Hukuk Sözlüğü

Son güncelleme: 07.06.2009 20:01



  • ADALET:
    Yaygın ve geniş anlamı ile insanların bütün haklarına saygı göstermek ver herkese hakkını verme fazileti. Adalet bu bakımdan insan cemiyetlerinin temelidir. Ahlâk ve hukukun gelişmesinde insanların kültürce yükselmesinde kılavuzluk etmiş en yüksek prensiplerden biridir.

    AĞIR CEZA MAHKEMESİ :

    Ceza dâvalarına bakan asliye mahkemelerinin en yükseği. Eskiden bunlara cinayet mahkemeleri de denerdi. Bu mahkemeler asliye ve sulh ceza mah kemelerinin yetkileri dışında kalan dâvalara bakarlar. Ele aldıkları dâvaların suçları daha ağır olduğundan ağır ceza mahkemeleri adını almışlardır.

    Asliye mahkemeleri birer hakimli olduğu halde ağır ceza mahkemelerin. de bir başkan iki üye ve bir savcı bulunur. Ağır ceza mahkemelerinin göreceği dâvalarda önce savcı hazırlık sorgusu yaparak suç olup olmadığını tespit eder. Suçlu olduğuna kanaat getirince sorgu hâkimine ilk tahkikatı yaptırır. İlk tahkikat suç olduğu noktasında birleşince ağır ceza dâvası başlar ve sanık suçlu görülürse mahkûm olur görülmezse beraat eder.

    Ağır ceza dâvaları özellikle şu şekilde bir seyir takip eder. Olayın savcrya bildirilmesi üzerine savcı ilk soruşturmasını yapar. Bu ilk hazırlık sorgusundan sonra sorgu hâkimi ilk tahkikatı yapar. Olayda suç olduğuna kanaat getirilince son tahkikatın yapılması için olay ağır ceza mahkemesine verilir.

    Ağır ceza mahkemesinde delillere şahitlere ve sanığın ifadelerine tekrar başvurularak olay yeniden tetkik edilir ve olay sonunda suç sabit görülürse sanık mahkûm olur. Sanık beraat etmezse mahkûmiyetini bir yanılma ihtimalini göz önüne alarak Temyiz mahkemesinde de yapılan inceleme sonunda ağır ceza mahkemesinin verdiği karar doğru bulunursa sanık cezasını çeker.

    Ağır ceza mahkemesinin sanık hakkında verdiği karar idam hükmü ise bu hükmün ilkin Millet Meclisi ve sonra da Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gerekir. Bu hallerde sanık ya idam kararı tasdik edilmek suretiyle cezalandırılır ya da cezası ağır hapse çevrilir.


    MORATORYUM:

    Buhranlı devirlerde bir ülke ya da bölgede bütün borçların ya da bir kısım borçların ödenme mecburiyetinin kanunla bir süre geri bırakılması. Kanunu koyanların gördükleri lüzuma göre şekli ve şartları türlü türlü olabilir.

    Moratoryumun süresi ne gibi borçlar için uygulanacağı başkaca şartları özel kanunla düzenlenir. Moratoryum aylıklara işçi ücretlerine geçimle ilgili yiyecekler için uygulanmaz.Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nda bölgesel bir moratoryum ilân edilmişti.

    YARGIÇ :

    Kanunların hükümlerini yerine getirmek üzere dâvalara bakan davacıları ve dâvâlıları tanıkları dinleyen çeşitli delilleri inceleyerek hüküm veren ve bu hükmü verme yetkisine sahip olan memur.


    ANAYASA:

    Bir memleketin devlet çatısını kuran yasama yürütme ve yargı erklerinin (teşri icra kaza kuvvetlerinin) nasıl kullanılacağını gösteren yurttaşların kamu haklarını bildiren ana kanun. Eskiden 'Kanunu Esasi' denilen Anayasa Teşkilâtı Esasiye Kanunu adı ile de anılır.

    Anayasa fikri tarihte devletle beraber doğup gelişmiş bir fikirdir. Eski Türk hükümdarlıklarında Yunan ve Romalılarda Ortaçağın İslâm ve Hristiyan topluluklarında devlet teşkilâtının esaslarını ve hükümet usullerini tâyin eden anayasalar mevcuttur. Fakat XVIII. yüzyıldan sonraki ve zamanımızdaki anayasalar resmî birer devlet emri ve yazılı kaideler mecmuası halindedir.

    Örflere ve dinî kanaatlere dayanan anayasalar zamanımızın devlet hayatında yerlerini lâik ve daha belirli özelliklerde yazılı anayasalara bırakmıştır.

    Kuzey Amerika'daki İngiliz kolonilerinin istiklâl savaşlarının başarı ile sonuçlanması üzerine 1789 da Amerika Birleşik Devletleri'nin yazılı Anayasası yürürlüğe girmiş Fransız ihtilâlinden sonra 1791 yılında Fransız Anayasası meydana getirilmişti. XIX. yüzyılda diğer Avrupa memleketlerine de yayılan bu hareket Osmanlı İmparatorluğuna da geçmiş ve Türkiye'nin ilk yazılı anayasası olan Kanunu Esasi Birinci Meşrutiyetin kabul edilmesi üzerine 1876 yılında ilân edilmiştir. Kısa bir zaman sonra Abdülhamid II. nin yürürlükten kaldırdığı ilk Anayasa 1908 ihtilâlinde İkinci Meşrutiyetin ilânı ile yeniden yürürlüğe girmiştir.

