Senden sonra;
Sensiziliğin yetimhanesinde büyüdüm;
Sen geleceksin diye kandırılarak...
Senin için beklettim zamanı;
Gülmeleri beklettim,
Şarkılarla çoşmayı;sahiller boyu koşmayı....
Senden sonra
Yol kenarında bulmuşlar beni;
Bir kocaman keşke çarpmış;
O yüzden unutmuşum;
Senden başka herşeyi,
O yüzden;
Sen sen diye sayıklamalarım...
Sensizliğin,solosu çalınır;
Uğultulu bir rüzgar kulaklarımda...
Gitmelerin yükünü yüklenmiş;
Gri bulutlar.
Birazdan sensizlik olup yağacaklar...
Islanırken ta iliklerime kadar seninle;
Sensizliğe akan gözyaşlarım karışacak sonra...
Sen bende böyleyken;
Ben sende bir belki ihtimaliymişim;
Ve sen olmaz,olamazlarını katıp yanına;
Gittin gidebildiğin en uzak yere...
Tek tesellim;
Galiptir bu yolda malüp,
Sen yeni zamanları kazandın;
Ben bu aşkın ateşinde piştim...
Enazından şimdi;
Korkmuyorum ölmelerden eskisi kadar....
Denizin koynundayım;
Yakamozu çekmişim üzerime...
Binlerce ışığı seyre koyulurum;
Her biri ayrı hayat,ayrı hikaye...
Bense bin ışık yılı uzağım;
Bir ışıklık hikayeme...
Mutluyum yinede,gülüyorum hatta;
Ağlanası halime sinirlerim bozulmuş olmalı...
Peki gülerken ağlamam niye..?
Hatırlıyorum bir vakitler benide sarmıştı;
Bir yuvanın sıcaklığı;
Annemin sıcacık tarhanası;
Babamın iş dönüşü gofretleri...
Nasırlı elleri okşarken başımı;
Saçlarıma takılır inceden acıtırdı;
Ama şu anki acımdan çok değil...
Bizimde bir ışığımız vardı;
Tek oda dörtduvar evimizin;
Tahtadan kamyonum,üzeri yüklü hayallerim...
Sorduklarında ne olacaksın diye;
Kaptan olup denizler aşacağım derdim...
Komik ve işte kaptanım;denizler aşmasamda..
Deniz ana verdiyse akşam rızkımızı;
Toksa karnımız,sokulurum koynuna;
Çekerim üzerime yakamozu...
Rahat değil ya yerim;
Omzum acısada azıcık çok değil;
İçimin acısından....
Ortasındayım hayatın.
Soluduğum havaya;
Genzimi yakan yalnızlık karışmış...
Gülen yüzlere düşman kesilmişim;
Nispetmi yapıyorlar ne...
Bir benmiyim;
Yedi renk hayatın,
Tek siyah-beyaz karesi...?
Bir benmiyim;
Yol kenarı bir çalı kadar anlamsız..?
Dibi görenlerin;
Daha kötüsü olmaz nasılsa korkusuzluğuyla,
Çatıyorum sağa sola...
Hani biri kızsada;iki kelam etsek;
Bende buradayım diyebilsem...
Kurtulsam kalabalıktaki bu görünmezlikten...
Yok çatsamda,
Önce halime bakıp,denen iki kelime;
"Pardon amca....!"
Kızıyorum,daha gür;daha,daha..
Sataşıyorum,yaka tutuyorum;
Önce bakınıp sessiz sözsüz;
Dönmeler gerisin geriye;
Ve dudaklarda bir mırıltı;
"zavallı amca ,ne yaptığını bilmiyor,
Bunamış..."
Yok yok be yavrum;
Bunamamış;
Hayattan bunalmış;
Benimki;
Kurtulmak çabası;
Kalabalıktaki görünmezlikten...
