Zekayı Artıran Besinler

Son güncelleme: 04.04.2009 15:49
  • İyi hazırlandığınız ve bildiğiniz bir dersin imtihanında hiçbir şey hatırlamadığınız hiç oldu mu? Bazen yeni fikirler üretmekte kendinizi çaresiz hissettiğiniz oluyor mu? Ara sıra okuduğunuz bir konuya veya çalıştığınız bir derse boş boş bakıp hiçbir şey anlamadığınızı hissettiniz mi?

    Eminim hemen, hemen hepinizin içine düştüğü bu tip anlar olmuştur. İmtihandan çıkıp da cevaplara bir göz attığınızda, "Bu cevabı ben nasıl oldu da yapamadım" diye kendi kendinize kızdığınızı şu anda belki de anımsıyorsunuz. Bu tip günleriniz olduysa şöyle bir geri dönüp o günlere rastlayan beslenmenize bir göz atmanızı tavsiye ediyorum.

    Esasen beyin gücünüzü etkin kullanmak için iki önemli şeye ihtiyaç vardır;

    1-) Hızlı, Kolay ve Kalıcı Öğrenme Tekniklerini Bilmek ve Kullanmak,

    2-) Hafıza ve Zekayı Geliştiren Yiyecekler yemek.

    Bugün ilk etapta beyin gücü ile beyni besleyen yiyecekler konusuna eğilmek istiyorum. İkinci etapta ise hızlı öğrenme teknikleri ile beslenme arasındaki ilişkiyi ortaya koyarak, hangisinin daha önemli olduğunu bir örnekle ortaya koymaya çalışacağım.

    Yediğimiz besinlerin insanın hafıza, zeka ve konsantrasyon gücü üzerinde çok önemli bir etkisi vardır. Örneğin vücut ağırlığımızın sadece % 2 ila 3'ü oranında ağırlığı olan beyin, günlük kalorilerimizin ortalama % 30'unu harcamaktadır.

    Hafıza ve Zeka Gelişimi açısından bazı besin kaynaklarının diğerlerine göre önemi çok daha fazladır. Örneğin bunların arasında B vitaminlerini içeren yiyecekler birinci sırada gelmektedir.

    Yine "demir"in beynin beslenmesi için hayati bir önemi vardır.

    "B" vitaminlerinin beyindeki önemli reaksiyonların gerçekleştirilmesindeki payı zihinsel potansiyel açısından hayatidir. Ayrıca B vitaminleri beyni strese karşı da korumaktadır. Beyin için enerji üretimine büyük katkısı olan B vitaminlerinin eksikliği yorgunluğa, hafıza ve zeka performansının zayıflamasına neden olur. Beynin ihtiyacı olan B vitaminlerinin yeterince alınması halinde aşağıda belirtilen zihinsel fonksiyonlarda gelişmelerin olduğu açıkça hissedilmektedir;

    *

    Öğrenme ve Hafıza Gücü,
    *

    Konsantrasyon,
    *

    Hızlı Düşünme,
    *

    Sözel Yetenek ve Akıcılık,
    *

    Uyanıklık,
    *

    Yaratıcı Düşünme,
    *

    Enerjik Hissetme.

    Kuru baklagiller, kırmızı et, ayçekirdeği, balık, yoğurt, süt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler, tavuk eti, hindi, yerfıstığı, muz, kavun, brokoli, ıspanak, domates, yumurta, kavun ve enginar kombinasyonları B grubu (complex) vitaminlerini garanti eden besin kaynaklarıdır.

    Yeteri kadar dengeli beslenemediğini düşünenlere ilave olarak düşük dozlu "B-Complex" vitaminleri almaları tavsiye edilmektedir.

    Ayrıca demirin beyne oksijen taşınmasında çok önemli bir rolü vardır. Özellikle oksijenin beyne taşınması ve beyin tarafından kullanılmasını sağlayan kandaki hemoglobin ve alyuvarların oluşumunda demire ihtiyaç vardır. Daha kısa bir ifadeyle beynin temel enerji kaynaklarından biri olan oksijenin beyne taşınabilmesi için demire ihtiyaç vardır. Dolayısı ile diyetimiizde mutlaka demir içeren yiyecekler bulundurmalıyız.

    Tüm kırmızı etler, kuru baklagiller, koyu yeşil sebzeler, domates ve pekmez demir açısından zengin olan yiyeceklerdir.

    Demirin yiyeceklerden emilmesini kolaylaştıran vitamin ise "C" vitaminidir. Bundan dolayı demir içeren yiyeceklerin "C" vitamini içeren, örneğin turunçgiller, kivi, domates, patates, karnabahar, brokoli, kavun, çilek, incir, kırmızı ve yeşil biber gibi besinlerle birlikte alınmasında fayda vardır. Bunun yanında kafein içeren içecekler ise demirin emilmesini engellemektedir.

