Osmanlıca - Türkçe Sözlük E

Son güncelleme: 19.04.2009 22:10
  • osmanlıca - türkçe sözlük

    EAMM: Daha geniş, pek şümullü, en umumî.
    EÂZIM: Büyükler, ulu kişiler.
    EB: Baba, ata.
    EBB: Kuru ot, taze ot. Mera, otlak, çayır.
    EBEDÂ: Ebedî olarak, ebediyyen.
    EBEDÎ: Devamı, sonu olmayan. Ezelînin zıddı.
    EBED-ŞÜMÛL: Ebedî içine alan.
    EBEVEYN: Ana-baba.
    EBRÂR: İyiler.
    EBSÂR: "Basar"ın çoğulu. Gözler, görme hassaları.
    EBTER: 1. Eksik, tamamlanmamış. 2. Dölsüz, çocuğu olmayan kimse.
    EBU'L-BEŞER: İnsanlığın atası. Hz. Âdem.
    EBU'L-HAYR: İyilik babası.
    ECÂNÎB: Ecnebîler, yabancılar.
    ECEL-İ KAZÂ: Tehlikeye uğramak suretiyle gelen ecel.


    ECEL-İ MÜSEMMÂ: Allah tarafından tayin edilmiş ömrün sonunda gelen ecel.
    ECİR: 1. Karşılık, ücret. 2. İyi bir amelin karşılığı olarak verilen manevî mükâfat.
    ECR U MESUBÂT: Karşılık ve mükâfat. İyi amele karşılık Allah tarafından ahirette verilen sevap.
    ECR U SAVÂB: Yapılan bir şeyin karşılığı olarak verilen ücret ve sevab.
    ECR: Yapılan bir iş karşılığında verilen ücret.
    ECRÂM U ECSÂM: Cansız varlıklar ve cisimler.
    ECRÂM-I SEMÂVİYYE: Gök cisimleri, yıldızlar.
    ECSÂM-I MUHTELİFE: Muhtelif cisimler.
    ECSÂM-I SAKÎLE: Ağır cisimler.
    ECSÂM-I SELÂSE NAZARİYESİ: Üç cisim nazariyesi.
    ECZÂ: Cüzler. 1. Eczacılıkta kullanılan maddeler. 2. Bir kitabın parçaları. Kur'ân-ı Kerim'in cüzleri.
    EDÂ: 1. Ödeme, verme. 2. Zamanında yerine getirme. 3. Tarz, üslûp.
    EDÂ-İ EMANET: Emaneti yerine getirme.
    EDAT: 1. Kendi kendine anlamı olmayıp isim ve fiillere katılarak anlam gösteren kelime. 2 Âlet.
    EDEB-İ KUTSÎ: Kutsî edeb, iyi ahlâk.
    EDEB-İ UBUDİYYET: Kulluk edebi.
    EDGÂS U AHLÂM: Karışık rüyalar.
    EDİLLE: Deliller.
    EDİLLE-İ AKLİYYE: Aklî deliller.
    EDİLLE-İ HAKK: Hak deliller, gerçek deliller.
    EDİLLE-İ KÂTIA: Kesin deliller.
    EDİLLE-İ ŞER'İYYE: Şer'î deliller; Kitap, sünnet, icma-ı ümmet ve kıyas-ı fukahadan ibaret dört delil.
    EDİLLE-İİ İLMİYYE: İlmî deliler.
    EDNÂ: Pek aşağı, en alçak.
    EDVÂR: Devirler, çağlar.
    EDYÂN-I BÂTILA: Bâtıl dinler. Hak olmayan dinler.
    EDYÂN-I MÜNZELE: Allah tarafından gösterilen dinler.
    EDYÂN-I SEMAVİYYE: Semavî dinler. Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâm dinleri.
    EF'ÂL: Fiiller, işler.
    EF'ÂL-i İBÂD: Kulların işleri.
    EF'ÂL-İ KULÛB: Kalbin işleri, kalbe doğan çeşitli duygu ve düşünceler. Arapça'da kalbî fiiller (bilmek, görmek gibi)
    EFDÂL: Daha faziletli, en faziletli.
    EFLÂK: 1. Felekler, gökler. 2. Her gezegene ait gök tabakaları.
    EFRADINI CÂMİ AĞYÂRINI MANİ: Kendisine ait olanları toplayan, olmayanları dışarda bırakan.
    EFSANE: Masal, destan, mitoloji.
    EHAD: Bir, tek. Allah'ın sıfatlarından.
    EHÂDÎS-İ ŞERİFE: Hz. Muhammed (s.a.v.)'in söz, hareket ve ikrarlarından meydana gelen hadis-i şerifler.
    EHADİYYET: Birlik. Allah'ın her bir şeyde kendilerine ait sıfatı. Her şeyde birliğinin tecellisi.
    EHAKK: Çok haklı, daha haklı.