    Birinci Dünya Savaşında Osmanlı imparatorluğunun yenilmesi üzerine 23 Nisan 1920 de Ankara'da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi 20 Ocak 1921 de 'Teşkilâtı Esasiye Kanunu' adı altında yirmi üç maddelik Anayasayı kabul etmiştir.

    İstiklâl Savaşının başarı ile sonuçlanması saltanatın ve hilâfetin kaldırılması Cumhuriyetin ilân edilmesi üzerine 35 maddelik Teşkilâtı Esasiye Kanunu yeni maddelerin eklenmesi ile 105 madde halinde 20 Nisan 1924 tarihinde Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir. Birinci maddesi (Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir) olan bu Anayasada sekiz madde de toplanan genel hükümler ve yasama yürütme ve yargı erkleri hakkındaki hükümlerden başka vatandaşların hak ve vazifeleri konularında hükümler vardır. Anayasa ya göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin yegâne ve gerçek mümessilidir.

    Yasama erki yürütme erki Büyük Millet Meclisinde toplanmıştır.

    Milletin seçtiği temsilcilerin devlet merkezinde toplanması ile meydana gelen Büyük Millet Meclisi egemenliğin en yüksek ifadesi olan yasama erkini (teşri salâhiyeti) bizzat kullanır. Kanun yapma savaş ve barış için karar verme devletlerle antlaşmalar ve mukaveleler imzalama genel ve özel af ilân etme idam cezalarının infazına izin verme gibi egemenlik hak ve vazifeleri doğrudan doğruya Meclise aittir.

    Yürütme erkini (icra yetkisi) kendi üyeleri arasından seçtiği Cumhurbaşkanı'na bırakır. Cumhurbaşkanı da bu yetkiyi yine Meclis üyeleri arasından tâyin ettiği ve Meclise karşı sorumlu olan Meclisin kontrolü altında bulunan Bakanlar Kurulu yolu ile kullanır.

    Yargı erki de (kaza kuvveti) Meclise ve hükümete karşı bağımsız olan yalnız kanuna bağlı yargıçlardan meydana gelmiş mahkemelere bırakılmıştır.

    Bu teşkilât ve yetkiler karşımda vatandaşlar hürriyet emniyet eşitlik ve mülkiyet haklarına sahip can mal ırz mesken ve her türlü taarruzdan masumdurlar.

    1924 tarihinde yürürlüğe giren bu Anayasa 27 Mayıs 1960 günü Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin yaptığı devrim harekatı ile yürürlükten kaldırılmıştır. 1924 tarihli Anayasa yerine bunun bazı hükümlerini kaldıran ve bazı hükümlerini değiştiren Geçici Anayasa kabul edilmiştir.

    9 Temmuz 1961 günü halkoyuna sunulan yeni Anayasa kabul edilmiş ve Geçici Anayasa 15 Ekim 1961 tarihinde yürürlükten kalkmıştır.

    ANAYASA MAHKEMESİ :

    9 Temmuz 1961 günü halkoyuna sunularak kabul edilmiş olan yeni Anayasanın 145 inci maddesi gereğince kurulmuş olan yargı organı. Anayasa Mahkemesi on beş asil ve beş yedek üyeden meydana gelmiştir. Asîl üyelerden dördü Yargıtay üçü Danıştay genel kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tam sayılarının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Bir üye de Sayıştayca aynı yolda seçilir. Millet Meclisi üç Cumhuriyet Senatosu iki üye seçer. Cumhurbaşkanınca da biri askeri yargıtay genel Kurulunca gösterilen üç aday arasından olmak üzere iki üye seçilir. Anayasa Mahkemesi de kendi üyeleri arasından dört yıl için Başkan ve Başkan vekili seçer.

    Anayasa Mahkemesi'nin en önemli görevi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan kanunların Anayasa'ya aykırı olup olmadıklarını tâyin etmektir.

    MAHKEMELER:

    Mahkemeler Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hazırlanmış olan kanunlara göre millet adına bağımsız olarak adaleti yerine getirirler.

    Mahkemeler ikiye ayrılır: 1 - Hukuk Mahkemeleri 2 - Ceza Mahkemeleri.

    Hukuk Mahkemeleri: Alacak boşanma miras ev boşaltma evlat edinme gibi dâvalara bakar. Hukuk mahkemeleri şu bölümlere ayrılır: 1 - Sulh Hukuk Mahkemeleri (Bin liraya kadar alacak nafaka ev boşaltma dâvalarına bakar). 2 - Asliyle Hukuk Mahkemeleri (Bin liradan fazla alacak boşanma dâvalarına bakar). 3 - Ticaret Mahkemeleri (Ticaret işlerinden çıkan dâvalara bakar). 4 - îş Mahkemeleri (İşçi ve işverenlerle ilgili dâvalara bakar). 5 - İcra Mahkemeleri (İcra takip işleri ile ilgili dâvalara bakar).

