Neye bakıyorsun, kimi bekliyorsun diye sorduğumda:
Neye baktığımı, kimi beklediğimi bende bilmiyorum derdin.
Galiba anlıyorum...bende şimdilerde anlamsız bakışlar ve anlamsız beklemelerle avunuyorum.
Yüreğinde kavuşma ihtimali hiç olmayan umutların oldu
Yinede bile bile umutlarla evcilik oyandın Ve kavuşamadan vuslatlarına gittin
Belki de kavuştun!
En az küçüklüğümdeki kadar sana ihtiyacım var!
Çoğu kez Acılarla savaşma gücümü kaybediyorum
Aklıma sen geliyorsun
Ne güçlüymüşsün anne!
Şuan yüreğimin yüreğine yaslanmasına o kadar çok ihtiyacım var ki!
Sana gün yüzü göstermeyen ahşap kokulu evimizdeyim.
Çocukken oturduğumuz odada ve senin tahta divanda oturduğun yerde oturuyorum.
Cuma geceleri işte tam burada senin yasin okumaların aklıma geldi.
Söz geçiremedim gözyaşlarıma, ağladım!
Oysa seninle ilgili ne güzel hayallerim vardı. Olmadı, yapamadım
Bir acı var anne! Sürekli fire verdiren bir acı! Sol yanımda
Belki de adam gibi bir evlat olmasını beceremediğim için,
Belki de senin adına hayal ettiğim güzellikleri yaşatamadığım için,
Yaşarken, sana şuan ki duygularım kadar kıymet veremediğim için,
Karanlık iklimlerine ılık meltemler gibi esemediğim için,
Vicdanımın beni affetmiyor. Sen affet beni anne!
Geçen gün avucumun içini inceledim,
Benimde hayat çizgim senin ki gibi kısa
Dönüşsüz yolculuğa erken kesilmiş gibi biletim
Hayatın derin karanlıkları beni içine çekiyor,
Yavruna cennet ışığından bir tutam nur gönder
Yalnızım ahşap kokulu evde,
Dışarıda yağmur var! Üşüyorum!
Avuçlarında biriktirdiğin dualarına ihtiyacım var anne!
Desem ki Kalemim yaşlandı kelimelerimin saçlarına aklar düştü,