bir emri ile yaratılmış, O'nun kudretiyle muazzam bir dengeyle korunmuştur. Allah, var olan herşey için olduğu gibi gökyüzündeki bu muazzam dünya için de görülmemiş bir son hazırlamıştır. İki büyük çarpışmanın ardından gökyüzünde de olağanüstü değişiklikler yaşanacak, insanların üzerine gökyüzünden felaketler yağacaktır.

    Gökyüzü insanın her zaman için varlığından ve sürekliliğinden emin olduğu bir tavan gibidir. Allah'ın bir dayanak olmaksızın yükselttiği ve tuttuğu, uçsuz bucaksız uzay ile arasında perde görevi gören, bu görkemli tavan, yüzyıllarca, dünyayı ve üzerindeki canlıları sayısız tehlikelerden (ultraviyole ışınlar, gök taşları, uzayın dondurucu soğukluğu vs.) en küçük bir aksaklığa meydan vermeden korumuş, canlılığın devamı için gerekli olan en önemli etmen olmuştur. Karanlık uzaydan geçerek gelen ışık, atmosferin taşıdığı özellikler sayesinde dünyaya yeterince yayılmış, tüm gezegeni aydınlatmış ve insan, atmosferdeki hassas oksijen oranı sayesinde nefes alıp, hayat bulabilmiştir. Oysa yeryüzüne gökcisimlerinin çarpmasının ardından gök tüm işlevlerini kaybedecektir. Gökyüzünde yaşananlar ayetlerde şöyle haber verilir:

    "O gün gök, sarsılıp çalkalanır." (Tur Suresi, 9)

    "Bu nedenle gök bile yarılıp-çatlamıştır; (artık) O'nun va'di gerçekleştirilip-yerine getirilmiştir." (Müzemmil Suresi, 18)

    "Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır." (Hakka Suresi, 16)

    Daha önceki bölümlerde de belirttiğimiz gibi yıldız ya da göktaşının çarpması sonucunda yeryüzünü çok büyük bir toz ve duman bulutu saracaktır. Yeryüzünü saran bu duman ve toz bulutu, Güneş ışığını engelleyecek boyutlarda olacak, ekolojik sistemi altüst edecektir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği kıyamet alametlerinden biri de "yeryüzünde yıllar boyu kalacak olan duman"dır.
    Kuran'da gökyüzünün uğrayacağı son şu şekilde anlatılır:

    "Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün;" (Mearic Suresi, 8)

    Atmosfer o gün eriyecek ve akkor haline gelerek yanmaya başlayacaktır. İnsanlar masmavi görmeye alışık oldukları gökyüzünü, o gün kızıl olarak göreceklerdir. The Last Three Minutes (Son Üç Dakika) adlı kitabında Paul Davies Dünya'ya çarpacak bir kuyruklu yıldızın etkisini anlatırken, gökyüzünün yükseklerinden devasa bir ışık ışınının gökleri yakmaya başlayacağını ve maden gibi eriteceğini söylemektedir. Yine aynı bölümde Paul Davies, uzayın içinde oluşan vakumdan dolayı kaynayan gazın bir girdap oluşturacağını bildirmiştir. Bu açıklama Rahman Suresi'nde geçen bir ayet ile çok büyük benzerlikler göstermektedir:

    "Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül gibi olduğu zaman." (Rahman Suresi, 37)

    Göğün eriyerek akması, erimiş yağ veya erimiş maden gibi, kızgın yoğun bir sıvıyı andırmaktadır. Yine böyle bir durumda göğün akkor haline geleceği, yani kızgın ve kırmızı bir renk alacağı bilinmektedir. Paul Davies'in bildirdiği gibi o gün kaynayan gaz girdap şeklini alabilir. Böyle bir şeyin kıpkırmızı bir güle ne derece benzeyeceği ise açıktır.


