# İlk ölüleri toprağa gömme işlemi, İspanya'nın Atapuerca bölgesinde 350
bin yıl öncesine kadar dayanıyor.
# Bütün ölümlerin temelinde oksijen eksıkliği yatar.
# Ölümün ilk üç gününde enzimler yemeğe başladığınız gibi sindirilmeye
devam ediyor. Parçalanan hücreler bağırsaklarda yaşayan bakterilerin
yemeği oluyor.
# ABD'de gömülen cesetler, toprağa her yıl ortalama 3 milyon litre sıvı
bırakıyor.
# Bİr İsveç şirketi, cesetleri çeşitli kimyasal maddelerle donduruyor.
Ceset, bir tüpün içinde 6 ila 12 ay arasında ayrışıyor ve tamamen yok
oluyor. Böylece çevreye zarar verilmediğini iddia eden şirket, buna
'ekolojik defin' diyor.
# Hindistan'daki Zerdüştler, cesetleri akbabaların yemesi için açık
alana atıyor.
# İNGİLİZ Kraliçesi Victoria'nın kocası Prens Albert, bornozu ve elinin
alçısıyla gömülmek için ısrar etmişti.
# Madagaskar'da aileler akrabalarının kemiklerini çıkarıp törenle köyün
etrafında dolaştırıyor. Daha sonra da kemikler yeni bir kefene koyulup
yeniden gömülüyor. Eski kefen, yeni evlenene veriliyor veya çocuğu
olmayanların yataklarına seriliyor.
# 19′uncu yüzyılda Mısır'da demiryolu inşaatı yapan şirket, mumyaları
lokomotiflere yakıt olarak kullandı. Böyle büyük tasaruf yaptılar.
# İngiliz filozof Francis Bacon, tavuğu dondurmak istedi. Tavuğun içini
karla dolduran Bacon, soğuktan hastalığa yakalandı. 1926 yılında da
zatürreeden hayatını kaybetti.
# Embrİyonik gelişim döneminde organların oluşumunda bazı hücreler
ihtihar ediyor. Eğer bazı hücreler ölmeseydi, ördekler gibi taraklı
ayaklarla doğardık.
# 1907 yılında Massachussettsli bir doktor, özel bir ölüm döşeği
tasarladı. Sonra da insan vücudunun ölüm anında 21 gram kaybettiğini
rapor etti. Bu nedenle ruhun 21 gram tuttuğu varsayılıyor.
# ABD'de insanların yüzde 80′i hastanede ölüyor.
# ABD'NİN New York kentinde cinayet kurbanından çok intihar eden insan
var.
# İnsanlığın başlangıcından beri 100 milyar insanın öldüğü sanılıyor
Ölüm, her olay gibi, Allah'ın dilemesiyle hayır ve hikmetle gerçekleşir. Bir insanın doğum tarihi nasıl belliyse, aynı şekilde ölüm tarihi de daha o doğmamışken, dakikasına, saniyesine kadar bellidir. İnsan da kendisine verilen süreyi her saniye biraz daha tüketerek, o son ana doğru hızla yaklaşır. Herkesin ölümünün yeri, zamanı ve şekli kaderinde belirlenmiştir.
Buna rağmen insanların bir kısmı ölümün, Allah'ın ona sebep olarak yarattığı olaylar zincirinin bir sonucu olduğunu sanırlar. Her gün gazetelerde ölüm haberlerini okur, ardından da, "Eğer bir tedbir alınsaydı sonuç bu şekilde olmazdı; şöyle yapılsaydı ölmezdi" gibi cahilce mantıklar yürütürler. Halbuki her insan kendisine tanınmışsüreden ne bir saniye eksik ne de bir saniye fazla yaşayamaz. Ancak, imanın verdiği bilinçten uzak olan insanlar, her olaya olduğu gibi ölüme de tesadüfler zincirinin bir parçası olarak bakarlar. Allah Kuran'da, tamamen inkarcılara özgü olan böyle çarpık bir zihniyetten müminleri sakındırır:
Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Al-i İmran Suresi, 156)
Ölümü bir tesadüf sanmak büyük bir akılsızlıktır. Ve bu durum, üstteki ayetten de anlaşılacağı gibi, insana büyük bir manevi azap, karşı konulamaz bir sıkıntı verir. İnkar edenler, yakınlarını ve sevdiklerini kaybettiklerinde bu büyük azabı yaşarlar. Ölenin aslında bir kurtulma ihtimali olduğunu, fakat aksilik, tedbirsizlik gibi durumlar yüzünden zamansız öldüğünü düşünürler. Bu düşünce de onların üzüntü, pişmanlık ve acılarının katlanarak artmasına neden olur. Çektikleri bu sıkıntı ve acı, gerçekte inançsızlıklarının azabından başka bir şey değildir.
Oysa olayın çok önemli bir sırrı vardır; ölümün sebebi, ne bir kaza, ne bir hastalık, ne de başka bir şeydir. Bütün bu sebepleri yaratan Allah'tır. Kaderimizde belirtilen süre dolduğu zaman, yukarıda sayılan sebeplerden herhangi bir tanesi nedeni ile hayatımız sona erer. Ve insan, elindeki tüm maddi imkanını seferber etse dahi, kendisi için belirlenmişolan ölüm zamanından bir an bile fazla yaşayamaz. Kuran'da bu İlahi kanun şöyle haber verilir:
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır (Al-i İmran Suresi, 145)