Yok yerinde sakladığımız istiridye kabuğu;
Birimiz aldıysa onu bitmiş olacaktı;
Elveda demeden sevdamız...
Ve diyemediğimiz bin mazeretin;
Yükünü yüklenecekti o istiridye kabuğu...
Anladım bittim ben sende;
Hep seveceğim seni bilmesende...
Neyseki...
Yok boşver bende kalsın;
Ama....
Ama bir lanet yüklendin;bunu bil ...
Şu kızıla çalan gök;
Çığlık çığlığa martılar şahid olsunki;
Çok ağır olacak gözyaşlarımın ahı...
Yorsada delice sevişim seni;
Yeni heyecanlara koşturma arzun;
Sana en büyük kötülüğü edecek yemin...
Sen bin koşturmacadan sonra;
Koyduğunda yastığa başını;
Düşündüğünde aşkımızın en başını;
Hatırladığında nasıl ruhunu;
Başını okşar gibi okşadığımı;
Beyninin gizlerini,dehrizlerini;
Nasıl pusulasız milim milim bildiğimi,
Ve seni
Benim kadar sevemiyeceklerini anladığında,
İlk düşen gözyaşı damlasına yemin olsunki
"BEN NE YAPTIM...? " diyeceksin...
...
Bilmem şimdi neredesin;
Ya aklına geliyormuyumdur arada bir;
Yada öğünüyormusundur kendinle;
Sefaletin;
En güzel resmini çizdim diye...
Yetmiyor yaşanmışlıkların tesellisi;
Yahut avunmak;
Zaten beni haketmemişti diye...
Ah bir kurtulabilsem;
Seviyorum;ama sevmiyor girdabından;
Bir becerebilsem onu unutmayı....
Belki ozaman;
Artık gecem neysede;
Gündüzlerim aydınlanır....
.....
.....
Bilseydi keşke gidiş nedeninmi;
Gülünün üç aya solacağını...
Ve isteyişimi;
Yeni bir hayata beni unutmuş başlaması için;
Ona kendimi soğutuşumu....
Bilseydi keşeke;
Kaderin onun olmama razı gelmeyişini;
Bana da gülmeleri ne çok gördüğünü...
Umarım şimdi mutludur,
Kollarında yerimde başka bir çiçek;
Başka bir umut,başka renk pancurlu ev...
Ve şimdi benim evim;
Sekiz sıra gül ağacından;
Dizili tahta;gelinliği kefen,
Umutları yitik;
Günleri hep akşam...
Zaman hep o son nefeste...
Bilmiyorum nedir ölmek?
Çile dolu hayatımın;
Bitiş vesikasımı...?
Yoksa yeniden başlamak için bitmekmi;
Yeni boyutlarda;yeniden....?
Hangi yönden nasıl geldiğin önemli değil;
Bana hep akbaba gözükeceksin...
Sinsice pusmuş;
Kanatların bir ömür açık...
Sevinmelimiyim üzülmelimi;
Onuda bilmiyorum...
Bir çocuğum aklı hiçbirşeye yetmeyen...
Kimbilir zamanın bir vaktinde;
Dünya'nın bir köşesinde;
Gülmelerin sevincin şiiri yazılıyordur.
Benim toprağa dönük yüzümden;
Son gözyaşlarım düşerken...
Bilmiyorum bilemiyorum üstelik;
Üzüntüdenmi sevinçtenmi...?
Şu anki bir hayat karesi;
Ölüm pusuda;
Bir akbaba fırsatçılığında;
Ben şu tozlu havayı soluyan;
Herhangi biri bir yitik hikaye....
Bir hayat karesi;
Ölümle inatlaşırken;
Ölümsüzlüğü kazanmış...
şimdi geçti elime;
Mazereti yoktan veda mektubun...
Biten sevda şuğursuzluğuyla;
Binparçaya böldümde;
Savurdum göğe;çığılıklarımıda katarak...