    4. Denizler Yanmaya Başlayacaktır
    Dünya'nın dörtte üçünü kaplayan en büyük su kütlesi olan denizlerin bir anda kaynamaya, fokurdamaya başlaması gerçekten de insanın gözünde çok zor canlanabilecek bir manzaradır. O gün yerin bütün ağırlıklarını dışa atması, yerin altındaki yaklaşık 4.500oC sıcaklığındaki katmanın imkan bulduğu her yerden dışarı taşacağı anlamına gelmektedir. Buna şüphesiz denizlerin altında bulunanlar da dahildir. Herhangi bir belgesel programında lavların denizin içindeki çıkışını seyretmiş olanlar, bu kızgın maddenin deniz suyunda oluşturduğu akıllara durgunluk veren manzaraya şahit olmuşlardır. Oysa kıyamet günü gerçekleşecek olan görüntü, bu manzaradan çok daha farklı, çok daha kapsamlı ve dehşet verici olacaktır. Yeryüzündeki bütün denizler alevler içinde kalacak, önüne geçilemeyecek bir ateş ve alev topluluğu insanlara yönelecektir. O gün tüm denizler tutuşturulmuştur. Allah şu şekilde buyrmaktadır:

    "Denizler, tutuşturulduğu zaman." (Tekvir Suresi, 6)

    Yaşanan olaylar sonucu karada olduğu gibi denizde de yaşam son bulacaktır. Normal şartlarda serinlik ve rahatlık hissi veren denizler, bir anda etrafa müthiş bir sıcaklık yayacaktır. Denizlerde dev dalgalar yerine alev bulutları yer alacak, havadaki duman oksijeni büyük oranda tüketecektir. Uçsuz bucaksız denizlerin alev alev yanan ve şiddetle fokurdayan görüntüsü, dünyanın geniş bir alanına hakim olacak ve pek çok felaketi de beraberinde getirecektir.

    Kuran'da kıyamet günü gerçekleşeceği bildirilen olaylardan biri de denizlerin taşmasıdır. Bu gerçek bizlere bir ayette şu şekilde haber verilmektedir:

    "Denizler, fışkırtılıp-taşırıldığı zaman..." (İnfitar Suresi, 3)

    O gün Allah'ın dilemesi ile karadan gelecek olan felaketlere denizlerden gelenler de eklenecektir. Bilindiği gibi, genelde deniz altında bir deprem meydana geldiği zaman su yüzeyinde dev dalgalar oluşur. Dünyaya bir yıldızın çarpması sonucunda oluşacak olan şiddetli depremlerin etkisiyle kabaran sular yerleşim merkezlerini kaplayacak ve şehirlerin, adaların yokolmasına neden olacaktır. Ayrıca ekolojik sistemdeki değişiklikler buzulların erimesine neden olacak, bu da mevcut su seviyesinin yükselmesine sebep olacaktır.
    Allah'ın belirlediği bu süre tamamlandığı zaman, kalplere amansız korku salan olaylar arka arkaya gerçekleşecektir. İnsanları çevreleyen korkunç bir gürültü, dağların parçalanması, insanların ayaklarının altından akan lavlar, her yeri sarıp kuşatan toz, duman ve gaz bulutları, kaynayarak insanların üstlerine taşan sular... Dünya hayatı boyunca Allah'ın varlığını düşünmek istemeyen, büyüklüğünü takdir edemeyen kullara bir anda gelen dehşetli bir acı... Kayıtsız şartsız herkese boyun eğdiren, insanlara kendi acizliklerini ve ömrü boyunca değer verdikleri şeylerin ne kadar değersiz olduğunu gösteren büyük bir gün... O gün, insanların içlerinde duydukları korkunun ve dehşetin tarif edilemeyeceği bir gündür. İnsanlar oradan oraya koşmaya, kaçarak saklanacak bir yer aramaya çalışacaklardır. Ama herkes bilmektedir ki bu günden kurtuluş yoktur.

    "O sarsıntının sarsacağı gün, arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek." (Naziat Suresi, 6-7)

    Ayette iki büyük sarsıntıdan bahsedilmektedir. Bu sarsıntılardan birincisi dünyamıza bir diğer yıldızın ya da göktaşının çarpmasıyla gerçekleşecek olabilir.

    Bu çarpışma, milyonlarca yıldır kusursuz bir düzen içinde devam eden dünyanın dönüşünü durduracaktır.

    İlk çarpışmanın ardından ikinci bir çarpışma yaşanacaktır. Yaşanan dehşet ikinci çarpışma ile daha da şiddetlenecektir.

    Bu çarpışma ile dünyamız ters yönde, başka bir ifadeyle doğudan batıya doğru dönmeye başlayacaktır. Bunun neticesinde de, Güneş doğudan değil, batıdan doğmaya başlayacaktır.
#03.04.2009 13:38 0 0 0
  • ellerine sağlık
#04.04.2009 23:26 0 0 0