Merhamet Duygusunu Kaybedenler

Son güncelleme: 03.06.2009 10:29
  • Öfke şiddet Cinnet DehşetMerhametini kaybedenlerin...

    Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği Başkanı Adem Solak, merhamet duygusunu kaybeden kişilerin, öfke, kin, düşmanlık duygularını ve şiddeti hiçbir ölçü tanımaksızın ortaya koyduğunu söyledi.

    Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği (HEGEM) Başkanı Adem Solak, merhamet duygusunu kaybeden kişilerin, öfke, kin, düşmanlık duygularını ve şiddeti hiçbir ölçü tanımaksızın ortaya koyduğunu söyledi.

    noimage

    Adem Solak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda vahşice cinayetlerin işlenmeye başladığını belirterek, ''Kişilerde, hayatın anlam ve değeri giderek bozuluyor ve yitiriliyor. Bu da insanlarda merhamet, acıma ve şefkat duygularını ortadan kaldırıyor. Bunun sonucunda böyle cinayetler ortaya çıkıyor'' dedi.
    Merhamet, acıma ve şefkat duygularının kaybedilmesindeki en büyük nedenin, aile yapısındaki hızlı değişim olduğunu dile getiren Solak, ''Bu temel değerler 0-6 yaş döneminde kazanılır. Türk ailesi son 15-20 yıl içinde hasta duruma düşmüştür. Çekirdek aileye hızlı geçiş ve bu geçişten doğan sorunlara karşı sosyal kurumların çare üretememesi sorunları doğuruyor. Okullarda 70 bin uzman ve rehber öğretmen açığı bulunuyor'' diye konuştu.
    Merhamet duygusunu kaybeden kişilerin, öfke, kin, düşmanlık duygularını ve şiddeti hiçbir ölçü tanımaksızın ortaya koyduğunu ifade eden Solak, şunları kaydetti:
    ''Anne, bebek cinayetleri, toplu katliamların hepsinde bu mantık var. Bu filleri işleyen insanların ortak özelliği ise şiddetle büyümüş olmaları. Özellikle aile ortamlarında şiddet görerek büyümüş olmaları, adalet duygularının çocukluktan itibaren tahrip edilmiş olması, adam öldürme eğiliminin bilinç altı refleks haline dönüşmüş olması, bu kişilerin ortak özelliği.''
    Kitle iletişim araçları, medya ve internet kafelerin, son 10 yıldır çocukların dünyasına getirdiği şiddet eğilimlerinin de bu tür olaylarda etkili olduğuna dikkati çeken Solak, bu durumun, çocukluğunda şiddetle büyümüş yetişkinler için de geçerli olduğunu, bu yetişkinlerin, şiddet duygularının kitle iletişim uyarıcılarıyla tetiklendiğini ve kişileri saldırgan davranışlara hazır hale getirdiğini söyledi.

    PATLAMA NOKTASINA YATKIN KİŞİLER

    Siyaset, ekonomi, trafik gibi birçok alanda günlük hayattaki şiddetin, kişileri ciddi bir baskı altına aldığını belirten Adem Solak, bu durumun, patlama noktasına yatkın kişilerin, olmadık şiddet fiilleri işlemelerine yol açtığını ifade etti.
    Yaşanan şiddet olaylarının sürpriz olmadığını kaydeden HEGEM Başkanı Solak, şunları söyledi:
    ''Aileyle ilgili topyekün tedbirler almadan, şiddeti doğru tanımlamadan ve şiddetle ilgili tüm toplumda duyarlılığı artırmadan alınacak hiçbir tedbirin işe yaramayacağını görmek lazım. Değişik illerde, bölgelerde, değişik şekillerde, bizi şaşırtan sıra dışı olaylar ortaya çıkmaya devam edecektir. Bu konuda hala kurumların ciddi bir politikası yoktur. Son 30 yılda bu ülkenin şiddet nedeniyle uğradığı zarar 2 trilyon dolardır. Hala hiçbir üniversitenin şiddetle ilgili bir araştırma merkezi bile yoktur. Türkiye'de bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar, geri kalmış ülkelerin ortalamasının bile altındadır.''

    ŞİDDETLE İLGİLİ RİSK HARİTALARI ÇIKARILMALI

    Adem Solak, valiliklerin, şehir merkezlerinin, ilçelerin hatta köylerin şiddetle ilgili risk haritalarını çıkarmaları gerektiğini kaydederek, ''İlgili kurumlar, TBMM Araştırma Komisyonlarında öngörüldüğü üzere, olaylar olmadan tedbirlerini almak zorundadırlar. Aslında bu sıra dışı olayların sonrasında bir saha çalışması yapıldığında, çevredeki insanlar 'zaten bir şey olacağı belliydi' gibi düşüncelerini paylaşmaktadırlar'' diye konuştu.
    Şiddet eğilimli insanlara destek verecek sosyal kurumlar olmadığını savunan Solak, ''Çocuk Koruma Kanunu ve uygulamalarının Türkiye'de iyi işletilmesi lazım. Bu kapsamda acilen çocuk ve kadın eğitim kampüsleri (terapi köyleri) kurulması gerekir. Bu alanların en büyük yararı, bu şekilde sıkıntılı insanların doğa terapileriyle normalleştirilmesi, ondan sonra toplum hayatına gönderilmesidir'' dedi.
    Suç işleyen insanların yaklaşık yüzde 90'ının, çocukluğunda da bir şekilde suç işleyen, normal dışı davranış sergileyen, okullarda disiplin sorunu yaşayan insanlar olduğuna işaret eden Solak, ''Bundan sonra Çocuk Koruma Kanunu'na taraf olan Milli Eğitim, Adalet, İçişleri, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıkları ile Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu acilen güncel ihtiyaçlara çözüm getirecek şekilde yeniden yapılanmalıdır. Ama çok daha önemlisi, 18 yaş altı 24 milyon nüfusun bulunduğu Türkiye'de, acilen güçlü bir Çocuk ve Aile Bakanlığı kurulmasıdır'' diye konuştu.
#03.06.2009 10:29 0 0 0