Çınar Polis Karakolu - Skeç

Son güncelleme: 17.05.2009 23:34
  • Çınar Polis Karakolu - Skeç

    ÇINAR POLİS KARAKOLU
    2 PERDE (KOMEDİ)
    Yazan
    Mustafa Firuz BOZKURT

    1 - Başkomiser Fevzi
    2 - Komiser Cüneyt
    3 - Polis Memuru Hüsamettin
    4 - Polis Memuru Tankut
    5 - Bekçi Toros
    6 - Polis Memuru Salih
    7 - Müsteşar
    8 - 1.Koruma
    9 - 2.Koruma
    10 - 1.Üçkağıtçı
    11 - 2.Üçkağıtçı
    12 - Köylü
    13 - Esnaf
    14 - Deli
    15 - Rüzgar
    16 - Tinerci Çocuk
    17 - Şüpheli
    18 - Çaycı
    TEKNİK EKİP
    1 - Yönetmen
    2 - Yönetmen Yardımcısı
    3 - Müzik Sorumlusu
    4 - Slayt Sorumlusu
    5 - Dekor Sorumlusu


    1.PERDENİN SAHNESİ

    Sahnenin ortasında iki bank, yapma çiçekle bir park görüntüsü.

    Müsteşar, 1.Koruma, 2. Koruma Takım Elbiseli
    Başkomiser Fevzi Resmi Üniformalı
    Deli Toros Kabadayı görüntüsü verecek şekilde giyinmiş
    Boyacının (Tankut) üzerinde Fenerbahçe forması var
    MÜSTEŞAR - Kimdi o öyle çocuklar Zamk gibi yapıştı (Üzerini çırparak
    beraberinde iki korumayla sahneye girer) Birde sulu sulu öpmeleri yok mu ığ
    1.KORUMA - Sayın Müsteşarım vatandaş sizi tanıdı herhalde.
    MÜSTEŞAR - Tanırlar beni dimi?
    2.KORUMA- Tabi Sayın Müsteşarım siz bugüne bugün Bakan Adayısınız, Yani ilk
    seçimlerde(eliyle konuşmasını destekler)
    (Müsteşar banka oturur ve elindeki gazetesini açarak okumaya başlar. Korumalar
    çevreyi kolaçan etmektedir.)
    MÜSTEŞAR - Saat kaç oldu arkadaşlar
    1.KORUMA - 2 Sayın Müsteşarım
    2.KORUMA- Sayın müsteşarım haddimiz değil ama, bu proje KGP tutar mı sizce
    MÜSTEŞAR - Sayın Bakanımıza o kadar dedim. Bu proje yü-rü-mez, ama o ne
    dedi yürümezse emeklesin! Ne demek istiyor yani dilekçeni yaz emekli ol. Biz
    buralara ne çetin dönemeçleri atlatarak geldik.
    (Konuşma devam ederken sahneye boyacı çocuk girer, Müsteşar korumaya eliyle
    boyacıyı işaret eder)
    MÜSTEŞAR - Boyacı gel bakalım, şu ayakkabıları boya, dur bakayım ( bu arada
    boyacı yüzünü diğer tarafa çevirir) hiç yabancıda gelmedin ama (Boyacı yan
    tarafa bakarak ayakkabıları alır boyacı sandığını da sahnenin uzak köşesine
    koyarak boyamaya başlar)

    BOYACI - (içinden söylenerek) Bunlarda da para yok ama dur bakalım ne
    verecekler
    MÜSTEŞAR - (Gazetesini okumaya devam ederken gazeteyi indirir tekrar
    boyacıya bakarak) Hiç yabancı değil Allah Allah
    (Müsteşarın cep telefonu çalar)
    MÜSTEŞAR - Buyurun Sayın Bakanım Emriniz Evet Sayın Bakanım şuan malum
    KGP projesiyle ilgili pilot uygulama yapacağımız yerdeyim. Hükümlülerle görevi
    vereceğimiz Başkomiserimizi bekliyorum Evet dinliyorum efendim (korumalara
    bakarak) Proje çok güzel efendim, harikulade düşünmüşsünüz, enfes, yani bu
    kadar ince düşünce (birden telefonu aşağı indirir) Kapattı ya telefonu. Oysa ben
    daha bu projenin niçin uygulanamayacağını anlatacaktım. (Kafasını iki yana sallar)
    (Bu sırada boyacı ayakkabıları boyamıştır, müsteşara getirir)
    MÜSTEŞAR - Sağol evladım (eliyle cüzdanını epey arar)
    BOYACI - (Kafasını yan tarafa çevirerek, içinden konuşur) Nafile arama
    MÜSTEŞAR - Efendim evladım
    BOYACI - Güle güle giyim dedim
    MÜSTEŞAR - Sağol (Korumalara dönerek) Arkadaşlar cüzdanı evde unuttum
    herhalde
    1.KORUMA - Biz takdim edelim efendim (Boyacı korumaların yanına gelir)
    MÜSTEŞAR - Tamam arkadaşlar
    (Korumalarda cüzdanlarını hummalı bir şekilde arasalar da bulamazlar.
    Birbirlerine bakarak her ikisi de aynı anda sessiz bir şekilde bağırırlar "Eyvah,
    Soyulduk" Boyacıya doğru eğilirler)
    1.KORUMA - Arkadaş ben Hulusi paranı sonra versek?
    BOYACI - (Kafasını iki yana sallayarak) Olmaz
    2.KORUMA - Bak Hacı şimdi bunu yaz, ayağımız alışmış olur. Sonra bütün yakın
    korumalar ayakkabılarını sana boyatır.
    BOYACI - Mümkünü yok
    ( 1. Koruma boyacının üzerindeki Fenerbahçe formasına uzunca bakar ve )
    1.KORUMA - Bak arkadaş sen koskoca 30 milyonluk Fenerbahçe camiasının
    taraftarısın, kadronda Anelkalar, Ortegalar, Alexler oynamış sen 12. adamsın
    yakışır mı, 100 yıllık şanlı bir mazisi olan takımın taraftarına senin yaptıkların!
    BOYACI - (Başını öne eğer üzerindeki formaya baktıktan sonra) Bana ne
    arkadaş. Ben Aziz YILDIRIM gelse ondanda parayı alırım
    (Seyircilerin oturduğu kısmın arkasından Deli Toros karakterini oynayan kişi
    sahneye girecek şekilde) (Deli Toros Bağırmaya başladığı anda Müsteşar,
    Korumalar ve Boyacı sanki tiyatro salonuna, dışarıdan birisi gelmiş gibi
    seyircilerin arkasındaki kapıdan bağırarak giriş yapan Deli Toros' a bakacak)
    DELİ TOROS - Heyt. Havada uçan karada kaçan anasının koynundan kız
    kaçıran.. Var mı Ulan Bana yan bakan (Sahneye çıkar)
    DELİ TOROS - Babamı kesen ben Anamı kesen ben Sevdiğimi kesen ben
    (2.Koruma sözünü keser gözüyle Müsteşarı işaret ederek)
    2.KORUMA - Toros, Sayın Müsteşarımız seni çağırdı
    Deli Toros arka cebinden bıçak çıkarırmış gibi tarağı çeker, arada kalan Boyacı
    korkuyla yere düşer. Deli Toros tarakla saçını tarayarak ıslık çalar
    BOYACI - Arkadaşlar, engel olsanıza bizi öldürecek!
    1.KORUMA - Obeyim Boya parasından vazgeçtin herhalde, bu can korkusu yok
    mu!
    BOYACI - Abi şakaydı ya
    (Sahneye Başkomiser Fevzi girer)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bu ne gürültü ? Toros ne işin var burada! (Toros' un
    yüzüne şaşkın şaşkın bakar, eliyle Toros' u çekerek arkasında saklanmakta olan
    Boyacıya döner) Arsen Lüpen
    (Arsen Lupen sözünü duyan Müsteşar ve korumalar cüzdanlarını koydukları arka
    ceplerine elini koyarak boyacıya bakarlar)
    MÜSTEŞAR VE KORUMALAR - (aynı anda) Soyulduk
    BOYACI - Tamam ağabeyler, şaka yapmıştım (önce ellerini havaya kaldırır,
    Cebinden cüzdanları çıkararak sahiplerine uzatır)
    1.KORUMA- Meğer öpücük manyağı bizim cüzdanları yürütmüş
    (Başkomiser Fevzi Müsteşarı görünce ona döner, uzunca kucaklaşırlar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Sayın Müsteşarım nasılsınız görüşmeyeli?
    MÜSTEŞAR - Cüzdan çaldırıp duruyoruz, (güler) Ne olsun Fevzi Başkomiserim
    devlet görevine devam, dur şöyle sana bir bakayım, yaşlandın mı sen?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - İnsanla uğraşmak kolay mı Sayın Müsteşarım
    (Banka Otururlar)
    MÜSTEŞAR - Memlekette ne var ne yok? Annen Nemide ne yapıyor?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Annem Allah size uzun ömür versin, karlı bir günde
    kaybettik, Gülizar teyzenin dediği gibi güneşli bir günde dünyaya geldi karlı bir
    günde göçtü gitti Köyde kimsemiz kalmadı, sizinle piknik yaptığımız dere
    kenarındaki tarlamızın ortasında duran çınar ağacı kaldı aileden yadigâr. Bütün
    bir ömür boyu üstümüze kollarını açıp koruyan, zarar görmemizi istemeyen annem
    gibi, köye dönmemizi bekleyen çınar ağacı
    MÜSTEŞAR - Annenin ölümüne çok üzüldüm (Başını öne eğer)
    BAŞKOMİSER FEVZİ -Polis Okulundan mezun olduğumda 23 yaşındaydım.
    Manisa' ya komşu İzmir İlini kurada çekmiştim. Nasıl sevinç Ama sevincim 1
    dakika sürdü. İzmir, nüfusumun kayıtlı olduğu Manisa İline komşu olduğu için o
    zamanki yönetmelik gereği kura geçersiz kalmıştı. Sonrası malum mecburen sizin
    Kaymakamlık görevinizi yürüttüğünüz İstanbul Esenler' e tayin oldum. 2 yaşında
    Babamı daha tanıyamadan ölümünden sonra, annem babam yerine de geçmişti.
    Tayinim İstanbul' a çıkınca yanımda gelmesi için çok uğraştım Bu toprakları
    beklemek gerek diye benimle gelmemişti. Oda göçtü gitti, kimimiz kaldı (Başını
    öne eğer) köyümüzdeki çınar ağacı dışında
    MÜSTEŞAR -(Ağlamaklı tavrından kendini toparlayarak) Birde Deden vardı, ne
    güzel adamdı. Televizyon kumandasını nasıl kullanırdı Fevzi (Elini Bşk. Fevzi' nin
    dizine vurur)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - (Tatlı bir tebessüm yapar) Tıpkı mavzer silahla nişan alır
    gibi, önce kumandayı göz hizasına kaldırır, nişan hattını oluşturarak sol gözünü
    kapatır ve nişan alır, tetik parmağıyla sertçe power tuşuna basar (Gülmeye
    başlarlar)
    MÜSTEŞAR -Kadim dostum, sen İstanbul' a gelmesen seninle nasıl tanışacaktık?
