(İki arkadaş dükkâna girerler.)
HACİVAT - Gel bakalım Karagöz'üm! İşlerim için ben de dolaşıp şimdi geldim. Hem dinleyip hem de biraz laflaşalım.
KARAGÖZ - Hay hay, kiraz paylaşalım!
HACİVAT - Canım hemen aklın boğaza gitmesin!
KARAGÖZ - Boğaza gitmesin, Haliç'i, Marmara'yı dolaşsın!
HACİVAT - Anlaşılan yine şakacılığın üstünde! Yoksa iyi bir haber mi var?
KARAGÖZ - Şey, haber var iyi mi kötü mü bilmiyorum.
HACİVAT - Haberi kim getirdi?
KARAGÖZ - Kimse getirmedi, dış kapının dibinde buldum.
HACİVAT - Benimle alay mı ediyorsun? Ne biçim habermiş?...
KARAGÖZ - Kim alay ediyor, yazılı haber işte...
HACİVAT - Allah iyiliğini versin, mektup mu geldi.
KARAGÖZ - Yine sana okutmaya getirdim.
HACİVAT - Efendim, iyi yaptın ama sen ne zamandır okuma yazma çalışıyorsun. Kelimeleri sökemedin mi?
KARAGÖZ - Kel Ömer'i söktüm de bahçeye dikmedim.
HACİVAT - Yani mektubu kendin okuyamadın mı?
KARAGÖZ - Köftehor, okuyabilsem sana getirir miyim?
HACİVAT - Pekâlâ yazabiliyor musun?
KARAGÖZ - Ördeği de, kazı da biliyorum ama getiren yok!
HACİVAT - Anlatamadım Karagöz'üm, yazı çıkaramadın mı?
KARAGÖZ - Yazı çıkardım ama kömür parası yok, kışı nasıl çıkaracağım bilmiyorum.
HACİVAT - Şakayı bırak. Yine ters ters cevaplar verip sinirlerimi oynatma!
KARAGÖZ - Senin mektubu okumaya niyetin yok, lafı başka yerlere götürüyorsun.
HACİVAT - Efendim ver okuyayım ama senin iyiliğin için merak ettim. Günlerdir çalışıyorsun ismini de yazamıyor musun?
KARAGÖZ - Köftehor, iftira etme!... Yazıyorum.
HACİVAT - Şu kâğıdı kalemi al da yaz bakalım!
KARAGÖZ - Ondan kolay ne var. İşte yazdım!
HACİVAT - Allah iyiliğini versin, Karagöz yazmışsın!
KARAGÖZ - Laf karıştırma da mektubumu oku!
HACİVAT - Pekâlâ okuyalım... Başlayayım mı?
KARAGÖZ - Neyi haşlayacaksın?
HACİVAT - Yani efendim, okuyorum iyi dinle! "Biricik oğlum!"0000
KARAGÖZ - Minicik oğlum da kim oluyor Hacı Cavcav?
HACİVAT - Dinle! "Bu mektubu kimseye gösterme, kendin okuyup sonra bir kenarda yak!"
KARAGÖZ - Hacı Cavcav, ver bakalım mektubumu geri!
HACİVAT - Neden Karagöz'üm?...
KARAGÖZ - Köftehor, kendi okuduğunu duymuyor musun? "Kimseye gösterme, kendin oku!" diyor.
HACİVAT - Okuyabileceksen al!
KARAGÖZ - Öyleyse devam et ama okumamış ol!
HACİVAT - "Annem ve ben seni çok özledik!"
KARAGÖZ - Âmin, ben de sizi özledim!
HACİVAT - Konuşma da dinle! "Artık bizim gelmemiz mümkün değil... Bizi seviyorsan hemen yanımıza gel!"
KARAGÖZ - Hacı Cavcav ben gidip çocuklarla helalleşeyim. Sen de hakkını helâl et!
HACİVAT - Allah Allah, Karagöz'üm ne oldu şimdi helalleşecek canım?
KARAGÖZ - Pataklarım ha, okuduğunu anlamıyor musun? Annemle babam beni acele yanlarına çağırıyor.
HACİVAT - Ne olmuş yani sen de git!
KARAGÖZ - İyi ya işte, ben de gitmek için hazırlanmaya başladım.
HACİVAT - Canım bu ne biçim hazırlık?...
KARAGÖZ - Ne biçim hazırlık olacak, onlar mezarda ya!
HACİVAT - Evet, haklısın Karagöz'üm! Fakat bu işte yine bir karışıklık olmasın? Sen yine şu zarfı ver! (Zarfın üzerine bakar.) Allah iyiliğini versin, tabii ya!... Her bulduğun mektuba sahip çıkar da okutursan böyle olur. Bu mektup senin değil ki!... (Karagöz gider.)
__________________
Hacivat-Baboli,naber nasıldır işin?
Karagöz-Hayra değil senin bu gidişin
Hacivat-Aman Karagözüm large ol biraz
Karagöz-Sükut dur, keza olmadan maraz
Hacivat-Cancan,kızma çağ milenyum çağı
Karagöz-Bağlayın şunu koparmış bağı
Hacivat-Her şey değişmek de ağır ağır
Karagöz-Sus,bunamışsın sen bunak sağır
Hacivat-Moruk,değiş şu eski kafayı
Karagöz-Yavaş, atıyor tepemin yayı
Hacivat-Karagözüm,bak biraz kendine
Karagöz-Bak işine,bak kendi derdine
Hacivat-Bak,ben artık metroseksüelim
Karagöz-İstersen bir de etek giyelim
Hacivat-Yanlış anladın sen Karagözüm
Karagöz-Sus lan serseri,değişmez özüm
Hacivat-Yani bakımlılık bağlamında
Karagöz-Hay, baykuşlar öte bağlarında
Hacivat-Kuzum bugün ne kadar da terssin
Karagöz-Konuşma fazla kafayı yersin
Karagöz Ve Hacivat - Orta Oyunu - Karagöz Ve Hacivat Kısa Atışmaları
(Hacivat elinde davul, Karagöz'ün evinin önüne gelir.)
