Serebral Palside Terapiler

Son güncelleme: 29.06.2009 14:39
  • Serebral Palside Terapiler - Serebral Palsi

    Aile ve bakıcının erkenden eğitilmesi uzun dönemde anne-babanın çocuğun durumunu kabullenmesini ve sorunlarla başa çıkma konusunda çaba göstermesini.

    İş-Uğraşı Terapisi:
    Çocuğun yaşına uygun el becerilerini geliştirmeyi amaçlar. Çocuk bir yaş civarında kaşık tutarak beslenmeye ve ince beceri gerektiren oyuncaklarla oynamaya başladığında terapi planlanır. Terapi seanslarında çocuğa yaşına uygun kişisel sorumluluk gerektiren aktiviteler (giyinme, yıkanma, diş fırçalama gibi ) öğretilmeye çalışılır. Çocuk bunları bağımsız olarak yapamayacak olsa bile en azından bir kısmına yardımcı olması istenir.


    İletişimsel Eğitim:

    Bu yöntemde terapi seanslarını iletişimci denilen özel kişiler yönetir. İletişimci tıp, psikoloji, eğitim, fizik tedavi açılarından 4 yıllık bir eğitim gördükten sonra bu programı yürütür. Sistem eğitime ve maksimum bağımsızlığın geliştirilmesine dayalıdır. Çocuğun eğitimi, fizyoterapisi ve iş-uğraşı terapisi aynı kişi tarafından grup içinde uygulanır. Özel bir teknik olmayıp prensipler mevcuttur. Öğrenme çabası çocuktan gelmeli ve çocuğun gereksinimlerine göre belirlenmelidir. Çocuk kendisi için en uygun olan yöntemi kendisi bulmalıdır, buna ortofonksiyon denir.

    Spor ve rekreasyon:

    SP'li çocukta etkinliği gösterilmiş rekreasyonel terapi yöntemlerinden biri at binme diğeri ise yüzmedir. At binme ülkemiz koşullarında çok mümkün olmamakla birlikte baş kontrolü ve gövde dengesini arttırdığı, kas tonusunu normalleştirdiği gösterilmiştir. Ayrıca çocukta kendine güven duygusunu da geliştirmektedir.

    Yüzmeye havuz içi basit egzersizlerle başlamalıdır. Tüm vücut tutulumlu olgularda kas tonusu ve kontraktür gelişimi üzerine olumlu etkileri vardır. Hemiplejik ve diplejik SP'de ise buna ek olarak hem kasları güçlendirir, hem de kardiovasküler kapasiteyi ve yürüme etkinliğini arttırır.

    Serebral Palside yaşa göre rehabilitasyon hedefleri :

    İlk dört yılda fizyoterapi ve ortez kullanımı, 4-6 yaş arası cerrahi, okul çağında ise (7-18 yaş) eğitim ve psikososyal gelişim çabaları önem kazanır. Sekiz yaş sonrası yoğun fizyoterapinin etkinliği tartışmalıdır. Bu döneme kadar geçen sürede kazanılması beklenen mobilizasyon hedeflerine ulaşılmış olması gerekir. Bundan sonra daha çok iletişim, mental beceriler ve rekreasyon üzerinde durulmalıdır.

    Erken girişim (early intervention):

    Bebeklik döneminde başlanan erken fizyoterapinin beyin hasarını düzeltebileceği öne sürülmekle birlikte yararı kanıtlanmamıştır. Erken girişim kapsamı altında çeşitli tedavi yöntemleri denenmektedir. Belirlenmiş bir erken girişim tekniği olmamakla birlikte yine de gelişim geriliği görülen bebekleri erkenden tanımak ve terapiye başlamak önerilmektedir.
    Aile ve bakıcının erkenden eğitilmesi uzun dönemde anne-babanın çocuğun durumunu kabullenmesini ve sorunlarla başa çıkma konusunda çaba göstermesini kolaylaştırır. Ebeveynin yapıcı davranışının çocuğun fonksiyonel gelişimini hızlandırdığı gösterilmiştir.

    Bebeklik Dönemi:

    Bu dönemde amaç anne bebek ilişkisini geliştirmek, annenin bebeğe bakabilmesini kolaylaştırmak ve bebeğin nöromotor gelişimini hızlandırmaktır. Bebeğin çevresini araştırabilmesi ve öğrenme sürecini hızlandırabilmesi için mobiliteyi arttırıcı birçok teknik geliştirilmiştir. Bu teknikler erken girişim programı içinde aileye öğretilmelidir.

    Çocukluk Dönemi:

    Bu dönemde oturma dengesine yönelik destekler verilmeli, gerekli ortezler yaptırılmalı, mobilizasyon ve mümkünse ambülasyon sağlanmalıdır. Okul çağına gelen çocukta eğitim gereksinimi üzerinde durulur ve okuldaki öğretmen ile işbirliği yapılır. Çocuğun okuldaki aktivitelerine yönelik oyun ve eğlenceli faaliyetlerde bulunması özendirilmeli ve çocuk bu yönde hazırlanmalıdır. Egzersizler zaman alan ve sosyalleşmeyi inhibe eden fizyoterapi seansları yerine oyun aktiviteleri içinde yapılmalıdır.

    Ergenlik Dönemi:

    Bu dönemde ergenin bağımsızlığını kazanabilmesi için sosyal ve mesleki rehabilitasyona ağırlık verilmelidir. Ayrıca toplumsal yaşama uyum için psikolojik destek sağlanmalıdır.
#29.06.2009 14:39 0 0 0