Köy Kızı’mı Şehir Kızı’mı

Son güncelleme: 04.06.2009 20:22
  • Köy Kızı'mı Şehir Kızı'mı - Yaşam Hikayeleri
    Köyde eli ayağı tutan yediden yetmişe herkes Sultan Bacı'nın evine koşuyordu. Giderken de henüz olayı duymamış komşularına haber ediyor;
    - Kız sen Alaman kızın yaptıklarını daha duymadın mı? Bütün köy ahalisi Sultan Bacı'nın evine gitti diyordu.


    İstanbul gibi büyük şehirlerde Alamanya'da çalışan ve oraya yerleşmiş köy erkekleri " şehir kızından eş olmaz olsa da cilasına boyasına gücüm yetmez " diyerekten gelir köy kızlarıyla evlenir alır giderlerdi. Köyden esmer kara kuru giden kızlar şehirden apak bembeyaz olarak gelirlerdi. Öyle ki tanımanın imkanı yok. Bu sefer de köy delikanlıları " Tuu ulan ne güzel kızmışta haberimiz yokmuş nasıl farketmemişiz " der dizlerini döverdi.
    Alamanya'dan İstanbul Ankara İzmir'den istenince kıymete binen köy kızları bizim delikanlıların yüzüne bile bakmaz olmuştu. Silov'un oğlu Hıdır küçükten beri sevdalı olduğu kızı istetmişti. Kızın babası Cumov; " Benim kızım daha küçük ne kocası ulan !.." diyerekten onları kovmuştu. Ancak ne hikmetse kızını İstanbul'dan gelen ve kızdan 20 yaş büyük birine hemencecik vermişti. Silov'da dayanamamış;
    - Ne o Cumov efendi kızın 2 ayda büyüdü de gelinlik kız mı oldu deyip lafı gediğine koymuştu.
    Cumov'da bu lafın altında kalmamış;
    - Ulan kızı senin oğluna verecektim de ne olacaktı. Avradın gibi ahır mayıs kokacaktı. Şehire gelin giderse hayatı kurtulacak demişti.
    Neyse biz dönelim Alaman kızı Helga 'mıza. Bu Alaman dilberi öyle garip bir şey yapmıştı ki tüm köylüyü buraya toplamıştı. Duyan şaşkınlıkla merakla geliyor Sultan Bacı'nın evinin önünde toplanıyordu.
    Komşu kadınlar kendi aralarında anlaşır imece usulü çalışır tezek yaparlardı. Güneşte kurutulan tezekler köylünün en önemli ısı kaynağıydı. Ekmek yemek tezekle pişirilir kışın sobada tezek yakılırdı. O gün Sultan Bacı'nın mayısı basılacak tezek yapılacaktı. Kadınlar mayısı ıslatmış samanını katmış kimisi paçayı sıvamış ayakla çiğniyor kimi kürekle karıştırıyor kıvamını vermeye çalışıyorlardı. Mayıs kıvamına gelince de elle kalbur kasnağıyla şekil verilerek tezek yapılacaktı. İşte komşu kadınlar mayısın içinde bu şekilde çırpınırken elinde fotoğraf makinesi ile Helga gelmişti. Bir süre onları şaşkınlıkla izlemiş sonra fotoğraflarını çekmişti. Ne olduysa da ondan sonra olmuştu.
    Ayağında ki terlikleri çıkarmış kadınların şaşkın bakışları içinde kendini mayısın içine atmıştı. Kadınlar;
    - Helga yapma çık huylanırsın hasta olursun kötü olursun filan dediler ancak söz dinleyen kim.
    Helga mayısın içinde koşturuyor kahkahalar atıyor cıvımış mayısı avuçlayıp kollarına bacaklarına sürüyordu. Komşu kadınlar şaşkın onu izliyorlardı. Bir ara Sultan Bacı;
    - Bu kız delirdi herhal dedi çık kız mayısın içinden diyerekten onu azarladı. Ama Helga ne anlar coşmuş bir kere. Kahkahalar atıyor bir taraftan da mayısı yanaklarına alnına saçlarına sürüyordu. Bir diğeri;
    - Helga yavrum yapma her yanın yara olur. Yapma etme bu yüze göze sürülmez diyor bir diğeri de;
    - Kız oldu olacak biraz da yeseydin bari diyordu.
    Bu bağırtıyı curcunayı duyan diğer komşular da gelmeye başlamış derken tüm köyün haberi olmuştu. Gelen mayısın etrafına diziliyor mayısın içinde eğlenen çırpınan her tarafı sıvalı Helga'yı izliyordu. Kızın çıkacağı yoktu. Dilinden anlayan da yoktu. Eniştesi Cemal'e ablasına haber vermek istediler ancak onlar da köyün dışına gezmeye gitmişlerdi.
    Kalabalık gittikçe artıyordu. Köylü olayı kendi aralarında konuşuyor anlamaya çalışıyordu. Bu kız ne yapıyordu böyle? Biri;
    - Bu kızın kafasına güneş geçti herhal dedi. Diğeri
    - Yok yok delirdi herhalde. Çıkarıp ziyarete götürmek gerek..
    Ağzında iki tek dişi kalmış yaşlı bir emmi;
    - Ah ulan ben gençken bu kıza rastlayacaktım ki diyor çevredekiler gülmekten kırılıyordu.
    Bir taraftan böyle yorumlar yapılıyor bir taraftan da mayısla ıslanmış haşa huzurdan her yanı belirmiş Helga'yı süzüyorlardı. Köyün ileri gelenlerini çağırmaya karar verdiler. Onlar da geldiler mayısın içinde ki Helga'yı alttan üstten yandan süzüyor ama belli ki onlarda bir anlam veremiyordu. Gençlerden biri;
    - Yav dedi ben İstanbul'da ki ağabeyimden dinlemiştim. Şeherlilerin çamur banyosu diye bir şeyi varmış. Çamurun içine girer güleş yaparlarmış. Bu çamur öyle bizim bildiğimiz çamurdan değilmiş. Her derde devaymış. Bu ecnebi kız da bizim mayısı böyle bir şey sanmasın.
    Bir başkası;
    - Belki mayısın da böyle faydaları var da bizim haberimiz yok. Duyduğuma göre ilaçların çoğunu otlardan bitkilerden yapıyorlarmış. E bizim inekler neyle besleniyor otlarla. Mayıs da otun işlenmiş hali değil mi? Üstelik hiçbir katkı yok doğal.. Kesin bizim bu mayısta bilmediğimiz bir şifa var. Hem elin ecnebisinden daha mı iyi bileceğiz.