HACİVAT: Yar bana bir eğlence! Aman bana bir eğlence! Karagöz'üm ben geldim, çıksana pencereye!
KARAGÖZ: Ne bağırıyorsun hacı cav cav sabahın köründe!
HACİVAT: Hadi hemen aşağı gel, davul aldım.
KARAGÖZ: Dama kedi mi sakladın?
HACİVAT: Yok Karagöz'üm davul aldım diyorum, bak davul. Haydi gel!
KARAGÖZ: Geliyorum bekle Haci cav cav!
(Aşağı gelir)
KARAGÖZ: Hani nerede bavul?
HACİVAT: Bavul değil Karagöz'üm davul, davul!
KARAGÖZ: Nereden çıktı bu davul?
HACİVAT: Aman Karagöz'üm, haberin yok mu Ramazan geldi!
KARAGÖZ: Oooo! Muhtarın oğlu Ramazan askerden mi geldi?
HACİVAT: Muhtarın oğlu değil, 11 ayın sultanı geldi!
KARAGÖZ: Ne sultan mı? Hani nerede sultan?
HACİVAT: Karagöz'üm can özüm, Ramazan ayından bahsediyorum yahu! Hani ayların en bereketlisi Ramazan!
KARAGÖZ: Kovalasın seni komşu oğlu Hasan! Vıyy vıyy vıyyy, öyle söylesene başından; bilmez miyim on bir ayın sultanını.
HACİVAT: İşte yarın Ramazan'ın ilk günü! Peki hazırlık yaptın mı bakalım?
KARAGÖZ: Amaann! İp koptuysa tutalım.
HACİVAT: Yok Karagöz'üm ip kopmadı. Ramazan için diyorum hazırlık yaptın mı? Bu gece sahura kalkacağız.
KARAGÖZ: Bu gece nereye kaçacağız? Yahu Hacı cav cav, Ramazan ayı gelince kaçılır mı hiç? Bu gece sahura kalkacağız!
HACİVAT: Oooo! Karagöz'üm sen hazırsın anlaşılan. Bak ben de davul aldım, sahur vakti için çalıcam.
KARAGÖZ: Ne! Hırsızlık mı yapıcan? Aman Hacı cav cav hiç yakıştıramadım sana!
HACİVAT: :Yanlış anladın Karagöz'üm, sahur vakti davul çalacağım, mani söyleyeceğim ki insanlar sahura yemek yemeğe kalksın.
KARAGÖZ: Sen mani biliyor musun sanki?
HACİVAT: Bak söyleyeyim de dinle;
Gümbede güm güm gümbede güm
Ramazan geldi hoş geldi,
Elleri kolları dolu geldi!
Gümbede güm güm gümbede güm!
On bir ayın sultanı,
Huzur, bereket geldi!!
Gümbede güm güm gümbede güm!
Nasıl güzel olmuş mu?
KARAGÖZ: Bahçenin gülleri mi solmuş. Aman Hacı cav cav bırak bahçeyi, gülleri. Ramazan geldi Ramazan! Akşama teravih namazı var unutma!
HACİVAT: Yahu Karagöz'üm ne bahçesi ne gülü! Tabii ben de teraviye gideceğim. Camiler de ışıl ışıl olmuş, minarelere mahyalar asılmış.
KARAGÖZ: Kimin sakalına çöp takılmış?
HACİVAT: Mahya diyorum camilere mahya asılmış.
KARAGÖZ: Ne yazılmış mahyaya?
HACİVAT: "Hoş geldin ya şehri Ramazan" yazılmış. Görsen ne güzel olmuş; çok seviyorum Ramazan gecelerini.
KARAGÖZ: Ramazan sevilmez mi Hacivat Çelebi. Ama yardım etmek gerekir yoksula, hadi boşalt bakalım ceplerini.
HACİVAT: Doğru söyledin be Karagöz'üm. Yoksullar için güzel bir yardım düşünelim ne dersin?
KARAGÖZ: Yarın mahalledeki yoksullara iftar yemeği verelim.
HACİVAT: Tamam olur, bizim Hanım çok güzel börek açar.
KARAGÖZ: Bizim Hanım da evini açar.
( Hacivat çok sevinir, sevinçten nara atar, bir yandan da davulu çalar.)
HACİVAT: Amaannn bana bir eğlence yar bana bir eğlence!!!!
KARAGÖZ: Ne bağırıyorsun Hacı cav cav kulağımın dibinde? Haydi ben gidiyorum Hanımla alışverişe çıkacağız bugün.
HACİVAT: Oooo! Maşallah efendim, alışverişiniz bereketli olsun.
KARAGÖZ: Senin kafana tokmak vurulsun!
HACİVAT: Öyle demedim Karagöz'üm, haydi ben tutmayayım seni. Akşama görüşürüz teravihte.
KARAGÖZ: Sen sallan beşikte! Hanım bekler beni alışverişte!
( Der ve sahneden ayrılır. )
HACİVAT: Haydi güle güle