Yâri özlemek gibidir bir şehri özlemek.
Her şehrin hikayesi kan rengi güllerinin kokusunda hissettirir önce kendini.
Mezardan mâbetlere, surlardan saraylara dek tüm taşlar şâhidi olur geçmiş zamanların
Ve öteler ötesinde yaşanan aşk-ı endamların...
Kubbenin üstünde bir hilal, yüzyıllar öncesinden göğsüme saplanmış bir haç.
İki ucu birbirine denk düşmeyen köprüler ve yollar
Ve birbirine benzemeyen gölgeler
Yani ki bir şehrin sessiz ama en vefâkar yanları
Yâre açılan kapılar gibidir şehirler
Sırrına halel getirmez..
Mahrem sevdaların tütsü kokularını çekmez derûnuna...
Bağrına basıp da geçit vermez yâd ellere..
Ve geçmez kapılardan karanlığa yenik düşmüş sevdalar
Esmer yüzlerin utangaçlığında, Beyrut'ta bir çöl tufanı.
İstanbul'a emanet edilmiş bekleyişin binbir ahvâli..
Nil'e adak sunulmuş yarınlar..
Ferdâ ner(e) de
Sevda hangi yokuşlarda