    Delikanlının söylediklerine gülüp geçtiler. Bu kız kesin delirmişti mayısın içinden çıkartılmalıydı. İleri gelenler böyle diyordu. Delikanlılar büyük bir gönüllülükle ileri atıldılar ki çekip çıkarsınlar. Bunu gören Helga boylu boyunca mayısın içine yatmaz mı. Avuçladığı mayısı onlara doğru fırlatıyor bir taraftan da gülüyordu. Gençler çaresiz geri çekildiler.
    Kızın eniştesi ve ablasını bulsun diye gönderdikleri çocuk nefes nefese onları bulduğu haberini getirdi. İkisi de koşturarak geldiler. Helga onları görünce daha da coştu. Mayısın içinde affedersiniz küllükte debelenen gır eşek gibi taklalar atıyor bir taraftan da eliyle onları çağırıyor;
    - Komm kommm !.. diyordu.
    Durumu gören eniştesi Cemal bağırarak kıza Alamanca bir şeyler söyledi. Deminden beri kahkahalar atan mayısın içinde cirit atan Helga birden sustu. Mayısın içinde ayağa kalktı bir süre eline üstüne baktı sonra da avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Hüngür hüngür ağlıyordu. Koşarak kenara çıktı. İlk müdahaleyi yapıp kovalar da ki suyu üstüne boca ettiler. Biraz yüzü gözü seçilir gibi oldu. Alıp eve götürdüler. Kızın bu ağlamasına dayanamayan yaşlı bir köylü
    - Ulan Cemal ne dedin ki kızı ağlattın edepsiz. Kızcağız ne güzel neşeliydi eğleniyordu dedi.
    - Yok dayı dedi Cemal kızmadım. Mayısın inek dışkısı olduğunu söyledim ona hepsi bu..
    Onlar gidince köylü de dağıldı. Ama Mısto'ların evinde ki curcuna sabaha kadar devam etti. Kızı kocaman bir leğenin içine oturttular yıkadılar. Ama kız çıkmıyordu defalarca banyo yaptı. Kuyulardan çeşmeden sabaha kadar su taşındı. Üç koca kazan ocaktan inmedi altı tezeklendi yakıldı su ısıtıldı. Kızın her yanı kabarmıştı öğürmekten içi dışına çıkmıştı.


    Sabah olunca kızı aldılar şehire doktora götürdüler. Gidiş o gidiş. Bir daha dönmedi Helga. Bu duruma en çokta köy gençleri üzülmüştü.

    Hasan AKSOY
#04.06.2009 12:40 0 0 0
  • Emeğine sağlık Nehir güzell bir anlatımı paylaştığın için...
#04.06.2009 20:22 0 0 0