    BAŞKOMİSER FEVZİ -İlk kaymakamlığınızdı değil mi? Yıllar ne çabuk geçti,
    bende emeklilik dilekçemi verdim (İç geçirir) Karakoldaki çocukların daha haberi
    yok ama (Hüzünlenir)
    MÜSTEŞAR - O Dilekçe (dilekçe kelimesini biraz uzatır) Biraz bekleyecek!
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Niye! (Şaşkın bir ifadeyle)
    MÜSTEŞAR -Bakan beyin çok önem verdiği bir proje var. Özellikle senin görev
    almanı istiyorum. Benim açımdan çok önemli
    BAŞKOMİSER FEVZİ -Proje ne?
    MÜSTEŞAR - Amaç geçmişte çeşitli suçlara karışmış, bazı kanunsuz kişilerin
    geçici kamu görevlisi yapılarak topluma kazandırılması. KGP geçici kamu görevlisi
    proğramı.
    BAŞKOMİSER FEVZİ - (Deli Toros ve Tankut' a bakarak) Projenin gönüllüleri de
    bunlar herhalde
    MÜSTEŞAR - Evet ben az önce arkadaşa bir cüzdan kaptırdım
    (Korumalar ellerinde bulunan birer dosyayı Deli Toros ve Tankut' a verir. Deli
    Toros ve Tankut dosyayı incelemeye başlar )
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Emekli olmadan önce, son görevimin Polisçilik oyunu
    olacağını hiç düşünmezdim (Tebessüm eder)
    TANKUT - SSK' mızda yatacak mı Sayın Müsteşarım (Toros' a döner gülmeye
    başlar)
    MÜSTEŞAR - Kimbilir belki SSK' nız yatar, belki de Bayrampaşa cezaevinde
    yatarsınız.
    TOROS - Demir Tava Geldi Kömür Bitti, Akıl Başa Geldi Ömür Bitti (Müsteşara
    döner) Fevzi abinin olduğu yerde yanlış olmaz, Müsteşar Bey. (Bşk. Fevzi' nin
    karşısına geçer, esas duruşa geçerek topuk selamı verir) Başkomiserim Deli
    Toros bugün itibariyle ikinci bir emrinize kadar Bekçi Toros olarak emrinizdedir
    efendim. (Fevzi Başkomiser kafasıyla selamı alır)
    TANKUT -Sayın Başkomiserim, Polis - Vatandaş ilişkilerini şimdiye kadar demir
    parmaklıklar arkasından takip ettim. Hayatta seçme şansım olmadı. Şimdi kısa
    süreli de olsa geçmişte kalan hataları düzeltme zamanı. (Başkomiserin karşısına
    geçer esas duruşta kafa selamı verir) Polis Memuru Tankut emrinize amadedir
    efendim.
    MÜSTEŞAR - Ya Fevzi, bizim torun bu aralar dersleri astı. Hani diyorum onu da
    sana bir ara göndersem de hizaya getirsen (Gülmeye başlar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Size telefonda bahsettiğim projeyle ilgili hazırlamış
    olduğum dosya burada Sayın Müsteşarım (Elindeki dosyayı müsteşara iletir)
    MÜSTEŞAR - (elindeki çantayı Bşk. Fevzi' ye uzatır) Buda projenizle ilgili AB'
    den gelen paralar, cüzdanı çaldırdık ama çanta bizde
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bu konudaki yardımlarınızı hiçbir zaman unutmayacağım.
    (Deli Toros ve Tankut' a döner) Hadi bakalım mesainiz bu saat itibariyle
    başlamıştır
    MÜSTEŞAR - Başarılar Fevzi Başkomiserim (tekrar el sıkışıp kucaklaşırlar)

    (PERDE KAPANIR)
#17.05.2009 23:24 0 0 0
  • 2.PERDENİN SAHNESİ
    Sahnede Karakol Dekoru vardır.

    İki ayrı masa Amir masası ve Karakol Mukayyidi (Yazıcısına) ait masalar. Arkada
    bir bank, portmanto, karakol duvarında Polis Teşkilatıyla İlgili güncel afişler,

    Atatürk Portesi

    Başkomiser Fevzi - Komiser Cüneyt- Polis Memuru Hüsamettin - Polis Memuru
    Salih, Polis Memuru Tankut ve Bekçi Toros Resmi Üniformalı
    Çaycı Dursun Üzerinde beyaz yada mavi önlük. 1.2. Üçkağıtçı kot pantolontişört,
    Köylü şalvar -gömlek, Deli eski elbiseler, Esnaf temiz giyinişli
    (Sahnenin solundaki Karakol Amiri masasında Komiser Cüneyt oturmakta,
    Mukayyit Polis Memuru Hüsamettin daktiloyla boğuşurcasına bir şeyler
    yazmaktadır)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Bu yazı işleri beni bitirdi. Dün evde 5 klasör
    evrak hazırladım Komiserim.
    KOMİSER CÜNEYT - Hayırdır Hüsamettin
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Evrakları yaz yaz bitmiyor Komiserim. Hani
    imkân olsa rüyamda yazsam gene yetişmeyecek. Birde şu tebligat işleri yok mu,
    postacıyı geçtik yani.
    KOMİSER CÜNEYT - O zaman yeni gelen kursa, Bomba Uzmanı kursuna
    müracaatını yap.
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Niye?
    KOMİSER CÜNEYT -Bomba uzmanı olursan eve iş götürmezsin. (Gülmeye başlar)
    Yani her şey olay yerinde biter, ya bomba patlar yada etkisiz hale getirisin!
    ( Yazı işi bitince evrakları dosyaya koyar ve Komiser Cüneyt' in masasına gelir)
    DELİ - Herkese selam-ı Hello ! (Polis Memuru Hüsamettin' e döner) Sana hariç!
    KOMİSER CÜNEYT - (deliye döner) Zagor ! Hüsamettin Zagor' u hastaneye
    göndermemişmiydik?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Doğrudur Komiserim
    DELİ - Asal eksene paralel gelen tüm doğrular ordinatı dik keser!
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Polis Memuru Salih ile göndermiştik
    KOMİSER CÜNEYT - E Bu ne o zaman?
    DELİ - Salih ağabeyi ben hastaneye teslim ettim Komiserim merak etmeyin.
    Profesörü iyi tanırım, merak etme Zagor senin elemana gözüm gibi bakarım dedi.
    KOMİSER CÜNEYT - (Cep telefonunu çıkarır ve Polis Memuru Salih'i arar) Alo
    POLİS MEMURU SALİH - Buyurun Komiserim
    KOMİSER CÜNEYT - Zagor' u ne yaptın Salih?
    POLİS MEMURU SALİH - Hiç merak etmen Komiserim, Zagor' u hocama teslim
    ettim 3-5 seneye zor görürsünüz
    KOMİSER CÜNEYT - Ya ya Özleyeceğiz desene. Sen ne yapıyorsun orada
    POLİS MEMURU SALİH - Prosedürde ufak bir değişiklik olmuş, hastayı getiren
    görevliye test uyguluyorlarmış
    KOMİSER CÜNEYT - Salih, Zagor burada herhalde seni kendisi yerine oraya
    teslim etti
    POLİS MEMURU SALİH - Yapmayın ya
    DELİ - Zönk, Asal eksene paralel gelen tüm doğrular ordinatı dik keser! Ha ha
    ha Kötümü oldu Komiserim Salih 20 yıl bakımına girdi!
    KOMİSER CÜNEYT - Seni burada bekliyoruz Salih kolay gelsin
    DELİ - Komiserim sana bir ispiyonlama yapayım mı?
    KOMİSER CÜNEYT - Söyle bakalım
    DELİ - Az önce acıların çocuğu bir boyacı müsteşar ve korumalarının cüzdanlarını
    çaldı
    KOMİSER CÜNEYT - Sen ne yaptın?
    DELİ - Sana söyledim ya! Daha ne yapayım
    KOMİSER CÜNEYT - Doğru teşekkür ederim
    DELİ - Bana bir sandalye getirsene
    KOMİSER CÜNEYT - (Masadan kalkar) Tamam misafir olan sensin bir sandalye
    getirelim (Deli Komiser kalkar kalkmaz koltuğa oturur ve Komiser sandalyeyi
    getirdiğinde)
    DELİ - Sende yanımda sandalyeye oturabilirsin!
    KOMİSER CÜNEYT - Eh Öyle olsun (Sandalyeye oturur)
    (Deli Komiser Cüneyt' in masasında bulunan evrakları inceler)
    DELİ - (Hışımla) Adamı niye öldürdün? Kadına niye tecavüz ettin?
    KOMİSER CÜNEYT - Zagor bunlar adli evrak
    DELİ - Tamam işte niye tecavüz ettin?
    KOMİSER CÜNEYT - Zagor bunlar adli evrak. Bu olayları inceliyor suçluları
    tespit ediyoruz
    DELİ - İyi tamam ne bağırıyorsun? (Koltuktan kalkar) Yerine otur bu işler beni
    sıktı (Komiser Cüneyt yerine oturur)
    ( Polis Memuru Hüsamettin Yazı işi bitince evrakları dosyaya koyar ve Komiser
    Cüneyt' in masasına gelir)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Sayın Komiserim müsaitseniz evraklar vardı
    efendim
    KOMİSER CÜNEYT - Getir bakalım Hüsamettin
    (P.M. Hüsamettin Komiser Cüneyt' in arkasına geçer, evrakları imzalarken
    cebinden çıkardığı komiser rütbesini omzuna kor, kafasını iki yana sallayarak
    sağa sola bakar. Bu esnada Deli arka bankta oturmaktadır)
    KOMİSER CÜNEYT - Ya Hüsamettin, Fevzi Başkomiserin bu izin işi de nedir?
    Bayram değil, seyran değil?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Bende akıl sır erdiremiyorum efendim.
    Başkomiserim Derin Devlet midir nedir? Ya (sözü yarım kalır)
    KOMİSER CÜNEYT -(Komiser Cüneyt arkasına aniden dönünce Polis Memuru
    Hüsamettin yakalandığını sanar) Hop hop Devletin kaç yıllık Başkomiseri ne
    derini?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Haddimiz mi efendim. Ben espri olsun diye
    söylemiştim. Sonra Fevzi Başkomiserimin emekli olmasına şurada ne kaldı,
    buralar size emanet değil mi?
    KOMİSER CÜNEYT -Bilmiyorum ki Hüsamettin, yürütebilirmiyiz bu işi
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Tabi efendim "İlçe Emniyet Müdürü
    Başkomiser Cüneyt" İsim nasıl yakışıyor! Kulağa ne kadar hoş geliyor!