    Ceza Mahkemeleri: İşlenen suçlar bir ceza vermeyi gerektiriyorsa bu dâvalara Ceza Mahkemeleri bakar. Ceza Mahkemeleri şu bölümlere ayrılır: 1 - Sulh Ceza Mahkemeleri (Küçük suçlara bakar). 2 - Asliye Ceza Mahkemeleri (Sahte işlemler hakaret gibi dâvalara bakar). 3 - Toplu Asliye Ceza Mahkemeleri: (Asliye ceza ile ağır ceza mahkemelerinin baktığı suçlar dışında kalan dâvalara bakar). 4 - Ağır Ceza Mahkemeleri (Cana namusa mala devletin güvenliğine karşı suç işleyenlerin yargılandığı mahkemelerdir).

    Askerî Mahkemeler: Subay asker ya da askerlikle ilgili kimseler tarafından işlenen askerlik suçlarına bakar.

    Asliye ceza Mahkemelerinde Toplu Asliye Ceza Mahkemelerinde Ağır Ceza Mahkemelerinde yargıçlardan başka. Cumhuriyet Savcısı da bulunur. Cumhuriyet Savcısı suç işleyenleri Türk milleti adına davacı olarak takip eder.

    Bu mahkemelerde kendisine bir suçu îşlediği söylenen kimse sanık adını alır. Suçu mahkeme kararı ile kesinleşirse suçlu adını alır.

    Yargıçlar verdikleri hükümlerdekanunlara göre hareket ederler ve hiçbir etki altında kalmazlar. Kararlarında serbesttirler.

    Her dâvâlı her davacı her sanık istediği zaman mahkemelerde dâvasını daha iyi takip edebilmek için avukat tutabilir. Avukatlar Hukuk Fakültelerini bitiren ve mahkemelerde başkalarının haklarım savunabilme yetkisini almış olan kimselerdir. Yüksek mahkemeler:

    Bu mahkemelerden başka Yüksek Mahkemeler de vardır. Yüksek Mahkemeler şunlardır: Yargıtay Askeri Yargıtay Anayasa Mahkemesi.

    Yargıtay: Bütün mahkemelerin üstünde olan yüksek bir mahkemedir. En tecrübeli yargıçlardan meydana gelmiştir Ankara'dadır. Yukarda görülen mahkemelerin herhangi birinde dâvası görülmüş olan her vatandaş yargıç tarafından verilen hükmü kendine göre kanunlara uygun görmez ve beğenmezse bu hükmün bir daha incelenebilmesi için Yargıtaya başvurur yargıtayda bu hüküm incelenir. Yargıcın verdiği karar doğru bulunursa onaylanır böylece hüküm yerine getirilir. Yargıcın verdiği karar Yargıtayca uygun görülmezse 'bozulur' ve dâvaya yeniden bakılır. Mahkeme dâvaya bu bozulma kararını göz önünde tutarak yeniden bakar. Ya yeni bir hüküm verir ya da ilk verdiği kararda ısrar eder. O zaman dâva yeniden Yargıtay'a gider ve orada Yargıtaydaki bütün yargıçların katılması ile incelenir. Bunların vereceği karar artık kesin olur.

    Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından verilmiş olan ölüm cezaları Yargıtayda da onaylandıktan sonra ölüm cezasının yerine getirilmesi için Büyük Millet Meclisinden karar alınır. Ölüm cezası. Meclis tarafından onaylanırsa suçlu asılmak suretiyle cezalandırılmış olur.

    Askerî Yargıtay: Askerî mahkemelerin vermiş olduğu kararların. Yargıtay gibi incelenmesinin ve onaylanmasının yapıldığı yüksek bir mahkemedir.

    Anayasa Mahkemesi: Yeni Anayasamıza göre kurulmuş yüksek bir yargı organıdır. Anayasa Mahkemesi Bakanların işledikleri suçlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan kanunların Anayasaya aykırı olup olmadığına bakar.

    Uyuşmazlık Mahkemesi: Adliye idare mahkemeleri ve askerî mahkemeler arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmekle görevli bir mahkemedir.

    ASLİYE MAHKEMESİ :

    İlk derecede hüküm veren mahkemeler. Esasta bir başkan ve iki üyeden ibarettir. Fakat çok yerde tek yargıçlıdır. Ceza hukuk ve ticaret olmak üzere üç bölüme ayrılır.

    Asliye ceza mahkemesi bir yargıçla bir savcıdan kurulmuştur. Hukuk mahkemeleri ile ağır ceza mahkemelerinin görev ve yetkileri dışında kalan dâvalara bakar.

    Asliye hukuk mahkemesi sulh hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemelerinin görev ve yetkileri dışında kalan dâvalara bakar. Tek yargıçlıdır.

    MECELLE:
    Osmanlı İmparatorluğunda Gülhane Hattı ile açılan devrin en önemli kanunu. Asıl adı 'Mecelle-i Ahkâm-i Adliye' dir. Ahmet Cevdet Paşanın başkanlığında bir heyet tarafından yedi yıllık bir çalışma sonucu hazırlanan Mecelle'nin bugünkü anlamı 'Medenî Kanun' dur. Mecelle İcar kefalet büyuğ havale rehin emanet hibe gasp ve itlaf hacir ikrah-şuf'a enva-ı şüvket vekâlet sulh ve ibra ikrar dâva beyyinat ve kahlif-kaza kitaplarım teşkül eden 1851 maddede toplanmıştı. Esaslarının çoğu îslâm dinine ve Hanefi mezhebine uygundur.

