Siyaset - Tiyatro Metni

Son güncelleme: 11.06.2009 20:38
  • Siyaset - Tiyatro Oyunu - Tiyatro Metni - Dram - Tirad



    ŞAHISLAR: ORHAN, ZİŞAN,GÜZİN,FİKRET,FERİHA,RUKİYE.
    Zişan: Rukiye,Fehiman,hafta sonu toplanıp Feriha Teyzenlere gidelim mi? Kayınvalidesi buradaymış.
    Feriha:Çok iyi olur Zişan Hanım. Fehiman,görsen çok seversin kayınvalidemi. Pamuk gibi görünüyor ama çelik gibi serttir.
    Fehiman:Duyduğuma göre çok da kalabalık bir aileymişsiniz Feriha Teyze.
    Feriha:Tam yedi eltiyiz Fehiman,duyan şaşırıyor,iki de görümcem var.
    Rukiye: (Gülerek) Yani tam dokuz kardeşler.
    Feriha:Evet,ben gelin gittiğimde ikisi evliydi,diğerleri evdeydi. Zaten eltimin biri de beraber oturuyordu.
    Rukiye:Desene Feriha Abla,aynı evde iki gelin birden,o kalabalıkla oturdunuz.
    Feriha:Ya,hem de ne kalabalık. Bir de misafir gelirdi,gelip göreceksin.
    Rukiye:Hiç kavga etmiyor muydunuz?
    Feriha:Yook hiç etmezdik,gayet güzel geçinirdik. Benden sonra bir gelin daha geldi,bir ara üç gelin olduk.
    Fehiman: (Gülerek) Tabi bir de çocuklarınız.
    Feriha:He he,çocuk bağırtıları birbirine girerdi.
    Rukiye:Niye öyle yaşıyordunuz Feriha Abla,mecbur muydunuz?
    Feriha: Biraz mecburduk, işimiz bir, gelirimiz bir. Kayınvalidem hepimizi çekip çevirirdi. Zaten eskiden herkes beraber otururdu.
    Zişan:Otururdu da,bu kadar kalabalık olunmuyordu. Olsa da kavga,gürültü eksik olmazdı.
    Feriha:Yook,bizde çıt çıkmazdı,herkes işini bilirdi. Hala da öyleyiz. Senede kaç defa kayınvalidemin evinde hepimiz buluşuruz, şenlik olur bize.
    Rukiye:Usanmıyor mu kayınvaliden Feriha Abla?
    Feriha:Cık,o kendi istiyor.
    Fehiman:Aranızda anlaşmazlık çıkmaz mıydı?
    Feriha:Çıkardı,çıkmaz olur mu? Ama erkekler hiç bilmeden hallolurdu mesele. Kayınvalidemin sözüne uyardık.
    Fehiman:Kızar mıydı size Feriha Teyze?
    Feriha:Kızdığı da olurdu,ama çoğu zaman hiç kızmadan hallederdi,sözünü dinlerdik.
    Zişan:Feriha eşlerinizden mi korkuyordunuz? “Annemin sözünden çıkmak yok.” falan derler de hani….
    Feriha:Hayır hayır bugüne kadar ben böyle bir şey duymadım ama duymama gerek yok. Ben bilirim annesine karşı gelmeyeceğimi. Hepimiz,bütün gelinler bunu böyle biliriz.
    Rukiye:Canım bu kadar gelinden hiç mi biri huysuzluk yapmaz?
    Feriha:Hayır,yapamaz,annem izin vermez. O kendi işlerini aksatmazdı. Artık ondan mı bilmem, biz de bütün işlerimizi istemesek bile yapardık.
    Rukiye:Peki siz işlerinizi yapmazsanız sizi döver mi?
    Feriha: (Güler) Yok canım,işte biz biliriz onun sözünü dinlememiz gerektiğini.
    Rukiye:Okuması yazması var mı Feriha Abla?
    Feriha:Yook bilmez. Kur’an’ını okur,namazını kılar.
    Fehiman:Çocukları da kılıyor mu?
    Feriha:Tabi,hele bir kılmasınlar.
    Fehiman:Gelinler?
    Feriha:Tabi tabi hepsi kılıyor,kılmamazlık edemeyiz.