    KOMİSER CÜNEYT - Yakışıyor, yakışıyor değil mi? Şunun şurasında
    Başkomiserliğe kaç gün kaldı?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Tabi efendim, Siz hiç Cüneyt ARKIN' ın
    Polisiye filmleri izlediniz mi? Hani Nuri ALÇO' nun uyuşturucu baronu olduğu,
    Cüneyt Arkın' ın ekipler amiri olduğu (Kom. Cüneyt tebessüm eder)
    DELİ - Hani polislerin reno arabalara bindiği ekiplerin amiri, Yoksa Hacı murat
    mı?
    KOMİSER CÜNEYT - (Kom. Cüneyt kızgın ifadeyle)Tamam tamam, al bakalım şu
    evrakları, reno arabaymış
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (masaya oturduktan sonra) Komiserim çay
    söyleyeyim değil mi?
    KOMİSER CÜNEYT - Söyle bakalım Dursun' a
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Ya birde espiri var değil mi çayları Dursun' a
    mı söyleyeyim kalsın a mı diye?
    DELİ - Yalaka
    KOMİSER CÜNEYT -( Komiser Cüneyt Hüsamettin' e döner bir süre baktıktan
    sonra alaycı bir ifadeyle) Yaya
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN -(telefonu çevirir bir müddet bekledikten
    sonra, yüksek sesle) Çaycı Aslanım sen orada ne yapıyorsun ha? Yarım saattir
    seni arıyoruz, girmişsin bilgisayara Facebook' ta çıtırlarla sohbet yapıyorsun.
    (Karşıdan konuşmayı dinler) Tamam tamam Komiserimle birlikteyiz iki çay.
    (konuşma bittikten sonra telefon çalar)
    DELİ - Hüsamettin abi ölümü öp telefona ben bakayım, nolur
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Olmaz (Telefonu açar) Buyurun Efendim
    VATANDAŞ- Memur bey iyi günler
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - İyi Günler
    VATANDAŞ- Ben Yalı Apartmanı ikinci katında oturuyorum da. Bir adağımız
    vardı onu keseceğiz. Acaba diyorum apartmanın balkonunda kesmemiz caiz olur
    mu?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Büyük baş mı, küçük baş mı?
    VATANDAŞ- Küçük baş
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Adağınızın kanı su borularından toprağa
    giderse
    VATANDAŞ - Caiz olur dimi?
    DELİ - Olur, olur
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Ya bırak kardeşim burası 1 - 5 - 5 yani 155
    rica ederim kardeşim!
    DELİ - 1 - 5 - 5 onbir mi burası ?
    VATANDAŞ - Tamam da, yetkili numarayı aradım kimse çıkmayınca nasıl olsa
    Polis bir çözümünü bulur diye..
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Olur mu kardeşim
    VATANDAŞ - Ama geçen elektrikler kesildiğinde, karakolu aramıştım karakoldan
    gelen memur arkadaş sigortaları değiştirdi siz hiç anlayışlı davranmıyorsunuz
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Beyefendi size iyi günler
    VATANDAŞ - Hiçbirşey için teşekkür ederim
    (Telefon konuşması bittiğinde Çaycı Dursun odaya girer ve abartılı bir şekilde
    topuk selamı verir)
    ÇAYCI DURSUN - Sabahı şerifleriniz hayırlı olsun amirim.
    KOMİSER CÜNEYT - Gel bakalım Dursun, senin tavşankanı çayını içelim de
    keyfimiz yerine gelsin
    DELİ - Dursun, topuk selamının üzerine birde tören geçişi yapsaydın
    ÇAYCI DURSUN - Amirim çayın yanına isterseniz şöyle bir bol susamlı Ankara
    simiti de getireyim
    DELİ - Dursun, istersen önce bankadan bir eft yap sonra simit getirirsin (Yavaş
    ama seyircilerin duyacağı şekilde) Kendini Roberto Carlos saniyi
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Benden de yalaka değil mi?
    KOMİSER CÜNEYT - Hüsamettin sen istersen dışarı çıkta biraz hava al.
    İçerideki hava seni biraz çarptı heralde
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Zaten kaymakamlıkta imzalanacak evraklar
    vardı efendim (Dosyayı alır ve Çaycı Dursun' a dik bir şekilde bakarak çıkar)
    (Çaycı Dursun P.M. Hüsamettin' in masasındaki boşları alırken, sahneye Polis
    Memuru Tankut ve Bekçi Toros girer)
    POLİS MEMURU TANKUT - Polis Memuru Tankut arz ederim.
    BEKÇİ TOROS - Deli Bekçi Toros arz ederim.
    KOMİSER CÜNEYT - Gelin arkadaşlar hoş geldiniz
    POLİS MEMURU TANKUT - Efendim KGP (Bekçi Toros koluyla P.M.Tankut' u
    dürter) Yeni atandık efendim, bunlarda evrağımız
    KOMİSER CÜNEYT - Hoş geldiniz arkadaşlar, hayırlı olsun. Birazdan mukayyit
    arkadaş gelince göreve başlama yazınızı yazar. İlçe Emniyet Müdürümüz
    Başkomiser Fevzi bugün izinden dönüyor. Görev yerinizi Başkomiserimin
    belirlemesi uygun olur. Ben gazete bayiine kadar gidiyorum, siz buralara
    mukayyit olun.
    POLİS MEMURU TANKUT -Emredersiniz efendim (Kom. Cüneyt sahneden çıkar)
    ÇAYCI DURSUN - (Toros ve Tankut' a göz gezdirdikten sonra) Arkadaşlar hoş
    geldiniz. Ben bu Karakolun en önemli şahsiyetlerinden Dursun, Çaycı Dursun. Size
    bir hesap açayım mı?
    DELİ - Ben de Zagor, karakolun en deli şahsiyeti
    POLİS MEMURU TANKUT - Yok canım biz uzun kalmayacağız, bir çanta var onu
    alıp gideceğiz
    BEKÇİ TOROS - Yok (Elini göğsüne götürerek eyvallah dercesine hareket
    yapar) Varsa kapanacak bir hesap, onu kaparız
    POLİS MEMURU TANKUT - (Eliyle Toros' u dürttükten sonra) Arkadaş biraz
    şakacıdır da, ne hesabı bu Dursun Bey
    ÇAYCI DURSUN - Bugün ayın kaçı? Çay fiyatlarına endeksli borç para
    veriyorum. Bu karakolda herkesin bana borcu var
    POLİS MEMURU TANKUT - Komiserin?
    ÇAYCI DURSUN - Kimsenin, bilakis amirlerin borçları hakkında kimseye bilgi
    vermem. Ben kurumsallaşmış ve etik değerleri kabul etmiş bir çaycıyım. Hemi de
    şark görevimi de yaptım
    BEKÇİ TOROS - Süslü kelimeleri iyi konuşuyorsun Dursun kardeş, sık bakalım bir
    1.000- YTL
    ÇAYCI DURSUN - Olmaz
    BEKÇİ TOROS - Niye?
    ÇAYCI DURSUN - Senin tipin güven vermiyor. Ama yanındaki arkadaş, nur yüzlü
    beyefendi birisine benziyor. Üzerimde iyi izlenim uyandırdı ona borç verebilirim
    POLİS MEMURU TANKUT - Tabii (Gülümseyerek) ben sicili temiz, ilerleme
    imkânı olan bir Polis Memuruyum. Kendine bak sadece bekçisin
    ÇAYCI DURSUN - Tankut bey (cebindeki defteri çıkartarak kalemi eline alır)
    Defterdeki 55 numaralı sayfayı size açıyorum (Cebinden bir miktar parayı
    çıkartarak Tankut' a verir)
    POLİS MEMURU TANKUT - Sağol Dursun Bey (Dursun parayı verdikten sonra
    sahneden çıkar)
    BEKÇİ TOROS - Nur yüzlü ve sicili temiz hırsız
    POLİS MEMURU TANKUT - Çaktırma işimiz bitene kadar ne kadar sağarsak
    kardır. Unutma, buradaki işimiz geçici. O para dolu çanta var ya, onu aldığım gibi
    ver elini Kanarya Adaları
    BEKÇİ TOROS - Demek Fevzi Başkomisere kazık atacaksın ha? Ben bir söz
    verdim ve bu sözü sonuna kadar tutacağım
    POLİS MEMURU TANKUT - İyi sen sözünü tut, ancak bana da karışma
    (Bekçi Toros portmantoda duran Komiser rütbeli Polis montunu giyer ve
    Karakoldaki amir masasına oturur)
    DELİ - Ooooo 23 Nisan bu yıl erken geldi herhalde, beyimiz kendini fena
    kaptırdı, kamu görevine
    (O sırada amir masasındaki telefon çalar)
    BEKÇİ TOROS - Alo
    VATANDAŞ - Polis mi?
    BEKÇİ TOROS - Hayır Bekçi (omzundaki rütbelere bakar) Ama şimdi Komiser
    VATANDAŞ - Bir şikâyetim olacaktı
    BEKÇİ TOROS - Erkek adama şikâyet yakışmaz. İmkanlar dahilinde şikayetini
    kendisi çözer.
    VATANDAŞ - Nasıl yani?
    BEKÇİ TOROS - Şikayetiniz kimden?
    VATANDAŞ - Eşimden
    BEKÇİ TOROS - Anladım aşk ve nefret olayı yani. Peki, Yaş - Boy - Kilo kaç?
    VATANDAŞ - Yaş 29 , boy 1.65 civarı kilo da 61 herhalde
    BEKÇİ TOROS - O zaman sorununuzu 9 mm lik magnum silah çözer, tek atışta
    kesin netice alırsınız
    VATANDAŞ - Bu silahı nerede bulurum?
    BEKÇİ TOROS - Dolapdere de kontörcü Hüsnü var, ona eskiden deli şimdi Bekçi
    olan Toros' un selamı var de
    VATANDAŞ - Sağolun
    BEKÇİ TOROS - Ne demek görevimiz efendim
    DELİ - Sen Bekçi falan değilsin
    BEKÇİ TOROS - A.. delinin zoruna bak hele
    (Konuşma bitimin sahneye P.M. Hüsamettin girer, şaşkın bir ifadeyle uzun uzun
    baktıktan sonra)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Beş dakika karakoldan ayrıldım, ihtilal mı oldu
    Vay anasını buraları hiç boş bırakmaya gelmiyor. (kendini toparladıktan sonra
    Toros' a döner) Merhaba Komiserim ben başmukayyit Hüsamettin, heralde yeni
    tayin oldunuz.
    BEKÇİ TOROS - Evet
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Komiser Cüneyt ne oldu?
    BEKÇİ TOROS - Gitti
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (iki elini bir birine çarparak) Hay Allah O
    kadar demiştim, şöyle hareket et, böyle yapma.
