Fikret Kızılok

Son güncelleme: 17.09.2006 12:19
  • (1946 - 2001)
    1946 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Öğrenim hayatına Galatasaray Lisesi'nin ilkokul kısmında başlar. Müzikle de ilk tanışması burada gerçekleşir. İlk enstrümanı kendisini yaş gününde armağan edilen kırmızı bir akordeondur. İlk müzik derslerini sınıf arkadaşlarından birinin klarnetçi olan babasından alır; ilk konserini de bir 23 Nisan'da Taksim Belediye Gazinosu'nda düzenlenen okul müsameresinde verir. Fikret Kızılok ve orkestrası adlı küçük grubun elemanları Kızılok'un sınıf arkadaşlarıdır ve çaldıkları halk türküleri ile alkış alırlar.

    Ortaokul ve lise yıllarında bu konserler sürer. Lise yıllarında akordiyonu bırakan Kızılok, eline gitarı alır. Fikret'in o dönemdeki en büyük destekçileri ise alt sınıflarda okuyan Barış Manço ile Timur Selçuk'tur. İşte bu dönemde grubun ismi değişir ve Veliahtlar adını alır. Lise yıllarından sonra da bu grupla çalışmayı sürdürür.

    Kadıköyde oturan Fikret Kızılok, aynı dönemde arkadaşı olan Cahit Oben ile birlikte yeni bir atılım içine girerler (1964). Yeni bir grup kurarak profesyonel hayata geçmeye karar verirler. Yanlarına bas gitarcı Koray Oktay ve davulcu Erol Ulaştır'ı alırlar; böylece Cahit Oben 4 doğar. 'Kendilerini daha ziyade Beatles tipi müzik yapan bir grup' olarak tanımlayan Cahit Oben 4, İlham Gencer'in işlettiği Çatı gece kulübünde programlar yapmaya başlar, bir yandan da mahalle konserlerini sürdürür. Bu arada kendi paralarıyla iki 45'lik plak doldururlar. Bunlardan ilkinde iki yabancı şarkıyı yorumlarlar: 'I Wanna Be Your Man' ve '36 24 36'. İkinci plaklarında daha 'kendilerine' dönerler. Plağın ilk yüzünde 'Silifke'nin Yoğurdu' vardır; diğer yüzü ise bir bestedir: Hereke, aynı zamanda Kızılok'un plak olarak yayınlanan ilk bestesidir.

    Fikret Kızılok Cahit Oben 4'le çalışmalarını sürdürürken girdiği dişçilik yüksekokulundaki eğitimini sürdürür. Bir süre sadece okuluyla ilgilenir. Müzikten kopamayacağını anladığında ilk solo plağını doldurur. Dört şarkılık bir EP'dir bu: Ay Osman - Colours / Sevgilim-Baby. Bu plak o yıllarda fazla ses getirmez. Bunun üzerine Kızılok okulunu bitirmeye karar verir. Yine de zaman zaman arkadaşlarının kurduğu Kaygısızlar'la birlikte çalışır, Barış Manço'ya eşlik eder.

    Dişçilik Yüksekokulu'nun son sınıfında okurken mahalleden arkadaşı Arda Uskan ile bir yolculuğa çıkar; müzik hayatını tümüyle etkileyecek bir yolculuktur bu. Bu düşünceyle gitarını eline alan Kızılok stüdyoya girer ve Aşık Veysel'in Uzun İnce Bir Yoldayım türküsünü yeni bir düzenlemeyle kayda alır. Bunu bir 45'lik olarak yayınlar. İkinci solo 45'liğidir bu; Fikret Kızılok'un hayatında da önemli bir dönüm noktası... Arka yüzünde sözlerini kendi yazdığı bir halk şarkısı, Benim Aşkım Beni Geçti yer alır. O güne dek sürdürdüğü suskunluğu ve bunu bozmasının nedenini de plak kapağında şöyle açıklar: Piyasa, öylesine Türk benliğinden uzak melodilere kucak açmıştı ki, beni dinlemeyeceklerdi bile. Bugün ise durum büyük bir hızla değişiyor. Bu öz benliğimize dönüşte ben de üzerime düşen görevi yapmaya karar verdim...

