Hereke

Son güncelleme: 04.07.2009 16:43
  • Hereke, Kocaeli ili Körfez ilçesine bağlı bir belde idi. 2009 yerel seçimlerinden sonra Hereke Belediyesi kapatılmış ve 7 mahalle olarak Kocaeli ili Körfez ilçesine bağlanmıştır.

    Doğusunda Kirazlıyalı batısında Tavşancıl kuzeyinde Gebze güneyinde İzmit körfezi yer alır.

    D-100 karayolu ve TEM otoyolu üzerinden İstanbul 65 km., İzmit 27 km. uzaklıktadır. Haydarpaşa - Ankara demiryolu üzerinde bulunan Hereke'den banliyö trenleri ile Adapazarı ve Haydarpaşa arasında düzenli tren seferleri yapılmaktadır. Yine Hereke ile körfezin karşı kıyısındaki Karamürsel arasında düzenli vapur seferleri yapılmaktadır. İzmit ve Gebze'ye düzenli olarak belediye otobüsleri çalışmaktadır.


    Hereke Tarihi
    Bölgenin bilinen en eski sahipleri Sitler, Amazonlar ve Aslardır. Gerçekte üç ayrı isim taşıyan bu halk aynı topluluklardır. M.Ö. 1927 tarihinde yaşamış Mısır Firavunu III. Ramses'e ait yazılarda bütün Anadolu ve bu bölge Sit diyarı olarak gösterilmiştir. Hatta III. Ramses'in bu bölgede Sitlerle yaptığı savaşı da kaybettiği aynı yazılardan anlaşılmaktadır. Amazonlar, Sitler ve onlardan bir kabile olan Asların bugünkü Türklerin öz ataları olduklarında bütün alimler müttefiktirler. Bu konuda güvenilir çalışmaları olan Fr. Lenortman bu husus hakkında Ön Asya kitabında " Sit dediğimiz zaman bunların bugünkü Türklerin babaları olduklarını bilmemiz lazımdır " demektedir. Sitlerin iddia edildiği gibi Yunan asıllı olmadıklarını Yunan tarihçisi Ksenephon'un İnabasis adlı eserinde de anladığımız gibi, aynı eserin 274. sayfasında Kefken dolaylarında Bithynialıların yaşadığı, bunlarında yakaladıkları Yunanlılara iyi muamele etmediklerini ve Yunan dilini bilmediklerini açıkça izah etmektedir.