    DELİ - O kadarda yalakalık yaptın. Komiser Cüneyt Gitmeden önce bari sicilleri
    doldursaydı.
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Heyt konuşma, deli gömleğini giydiririm
    sana Neyse Komiserim çay içermisiniz?
    BEKÇİ TOROS - (üzerindeki Komiser rütbeli montu çıkarır portmantoya asar)
    Hüsam, ben demli bir çay içeyim
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (Kızgın bir ifadeyle) Siz bekçimisiniz?
    BEKÇİ TOROS - Bu karakolda ne çaycı, ne de Mukayyit Bekçiden hoşlanıyor.
    Fevzi Başkomiserime söyleyeceğim.
    (Komiser Cüneyt sahneye gelir)
    KOMİSER CÜNEYT - Hüsamettin, yeni gelen arkadaşlarla tanıştın herhalde
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Evet efendim arkadaş ve (Toros' a döner)
    arkadaşcıklarla tanıştım
    (Komiser Cüneyt yerine oturur, P.M. Hüsamettin eliyle Tankut' u çağırır)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Devrem gel, yanıma otur da biraz laflayalım
    (Tankut yanına oturur) Okul neresi?
    POLİS MEMURU TANKUT - 23 Nisan İlköğretim
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (güler) Espiriyi de patlattın hani (Tankut
    yüzünü buruşturur)
    POLİS MEMURU TANKUT - (Kekeleyerek) Niğ.. deNiğde Niğde Polis Okulu
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Yapma ya, aynı okul. Hangi dönem?
    POLİS MEMURU TANKUT - 1998
    DELİ - Sallama sallama
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Ya devrem 1998' de okul daha açılmamıştı ki,
    inşaat halindeydi
    POLİS MEMURU TANKUT - İyi ya bende inşaatçı olarak girmiştim. (Yüzünü
    buruşturur)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Ya devrem ne şakacısın seni tuttum ama bu
    ases var ya! (arka bankta oturan Toros' u gösterir)
    POLİS MEMURU TANKUT - Ases?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Bekçi, bekçi Bu Asesi pek gözüm tutmadı,
    bak şimdi, Bekçi arkadaşım senin burcun neydi?
    BEKÇİ TOROS - Yengeç
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Yani Mahluk - ül Derya - i böcekvari (gülmeye
    başlar)
    BEKÇİ TOROS - Ne?
    POLİS MEMURU TANKUT - Mahluk - ül Derya - i böcekvari
    BEKÇİ TOROS - Komiserim
    KOMİSER CÜNEYT - Toros sende hemen bozulma, Hüsamettin bir çok dil bilir.
    Bunlardan birisi de Osmanlıca
    POLİS MEMURU TANKUT - Devrem benim burcum aslan, Osmanlıcası ne?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Mahlukat - ül Cimbom
    POLİS MEMURU TANKUT - Allah, Allah, ben Fenerbahçeliyim ama burcum
    Galatasaray çıktı
    DELİ - (Bekçi Toros' a döner ve) Hüğsamettin' i burcu ne biliyormusun ağabey?
    BEKÇİ TOROS- Ne?
    DELİ - - Akrep Yani Haşaret-ül Zehr-i Zıkkım
    BEKÇİ TOROS- Belli bir zıkkım olduğu
    (Başkomiser Fevzi elinde Müsteşar dan almış olduğu Bond çanta ile sahneye
    girer, Bekçi Toros dikkat çeker, portmantoda duran şapkayı alarak el selamı
    verir, Polis Memuru Tankut aceleyle şapkasını kafasına takar el selamı verir,
    Polis Memuru Hüsamettin aceleyle şapka sanarak masasının üzerinde duran
    kesme şeker kutusunu kafasına takar el selamı verir, Komiser Cüneyt de ayağa
    kalkarak kafa selamı verir)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Merhaba arkadaşlar
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (Sadece P.M. Hüsamettin çok yüksek sesle)
    Sağol
    (sahnede bulunanlar P.M. Hüsamettin' e dönerek gülmeye başlarlar)
    DELİ - Yalaka yalaka
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Hüsam bugün çok şeker olmuşsun (tebessüm eder ve
    P.M. Hüsamettin' in kafasına bakarak) Acaba diyorum bu kadar şeker olmak için,
    kafana şeker kutusu takmana gerek varmıydı?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Yaktın beni Dursun Ne işi var masamda
    şeker kutusunun
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Arkadaşlar yeni mesai arkadaşlarınızla tanıştınız
    heralde. Tankut ve Toros. Kendilerini çok eskiden tanırım. Bize taze bir kan
    getirerek verimli olacaklarına güvencem tamdır.
    POLİS MEMURU TANKUT - (Kısık sesle) Şu çantaya bir kavuşsak
    (Herkes yerlerine oturur)
    KOMİSER CÜNEYT - Toros sen devriyeye çık, Kapalı Spor salonunda mühim bir
    müsabaka var orada gerekli tedbirleri alırsın.
    BEKÇİ TOROS - Anlaşıldı Komiserim (El telsizi alarak sahneden çıkar)
    (Başkomiser Fevzi ve Komiser Cüneyt aynı masada oturmaktadır, Bşk. Fevzi
    Çantayı masanın üstüne koyar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Cüneyt müjdeli haberlerim var, proje tamam gibi
    KOMİSER CÜNEYT - Süper Başkomiserim
    (P.M. Hüsamettin ve P.M. Tankut konuşmaya kulak kabartmaktadır)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Her şey mükemmel gitti. Planladığımız gibi Hilton
    otelinde brifingi verdim. Bölgemizde metruk mekânlarda yaşayan çocuklarla ilgili
    çekmiş olduğun resimler salondakileri çok etkiledi. Sanayici Halit bey yanıma
    geldi " Çocukluğumdan beri İstanbul' da yaşıyorum, avucumun içi gibi bildiğimi
    iddia ettiğim bu şehre meğer ne kadar yabancıymışım" dedi.
    KOMİSER CÜNEYT -İnsanlar bulundukları ortamlarda kendilerine bir dünya
    yaratırlarsa, o dünyada yaşama şansı olmayan insanların dertlerini bilemezler ki!
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bende bu söylediğine benzer bir şey söyledim;
    Yürüdüğümüz yol herkesin kullandığı yolsa, burada bulunan çukur hepimizi
    rahatsız eder dedim.
    KOMİSER CÜNEYT -Çok güzel
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Halit bey, "Siz bu resimlerle beni derin çukurlara
    attınız. Ama çukura düşmemde iyi oldu, yoksa burada bulunan insanların halinden
    nasıl haberdar olurdum" dedi. Projemize gereken bütün ekipmanları
    sağlayacağına dair söz verdi. Günün sonunda Müsteşar Bey Para dolu bu çantayı
    verdi.
    KOMİSER CÜNEYT -Parayı hangi kuruluş verdi?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Finansman Avrupa Birliğinden
    KOMİSER CÜNEYT -İyi ama, ülkemizde kimsesiz ve her türlü suiistimale açık
    çocuklara bizim kaynak ayırmamız gerekmez mi?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - O günlerde gelir inşallah Bu çocuklara yemek
    yedirdiğimiz lokanta var ya
    KOMİSER CÜNEYT - Mustafa' nın yerini diyorsunuz heralde
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Evet. Bu zarftaki paraları da ona ver. Dünya kadar
    borcumuz oldu, bir daha ki aya kısmetse çocuklar kendilerine ait yerde, yani
    Uçucu Madde Bağımlıları Rehabilite Merkezinde yemeklerini yerler (Cebinden
    çıkardığı zarfı, Kom. Cüneyt' e verir)
    KOMİSER CÜNEYT - İnşallah
    (Başkomiserin Komisere içinde para olan zarfı verdiğini gören Tankut o sırada
    daktilo ile meşgul olan Hüsam' ı eliyle dürter)
    POLİS MEMURU TANKUT - Devre bize de zarf gelir mi?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Karakolun adresini ver mektupla gelir
    POLİS MEMURU TANKUT - Yapma ya o kadar aleni yani
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Evet ne var ki bunda?
    POLİS MEMURU TANKUT - Bu işe ısınmaya başladım ya (Ellerini ovuşturmaya
    başlar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Hüsam bize çay söylermisin?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Hemen efendim (telefonu çevirir) Dursun
    dört çay, gelirken de Fatiha' dan başla bildiğin bütün duaları oku, hatim indir!
    ÇAYCI DURSUN - Tamam abi
    KOMİSER CÜNEYT - Başkomiserim şu devriyeyi bir anons edeyim, 73 55
    merkez 73 56 (Bir müddet bekler) 73 55 merkez 73 56
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Toros' un biraz ailevi problemleri var arasıra dalıyor
    DELİ - Bence o Bekçi falan değil
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (Kom. Cüneyt' in yanına giderek elinden telsizi
    alır) Müsaade edermisiniz Komiserim
    KOMİSER CÜNEYT - Buyur Hüsamettin
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (Telsizin mandalına basar ve bağırarak)
    Bekçi
    BEKÇİ TOROS - Ne var?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Elinin körü var
    BEKÇİ TOROS - Elma likörü mü var? Viski olsun, viski
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Toros ben Başkomiser Fevzi
    BEKÇİ TOROS - Buyur baba, pardon Başkomiserim
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Senin telsiz kodun 73 56 o şekilde cevap ver
    BEKÇİ TOROS - 73 56 anlaşıldı efendim
    BAŞKOMİSER FEVZİ - (Yanındakilere döner ve) ben size demedim mi, çocuk
    hızlı öğreniyor, süper bir Bekçi karakolumuzun azı dişi olacak
    KOMİSER CÜNEYT - 73 55 Merkez 73 56
    BEKÇİ TOROS - 73 56 kapalı spor salonunda emri dinliyor efendim
    KOMİSER CÜNEYT - Devam etmekte olan maçta yoğunluk ve skor hakkında bilgi
    ver
    BEKÇİ TOROS - İnönü ve Sakarya İlk Öğretim Okulları arası Basketbol maçı,
    kapalı spor salonu tribünlerinde yaklaşık Durun sayıyorum, 1-2-3-4-5 tane, evet
    5 tane ilk okul talebesi, maçta 3. periyot 15. dakika basketbol maçı 0 - 0 devam
    ediyor.
    DELİ - Ha ha ha İlkokul öğrencilerinin maçına Polis mi görevlendirdiniz?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - (Komiser Cüneyt' e sinirli bir şekilde döner) İlkokul
    öğrencilerinin maçına görevli gönderirsek (Komiser Cüneyt başını öne eğer)
    (Çaycı Dursun sahneye girer)
    ÇAYCI DURSUN - Çaylar geldi efendim. Çaylar, çaylar, çaylar,çaylar
    DELİ - (Çaycı Dursun'la alay ederce) Yangın var, yangın var, yangın var
    DELİ- Gerzeğe bak. Gören de Real Madrit' in sol kanatından atağa çıkıyor sanar,
    gerizekalı
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Dursun, sana Tankut yada Toros' un borcu var mı?