    1926 yılında Medenî Kanunun kabul edilmesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.


    Ticaret mahkemesi yalnız ticaret dâvalarını görür. Bunlarda bir başkan ve iki üye vardır.

    Asliye ceza mahkemelerinde dâvaya savcı tarafından ya da şikâyet sahibi tarafından bir dilekçe ile açılır. Asliye hukuk ve ticaret mahkemelerinde ise dâva şikâyet sahibi tarafından dilekçe ile açılır.

    Bu mahkemelerde verilen kararlar temyiz edilirler. Yargıtay kararı bozarsa mahkeme yeniden görülür.

    CELPNAME :

    Kaza organları (sorgu hâkimliği bütün mahkemeler) huzuruna çağırmak için gönderilen ve kanunî örneğine uygun olarak hazırlanan davet ihbar yada ihtar belgesi. Kendilerine celpname gönderilen davacı dâvâlı sanık şahit; bilirkişi ya da ehlihibre sıfatım taşırlar.

    CEMİYET :

    En eski devirlerden zamanımıza kadar kişinin tek başına başaramadığı ve başaramayacağını anladığı kudret ve kuvvetinin yetmediği işleri hemcinsleriyle bir araya gelmek suretiyle başarmak için meydana gelen ve özel hukukun kabul ettiği bir hükmî şahıs (tüzel kişi) dir.

    Cemiyetler ya kazanç amacıyla kurulurlar (kolektif komandit limited anonim şirketler ve kooperatifler gibi) ya kazanç amacı hiç gütmezler (siyasi dinî hayır işleriyle ilgili sporla ilgili cemiyetler gibi) ya da amaçlarına erişmek için ticarî şekilde faaliyette bulunurlar (Kızılay Cemiyeti Çocuk Esirgeme Kurumu Türk Eğitim Derneği gibi).

    Cemiyetler kuruluş amaçlarına göre belli kanunların hükümlerine bağlıdırlar. Yalnız ticaret amacıyla kurulmuş olan cemiyetler Türk Ticaret Kanununun hükümlerine kazanç amacıyla kurulmamış olan cemiyetler Türk Medeni Kanununun ve Cemiyetler Kanununun hükümlerine bağlıdır.

    Cemiyet kurma serbestliği Anayasanın koruyuculuğu altındadır. Ancak Anayasanın koyduğu bu serbestlik belli kanun hükümleri dairesinde olan bir serbestliktir.

    Cemiyetin kuruluşu : Belli bir amaca göre bir cemiyet meydana getirmek isteyenler bu cemiyetin bir tüzüğünü yaparak cemiyetin adını ve merkezini faaliyette bulunacağı konuyu ve amacını kurucu üyelerin ad ve soyadlarını meslek ve sanatlarını ikamet yerleri ve uyruklarını cemiyete girip çıkma şartlarını cemiyetin nasıl idare edileceğini ve nasıl temsil edileceğini yetkilerin derecesini genel kurulun ne yolda kurulacağını genel kurul vazife ve yetkilerinin ne olacağını genel kurulun nasıl toplanacağını alınacak kararların üyelere ve ilgililere ne şekilde bildirileceğini cemiyeti idare edecek heyetin seçim şeklini ve üye sayımı üyelerin vermesi gereken aidat miktarını hesapların teftiş ve kontrol edilme şeklinin cemiyetin feshedilmesi halinde mallarının tasfiye şeklinin nasıl ve ne şekilde olacağını bildirmek zorundadırlar.

    Cemiyetin teşkilâtı ve işleyişi: Cemiyetlerde başlıca şu organlar bulunur. 1 - Genel Kurul: Cemiyetin en yüksek bölümüdür. Cemiyetle ilgili her hususu kontrol etmek ilgili her çeşit kararı almak en son sözü söylemek üye kabul etmek ve çıkarmak cemiyetin bütçe ve hesaplarını tetkik ve kabul etmek ana nizamnameyi değiştirmek idare heyetini seçmek cemiyeti feshetmek gibi esaslı ve önemli yetkileri vardır. Genel kurul cemiyetin üyelerinden meydana gelir. Genel kurulun toplantısında tartışmaların başlayabilmesi için yeter görünecek çoğunluğun kaç kişiden ibaret olacağı tüzükte belli edilmiştir. 2 - İdare Heyeti: İdare heyeti resmî ve özel işlerde cemiyeti temsil eder. Gerçekte bilfiil cemiyeti idare eder. Her yıl o yıl içindeki muameleleri hesapları gelecek yıla ait bütçeyi genel kurulun tetkik ve tasdiki ne sunmak için hazırlar. Genel kurulu tüzüğüne göre toplantıya davet eder. Tetiye defterinin gelir ve gider defterinin tutulmasına cemiyet işlerinin düzenli gitmesine çalışır. 3 -Kontrol Heyeti: Bu heyet cemiyetlerin her türlü muamelelerini defter ve hesaplarını kontrol ederler.