Baktım kanatlanmışlar;
Süt beyazı martılar;
Her biri bir gam,keder gagalarında...
Ve saldım senin oduğun diyarlara...
Ah be güzelim ah ahhh;
Coşkun nehir yatağısın;
Durmaz kanın yerinde ama inanki;
Hayatın sarp vadilerini kathedeceksin;
Zirvesi karlı dağ yamaçlarından geçeceksin;
Ve güzelim;
Durulacaksın yolun denize vardığında;
Ve göreceksin;
Başın sıra martıları;
Hani o veda mektubunun liğme liğme parçaları...
Duyunca isyanımın çığlıklarını;
Anlayacaksın ozaman;
Ve yutkunurken
Hayatının en büyük keşkesini;
Ben ruhu sularına karışmış deniz olacağım;
Kollarım bir Dünya açık....
...
Bin küsmenin hüznüne boyandık;
Binbir barışmanın suyunda yıkandık...
Ben seni biliyordum;
Bir okadar sen beni...
Aralarda büyüttük aşkımızı;
Kaybolduğumuz bayram sabahlarının;
O el öpme kalabalıklarında...
Bölüştük şekerlerimizi;değiştik mendillerimizi...
Hala duyarım;anılarımdan gelen;
O atlıkarınca gülüşmelerini ve sevinçlerini...
Hala korkuyorum;
Senin olmadığın karanlıklardan;
Hala mazeretim ellerini tutma sebebim..
Değişmeyen sevgim;
Hala canlı yerinde;
Hala senin bile bulamayacağın çok derinde...
Meğer rejisör Halit amcada biliyormuş sevgimizi;
Zira filmini çekmiş senaryosunu yazdığı...
Dün izledim yüreğim bin parça;
Gözlerimden akan yaşları saklasamda;
Farketmiş;yanımdaki yabancı..
Fonda kasede kaydettiğimiz;
O kırmızı fülütün nağmeleri...
Bakabilseydin keşke güzelim;
Gerçekte değilsede;
Filimlerde birleştirmiş bizi;
Rejisör Halit amca;
Ve sen ölmüyorsun zatüreden...
...
Yol nereye küçüğüm;
Senmi hayatı boşverdin;hayatmı seni...?
Yol nereye küçüğüm;
Alaymı ediyorsun yollarla;
Ben seni yalınayakta tüketirim..?
Yoksa yollarmı gıcık sana;
Camkesiği ayaklarını pişirir;
Sözde başını okşayan güneşle bir olup..?
Yol nereye küçüğüm;
Senin yolunu çizerken;
Kendi değil boyu büyükler;
Hiçmi düşünmez bu yollar bitmez...?
Yolun uzak küçüğüm;
Yetmez gelecekte;karayazı soğuklarda,
Dizlerini titretecek pantolonun..
Ki sen de haklısın duyuyorum;
Varsa çaresi söyle;
Yoksa;
Ahvalimi bende biliyorum diyorsun..
Ya çare;ya sus....
Duyuyorum...Utanıyorum...
Ve susuyorum...
İnsan...
Dört mevsim;üç cemre..
Bir vakit doğumdur bahar şenliğinde.
Çırılçıplak hayatına;bir annenin ilk cemresi ilk sütü...
Koşturmacalar,tökezlemeler,serpilmeler...
Yaz sıcağı güneşi gibi;
Korakor yüreklere aşkın cemresi düştümü.
Nasib olmuşsa birini sevmenin sancısı;
Boy verir buğday başakları gibi..
Yaz masalıdır ömür...
Bilmez ha çoğu insan;
Ne kıymetlidir yanındaki;ne tutkudur..
Bilmedimi bildiren;
Son bahar solgunluğu olur;
Yitipte giden sevdanın pişmanlığı...
Yangınlar çıksada tümden yitip gitsem denirde;
Görecektir kaçış yok;
O kara kış demini ömrün;
Yürek iki şeyi anlamışken;
Uğurlanır son yolculuğuna.