    ÇAYCI DURSUN - ŞeyToros' un yok ama, O Angut mudur, Tankut mudur onun
    var efendim.
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Tankut' a babasından para gelmiş (Tankut' a döner) Öyle
    değil mi Tankut, tüm borçlarını kapatıp bir daha bir kimseye borç
    yapmayacakmışsın
    POLİS MEMURU TANKUT - Evet efendim, tam anlattığınız gibi
    (Dursun çayları dağıttıktan sonra Polis Memuru Hüsamettin' in yanına gelir)
    ÇAYCI DURSUN - Abi şeker kutusu olayı benim hatam, ben seni çok severim
    bilirsin
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Söyle bakalım yine bana ne işin düştü?
    ÇAYCI DURSUN - Abi sen demiştin ya kızlar komik erkeklerden hoşlanır diye
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Komik dediysek senin gibi İnek Şabanlardan
    demedik
    ÇAYCI DURSUN - Abi ya Kızla kafeye buluşmaya gittim, herkes bana güldü.
    Kızla masada oturiyum, sola döndüm (sol eliyle solunu göstererek) Burası
    solumdur değil mu?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN -Evet
    ÇAYCI DURSUN - Solumdakiler bana güliyi, sağıma döndüm (Eliyle sağını
    gösterir) Borası sağımdır değil mu?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Evet
    ÇAYCI DURSUN - Onlarda bana güliyi. Arkama döndüm (eliyle arkasını gösterir)
    Abi burası arkamdır bunu biliyrum! Arkamdakilerde bana güliyi
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Sen kafeye giderken o şeker çuvallarından
    diktirdiğin donu da iç çamaşırı olarak giymedin mi?
    ÇAYCI DURSUN - Abi tamamda sen nerden biliyorsun?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Kafenin sahibi Mehmet söyledi, birde beyaz pantolon giymişsin, kıçına giydiğin dondaki şeker fabrikaları amblemi,
    kavşaklardaki DUR levhası gibi 1 km den gözüküyormuş. En altta da ne
    yazıyormuş biliyormusun?
    ÇAYCI DURSUN - Ne abi?
    DELİ - Net 50 kilo!
    ÇAYCI DURSUN - Yapma ya, ama ben 25 kilo yazan donu giymiştim!
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Sen ne yap biliyormusun?
    ÇAYCI DURSUN - Ne yapayım abi?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Parmağını yoğurda sok, cacık olsun. Hıyar
    herif.
    ÇAYCI DURSUN - Yandım abi ben (sahneden çıkar)
    POLİS MEMURU TANKUT - Abi sende adama baya sert davrandın, üzülüyor
    gariban
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Adamın ellerini görmüyormusun Tankut
    kocaman, tıpkı bir çimento makinesi mikseri
    (Komiser Cüneyt masadan kalkar)
    KOMİSER CÜNEYT - Başkomiserim ben Polis okulunda dersim var oraya
    gidiyorum. Öğle yemeğinde Kuru Fasulye - Pilav - Cacık - Aşure varmış. Sizde
    gelecekmisiniz?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Burası müsait olursa gelmeye çalışırım (Kom. Cüneyt
    sahneden çıkar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Tankut gel bakalım buraya
    POLİS MEMURU TANKUT - Buyurun Başkomiserim (Başkomiserin masasına gelir
    ve eliyle işaret ettiği yere oturur)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Sakın bir daha Dursun' dan para alma, yoksa kırmızı
    kartı görürsün. Elalemin garibi şurda üç kuruş ya kazanıyor ya kazanmıyor
    POLİS MEMURU TANKUT - Anlaşıldı efendim.
    (Bu esnada telefon çalar)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - 1 - 5 - 5 buyrun
    VATANDAŞ - 1-5-5 yani orası 11 mi oluyor?
    DELİ - Bunu bende söylemiştim sayılmaz!
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Yok kardeşim 155 (Biraz telefonu dinler) Ne
    cinayet mi? Hemen ekip gönderiyoruz efendim
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Cinayet mi var Hüsam?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Evet efendim Melek Girmez Sokakta cinayet
    var, Polis Memuru Salih devriyede onu göndereyim mi?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - İsabet olur
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - 73 53 merkez 7382
    POLİS MEMURU SALİH - 73 82 Kuyumcular sokakta dinlemede merkez
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN -Anlaşıldı, Melekgirmez Sokakta 111 olayı var,
    acele intikal edip bilgi verin
    POLİS MEMURU SALİH - Anlaşıldı efendim ben olay mahaline geçip durum
    (Aydın şivesiyle)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bu Melek Girmez Sokaktaki içkili işletmeler şehir
    içerisinde kalmış, hergün bu tür olaylar oluyor. Artık burasını şehrin dışına
    taşımak gerekiyor
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Doğru efendim. Acaba, olay yerine ben mi
    gitseydim Efendim?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Sen bize burada lazımsın Hüsam. Bu karakolun en kritik
    yerindeki görev senin, görevin benden bile önemli
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Sağolun efendim (Tankut' a döner ve)
    Başkomiserim bir tanedir ya (ağlamaklı) Emekli olacak diye çok üzülüyorum (sağ
    elini her iki yana sallar) sonra bu bölgedeki kimsesiz çocuklar da onu çok sever
    POLİS MEMURU TANKUT - Fevzi baba bir tanedir. Hırsıza uğursuza bile insaflı
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Evet
    (Polis Memuru Salih ve Bekçi Toros cinayeti işleyen şahısla birlikte sahneye
    gelirler)
    POLİS MEMURU SALİH -Başkomiserim olayda kullanılan 9mm. Çapında Magnum
    marka silah ile birlikte şüpheli yakalanmıştır.
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Teşekkür ederim.
    POLİS MEMURU SALİH - Sağolun efendim
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Şüpheli şahıs otursun biraz kendine gelsin sizde kimlik
    tespitini yapın
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Anlaşıldı efendim
    POLİS MEMURU SALİH - Ben nezarethaneyi hazırlıyorum, buda şahsın ehliyeti
    Toros (ehliyeti Toros' a verir ve nezarethaneye geçer)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (daktiloya kağıt takar ve) Adı
    BEKÇİ TOROS - Name
    DELİ - Ha ha ha
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN -Soyadı
    BEKÇİ TOROS - Surname
    DELİ - Ha ha ha
    POLİS MEMURU TANKUT - Way yabancı heralde! (Şüpheliye döner) Where
    are you from?
    ŞÜPHELİ - I am from Adana Adananın İçi
    POLİS MEMURU TANKUT - Adanaaa (şaşırır ve çaktırmamak için) Vay toprağım
    geçmiş olsun
    DELİ - Ases! Ehliyette, İngilizce bölümünde Adı name Soyadı Surname yazıyor
    sende onu okuyorsun. Sen hangi Ali mektebini bitirdin?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Ver bakalım şu ehliyeti (Ayağa kalkarak
    Toros' un elinde ehliyeti sert bir şekilde alır)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Tamam çocuklar birbirinize kızmayın. Şüpheliye birkaç
    soru soralım.
    (Polis Memuru Tankut koşarak portmantoda asılı duran el fenerini alır, şahsın
    yanına gelerek el fenerini yakar ve sorgu odasındaymış gibi şahsın kafasından
    aşağı tutar)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Devrem sen ne yapıyorsun ?
    POLİS MEMURU TANKUT - Başkomiserim sorgu yapacak ya, usulüne uygun olsun
    DELİ - Ya bende şahsı solaryuma soktun, bronzlaştırıyon sanmıştım!
    (Tankut el fenerini kendi yüzüne tutar, açıp kapayarak oynamaya başlar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Maktulü niye vurdun evladım?
    ŞÜPHELİ - Ben maktulü filan tanımam, oda kim. Ben eşimi vurdum
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Tamam işte bizde eşini niye vurdun onu soruyoruz
    ŞÜPHELİ - Aşkın göz yaşlarıyla ıslanmayan gözler kördür
    BEKÇİ TOROS - Yağmur yağarken ıslanmış heralde
    DELİ - (Bekçi Toros' un yüzüne bakarak) He ya muson yağmuru yağıymiş
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Kendi kararınla mı karını vurdun?
    ŞÜPHELİ - Hayır 155' i aradım. Orada bir Bekçi Komiser telefona çıktı, sorunu
    kısa yoldan hallet Magnum kesin çözümü olur dedi
    DELİ - (Toros' a dönerek) Aslında bu tarife uygun biri var ama, kimdi acaba
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Silahı nerden aldın?
    ŞÜPHELİ - Silahı Bekçi Komiserin tarif ettiği yerden Dolapderede kontürcü
    Hüsnüden aldım. Ayrıca selamı var, bana borcu vardı, aylar - yıllar oldu ödemedi
    dedi
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Zagor sen kimi tanıyorsun? Az önce ne dedin?
    DELİ - Kim ben mi?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Efendim şüphelinin anlattığı kişi her ortamda
    olabilecek lüzumsuz kişilerden.
    DELİ - Zaten o hıyar yine piyasaya çıkar
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Evet. Şahsın anlattıkları film gibi. Hap mı aldı ne yaptı.
    Siz şüpheliyi nezarete götürün daha sonra kendine gelince sorarız.
    (Toros ve Tankut şüpheliyi nezarete götürürken, Başkomiser Fevzi seyircilerin
    duyacağı şekilde düşünür)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bu sakın Toros' un işi olmasın, bunları boş bırakmaya
    gelmiyor
    (Başkomiser Fevzi' nin cep telefonu çalar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Buyursunlar Sayın Müsteşarım
    DELİ - Müsteşar mı? Beni burada görmesin ( sahneden koşarak çıkar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Buyursunlar Sayın Müsteşarım
    MÜSTEŞAR - Kolay gelsin
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Sağolun efendim
    MÜSTEŞAR - Nasıl gidiyor?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Çalışmalarımız emrettiğiniz doğrultuda devam ediyor
    efendim, raporumu bilare size sunacağım
    MÜSTEŞAR - Aman Fevzi, Bakan bey sabah akşam projeyi soruyor, kendinize iyi
    bakın
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Sağolun saygılar
    (Sahneye Komiser Cüneyt gelir)
    KOMİSER CÜNEYT - Başkomiserim ben Polis Okulundan dönüşte cinayet
    mahalline uğradım, savcı beyle birlikte gerekli incelemeleri yaptık. Deliller
    usulüne uygun bir şekilde muhafaza altına alındı.