    EHASS: 1. En has, en özel. 2. En bayağı.
    EHASS-I MAKSAT: En özel maksat.
    EHL U İYÂL: Bir kimsenin geçindirmek zorunda olduğu aile efradı ve diğer kimseler.
    EHL: 1. Sahip, malik, 2. Maharetli, usta. 3. Bİr yerde oturan. 4. Karıkocadan herbiri.
    EHL-İ BEYT: Hz. Muhammed (s.a.v)'in ailesi, hane halkı, (Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin)
    EHL-İ BİD'AD: Dinde olmadığı halde sonradan çıkan şeylere uyanlar.
    EHL-İ DİRÂYET: Zeka, bilgi, tecrübe ehli.
    EHL-İ EHVÂ: Heva ehli, arzu ve isteklerine tabi olanlar.
    EHL-İ İCTİHAD: Müctehid olan kişi, içtihad ehli.
    EHL-İ İMAN: İman ehli.
    EHL-İ İNSÂF: Merhametli, adil olanlar.
    EHL-İ KARYE: Köylü, köy halkı.
    EHL-İ KİTAP: Allah'ın gönderdiği kitaplara inananlar. Terim olarak yahudiler ve hıristiyanlar.
    EHL-İ KÜFR: İnkârcılar.
    EHL-İ SALİB: Haçlılar, hıristiyanlar.
    EHL-İ SUFFE: Suffe ehli ki bunlar, Medine'deki Mescid-i Nebevî'nin sofasında kalırlar ve burada Hz. Peygamber'den dni öğrenirlerdi.
    EHL-İ SÜNNET: Hz Muhammed (s.a.v.)'in yolunda gidenler, sün-nîler.
    EHL-İ ZİMMET: İslâm devletinin himaye ve tabiiyyetinde bulunan hıristiyanlar.
    EHLULLÂH: Allah'a itaat eden, Allah'ın sevdiği kimse, velî.
    EHREMEN: Zerdüştîlerin inandıkları, kötülük ve karanlık tanrısı, şeytan, dev.
    EHVEN-İ SIRREYN: İki gizliden en zararsızı.
    EHVEN-İ ŞERR: Şerrin en hafif olanı.
    EİMME: İmamlar.
    EKÂLİM: İklimler, memleketler, ülkeler.
    EKALLİYET: Azınlık, azlık.
    EKÂNİM-İ SELÂSE: Hıristiyanların baba, oğul ve Ruhu'l-Kudüs'ten oluştuğuna inandıkları Allah. Allah, İsa, Ruhu'l-Kudüs üçlüsü.
    EKBER: En büyük.
    EKL: Yemek.
    EKMEL: En mükemmel, eksiği olmayan, en olgun.
    EKREMÜ'L-EKREMÎN: Cömertlerin en cömerdi. Çok kerim, çok cömert olan Allah.
    ELFÂZ: Sözler.
    ELFÂZ-I GARÎBE: Şaşılacak, tuhaf sözler.
    EL-FURKAN: Kur'ân-ı Kerim.
    EL-HAKK: 1. Gerçeğin ta kendisi, tam doğrusu. 2. Allah.
    ELHÂN: Nağmeler, besteler.
    ELHÂN-I TAYYİBE: Güzel nağmeler, güzel sesler.
    EL-HÜDÂ: Hidayet, Kur'ân-ı Kerim.
    ELVÂH: Levhalar, tablolar.
    ELVÂN: Renkler, çeşitler.
    EL-YEVM: Bugün.
    EMÂN: 1. Eminlik, korkusuzluk. 2. Aman dileme. 3. Şikayet. 4. Rica.
    EMÂNET-İ İLÂHİYYE: İlâhî emanetler.
    EMİR, EMR: Buyruk.
    EMN: Eminlik, korkusuzluk.
    EMNİYYET-İ KÂMİLE: Tam güven, tam itimat.
    EMR-İ Bİ'L-MA'RÛF VE NEHY-İ ANİ'L-MÜNKER: Dinin iyi gördüğü şeyleri emretmek ve kötü gördüğünden sakındırmak.
    EMR-İ Bİ'L-MA'RUF: İyiliği emretmek.
    EMSİLE: Misaller, örnekler.
    EN'ÂM: Davar, koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanlar.
    ENBİYA: Peygamberler, nebîler.
    ENE: Ben, benlik.
    ENE'L-HAKK: "Ben hakkım" anlamına gelen ve ilk defa Hallac-ı Mansûr tarafından söylenen söz.
    ENFÂL: "Nefel"in çoğulu. Harpte düşmandan alınan mallar, ganimetler. Kur'ân-ı Kerim'in 8. Sûresi.
    ENFÜS: "Nefs"in çoğulu. Canlar, ruhlar.
    ENFÜSÎ: Nefsî, nefiste meydana gelen, ferdî zihne ait bulunan, subjektif.