    Bütün bu kontrol işlerinin dışında cemiyetlerin her türlü muameleleri defterleri ve hesapları mahallî hükümet idaresi tarafından her zaman tetkik ve teftiş edilebilir.

    Üyelik hak ve mükellefiyetleri: Herhangi bir cemiyete üye olmak o kimse için bir takım hakları ve borçları gerektirdiğinden bir cemiyete üye olacakların medenî haklara sahip ve 18 yaşını bitirmiş olmaları gerekmektedir.


    CEZA:

    Suç işleyen kimseye kendisini doğru yola getirmek ve başkalarına ibret olmak amacıyla suçun derecesine göre çektirilen her türlü acı hal. Suçu işlemiş olana karşı tatbik edilen 'acı çekme hali' cezayı tatbik edile gelen müeyyidelerden ayıran başlıca özelliktir. Bu bakımdan suçu önlemek için başvurulan çeşitli polis tedbirleri ve bir suçtan doğacak maddî zararları kapatmak için tatbik edilen para cezalarını 'ceza' dan ayırmak gerektir. Bu çeşit emniyet tedbirlerinde geleceğin göz önünde tutulmasına karşılık cezada geçmiş göz önünde tutulur. Bu bakımdan bir kimsenin suç işlemesi ve bu suçundan dolayı sorumlu olması kanunlarla tarif edilmiş ve kayıtlara bağlanmıştır.

    Cezalar ya cismanî ya da hürriyeti bağlayıcı olmak üzere iki şekilde olur. Cismanî cezalardan bugün yürürlükte kalan tek ceza 'ölüm cezası' dır. Ölüm cezasında hükümlünün hayatına asılmak (ya da giyotin kurşuna dizilmek gaz odasında boğulmak elektrik sandalyesine oturmak) suretiyle son verilir.

    Hürriyet bağlayıcı cezalarda ağır ve hafif hapis şeklinde uygulanır.

    DAVA :

    Hukuk kaidelerinin tatbiki ya da bir hakkın sağlanması için mahkemeye yapılan müracaat. Dâva hakkı esas hakka bir kimsenin tecavüz etmesi ya da o hakkı tanımaması ile meydana gelir. Bu tecavüzden doğrudan doğruya zarar gören kimse de tecavüzde bulunana karşı gerek tazminatgerek aynen "hakkını almak gerekse o kimse hakkında kanunî bir sorumluluk tatbik edebilmek için dâva açabilir.

    Bunların dışında savcı suç işleyen kimseye karşı hiç bir hakkı almadığı halde Ceza Kanunun tatbiki edilmesi için dâva açabilmek yetkisini haizdir.

    Her dâvanın iki tarafı vardır: Biri hak kaidelerine tecavüz iddiası ile kanun hükümlerinin tatbikini isteyen kişidir; buna 'davacı' denir; öbürü hak kaidelerine aykırı hareket ettiği iddia edilen kişidir buna 'dâvâlı' denir.

    Bir davacının dâva açabilmesi için 'haklarından da tasarruf edebilmek' yetkisi olması gerektir. Dâva açabilen herkes hakkını bizzat takip edebilir. Mahkemelerde bu vekillik avukatlar yolu ile olur.

    NUREMBEBG MAHKEMESi :

    İkinci Dünya Savaşı'na sebep oldukları iddiası ile Almanya'nın Nasyonal Sosyalist Partisi ileri gelenlerini bu savaştan sonra yargılayan milletlerarası askerî mahkeme. Amerika Birleşik Devletleri İngiltere Fransa Sovyetler Birliğinin temsil edilmesiyle kurulmuş olan bu askerî mahkeme İkinci Dünya Savaşı'na sebep olmuş 'Büyük Nazi Savaş Suçluları' nı yargılamıştır. 24 suçluyu yargılayan bu mahkeme 20 Kasım 1945 tarihinde Almanya'da Nuremberg şehrinde başlamış suçluların son savunmalarını yaptıkları 31 Ağustos 1946 tarihine kadar 403 oturum yapmış 30 Eylül - 1 Ekim 1946 tarihinde de karar bildirilmiştir. Bu karara göre 11 kişi idama mahkûm edilmiş öbür suçlular da çeşitli cezalara çarptırılmış ya da beraat etmişlerdir. Goering Ribbentrop Keitel Rosenberg Kaltenbrunner Hans Frank Wilheml Frick Julius Streicher Alferd Jodl Fritz Sauckel Syss İnquart idam edilen suçlulardır.






#07.06.2009 19:59 0 0 0
  • DAVETİYE :

    Adlî ve idarî dâvalarda icra hâkimliklerinde duruşmada bulunmak üzere dâva ya da takibin taraflarını vekil yada temsilcilerinitanıklar bilir kişileri davete yarayan vesika. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na göre davetiye bir tarafın isteği üzerine öbür tarafa ya da ilgililere mahkeme tarafından tebliğ olunur. Davetiyeler basılı formüller halindedir ve boş olan yerleri doldurulur.

    Davet eden mahkemenin adı adresi duruşma günü ve saati mahkemenin mühürü ve başkâtibin imzası davetiyede bulunması gerekli özelliklerdir. Davetiyler çoklukla posta ile gönderilir.