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Tamam Cüneyt, dokümanların hazırlanmasıyla bizzat sen
    ilgilen
    (Sahneye Salih, Tankut ve Toros gelir)
    POLİS MEMURU SALİH - (P.M. Hüsamettin' in masasına giderek) Hüsamettin
    benim izne çıkmam gerekiyor. On gün izin yaz
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Salih izinler kapalı, 15 gün sonra açılınca
    çıkarsın
    POLİS MEMURU SALİH - Eşim ha doğurdu, ha doğuracak. 15 gün sonra izni ne
    yapayım
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Cüneyt Komiserime söyle, benim çözeceğim
    bir konu değil
    POLİS MEMURU SALİH - (Cüneyt Komisere döner) Komiserim müsaitseniz 5
    dakikanızı alabilirmiyim
    KOMİSER CÜNEYT - Tabi buyur Salih (Başkomiser konuşmaları takip
    etmektedir)
    POLİS MEMURU SALİH - Komiserim eşim doğum yapacak, 10 gün izin alacaktım
    KOMİSER CÜNEYT - Biliyorsun Salih, on gün önce içinde bulunduğumuz haftanın
    önemi nedeniyle 12/12 çalışma sistemine döndük ve izinler kapatıldı. İkinci bir
    emre kadar kimseyi izine çıkaramıyoruz.
    POLİS MEMURU SALİH - Anlaşıldı efendim (Boynunu öne eğer)
    BEKÇİ TOROS - 12/12 çalışma düzeni mi?
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Evet 12/12 çalışma düzeni
    BEKÇİ TOROS - Ya 12/12 mars gezegendeki robotlar çalışmıyor!
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Cüneyt, Salih' in iznini yazın. (Sert bir şekilde)
    KOMİSER CÜNEYT - Başkomiserim gelen emir yazısında
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bırak şu yazıyı! Salih' in eşi kaç defa doğuracak?
    Personel eksikse, ben Salih' in yerine görev yaparım
    KOMİSER CÜNEYT - Haklısınız efendim
    BAŞKOMİSER FEVZİ - İki çocuğumun doğumunda da eşimin yanında
    bulunamadım. Annemin ölüm haberini aldıktan iki gün sonra memleketime
    ulaşabildim. Hepsinde izinler kapalı, önemli günler, tedbirler, önlemler vardı. Polis
    insan değil mi Cüneyt? Bir tek Polisin görevi mi önemli? Salih sen eşinin yanına git
    koçum
    POLİS MEMURU SALİH - (yanına geldiği Bşk. Fevzi' nin karşısında bir müddet
    durur, ağlamaklı bir tavırla, elini öpmek için ani bir hareket yapsada Bşk. Fevzi
    elini geri çeker) Sağolun
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bir ihtiyacın olur, bize haber vermezsen gücenirim
    POLİS MEMURU SALİH - (sevinçli bir şekilde) İnşallah hayırlı haber için
    arayacağım efendim (Koşarak sahneden çıkar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Salih' in arkasından bakarken bana ilk izni veren,
    Başkomiserimiz Etem beyi hatırladım. Köyden karakola Annemin rahatsız olduğu
    haberi gelmiş "Fevzi sen bir hafta memleketine dinlenmeye git" demişti. Bende
    Salih gibi koşarak karakoldan çıktım, otobüse bindim cebimdeki para yol parasına
    yetmezdi, ama o heyecanla nasıl bunları düşünmemiştim. Yolun yarısında bilet
    parasını kesmeye gelen muavine şöyle bir cebimi karıştırdıktan sonra 10 lira
    çıkardım. Bana ne dedi biliyormusun Cüneyt? Yol paranız Başkomiseriniz
    tarafından verilmiştir dedi. Mahiyetimizde çalıştırdığımız personeli iyi
    tanımalıyız. Onların ne kadar kafası dinç olursa bize o kadar faydalı olurlar.
    KOMİSER CÜNEYT - Evet Başkomiserim. Teşkilatımızın en büyük sorunlarından
    birisi de izine ayrılmak.
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Polis izne ayrılsa da deniz kenarında güneşlenmeye mi
    gidiyor Cüneyt? 20 günlük iznini anne, baba, kardeşlerini görerek memleket
    özlemi gidermeye kullanıyor
    KOMİSER CÜNEYT - Memleketimizden uzak görev yapmanın dezavantajları
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Dün akşam beni çok etkileyen bir rüya gördüm
    arkadaşlar
    KOMİSER CÜNEYT- Hayırdır inşallah Başkomiserim
    BAŞKOMİSER FEVZİ- İnşallah Cüneyt. Bu açacağımız Rehabilite Merkezinin
    açılışında herkes vardı, bir ben yoktum
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Geç kalmış olmayın efendim
    BAŞKOMİSER FEVZİ- Aslında En erken de ben geldim. Yani kendim yokum ama
    olan biteni görüyorum. Birde ismimin yazılı olduğu büyük bir tabela vardı. Manası
    nedir anlayamadım
    KOMİSER CÜNEYT- Bu proje sizi çok yordu Başkomiserim bilinçaltından
    kaynaklanan bir rüya olabilir
    BAŞKOMİSER FEVZİ- İnşallah arkadaşlar (Düşünceli durumdan kendisini
    toparlayarak) Tankut ve Toros siz şimdi istirahata ayrılın, saat 19.00' da tekrar
    gelirsiniz
    POLİS MEMURU TANKUT VE BEKÇİ TOROS - Anlaşıldı efendim. (Sahneden
    çıkarlar)
    KOMİSER CÜNEYT - Başkomiserim bu yeni gelen Tankut ve Toros' la daha
    önceden çalıştınız mı değil mi?
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bir müddet birlikte olduk
    KOMİSER CÜNEYT - Polis Memuru Tankut'u, bir yerlerden gözüm ısırıyor ama
    bir türlü hatırlayamadım
    (Sahneye bir zamanlar sokak çocuğu olup, Başkomiser Fevzi' nin çabalarıyla yeni
    bir hayat kazanan ünlü şarkıcı Rüzgar UÇAR "Eski Dostlar" şarkısıyla sahneye
    girer)
    RÜZGAR - Unutulmuş birer birer
    Eski dostlar eski dostlar
    Ne bir selam ne bir haber
    Eski dostlar eski dostlar
    Hayal meyal düşler gibi
    Uçup giden kuşlar gibi
    Yosun tutan taşlar gibi
    Eski dostlar eski dostlar
    Unutulmuş isimlerde
    Bilinmez ki nasıl nerde
    Şimdi yalnız resimlerde
    Eski dostlar eski dostlar
    BAŞKOMİSER FEVZİ - ooo Rüzgar hangi rüzgar seni buralara kadar getirdi
    RÜZGAR - (Hızlı bir şekilde Bşk. Fevzi' nin yanına gelerek ani bir hareketle elini
    alır ve öper) Sizi görmek ne kadar güzel abim, babam (ağlamaklı)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Sen bir uçurtmasın artık Rüzgar, şarkıcılar arasında en
    yükseklere çıkması gereken bir uçurtma
    RÜZGAR - Teveccühünüz, sağolun
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Rüzgarcığım bizim çocuklara imzalayacağın
    resimler vardı ya, onları...
    RÜZGAR - Unuturmuyum Hüsamettin ağabey, hepsini getirdim. Sözümü de
    unutmadım, Ahmet' in sünnetinde mutlaka geleceğim
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Sağolasın
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Uzun zamandır gelmeyince, bizi unuttuğunu düşünmeye
    başlamıştım.
    RÜZGAR - Olur mu Fevzi ağabey, sizleri unutmak mümkün mü? Beni sokaklarda
    nereye gittiği belli olmayan bir yaşamdan kurtardınız
    BAŞKOMİSER FEVZİ - (Dalar, bir müddet sessizlikten sonra) Hatırlıyormusun,
    İstiklal caddesinde devamlı takıldığın bir arkadaşın vardı
    RÜZGAR - Evet, Bilal can dostum
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Evet Bilal' di adı. Sizi ilk gördüğümde yine İstiklal
    Caddesindeydiniz. Soğuk bir gündü, Bilal' e evin neresi diye sormuştum. "Orada
    burada uyuyorum, sokaklar bizim evimiz" demişti. Sonra sana dönmüş senin evin
    neresi diye sorduğumda "Ben Bilal' e komşuyum" demiştin. O halinle bile hayata
    sarılmış, gülen gözlerle meydan okumuştun yokluğu ve çaresizliğe..
    RÜZGAR - Ya siz (Başkomiser Fevzi' nin gözlerine bakarak) Benimle gelin
    dediğinizde biz gelmeyince, İstiklal caddesinde yaptığımız karton evin içerisinde,
    üzerinizde ki resmi üniformayla saatlerce oturmadınız mı? Çaresiz sizinle gelmek
    zorunda kalmıştık.
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Çaresiz mi?
    RÜZGAR - Hayatta en çok sevmediğiniz kelime bu değil mi? Çaresizlik Ne
    derdiniz " Çaresizseniz, çare sizsiniz"
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Evet siyah beyaz ekranlı televizyonların, jetonlu
    telefonların olduğu güzel günlerdi.
    RÜZGAR - Fevzi ağabey, sokak çocuklarıyla ilgili proje ne durumda
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Sona yaklaştık sayılır, medyanın ilgisini çekmek için
    senin yardımlarını bekliyoruz. Maalesef bazı sanatçılarımız yıldız olmadan önceki
    yaşamlarını unutmak üzere geçmişe sünger çekiyor. Kendisine yeni bir milat
    yaratıyor. Sen o tür sanatçılardan değilsin
    RÜZGAR - Geçmişini unutan insana, gelecek ne kadar sahip çıkabilir ki? Bu
    projede elimden ne geliyorsa destek vereceğime emin olabilirsiniz. Gerekirse
    İstiklal caddesinde kartondan evi tekrar yapar içinde haftalarca yatarım.
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Sağolasın Rüzgar, ne güzel insansın
    RÜZGAR - Fevzi ağabey bana müsaade edersen yetişmem gereken bir randevum
    var.
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Ayaklarına sağlık Rüzgar
    (Rüzgar Sahnede bulunanlarla kucaklaşır ve sahneden çıkar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Baksana Cüneyt zaman ne kadar çabuk geçiyor, büyüdü
    koskoca adam oldu Fevzi abisinin yardımına koşuyor
    KOMİSER CÜNEYT - Çok güzel Başkomiserim, atalarımız boşuna dememiş Ne
    Verirsen Elinde O gelir Seninle
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Bu çocuklar bizim çocuklarımız Cüneyt, onlara biz sahip
    çıkmazsak, yaptıklarından nasıl hesap sorarız?
    (Görev devrinde karakoldan herkes ayrılır, Polis Memuru Tankut ve Toros akşam
    görevine gelirler)
    BEKÇİ TOROS - Hey gidi Tankut şu halimize bak. Sen İzmir' in en ünlü hırsızı
    bense en uslanmaz kabadayısı oturmuşuz buraya, asayiş durumuna yardımcı
    olmaya çalışıyoruz.