    "C" vitamininin yanında "E" vitamininin de antioksidan olarak beynin etkin ve verimli kullanılmasına büyük katkıları vardır. Bitkisel yağlar, yerfıstığı, ayçekirdeği ve buğday E vitamini açısından zengin besinlerdir.


    DÜNYA HAFIZA ŞAMPİYONASINA HAZIRLANIRKEN

    Dünya hafıza şampiyonasına hazırlandığım ilk yılların başlarında öğleden evvel dört ve öğleden sonra dört saat olmak üzere günde sekiz saat hafıza egzersizleri yapıyor ve bilgisayarın başında binlerce rakam ve kelimeyi hafızamda tutuyordum. Şüphesiz bu egzersizlerde beynim çok enerji harcıyor, yoruluyor ve öğlene doğru iyice acıkıyordum. Ancak yemekten sonra üzerimde bir ağırlık hissediyordum. Hatta uyku bastırıyor ve konsantrasyonumun da azaldığını görüyordum. Bu benim için o zamanlar içinden çıkılmaz bir problem olmuştu. Bir taraftan vücudumun ihtiyacı olan yiyecekleri yemeliydim. Diğer taraftan da yemekten sonra zihinsel performansımın ve dolayısı ile skorlarımın düştüğünü görüyordum. Ne yapmalıyım diye düşünmeye başladım. "Acaba zihinsel potansiyelimi negatif etkileyen bir yiyecek kombinasyonu mu buna sebep oluyor?" diye endişelenmeye başlamıştım. Eminim birçok öğrenci ve işadamı hala öğle yemeğinden sonra benim gibi hissediyordur.

    Örneğin karbonhidratlar enerji sağlıyordu ama bu çok kısa sürüyordu. Öğlen yemeklerinde daha hafif ve daha sağlıklı nasıl beslenebilmenin hesaplarını yapmaya başladım. Özellikle beyni besleyen yiyeceklerin ne olduğunu araştırmaya başladım. O zaman yaptığım araştırmalar sonucunda buna neyin sebep olduğunu bulmuştum. Örneğin makarna ve hamur işi yerine tavuk eti yemeye karar verdim, patates kızartması yerine bazen meyve, bazen de yeşil sebze salatlarını tercih etmeye başladım. Gazoz tipi tüm içecekleri kestim. Farkı hemen hissetmeye başlamıştım. Konsantrasyonum eskisi kadar düşmüyordu ve uykum gelmiyordu. Bu yiyecekler de beni karbonhidratlar kadar doymuş hissettiriyordu ama bedensel ve zihinsel potansiyelimin düşmesine neden olmuyordu. Ama yine de yiyeceklerle ilgili birşeyler daha yapabilrim diye hissediyordum.

    Derken kan dolaşımı ile beyne taşıdığı oksijen ve besinler üzerinde düşünmeye başladım. Örneğin aspirin içersem ve kanın koyuluğu azalırsa, belki kan besinleri beyne daha kolay taşır diye çeşitli hipotezler oluşturuyor ve bunları deniyordum. Ancak bu kadar detaylı düşünmeme rağmen çok önemli bir şeyi atladığımı farkettim. Atladığım en önemli husus şuydu;

    Öğlen yemeğinden sonra yiyeceklerin hazmedilmesi için kan daha çok mide ve bağırsak bölgesine yöneliyor ve beyne giden kan miktarı azalıyordu. Bu durum da geçici bir süre zihinsel potansiyelin düşmesine neden oluyordu. Bunun da çözümünü buldum. Öğlen yemeğimi ikiye bölerek yarısını öğlenleyin, diğer yarısını da ikindi zamanında yemeye başladım. Az yenen öğle yemeği sonucu mide ve bağırsaklar bölgesine giden kanın miktarı da çok olmuyor ve bu durum artık zihinsel performansımı da etkilemiyordu. Özet olarak öğlen arasında özel olarak beynimin ihtiyacı olan besinlerden oluşan yiyecekleri azar azar yiyordum O günlerde böyle bir diyet sonucunda hafızamda tutabildiğim sayıların ve kelimelerin kısa sürede artması beni nasıl da heyecanlandırmıştı bilemezsiniz. O günden bugüne üç öğünde yemem gereken yiyecekleri altı farklı öğünde yediğimi söyleyebilirim.

    Özet olarak herkese böyle bir beslenme programı takip etmelerini tavsiye ediyorum. Buraya kadar anlatılanlardan şöyle bir özet çıkartılabilir;

    Tüm gün boyu zihinsel potansiyelinizi aynı seviyede koruyabilmek, inişli ve çıkışlı bir beyin performansına sahip olmamak için öncelikle günlük yiyeceklerinizi dörde, hatta mümkünse altı eşit parçaya bölerek mini öğünlerle beslenmelisiniz. Yiyeceklerin az yağlı olmasına dikkat etmelisiniz. Yağlı, çok ve ağır yiyecekler kanın beyinden çekilerek sindirim sistemine yönelmesine sebep olmaktadır. Bunun sonucu ise yorgunluk, uyuklama ve zihinsel potansiyelin düşmesi demektir.