    DEVLETLER HUKUKU:

    Devletlerarası münasebetleri düzen üyen hukuk kaideleri. Birbiri ile devamlı münasebetlerde bulunan devletler arasında çıkabilecek bütün ihtilâfları çözmek antlaşmaların imza edilmesini sağlamak gibi işlemlerin bir düzen içinde olmasını sağlayan hukuk kaidelerinin olması gereklidir.

    Bu münasebetler de başlıca iki karakter halinde belirir: Devletin şahsiyetine bağımsızlığına egemenliğine ve genel menfaatda ki özel kişileri ilgilendiren münasebetlerine bağlı münasebetler; iki devlet arasındaki özel kişileri ilgilendiren münasebetler. Bunlardan birincisi. Devletler Umumî Hukuk kanunu ilgilendiren ikincisi Devletler özel hukukunu ilgilendiren münasebetlerdir.

    DİSİPLİN:

    Herhangi bir toplulukta uyulması gereken kanun ve kaidelerin tümü. Disiplinle ilgili istekler kaide ve kanunlar insan topluluklarının yaşayış şekline bağlı bulundukları gelenek ve görenek sekilerine göre değişiklikler gösterir. Bütün bu kural ve kanunların amacı aykırı düşmeyecek şekilde düzenlemeğe elverişli tedbîrler almak ve fertleri bunlara uymağa alıştırmaktır.

    ENGİZİSYON:

    Orta çağda Avrupa'nın bazı memleketlerinde kurulmuş olan ve XIX. yüzyılın başlarına kadar süren Katolik mahkemelerine verilen ad. Mahkemeler Katolik mezhebine karşı gelenlere ve bu mezhebe aykırı hareket edenlere ceza vermek amacı ile 1183 yılında İtalya'da kurulmuştur. Papalar kayıtsız şartsız ağır cezalar veren bu müesseseleri kendi kudretlerinin bir vasıtası olarak kullanmışlar ve Orta çağda dehşet saçan müesseseler haline gelmesi sonucunu doğurmuşlardır. Bu mahkemelerin bütün dehşetleriyle hüküm sürdüğü memleketler İspanya ve İtalya olmuştur özellikle İspanya'da Müslüman olanlara ve Yahudilere karşı tatbik edilen bu mahkemeler Birinci Napoleon tarafından ilkin İspanya'da 1807 yılında kaldırılmış 1834 te bütün Avrupa'da son bulmuştur.

    GEÇİÇİ ANAYASA :

    1924 tarih ve 491 sayılı Anayasamızın bazı hükümlerini kaldıran ve bazı hükümlerini değiştiren geçici kanun. 27 Mayıs 1960 tarihinden 15 Ekim 1961 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti 1924 tarihinde kabul olunan anayasaya göre yönetilirken 1950 tarihinde iktidarı eline alan Demokrat Parti her gün biraz daha artan kayıtlayıcı idaresi ile Anayasa'yı çiğnemiş ve işlemez hale getirmiştir. Böylece hak ve hukukla devlet fikri ile hiç bir ilgisi olmayan Demokrat Parti iktidarına son vermek gerekmiş Türk Silâhlı Kuvvetleri 27 Mayıs 1960 tarihinde yaptığı hareket ile bu gerekliliği yerine getirmiştir. Milleti temsil etmesi gereken Büyük Millet Meclisi de Siyasî Demokrat Parti iktidarı tarafından gerçek bir teşrî organ olmaktan çıkarılarak şahıs ve zümre menfaatine hizmet eden bir parti grubu haline getirildiğinden feshedilmiştir.

    Bu sebeple Türk milleti adına iktidarı geçici olarak devralan Millî Birlik Komitesi 1924 tarihli Anayasanın bazı hükümlerini kaldıran ve bazı hükümlerini değiştiren 27 Mayıs 1960 tarihli geçici Anayasa'yı kabul etmiştir. 4 bölümden ve 2 maddeden meydana gelmiş olan Geçici Anayasanın genel hükümler bölümün de:

    İktidar Parti idarecileri tarafından Anayasa'nın çiğnenmesi Türk milletin bütün fert ve insanlık hak ve hürriyetlerinin ve masuniyetlerinin ortadan kaldırılması muhalefet murakabesi işleme; hale getirilerek tek parti diktatoryası kurulması suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi fiilen bir parti grubu durumuna düşürülmüş ve meşruluğunu kaybetmiştir.

    Ordu Dahili Hizmet Kanununun 34 üncü maddesi ile 'Türk yurdunu ve Teşkilât Esasiye Kanunu ile tâyin edilmiş olan Türk Cumhuriyetini kollamak ve korumak' vazifesi kendisine verilmiş olan Türk ordusu vatandaşı birbirine düşürmek suretiyle Türk vatanını ve milletin varlığını tehlikeye koymuş olan eski iktidara karşı bu mukaddes kanunî vazifesini yerine getirmek ve hukuk devletini yeniden kurmak için Türk millet: adına harekete geçerek milleti temsi vasfını kaybetmiş olan Meclisi dağıtıl iktidarı geçici olarak Millî Birlik Komitesine emanet etmiştir denilmektedir. Geçici Anayasanın birinci bölümün de 'genel hükümler' yer almaktadır. Bu bölümde yer alan maddelerde Millî Birlik Komitesi'nin 'demokratik usullere uygun olarak en kısa zamanda yapılacak genel seçimlerle yeniden kurulacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisine iktidarı devredeceği tarihe kadar' Türk milleti adına egemenlik hakkını kullandığı belirtilmekte yasama yetkisinin kendisi tarafından: yürütme yetkisinin Devlet Başkanı tarafından tâyin edilen ve Komitece tasdik edilen 'Bakanlar Kurulunca' yargı hakkının tarafsız ve bağımsız mahkemelerce ve kanun sınırları içinde kullanılacağı kaydedilmektedir. Yine bu bölümde eski ve düşük iktidar mensuplarının ve bunların suçlarına katılanların sorumluluklarını araştırmak için bir 'Yüksek Soruşturma Kurulu'nun kurulmasından bunları yargılayacak olan bir 'Yüksek Adalet Divanın'dan söz edilmektedir.