    POLİS MEMURU TANKUT - Ben asayişten falan anlamam, şimdi çantaya
    bakıyorum (Bşk. Fevzi' nin masasının altında duran çantayı açar ve içerisinde
    paraları görünce) Hepsi burada Bundan sonraki hayatım
    BEKÇİ TOROS - Yani onları alıp gideceksin ha?
    POLİS MEMURU TANKUT - Sadece kendimi değil senin hayatını da
    kurtaracağım
    BEKÇİ TOROS - Bütün olan biteni anlamadın değil mi? Bize burada sunulan
    imkânları, geçmişte yaptığımız hataları telefi etme imkânını anlamadın
    POLİS MEMURU TANKUT - (Sert bir ifadeyle) Şimdiye kadar beni kim anladı
    ki? Hiç mi düzgün bir hayatım olsun istemedim? Hiç mi çaba göstermedim
    BEKÇİ TOROS -Şimdi bütün bunların intikamını alma zamanı değil mi? Sana iyilik
    yapan adamları bir kez daha yanıltma zamanı.
    (Sahneye Bulkarayı Al Parayı Tezgahı açan 2 sahtekar ve Saf Köylü vatandaş
    gelir)
    1.ÜÇKÂĞITÇI - (Bekçi Toros' a bakarak Yüksek sesle) Şikâyetçiyim Komiserim
    BEKÇİ TOROS - Kimden?
    1. ve 2. ÜÇKÂĞITÇI - (İşaret parmaklarıyla köylüyü göstererek) Bu sahtekârdan
    şikâyetçiyiz
    KÖYLÜ - (Bekçi Toros' a bakarak) Komutanım beni hem soyuyorlar hemi de
    şikâyetçi oluyorlar!
    1.ÜÇKÂĞITÇI - Bak bak bak Pişkinliğe bak hele
    2.ÜÇKÂĞITÇI - (1.Üçkağıtçıyı göstererek) Senin gibi beyefendi birinin başına da
    bunlar geliyor ya kardeşim
    POLİS MEMURU TANKUT - Şikâyetiniz ne arkadaşlar önce onu anlayalım
    1.ÜÇKÂĞITÇI - Bir alış-veriş yaptık paramızı vermedi
    POLİS MEMURU TANKUT - Ne alış-verişi bu?
    KÖYLÜ - Bul parayı al parayı komutanım
    BEKÇİ TOROS - Vay be, biz piyasadan uzaklaşalı, bul parayı al parayı da ticaret
    oldu
    POLİS MEMURU TANKUT - (Köylüye döner, eliyle nah işareti yaparak) Peki
    buldun mu karayı?
    KÖYLÜ - Bizim bahtımız kara komutanım. Bütün patates parasını aldılar, şimdi de
    traktörü istiyorlar
    2.ÜÇKÂĞITÇI - Hop hop kardeş Ben şahidim bu bir ticaretti kumar felan değil
    POLİS MEMURU TANKUT - (Köylüye dönerek) Anlat bakalım nasıl oldu bu
    ticaret?
    KÖYLÜ - Bu senenin mahsulü patatesleri tüccara sattım parayı da aha bu şalvarın
    cebine koydum. Tüccarın ofisinden çıktım karşımda bu arkadaşları gördüm. Aha
    bu (2.Üçkâğıtçıyı gösterir) parayı basıyor kazanıyor, parayı basıyor kazanıyor, ,
    parayı basıyor kazanıyor. Bende içimden dedim ki, karayı bulayım seneye patates
    ekmeyeyim. Önce az para koydum kazandım, sonra bir daha kazandım. Üçüncüde
    patates parasının hepsini koydum kaybettim, dördüncüde traktör gitti
    POLİS MEMURU TANKUT - Doğru mu?
    1.ÜÇKÂĞITÇI - Kısmen doğru ama biz ticaret yaptık
    BEKÇİ TOROS - Aç bakalım tezgâhı
    1.ÜÇKÂĞITÇI - (Bekçi Toros' a döner) Ama amirim
    BEKÇİ TOROS - Aç dedim
    1.ÜÇKÂĞITÇI - (Kâğıtları karıştırır) Seç abi
    BEKÇİ TOROS - Bu arkadaşın traktörü ve kaybettiği patates parasının
    toplamına karşılık oynuyoruz
    1.ÜÇKÂĞITÇI - Para?
    POLİS MEMURU TANKUT -(Karakol amirinin masasının altındaki çantayı çıkarır,
    açarak içerisindeki paraları gösterir) Buna karşılık
    1.ÜÇKÂĞITÇI - Ala Karakolda tezgâh açacağımı rüyamda görsem inanmazdım
    (kâğıtları karıştırır) seç bakalım
    BEKÇİ TOROS - Şu
    1.ÜÇKÂĞITÇI - Maalesef
    POLİS MEMURU TANKUT - Evettttt Böylece suçüstü olayı da gerçekleşmiş
    oldu, değil mi Toros?
    BEKÇİ TOROS - Bakalım, Suçlu yakalanmış, suç aleti elde ver bakalım şu paraları
    (Köylünün kaybettiği paraları alır) Bütün hukuki prosedür tamam. Promosyon
    olarak ne yapıyoruz Tankut?
    POLİS MEMURU TANKUT - Promosyon olarak, arkadaşlara kelepçe takıyoruz!
    (Kelepçeyi cebinden çıkarır ve takar)
    1.ÜÇKÂĞITÇI - Amirim, bu paraları arkadaşa versek bizde sizleri meşgul
    etmemiş olsak. Yani bunlar hiç yaşanmamış olsun!
    BEKÇİ TOROS - Devletin kolluk görevlisi olmasam okkalı birer Osmanlı tokatını
    hak etmiştiniz ama
    POLİS MEMURU TANKUT - Verin bakalım paraları (Köylü paraları alır)
    1.ÜÇKÂĞITÇI - (2. Üçkağıtçıya döner)Bu polislerin sağı solu belli olmaz (Bekçi
    Toros' a döner) Eh bizde arık gidelim diyorum (kelepçe birbirlerine takılı bir
    vaziyette çıkarlar)
    POLİS MEMURU TANKUT - Hemşerim sende bir daha böyle işlere düşme
    KÖYLÜ- Yok abi, ben bundan sonra İddia oynayacağım. Sağlam iş devlet garantili
    BEKÇİ TOROS - Kaybol buradan! (Köylü koşarak çıkar)
    POLİS MEMURU TANKUT - Toprakla uğraşıyor, paranın ne kadar zor
    kazanıldığını bilen birisi bu kadar da kolay kaybedebiliyor
    BEKÇİ TOROS - Çoluk çocuğuna yazık. Ancak; askere giderken bende bu çeşit
    üçkağıtçılara çarpılmıştım
    POLİS MEMURU TANKUT - Yapma ya
    BEKÇİ TOROS - Askere giderken rahmetli ninem param çalınmasın diye
    pantolonumun içerisine cep dikmişti. Ben daha acemi birliğine teslim olmadan,
    paraları üçkâğıtçılara çarptırmıştım
    POLİS MEMURU TANKUT - (Çantayı açarak paraları karıştırmaya başlar)
    Bekleyin beni paracıklarım
    BEKÇİ TOROS - Biliyormusun ben uzun süre cezaevinde yattım. Suç işleyen
    bütün tipleri tanırım. Orada meşhur bir hırsız vardı, Safa..
    POLİS MEMURU TANKUT - Üstat Safa mı?
    BEKÇİ TOROS - Üstat mı? (Şaşırır) Dinle bakalım bu hikâye gerçektir.
    Cezaevinde yattığım dönemde, Safa' yı ne zaman görsem meczup gibi gezerdi.
    Hesabında sen de, bir milyon YTL, ben diyeyim on milyon YTL bayağı bir parası
    var. İstese bugün kaçar, belki de biraz uğraşsa çıkar. Bu durumunu sebebini
    sorunca hikâyesini anlattılar. Bir gün trenle Tatvan' dan İstanbul' a giderken çok
    zengin birinin yüklü bir miktarda parasını ve hisse senetlerini çalıyor.
    POLİS MEMURU TANKUT - Yani indire Gandi olayı (Eliyle cebine doğru bir şey
    koyma hareketi yapar)
    BEKÇİ TOROS - (Toros kafasını iki yana saldıktan sonra) Parası çalınan kişi
    durumu fark edince, kompartıman görevlisine haber veriyor ve tren istasyonda
    durduğunda kapıları açmıyorlar. Safa görevlilerin arama yapacağını anlayınca,
    çalmış olduğu parayı ve hisse senetlerini trende bulunan güleç yüzlü yetmiş
    yaşlarında bir ihtiyarın cebine koyuyor. İçinden nasıl olsa bu ihtiyarı kimse
    aramaz diye düşünüyor. Ama işler umduğu gibi gitmiyor, ihtiyar yakalanıyor.
    Trenin durdurulmasına ve ihtiyarın aksakalına bakmadan hırsızlık yapmasına
    öfkelenen yolcular, ihtiyarın sakalından çekmeye yüzüne tükürmeye başlıyor.
    Polislere teslim edilmek üzere Garda bekletilen ihtiyar, olanları gururuna
    yediremeyip, bir anlık boşlukta kendini hareket eden trenin altına atıyor. Safa o
    gün bugün meczup
    POLİS MEMURU TANKUT -Yapma ya (Düşünceye dalar)
    BEKÇİ TOROS - Biliyormusun, bazen mazide kalan onca kötü şeyi düzeltmek için
    insanın ayağına kadar şans gelirmiş. Onu da iyi kullanmak gerekirmiş
    POLİS MEMURU TANKUT - Aslında bu işe de alıştım. Karakola gelirken köşede
    bir trafik lambası var ya
    BEKÇİ TOROS - Evet
    POLİS MEMURU TANKUT - Oradan kırmızıda geçen bayan gördüm, kırmızı ışığı
    göstererek, hanımefendi nereye gidiyorsunuz dedim. Oda bana döndü, beyimin
    haberi var çarşıya alışverişe gidiyorum dedi. (hep beraber gülerler)
    BEKÇİ TOROS - Tankut (bir süre bekledikten sonra) Sen çantayı almaya
    çalışırsan sana engel olmak zorunda kalacağım biliyormusun?
    POLİS MEMURU TANKUT - Gerçekten mi?
    BEKÇİ TOROS - Evet dostum, evet
    POLİS MEMURU TANKUT - (İç çektikten sonra) Çaresiz biz de burada göreve
    devam edeceğiz ha
    BEKÇİ TOROS - Evet
    POLİS MEMURU TANKUT - Ben fakirlik ve boşluktan hırsızlık yaptım, peki sen
    nasıl düştün bu işlere
    BEKÇİ TOROS - Benim bu hale gelişim tam bir komedi. Zaten Trajedi de bir
    çeşit komedi değil mi?