Birincisi yazın uzunluğu;
Yanındakinin kıymet bilmeliği kadarmış..
İkincisi;
Girerken toprağın derinliklerine;
En büyük keşkesi son cemresi;
Gözlerinden sıyrılan son gözyaşı damlasıymış;
NAFİLE...
Az evvel bir sevda bittiya;
İşte şimdi anlıyorum ölmek için,
Son nefesi vermek gerekmiyormuş....
Kurumuş Bir ağaç gibi;
Kalınabiliyormuş,
Varla yok arası...
Az evvel bir sevda bittiya;
İşte şimdi anladım evet doğruymuş;
Sen bir melekmişsin hep derdim.
Ancak neden...neden..
Ruhumu aldığın halde;
Hala ağlayabiliyorum ölüler ağlamaz...
Pişman değilim ama;
Acısada şu an içim;
Güldüğüm günlere sayıyorum...
Ben bir ağaç;
Sen bir bahar çekip gittin dallarımdan...
Şimdi ortada yakılıp yıklasıyım;
İşaretlesinler beni hadi durmayın;
Benden ne bana ne başkasına hayır var...
Yakın yahut yıkın...
Senden sonra bir siyah karartıyım;
Sadece siyah beyazların dünyasında...
Bir eski dost,bir kaç gülüşmeli saat,
Ömrünün binlerce saati arasında...
Ama sen yedi veren gülüm;
Ömrümün tamamı;yaşantımdan hatırladığım...
Karanlık bir gecenin;
Sisli sabahında kaybettiğim...
Gülmeleri yaprak yaprak dökülmüş;
Gövdesi ayrılık rüzgarlarıyla donmuş;
Kavruk bir ağacım şimdi;
Dallarında gamlı baykuşların şakıdığı....
Biliyorum bir dahaki baharı göremeyeceğim;
Cemreler ben yokken düşecekler...
Ve gövdem bir tabut tahtası olup;
Sefil bedenimle gömülecek...
Ve sen bir ara aklından geçireceksin beni;
Şimdi kimbilir nerededir diyeceksin...
Ve ben selvilerin koyu kuytusundan esen,
Bir rüzgar olup fısıldayacağım kulağına;
"Terk ettiğin yerdeyim...."
19-12-2009...Alaattin Akan..
Ana söyle ben niye vuruldum..?
Niye ömrümün baharında;
Toprağa savruldum....
Yunanmıydı beni vuran değil;
Adı ya Ali ya Ahmet..müslümandı yani...
Ana söyle ben niye vuruldum;
Beni vuran vurmazdan evvel;
Evime gelse yemeğimi yerdi belki;
Bizdendi;bizdik...
Onunda dedesi;benimde dedem;
Koyun koyuna yatmada ;
Çanakkale sırtlarında;neydi bizi bölen..?
Ana söyle ben niye vuruldum..?
Ne hiterim;ne mussolini;
Kastım yoktu atasına obasına...
Yolda görseydim evvel beni vuranı;
Vereceğim bir Allah selamı;
Alacağım aynı Allah'ın selamı...
Onunda dedesi benimde dedemin dediği;
Birlikten kuvvet doğar;bölünmek niye..?
Ana ben niye vuruldum...?
Ki yitip gitmeseydim;
Omuz omuza çarpışsaydık;
Beni vuranla;Rus,Yunan sınırdan girince...
Ana ben vuruldum;
Lakin üzülme anam,anacığım...
Beni vuranın çocuğu;çocuğum;
Aynı mavi göğün altında;
Hür ve mutlu yaşasın diye kardeşçe;
Bin canımı vermeye razıydım...
Ana Muratıma babası gibi;
Ölmenin doğruysa nedeni;
Allahıma giden yol olduğunu bellet...
Ve kollarım bir Dünya açık;
Başımda nurdan bir ışık;
Beklediğimi bellet...