KARAGÖZ - Çıkaramadık... Aceleden ben tuz diye sabun tozu getirmişim, hepimiz kuduz gibi köpükler saçmaya başladık... Etrafımızda oturanlar hemen toplanıp uzaklara kaçtılar.
HACİVAT - Hah hah hah!... Sonra?...
KARAGÖZ - Biraz sonra yanımıza hışımla bir adam gelip ters ters baktı.
HACİVAT - Allah Allah? Siz ne yaptınız?
KARAGÖZ - Biz kendimizi tutamayıp gülmeye başladık. Adam getirdiği bir karpuzu ikiye ayırıp birini benim kel kafama oturttu, diğerini de komşumuzun suratına...
HACİVAT - Tüh, adam her halde deli?... Ona uyup siz de adama aynı şeyi mi yaptınız yoksa?
KARAGÖZ - Yapacaktık ama bir baktım bizim karpuz yok! Meğer yuvarlanmış, ikiye bölünüp de gelen bu adamın kafasına geçmiş... Hem de uyurken...
HACİVAT - Aman Karagöz'üm, gülmekte haklısın! Hah hah...
KARAGÖZ - Çok gülme pataklarım ha!... Heh heh hih hooo!...
HACİVAT - Eeeeee, sonra?...
KARAGÖZ - Sonra da bir ara top oynayalım dedik... Ben bir vurdum ama tam vurdum.
HACİVAT - Aman yavaş vur Karagöz'üm!
KARAGÖZ - Ben yavaş vurdum ama top hızlı gitmiş.... Az sonra bir kadın topumuzu getirdi.
HACİVAT - Ne iyi insanlar var değil mi?
KARAGÖZ - "Bu topu kim attı?" diye sordu, ben parmak kaldırdım. Arkasında sakladığı sopa ile bana bir girişti. Kaçmaya başladım. Meğer top çayları ile sularını devirmiş...
HACİVAT - Neyse efendim, eğlenceli bir piknik yapmışsınız, salimen dönmüşsünüz...
KARAGÖZ - Çok eğlenceli oldu. Aaaa, aman!... Cep saatim yok Hacı Cavcav!... Üüüüü!... (Karagöz gider.)