    Yumma Gözün Kör Gibi ! Yağmur Olsam, Kızılok'un asıl çıkışını yaptığı plak olur. Her iki beste de Fikret Kızılok'undur. Plakta, gitar, tumba ve sazın yanında değişiklik olsun diye enstrüman olarak tahta ve taş kullanır Kızılok. Şarkılar çok beğenilir, plak çok satar ve sanatçı ilk altın plağını alır.

    Bu başarının ardından fazla ara vermeden bir 45'lik daha yapar Kızılok. Ancak bu kez kendisine ait bir şarkıyla ortaya çıkar: Söyle Sazım. Plak kapağında, Türk geleneklerine uygun 17 perdeli Hüseyni düzende üç değişik sazın batı anlayışında ve çoksesli olarak kullanıldığı bir şarkı olarak tanımlanır bu.

    Plağın arka yüzünde Kızılok'un Karacaoğlan'dan bestelediği Güzel Ne Güzel Olmuşsun vardır. Her iki şarkıda da kendisine Nedim Demirelli eşlik eder. Plak, listelerde de kendisini gösterir ve haftalarca 1 numarada kalmış olan Barış Manço'nun Dağlar Dağlar'ını devirerek liste başı olur.

    1970 yılını bu iki plakla kapatır Fikret Kızılok. Bu plaklar yıl sonunda Hey dergisi tarafından düzenlenen Yılın Müzik Oskarları anketinde görülmemiş bir başarıya imza atar: Söyle Sazım, Yumma Gözün Kör Gibi ve Güzel Ne Güzel Olmuşsun, Barış Manço'nun Dağlar Dağlar'ının ardından sırasıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü olur. Fikret Kızılok da aynı ankette Yılın Erkek Şarkıcısı seçilir.

    1970 yılının getirdiği başarıların ardından bir süre plak yapmayan sanatçı bu dönemde bir Anadolu turnesine çıkar. Turne sırasında Siverek yolunda donma tehlikesi geçirir; bir kamyon şoförü tarafından kurtarılır. Bu olayın ardından bir plak yapar ve Emmo adlı bestesini bu kamyon şoförüne ithaf eder. Plağın arka yüzünde Ahmed Arif in şiiri üzerine bestelediği Vurulmuşum adlı şarkı vardır. Kızılok, 1972'de bu şarkıyla Bulgaristan'da yapılan Altın Orfe festivaline katılır.

    1973 yılında Grafson şirketiyle anlaşarak yeni bir dizi plak yayınlar. Bu plaklarda yer alan şarkılar, Kızılok'un yazdığı Bir Ali Var adlı oyunun bölümleridir: Gün Ola Devran Döne, Anadolu'yum, Leylim Leylim (Kara Tren), Köroğlu Dağları, Tutamadım Ellerini ve Gözlerinden Bellidir. Yazılan, ancak bugüne dek sahnelenmeyen bu oyunun şarkıları başka sanatçılar tarafından da seslendirilir:Kime Sormalı'yı Dönüşüm eşliğinde Tansu,Duyar mısın'ı ise o dönemde ününün doruğunda olan Timur Selçuk yorumlar. Bu arada Köroğlu Dağları şarkısının başında kullandığı gitar, Kızılok müziğinde bir yeniliktir.

    Aşık Veysel'in ölümü üzerine kendini tümüyle diş hekimliğine veren Kızılok 1975'te Tehlikeli Madde adını taşıyan yeni grubuyla uzunca bir Anadolu turnesine çıkana kadar ortalıkta gözükmez. Turnenin ardından İstanbul'da seri konserler verir. Tehlikeli Madde ile folk motiflerinin rock ile harmanlandığı şarkılar yapar. Giderek folk motiflerinin yerini daha alaturka sesler alır. Haberin Var mı / Kör Pencere - Ay Battı, bu dönemin en önemli plağı olarak dikkat çeker. Kör Pencere'ye bağlı olarak plağa alınan Ay Battı ise, popüler müziğimizin enstrümantal şarkıları arasında özel bir yere sahiptir. Bu plaktan sonra yapılan Anadolu'yum 75, daha önce yayınlanan aynı adlı şarkıya bir göndermedir.