    Geçici Anayasa'nın ikinci bölümü 'Millî Birlik Komitesi' bölümüdür. Bu bölümde Millî Birlik Komitesi'nin kuruluşundan çalışma şeklinden üyelerinin durumundan söz edilmektedir. Geçici Anayasa'nın üçüncü bölümünde Devlet Başkanı ile ilgili maddeler yer almakta Devlet Başkanının aynı zamanda Millî Birlik Komitesinin ve Bakanlar Kurulunun başkanı olduğu kaydedilmekte ve aynı zamanda Başbakan olduğu eklenmektedir.

    Geçici Anayasa'nın dördüncü bolümünde 'Bakanlar Kurulu' ile ilgili maddeler yer almaktadır. Geçici Anayasa'nın son maddeleri olan 23. madde 'mal beyanı vermeyi isteme' hallerini; 24. madde 1924 tarihli Anayasa'nın 4.7 9-25 27-36 38-40 41. maddenin ikinci ve üçüncü cümleleri 42.50 52 61 67 95 102 104 üncü maddelerinin yürürlükten kaldırıldığını 1924 tarihli Anayasanın 73. maddesindeki hükmün kayıtlama şeklini: 25. madde Millî Birlik Komitesi tarafından çıkarılan kanunların durumunu tâyin etmekte; 26. madde Geçici Anayasa'nın yürürlük tarihini ve son madde de Geçici Anayasanın Millî Birlik Komitesi tarafından yürütüleceğini kaydetmektedir.
#07.06.2009 20:00 0 0 0
  • HAPİS:

    Hürriyet bağlayıcı ceza şekli. Ceza kanunumuza göre suçlu olan bir kimse mahkemenin verdiği cezaya göre belli bir yere (cezaevine) kapatılır. Hürriyeti bağlayıcı bir ceza olan hapis ağır hapis hapis ve hafif hapis olmak üzere üç türlüdür. Özellikleri bakımından aynı olan bu cezalar süreleri yürütme rejimleri ve ait oldukları suç cinsi bakımından birbirinden farklıdır. Ağır hapis ve hapis cürümlere mahsus cezalar ağır hapis müebbet ya da geçici olabilir. Müebbet olma halinde suçlu bütün ömrü boyunca cezaevinde kalır. Geçici ağır hapis süresi ise bir yıldan 24 yıla kadar değişir. Hapis cezası ise 7 gün ila 20 yıl arasında değişir. Hafif hapis kabahatlere mahsus bir cezadır ve bir günden iki yıla kadar değişir.

    Ağır hapis cezası memleketimizde bu gün üç devrede uygulanmaktadır. Hükümlü birinci devrede cezasının 1/10 una eşit bir süre geceli gündüzlü yalnız bir hücreye kapatılır; ancak bu süre bir aydan az sekiz aydan çok olmaz. İkinci devrede duruma ve suçunun özelliğine göre hükümlüler ayrı guruplar halinde bulundururlar bu süre geriye kalan ceza sürelerinin yarışma denktir. Üçüncü devre geri kalan süredir. Bu devrede bulunan hükümlü iş esası üzerine kurulmuş olan cezaevlerinde çalıştırılır.

    Hapis ve hafif hapis cezaları birinci devre müstesna olmak üzere aynı ağır hapis gibi çektirilir.


    JÜRİ:

    Herhangi bir işte hüküm vermek üzere toplanan kurul. Bazı ülkelerde önemli ceza dâvalarında hazır bulunan ve suçların yalnız maddî yönlerini inceleyen halk yargıçlarından meydana gelmiş heyete de 'jüri' denir. Bunlar yalnız bir dâva için mahkeme başkanı tarafından kur'a ile seçilir. Jürinin ödevi sanığın suçlu olup olmadığına yapılan ithamları ve savunmaları göz önünde tutarak 'evet' ya da 'hayır' şeklinde cevap vermekten ibarettir. Sanığın suçlu olmadığı jüri tarafından kabul edilirse sanık derhal beraat ettirilir.