    Rukiye:Peki bu otoriteyi nasıl sağlıyor Feriha Abla,çok mu bilgili? Hem okumayı da bilmiyormuş.
    Feriha:Her şey okumayla mı? Nice okumuşlar neleri mahvetmişler. Beddua edesi geliyor insanın.
    Rukiye:Ay Zişan Abla,siyaset konusunda bütün bilgilerim iflas ediyor. Baksana hiç psikoloji okumadan nasıl beceriyor?
    Zişan:Neden o kadar hayret ettin Rukiye? Sen Muhammed ümmetindensin.
    Fehiman:Anne ne alakası var şimdi? Bu çok ilginç bir gerçek.
    Zişan:İyi de Fehiman,Resulullah’ı hatırlasana. O elli yaşını geçinceye kadar Hz. Hatice’yle beraberdi. Daha sonra ilahi müsaadelerle birden fazla hanımları da olmuştu. Hiç onlarla büyük boyutta geçimsizliğe düştü mü? Ya o kadar sahabe ile yakınlığı? Hiç bize onlardan biri ile çekiştiği rivayet ediliyor mu? Niye hayret ediyorsun? Onun gibi olmaya çalışırsak biz de biliriz siyaseti.
    Rukiye:Doğru aslında Zişan Abla. Babam da idare etmeyi iyi becerirdi.
    Feriha:Amaan,adamcağız az çekmedi.
    Rukiye:Yoo Feriha Abla,aksi halde daha çok sıkıntısı olurdu.
    Zişan:Tabii,en doğru olanı yaptı.Müslüman bir evlada yakışan oydu.
    Feriha:Allah herkese öyle evlat nasip etsin. Rahmetli annesi çok huysuz kadındı,bilmem ki o anneden o evlat nasıl yetişmiş.
    Rukiye: (İtirazcı) Feriha Ablaa,bak dokunuyor bana, babaanneme sataşma.
    Feriha:İyi kayırıyorsun Rukiye,yoksa sen de mi babaannene çektin? Hıı ben bakıyorum az değilsin,tuttuğunu koparıyorsun.
    Rukiye: (Neşeli) Zişan Abla,akşam olup da babamın eve gelme saati yaklaştı mı,babaannemin sancıları başlardı. Sızlanmalar, iniltiyle başlar, ahlar,oflar çekilirdi. Annem de gün boyu bezmiş olurdu. Her hizmetini yapmasına rağmen,memnun olmayan bir kayınvalide. O da dört gözle beklerdi ki,babam gelecek de dertleşecek.Hiç babam yorgun mu,sinirli mi,onun da beklentileri var mı,düşünen yok. Zil sesine genellikle ben koşar,açardım kapıyı. Babam gergin bir halde; “Nasılsınız?” demeye kalmadan, şikayetlerin biri bin para. Annem dolmuş,taşmak için fırsat kolluyor. Babam bakardı ki başka çare kalmamış,yavaşça anneme göz kırpar,yanına otururdu. Divanın altından ayağına basardı. Hazır ol başlıyorum anlamında… “Bak Hatice,bu yaptığın yeter! Ben seni bu eve süs diye getirmedim. Eğer anamın hizmetini güzel yapmayacaksan doğru kendi ananın yanına gidersin.” Daha neler neler……. Babaannemin inlemeleri kesilir,yataktan yavaş yavaş doğrulurdu.Bir iki babamı körükledikten sonra bir bakardık anneme acıyıp savunmaya geçmiş.
    Zişan: (Gülerek) Şaka maka,Hatice Hanım çok bozulurdu bu akşam fasıllarına.
    Rukiye: (Gülerek) Hem nasıl. Bir iç çekerdi ki… Ama şimdi, sabırlı davrandığı için çok memnun.Babaanneme çok dua ediyor. Onun çileli yaşlılığında oğlunun ilgisine çok muhtaç olduğunu biliyor.

    (FON)
    (RADYODA KONUŞMA SESLERİ)
    Zişan:Lütfen Orhan,yeter dinledin şu radyoyu. Off gürültü makinesi.
    Orhan:Tamam kapatıyorum. Bırakmazsın ki biraz bilgilenelim, azıcık siyaset öğrenelim.