    Yiyeceklerinizin demir içeren besinleri ihtiva ettğinden emin olunuz. Bunun için koyu yeşil renkli sebzeler, yağsız kırmızı et, domates, pekmez, kuru fasulye, bezelye ve kayısı kurusu gibi yiyecekler yemelisiniz.

    Yeteri kadar B vitaminleri aldığınızdan emin olmak için diyetinizde yağsız süt, yoğurt, muz, deniz ürünleri ve kuru baklagilleri mutlaka bulundurmalısınız.

    Antioksidan özellikleri olan C ve E vitaminleri açısından zengin havuç, ıspanak, çilek, domates ve diğer koyu yeşil yapraklı sebze karışımlarını da günlük yemek listenize ilave etmelisiniz.

    Hafıza ve beyin gücü için gerekli olan besinleri bu şekilde özetledikten sonra sıra hızlı, kolay ve kalıcı öğrenme teknikleri ile beslenme arasındaki ilişkiye geldi.

    Ben "beslenme", "beyin" ve "hafıza teknikleri" üçlüsünü sırayla "benzin", "son model bir araba" ve "sürücü" üçlüsüne benzetiyorum. Her birinin önemini anlamak için aşağıda size farklı senaryolar sunacağım. Kararı ise size bırakacağım. Her birinin benzetmesini de parantez içinde yanına yazmaya çalışacağım.

    1-) Birinci Senaryo: Önce şöyle bir senaryo oluşturalım. "Son model bir araba (beyin)" sahibi olduğunuzu düşünün ve bu arabanın deposunu da "en kalitelei benzin (beslenme)" ile doldurduğunuzu varsayalım. Ama bunun yanında "araba kullanmayı (hafıza teknikleri)" bilmediğinizi kabul edelim. Siz bu arabayla istediğiniz yere gidebilir miydiniz? Arabayı ancak belki iterek bir yere götürebilirsiniz. Ama bu durumda arabanın gücünden hiçbir zaman faydalanamazsınız.

    2-) İkinci Senaryo: İkinci senaryoda "son model bir araba (beyin)" sahibi olduğunuzu düşünün ve bu arabanın deposunu da "kalitesiz benzin (beslenme)" ile doldurduğunuzu varsayalım. Ama bunun yanında "araba kullanmayı (hafıza teknikleri)" çok iyi bildiğinizi kabul edelim. Siz bu arabayla istediğiniz yere gidebilir miydiniz? Kesinlikle istediğiniz yere gidebilirsiniz ama arabanın motoru kötü benzinden dolayı zorlandığı için istediğiniz hıza ulaşamazsınız. Hatta sürekli kötü benzin kullanırsanız, uzun vadede "arabada (beyin)" da arızalar oluşmaya başlayabilir.

    3-) Üçüncü Senaryo: Bu senaryo ideal olanıdır. Bu senaryoda son model arabanızı en kaliteli benzinle doldurmanın yanında ileri sürüş tekniklerini de bilen bir sürücü olduğunuzu hayal edin. Şüphesiz sizden daha emniyetli ve sizden daha hızlı bir sürücü olması mümkün değildir. Size sadece gaza basıp, yoldaki kötü benzinli ve kötü sürücülü arabaları geride bırakmak kalıyor. Hem de onlardan daha az yorularak ve gidilecek yolu daha kısa sürede katedip diğerlerinin zaman bulamadığı başka işlere de zaman bularak.

    Özet olarak, "son model bir araba (beyin)" sahibi olan herkes önce onu "kullanmayı (hafıza teknikleri)" öğrenmelidir. İkinci etapta ise arabanın deposu devamlı olarak "kaliteli benzin (beslenme)" ile doldurulmalıdır.

    Unutmayın çoğumuz satın aldığımız her pahalı cihazı kullanmadan önce onun kullanma kılavuzunu dikkatle inceliyoruz. Ama bunun yanında kendi beynimizi daha verimli kullanmak için ne yapmamız gerektiği üzerinde çok fazla düşünmüyoruz.

    Hayatınızı kolaylaştırmak ve rakiplerinizi geride bırakmak için beyninizi etkin şekilde kullanmayı öğretecek bir kılavuz arıyorsanız, Mega Hafıza'nın "Fotografik Hafıza Teknikleri" setine bir göz atmanızı tavsiye ediyorum.

    Bu arada beyin gücünüzden maksimum faydayı almak için yukarıda verdiğim yiyeceklerle ilgili bilgileri de kesinlikle göz ardı etmeyiniz.
    alıntıdır
#04.04.2009 15:47 0 0 0
  • wayyy sağol bilqi için
#04.04.2009 15:49 0 0 0