    KADI:

    Osmanlı İmparatorluğu'nda kazaî ve adlî yetkisi olan kimse. Bugünkü yargıç ve savcıların vazife ve yetkilerine sahip olan kadı dinî ve göreneksel kanunlara göre hüküm verirdi.Kadı olmak için bütün medrese öğrenimini tamamlamak ve icazet (diploma) almak gerekli idi.Kadılar yavaş yavaş ve zamanla terfi ederek nahiye ilçe ve sandık kadılıklarına kadar çıkabilirlerdi. Daha fazla yükselmek için tekrar medreseye dönerek bir süre müderrislik etmek gerekti. Kadılığın bundan sonraki yükselme basamakları Galata İstanbul Kadılığı Anadolu ve Rumeli kazaskerliği idi. Rumeli kazaskerleri terfi ederlerse şeyhülislâm olurlardı.


    Yeni Anayasamız :

    9 Temmuz 1961 günü Halk oyuna sunularak Türk Mîlleti tarafından kabul edilmiş olan Anayasa. 6 Ocak 1961 günü toplantılarına başlayan kurucu meclis tarafından hazırlanmış Millî Birlik Komitesi tarafından onaylanmış ve 9 Temmuz 1961 günü halkoyuna sunulmuştur.

    "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası adını taşıyan ve 31 Mayıs 1961 günkü Resmî Gazetede yayınlanan bu Anayasanın 'Başlangıç' bölümü şöyledir:

    Tarih boyunca bağımsız yaşamış hak ve hürriyetleri için savaşmış olan

    Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan Türk Milleti;

    Bütün fertlerini kaderde kıvançta ve tasada ortak bölünmez bir bütün halinde millî şuur ve ülküler etrafında toplayan ve milletimizi dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaç bilen Türk Milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak ve; 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' ilkesinin Millî Mücadele ruhunun; millet egemenliğinin Atatürk Devrimlerine bağlılığını tam şuuruna sahip olarak:

    İnsan hak ve hürriyetlerini milli danışmayı sosyal adaleti ferdin ve toplumun huzur ve refahının gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukukî ve sosyal temelleriyle kurmak için.

    Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan bu Anayasayı kabul ve ilân ve onun asıl teminatının vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı inancı ile hürriyete adalete ve fazilete âşık evlâtlarının uyanık bekçiliğine emanet eder.'

    Anayasamız altı kısımdan meydana gelmiştir. 157 madde ve 11 geçici maddesi bulunmaktadır.

    Birinci Kısım 'Genel Esaslar' başlığını taşımaktadır. Bu kısımda (9 madde) Türkiye Devletinin bir Cumhuriyet olduğu Türkiye Cumhuriyetinin insan haklarına ve başlangıç bölümünde belirtilen temel İlkelere dayanan millî demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmekte ayrıca egemenliğin kayıtsız şartsız Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunduğu ifade edilmektedir. Ayrıca bu bölümde Yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu; yargı yetkisinin bağımsız mahkemeler tarafından yürütüldüğü belirtilmektedir.

    İkinci Kısım Dört bölüme ayrılmıştır. (53. madde). Birinci bölümde temel haklar ve ödevlerle ilgili maddeler yer almaktadır. (Herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir gibi).

    ikinci bölümde Kişinin hakları ve ödevleri yer almaktadır. (Kişi dokunulmazlığı haberleşme hürriyeti vicdan ve din hürriyeti düşünce basın hürriyeti hak arama hürriyeti ispat hakkı v.b. gibi).

    Üçüncü bölümde Sosyal ve iktisadî haklar ve ödevler yer almaktadır. (Ailenin korunması mülkiyet hakkı toprak korunması çalışma ve sözleşme hürriyeti sosyal güvenlik v.b. gibi).

    Dördüncü bölümde Siyasî haklar ve ödevler yer almaktadır. (Seçme ve seçilme hakkı siyasî partilere girme hürriyeti v.b. gibi).

    Üçüncü kısmı Cumhuriyetin temel kuruluşunu incelemektedir (90 madde). Üç bölüme ayrılmaktadır.

    Birinci bölüm yasama yetkisi ile ilgili maddeleri içine almaktadır. (Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşu görev ve yetkileri Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosuna ayrılışı bu meclislerin özelliği seçimleri Meclislere ait müşterek hükümleri bu Meclislerin yetkileri v.b.)

    İkinci bölüm yürütme yetkisi ile ilgili maddeleri içine almaktadır.

    Üçüncü bölüm yargı yetkisi ile ilgili maddeleri içine almaktadır. (Mahkemelerin bağımsızlığı hâkimlerin teminatı Yargıtayın özelliği Yüksek Hâkimler Kurulunun kuruluşu Anayasa Mahkemesinin özelliği kuruluşu ve yetkileri v.b. gibi).

    Dördüncü kısım Devrim kanunlarının korunması ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili iki maddeden meydana gelmiştir.

    Beşinci kısım Geçici hükümleri içine alan bölümdür. 11 geçici maddeden meydana gelmiştir.:Bu maddelerde T.B.M. Meclisinin seçilmesi ve toplanması geçici içtüzük eski kanunların Anayasaya aykırılığı konusu M.B. Komitesi ve Kurucu Meclis tarafından çıkarılmış olan kanunlar konusu gibi hususlar yer almaktadır.

    Altıncı kısım Üç maddeden meydana gelmiştir ve son hükümleri içine almaktadır. (Anayasanın değiştirilmesi başlangıç ve kenar başlıklarının durumu Anayasanın yürürlüğe girmesi gibi).











#07.06.2009 20:01 0 0 0