    POLİS MEMURU TANKUT - Felsefe de varmış sende
    BEKÇİ TOROS - Babam çok iyi bir ayakkabı ustasıydı. Ekmeğini taştan çıkaran
    mert bir yapısı vardı. Gecenin geç saatlerine kadar çalışır yorgun argın eve
    gelirdi. Yine günlerden birgün eve gelmeden önce çorbacıya uğramış, çorbacıda
    askıya astığı montunun yerine yanlışlıkla başkasının montunu almış. Montun iç
    tarafında altın kaplama Baretta silah varmış. Eve geldiğinde montu astıktan
    sonra silah yere düşmüş. Olan bitenden haberi yok adamcağızın. Ertesi gün
    işyerine giderken yolda önünü kesip kimselerin olmadığı bir yere götürmüşler.
    Monttaki silahı sormuşlar, polisler bizi hastaneye götürdüğünde babam ölmüştü.
    Sonrası malum ben önce evdeki silahı buldum sonra adamları. Daha 14
    yaşındaydım, istemediğim bir hayat bir anda beni içine aldı. Babamın ölümünden
    önceki akşam yarım saatliğini de olsa eve gitme imkânım olsa (Bir müddet
    dururlar) hayattan başka hiçbir şey istemezdim.
    POLİS MEMURU TANKUT - Polislerin de işi gerçekten zor, bu karakolda
    çalışanların sabırlı olması gerekir
    BEKÇİ TOROS - Polislerin işi zor, ama karakolun çayı ise her zaman güzel olur
    POLİS MEMURU TANKUT - Karakolda da ne zaman gitsen çay bulunur değil mi?
    (Sahneye boru çalan Deli ve Esnaf girer)
    ESNAF - Memur bey bu arkadaş, pardon Zeni Zelanda yerlisi Kiwi başımıza bela
    oldu, olur olmadık yerlerde soyunmalar, danslar illallah ettirdi bizi
    POLİS MEMURU TANKUT - Arkadaş biraz farklı heralde
    DELİ- (Elini sıkması için Tankut' a uzatır) Öncü birlik borazanı Zagor
    POLİS MEMURU TANKUT - (Delinin elini sıkar) Bekçiyle birlikte emrinizi
    dinliyorum Zagor Bey
    DELİ- (Borazanı öttürür)
    BEKÇİ TOROS - Bu hücum borusuydu heralde
    POLİS MEMURU TANKUT - O zaman taarruz durumu alalım Zagor
    ESNAF- (Kızgın bir ifadeyle) Memur bey
    DELİ- Sessizlik
    POLİS MEMURU TANKUT - Lütfen susalım
    DELİ- Önce ormanı dinlemeliyiz Kurumuş yapraklara çıplak ayaklarla basan kiwi
    kabilesinin düşmanı Maori kabilesinin ayak sesleri
    BEKÇİ TOROS - (eğilerek sakladığı el baltasını çıkarır) Baltam hazır
    DELİ- Savaş öncesi kutsal dans zamanı (Haka dansı yapmaya başlar)
    (Dans bitimi Bekçi Toros Esnafa döner)
    BEKÇİ TOROS - Siz gidebilirsiniz. Zagor beyi bugün karargahta misafir
    edeceğiz.
    ESNAF - Size kolay gelsin (sahneden çıkar)
    BEKÇİ TOROS - Zagor, biliyormusun insanlar bir dönem beni de anlamazdı
    DELİ - Onların seni anlaması önemlimi ki? İnsanlar başkalarına kendilerini
    anlatmaya harcadıkları enerjinin yarısını, keşke kendilerini tanıma ve anlamaya
    harcasalar
    POLİS MEMURU TANKUT - İlginç bir yaklaşım, bilgece
    BEKÇİ TOROS - On yaşlarındayken, hayal dünyamda yeralan bir uzay gemim
    vardı. Onu ne zaman kullanmaya başlasam bütün çocuklar aynı ağızdan "deli deli
    deli" diye bağırırdı. Biliyormusunuz, bazen uyandığımdan o sesler hala
    kulaklarımda. Oysa o gemi beni nerelere götürmüştü
    POLİS MEMURU TANKUT - Hala duruyor mu uzay gemisi
    BEKÇİ TOROS - Şuan mars üssünde bakımda
    POLİS MEMURU TANKUT - (Zagor' a döner) Ben ne zaman kendimi dinlesem bir
    vukuat oluyor. Kanunsuz bir iş yapıyorum
    DELİ - Bir müzik aleti çalsan başka şeylere yoğunlaşırsın
    POLİS MEMURU TANKUT - Boru mu?
    DELİ - Neden olmasın?
    POLİS MEMURU TANKUT - Koca Tankut nerelerden nerelere
    BEKÇİ TOROS - Zagor saat geç oldu, sen şu bankta kestir, bizde şuralara
    başımızı koyalım
    (Deli bankta uzanır, Polis Memuru Tankut ve Bekçi Toros bulundukları masaların
    üzerinde kafalarını bırakarak uyurlar. Bir süre sonra)
    DELİ - (Kalkar ve hücum borusu çalmaya başlar)
    (Polis Memuru Tankut ve Bekçi Toros aniden kalkarlar)
    DELİ - Kurumuş yapraklara çıplak ayaklarla basan kiwi kabilesinin düşmanı Maori
    kabilesinin ayak sesleri
    POLİS MEMURU TANKUT - Yok Zagor, nezarette cinayet şüphelisi bir şahıs var
    o tuvalette şey ediyordur onun sesi
    DELİ - Maori kabilesinden biri mi var?
    BEKÇİ TOROS - Evet varya, adı da Hüsamettin. Yarın buraya gelince gereğini
    yaparsın
    DELİ - Tamam
    (Tekrar yatarlar. Sabah olunca Karakola ilk Polis Memuru Hüsamettin gelir)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - (Bekçi Toros' un yanına gelerek yüksek sesle)
    Bekçiii
    BEKÇİ TOROS - (Hışımla kalkar) Ulan Zagor sana da borunu da
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Ne borusu ulan, seni göreve dikmişiz fosur
    fosur yatıyon
    BEKÇİ TOROS - Abi biran içim geçmiş
    (Gürültüden Polis Memuru Tankut ve Deli de kalkar.Sahneye Komiser Cüneyt
    gelir)
    KOMİSER CÜNEYT - Günaydın arkadaşlar (Deliyi görünce ona döner ve) Sana da
    ugh Zagor
    DELİ - Ugh cesur yürekli savaşçı
    KOMİSER CÜNEYT - Toros şu pencereleri falan açın içerisi bir havalansın
    (Sahneye Başkomiser Favzi girer)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Merhaba arkadaşlar
    (Herkes ayağa kalkarak kafa selamıyla selamı alırken Polis Memuru Hüsamettin
    yüksek sesle)
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Sağol
    (Sahnede bulunanlar bir süre Polis Memuru Hüsamettin' e bakar)
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Hüsam şu bizim türkünün sesini bir aç bakalım
    dinleyelim, hepimize de çay söyle
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Emredersiniz efendim
    KOMİSER CÜNEYT - Bu nasıl bir pozitif enerji Başkomiserim, bir anda tüm
    karakola yayıldı
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Arkadaşlar bu enerjinin hammaddesi sizlersiniz
    (Sahneye tinerci bir çocuk girer)
    TİNERCİ ÇOCUK - Başkomiser Fevzi
    BAŞKOMİSER FEVZİ - Hoş geldin (Yanına doğru giderek) Geçen seni yolda
    gördüm ama konuşamadık, bir ihtiyacın mı var?
    TİNERCİ ÇOCUK - Mahmut abi dedi ki; Sokaklardan tinerci yâda kimsesiz
    çocuklar kalmazsa hırsızlığı, kapkaçı, terörü kim yapar? Ben nasıl para
    kazanırım? (Cebinden silahı çıkarır) Başkomiser Fevzi, bu Mahmut ağabeyin
    selamı (İki el ateş eder)
    (Bağrışmalarla perde kapanır, Başkomiser Fevzi' nin türküsü çalmaya devam
    etmektedir)
    (Perde açılır, Sahnede Polis Memuru Salih, Başkomiser Cüneyt, Polis Memuru
    Hüsamettin, Polis Memuru Tankut, Bekçi Toros bulunmaktadır. )
    POLİS MEMURU SALİH - Çocuğumun da adını da Fevzi koydum Küçük Fevzi
    ağlayarak dünyaya geldiğinde, ağabey olarak bildiğim Fevzi Başkomiseri
    kaybetmişiz. (Suskunluk) Başkomiserimi çınar ağacının altında güzel bir yere
    defnettik. Kollarını açmış onu bekleyen çınar ağacı, tıpkı annesi gibi onu bağrına
    bastı. Ne kadar severdi çınar ağacının altında oturmayı.
    KOMİSER CÜNEYT - Komiserlikten Başkomiserliğe terfi ettim ama her şey o
    kadar buruk ki, bugün göreve bile gelmek istemedim. Karakolumuzun bütün
    enerjisi tükendi
    POLİS MEMURU HÜSAMETTİN - Kendinizi toparlayın artık arkadaşlar.
    Başkomiserim ölümünden sonra karakoldaki işlerin böyle mi devam etmesini
    isterdi? Evet, kalkın bakalım doğru Uçucu Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi
    açılışına. Hem ne demişti? "Rüyamda gördüm herkes geliyordu ama bir tek ben
    ortalıkta gözükmüyorum, ama ordaydım" demedi mi?
    KOMİSER CÜNEYT - Son vazifemizi de yerine getirelim, haydi arkadaşlar
    kalkalım
    POLİS MEMURU TANKUT - Ben Toros' la birlikte buradayım efendim
    KOMİSER CÜNEYT - Tamam Tankut
    (Sahnede Polis Memuru Tankut, Bekçi Toros kalır. Polis Memuru Tankut
    portmantodaki spor çantayı açar içindeki kendine ait paraları, Başkomiser Fevzi'
    ye yardım olarak verilen paranın içerisine kor)
    BEKÇİ TOROS - Ayağına kadar gelen fırsatı iyi kullandın seni tebrik ederim,
    çantadaki paraları çalmayı düşünürken, kendi paralarını da çantaya ekledin
    POLİS MEMURU TANKUT - Bu paraların bu kadar faydalı olabileceğini hiç
    düşünmemiştim, o çocuklar çaresizlikten benim gibi kanun dışı yollara sapmamalı.
    (seyirciye doğru döner) Sizlerde çok geç olmadan elinizdeki imkânlar ölçüsünde,
    sokaklarda her türlü suiistimale açık gençlerimize yardım elinizi uzatın.
    (Sahnenin arkasında bulunan tüm oyuncu kadrosu koro halinde)
    Genç Nesil, Ülkemizin geleceğidir

    (PERDE KAPANIR)

    OYUNU OYNAMAK ISTEYEN EKIPLER LÜTFEN YAZARLA ILETISIME GEÇIN [email]mfiruz@ttmail.com[/email]"
#17.05.2009 23:34 0 0 0