    ENSÂR: Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Medineli arkadaşlarından olan ve muhacirlere yardım eden ashabı.
    ENVÂ: Türler, çeşitler.
    ENVÂ-I VÂHİDE: Bir çeşitten olma.
    ERBÂB-I HALL-U AKD: Halife seçmeye yetkili olan kişiler. Medine halkının ileri gelenleri.
    ERBÂB-I HASENAT: İyilik sahipleri.
    ERCAH: Daha üstün, en üstün.
    ERDÂN: "Beden"in çoğulu. Cisimler, vücutlar, gövdeler.
    ERHÂM: 1. Kadınlardaki çocuk yatağı, rahimler. 2. Akrabalar.
    ERHAM: Çok merhametli, çok acıyan.
    ERKÂN: Rükunlar, esaslar, direkler, üniteler, bölümler.
    ERVÂH: Ruhlar.
    ERVÂH-I HABÎSE: Kötü ruhlar.
    ERZEL-İ ÖMÜR: İhtiyarlığın sonları, bunaklık günleri.
    ESAHH: Çok sahih, en doğru.
    ESÂTİR: Efsaneler, masallar.
    ESATÎR-İ EVVELÎN: Eskilerin masalları.
    ESBÂB: Sebepler.
    ESFEL-İ SÂFİLÎN: Cehennemin en alt tabakası, aşağının aşağısı.
    ESHÂB VE ETBA: Sahabeler ve tabiin.
    ESHÂB: Mümin olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)'i gören ve mümin olarak ölen Müslümanlar. (Bak: ASHAB)
    ESHÂB-I EYKE: Şuayb Peygamberin gönderildiği kavim.
    ESHÂB-I HİCR: Salih Peygamberin gönderildiği kavim.
    ESLÂF: "Selef"in çoğulu. Eskiler, yerlerine geçilmiş kimseler.
    ESLÂF-I MÜFESSİRÎN: Eski müfessirler, geçmiş müfessirler.
    ESLAH: En salih, en iyi, en uygun.
    ESMÂ: Adlar, isimler.
    ESMÂÜ'-HÜSNÂ: Allah'ın güzel isim ve sıfatları.
    EŞBÂH: Benzeyenler, nazirler.
    EŞCÂR: "Şecer"in çoğulu. Ağaçlar.
    EŞHURU'L-HAC: Hac ayları. Şevval, Zilkade ve Zilhicce'nin ilk on gününden ibaret olan cem'an 70 gün İslâm'dan önce de Araplar bu günlerde Kâbe'yi ziyaret ederlerdi.
    EŞHURU'L-HURUM: Haram aylar. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları. İslâm'dan önce Araplar bu aylarda savaş yapmayı haram sayarlardı.
    EŞRÂF: Soylulular, şerefliler.
    EŞRÂR: Şerliler, kötüler.
    EŞRÂT-I SAAT: Kıyamet alâmet-leri.
    ETFÂL: Çocuklar.
    EVÂMİR U NEVÂHÎ: Emirler ve yasaklar.
    EVÂMİR-İ CİHÂD: Cihad emirleri.
    EVÂMİR-İ İLÂHİYYE: İlâhî emirler.
    EVÂMİR-İ SÂBIKA: Eski emirler.
    EVHÂM: Vehimler ve hayaller. Kuruntular ve gerçek dışı şeyler.
    EVLÂ VE EFDÂL: Daha iyi ve daha faziletli.
    EVLÂ VE ESLÂH: En iyi ve en uygun.
    EVLÂ: Birinci, başta gelen. En iyi.
    EVLİYA: "Velî"nin çoğulu. Allah'ın ermiş kulları.
    EVLİYÂ-YI UMÛR: İş başında olan kimseler.
    EVSÂF U ŞERÂİT: Vasıflar ve şartlar.
    EVSAF: Vasıflar, özellikler.
    EVSAT: Orta.
    EVVEL U ÂHİR: Önce ve sonra.
    EVVELEN: Evvelâ, birinci olarak.
    EYTÂM VE ERÂMİL: Yetimler ve dullar.
    EYYÂM EN MA'LÛMAT: Bilinen günler.
    EYYÂM: Günler.
    EYYÂM-I MA'DÛDÂT: Sayılı günler; Ramazan ayının bütün günleri.
    EYYÂM-I NAHR: Kurban Bayramı'nın ilk üç günü.
    EYYÂM-I TEŞRİK (Eyyâmü't-teşrik): Kurban Bayramı'nın ilk gününden sonraki üç gün.
    EZELİYET: Başlangıcı olmama. Ezeliyeti Müş'ir: Başlangıcı bildiren.
    EZMÂN: Zamanlar, vakitler.
    EZMİNE: Zamanlar, çağlar.
    EZ-ZİKR: Kur'ân-ı Kerim'in adlarından biri.
#19.04.2009 22:10 0 0 0