    Son 45'liği ise Mart 1976'da yayınlanır. Mahzuni Şerif'ten Biz Yanarız ve vazgeçemediği Veysel'den Sen Bir Ceylan Olsan adlı türküleri yorumlar sanatçı bu plağında. Plak eleştirilir. Fikret Kızılok'un kendini yenileyeceği günleri bekliyoruz gibi ifadeler kullanılır bu eleştirilerde. Kızılok, bütün bunlar üzerine ortadan kaybolur. Bir yıl sonra, 1977 ortalarında, 1971-72 yıllarında yaptığı ancak o güne dek yayınlamadığı kimi kayıtları bir albüm olarak piyasaya sürer. Not Defterimden adını taşıyan bu albümde Kızılok'un deneysel çalışmaları vardır: Atonal bir altyapı üzerine Nazım Hikmet şiirini koyar ve kendi deyimiyle şarkıcılığı değil, müzisyenliği dener.

    Ancak dönemin nazik siyasi ortamında bu çalışma fazla ortalarda gözükemez. Plak çıktıktan kısa bir süre sonra toplatılır. (Yeniden yayınlanması ise 1993'ü bulur.) Bu arada Varşova'da bu albümüyle iki ödül alır. Ancak, plağın toplatılması onu etkiler ve Fikret Kızılok, müziği bıraktığını açıklar. O güne dek 13 altın plak ve çeşitli ödüller alan sanatçı, bundan sonra derin bir sessizliğe gömülür. Buna gerekçe olarak da hazırladığı yapıtların ticari olmadığı gerekçesiyle plakevleri tarafından geri çevrilmesini gösterir ve bir daha profesyonel olarak müzik hayatına dönmeyeceğini bildirir.

    1980'lerde farklı bir türle döner müziğe Fikret Kızılok. Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, Mutlu Torun gibi farklı yönelimlerde, arayışlardaki isimlerle deneyselliğin ön planda olduğu bir tür 'atölye çalışması' yürütülür Çekirdek'te. Kızılok-Ortaçgil ikilisinin 'Pencere Önü Çiçeği' bu dönemin ürünüdür. Kızılok'un yerli folk-lirik tarzından Batılı müzikal-vodvil tavrına geçişinin de göstergesi.

    Sonra yine 10 yıllık kesinti. Kızılok'un geniş kitlelerle-piyasayla buluşması ise sözünü ettiğim vodvil tavrının da doruğu, 1995'te yayımlanan 'Demirbaş' albümü. Kültürel, entelektüel, siyasal yergi, dönemin aşınmış 'pop'una karşı alternatif gibidir.

    Veda albümü 'Mustafa Kemal-Devrimcinin Güncesi'nde (1998) destansı, lirik bir müzik yaptı. Ama söyleyiş, resitatif-düzdü.

    Kızılok 22 Eylül 2001 günü uzun süre çektiği rahatsızlığın neticesi olarak kaldırıldığı hastanede öldü.
#08.06.2005 09:59 0 0 0
  • Allah rahmet eylesin,
    mekani Cennet olsun

    Ellerine saqlik Melancholy
#08.06.2005 19:17 0 0 0
  • ellerine emeklerine saglik... hala sarkilari dinlenior yorumu gencler tarafindan begeniliyor... yaz aksamlari kumsalda onun sarkilarini genclik bir agizla söyler... gecmis zamanda konusmak istemiorum-cok degerli bi sanatcimiz
#09.03.2006 21:57 0 0 0
  • arkadaşlar konunun ne zaman açıldığına bakmadım ama yazık ki böyle bi üstad için sadece bi kaç tane yorum var.. zaten bu ülkede nedense sanatçıların değeri onları kaybettiğimiz zaman anlaşılıyor.. sizleri biraz daha duyarlı olmaya davet ediyorum.. daha kaybetmediğimiz değerler var .. anadolu rock müziğinin yaşayan çok az üstadı kaldı.. edip akbayram ve erkin koray bunların en önde gelenleri.. umarım onların değerlerini onları kaybetmeden anlarız...
#10.03.2006 22:26 0 0 0
  • Ve Yaklaşık olarak 1 ay geçmesine rağmen hala yeni mesaj yok.. 1 ay önce yorumumu yazmıştım ve de 1 ay sonra yine aynı...
#09.04.2006 20:23 0 0 0
  • ellerine sağlık sağol
#17.09.2006 12:19 0 0 0