    Zişan:Aman ne siyaset,tam da öğretecek adamlar yani.
    Orhan:Hımm,onları da beğenmiyorsun anlaşılan.
    Zişan:Aman Orhan,bir de beğenmemi beklemiyorsun herhalde. Sen dinlediğinde bile tahammül edemiyorum.
    Orhan:Yapma Zişan,onlar bu memleketin idarecileri.
    Zişan:Hıh,idarecilermiş! Politikacı desene şunlara.
    Orhan:Ne fark eder? İdare etmek için mecbur politika yapacaklar.
    Zişan:Artık bu politikayı insanları idare etmek için mi,yoksa kandırmak için mi yaptıkları tartışılır.
    Orhan:Zişan öyle deme. İyi şeyler için çaba sarf edenler de var.
    Zişan:Kullandıkları araçları bozukken,bunu bile bile onları mazur görebilir miyiz Orhan?
    Orhan:Gerçi evet,politikaları iyi değil. Bunu anlıyorum, farkındayım da,yine de içimde bir umut Zişan. Bir tanesi farklı olacak,farklı bir siyaset güdecek,bazı yanlışlıklar düzelecek veya değiştirecek.
    Zişan:Yeni bir yanlışla,değil mi? Politikacı politika yapar. Hele bu yaptıklarına bir de siyaset demezler mi bazen,iyice tadı kaçıyor.
    Orhan:Sanki tadı varmış gibi.
    Zişan:Eh,biz bir tadını görmedik,dua edelim de çocuklarımız görsün bari.
    Orhan:Biraz zor,bu bir sanat Zişan. Kendiliğinden olmayacağı gibi,eğitim de ister.
    Zişan:Hıı,şuurlu olmak lazım. İdare edilecek,bir iki kişi de olsa,bir grup da ,devlet de olsa,hep aynı kurallarla devam etmez ki.
    Orhan:Ya,şartlara göre,şahıslara göre farklı tutumlar gerekir. Yani sürekli uyanık, dikkatli, şahsiyetli olabilmeli. Hz. Ömer,Hz. Osman,yani İslamın dört halifesini,onların hayatlarını tanımalı. Hele de bunu siyasiler yapmalı.
    (ÇOCUKLAR PALDIR KÜLDÜR DALARLAR İÇERİ.)
    Güzin:Anneee,yine giymiş çorabımı,istemiyorum ya,döveceğim Fikret’i.
    Zişan:Kızım sakin ol.
    Güzin:Anne,kaç defa söyledim. Ay ayaklarına bak, kocaman! Çoraplarımı mahvediyor.
    Fikret:Napayım,kendi çorabımı bulamadım.
    Güzin:Banane,giyme diyorum sana.
    Fikret:Giyerim giyerim,üstünde ismin mi yazıyor?
    Orhan:Fikret şımarma! Üzme ablanı,ne diyorsa onu yap.
    Güzin:Hayır baba,hep söylediğimin tersini yapıyor.
    Zişan:Kızım çorabını kendi çekmecene koy sen de.
    Güzin:Ay anne daha çamaşır kururken alıp giyiyor.
    Fikret:Hıh şu haline bak,bir çorap için ağlıyor. Bir de kendi ayakları üzerinde duracakmış. Hah hah hah daha ayağını içine koyacağı çoraba sahip çıkamıyorsun.Giyeceğim işte var mı diyeceğin?
    Güzin: (Ağlar)
    Fehiman:Ay bu ne gürültü? Fikret! Güzin! Ne oluyor? Yine mi çorap meselesi?
    Orhan:Kızım ne diyor bu kardeşlerin?
    Fehiman:Daha bu ne ki baba? Fikret,o çorapların kız çorabı olduğunun farkında değil misin? Güzin’in topuklu terliğiyle iyi yakışır.
    Fikret:Kız çorabı mı?
    Fehiman:O bükmeler,mini mini çiçekler ne için acaba?
    Fikret:Hii abla,okulda arkadaşlarım görmüş müdür acaba?
    Güzin:Fikret,bak annemin tül çorabını vereyim sana, onlarda hiç çiçek yok.
    Fikret:Yaa anneee….
#11.06.2009 20:38 0 0 0