    Sitler bölgede M.Ö. 1659 yılında Bithynia krallığını kurmuşlardır. Bithynilerin dünyanın her tarafı ile hemen hemen ilgisi vardı. Dört bir yandan gelen kervanlar İzmit körfezinden gemilerle diğer taraflara naklediliyordu. Sitlerin zenginlik ve medeniyetleri Yunanlıların dikkatini çekmiş ve Yunanlıların deniz yolu ile yaptıkları korsanlıklarla bu sahillere gelmişlerdir. O zamanlar bu sahillerde gür ağaçlı ormanlarla kaplı Hereke vadisi bu korsanlık hadiselerine sahne olmuştur. Korsan saklayıcı özelliğinden dolayı bu ormanlardan faydalanmışlardır.
    Sitlerin Bithynia devleti ülkesi M.Ö. 1232 yılında Asur kralı Münis oğlu Aigon'u Bithynia tahtına oturtarak geri dönmüştür. Asurlar idaresi M.Ö. 727 yılında Lidya Kralı Kandut'un Asur kralı Giges'i öldürmesiyle Lidyalılara geçer. Fakat milli benliklerini kaybetmeyen Sitler M.Ö. 680-640 yıllarında Lidyalılara isyan ederler. Ama bunda başarılı olamazlar. M.Ö. 571-557 son Lidya kralı Kreyzuz'un M.Ö. 546 tarihinde Pers hükümdarı Keyhüsrev'e mağlup olmasıyla bölge İranlıların eline geçer.Bununla beraber Bithynialılar İranlılara vergi ile bağlı olarak kalırlar. İstiklallerini kurtarmak için zaman zaman Atinalılarla savaştıkları görülür.
    Nihayet M.Ö. 334 tarihinde Büyük İskenderin buraları fethetmesiyle İran hakimiyeti sona erer. İskender'in imparatorluğu kısa sürmüş ve ölümü ile son bulmuştur. Bundan sonra Zpeotes M.Ö. 326-278 Bithynia krallığını devam ettirir. İskender'den sonra bölgeye Suriyeliler sahip olmak istemişler ama başaramamışlardır.
    Zpeotes'in oğlu Nikomedes ( M.Ö. 278-250) devrinde Bitini çok önemli bir yer olmuştur. Orta Anadolu'da yerleşmiş olan Galatlar buralar gelerek Hereke'de dahil olmak üzere idareleri altına almışlardır. Nikomet Galatlarla yaptığı savaşı kazanmış fakat Hereke'yi geri alamamıştır. I. Pliniusden sonra II. Plinius ve oğlu II.Nikomedes'ten sonra müstakil Bithynia hükümdarlığının son kralı III. Nikomedes'i krallıkta görüyoruz. Bu kralla Bitini hükümdarlığı son bulmuştur. Bölge müstakil olarak yalnız Yunanlıların idaresinde hiç kalmamıştır.M.Ö. 1264 yıllarında bu bölge ile ilk defa temasa geçen Yunanlılar bölgeyi işgal ederek idareleri altına almışlardır. Münasebetleri daha ziyade korsanca olmuş ve bölge koloniler (şehirler) kurmuşlardır. Fakat Hereke'de bir kuruluşlarına rastlanmamıştır.
    Bölge M.Ö. 74 tarihinde tamamen Romalıların eline geçmiştir. M.Ö. 30 yılında Roma İmparatoru Augustos Bithynia'ya verilen bütün imtiyazları kaldırmış ve bütün bölgeyi bilfiil esaret altına almıştır. Roma İmparatoru Tarjan zamanında meşhur Plinius İzmit'te bölgenin valiliğini yapmıştır (M.Ö. 103-105). Hereke Romalılar döneminde Anacirum adı ile bir sayfiye yeri olarak bilinir. İklimin yumuşaklığı, körfezi, denizi, ormanları ve akarsuyu ile o dönemlerin İmparatorlarının da ilgisini çekmiş olmalı. M.S. 306 yılında Roma İmparatoru olan Büyük Konstantin'in annesi Helen, Kudüs'ten dönerken Yalova'ya uğramış, Herekeye'de gelerek burayı da yazlık olarak seçmiştir. Bütün bunlar Büyük Konstantin'in sık sık Hereke'ye gelmesinden ve M.S. 337 yılında burada uzun süre hastalığını tedaviye çalışmasına rağmen annesinin yanında ölmesinden anlaşılmaktadır. Bugün hali hazırda kalıntıları bulunan Hereke Kalesinin Helen tarafından yaptırılma ihtimali mevcut ise de kalenin kasabaya adı verilen Heraklius (M.S. 610-641) tarafından yaptırıldığı daha kuvvetli bir ihtimal sayılmaktadır.
    Roma İmparatorluğunun M.S. 395 yılında ikiye ayrılması ile Hereke, Doğu Roma İmparatorluğunda kalmıştır.Bizans İmparatoru Heraklius'un gelişi M.S. 684 yılında olmuştur. Heraklius Müslümanlarla Ecnadinde bir savaş yapmış, mağlup olarak Antakya'ya kaçmıştır. Bu dönüş sırasında Hereke'ye uğramış ve burada devletin durumunu görüşmek üzere devlet büyükleri ile bir toplantı yapmıştır. Roma devrinde sayfiye yeri olarak kullanılan Hereke Bizans devrinde bir karakol kalesi hüviyetine bürünmüştür. Heraklius zaman zaman gelerek Avrupa'ya geçen İpek ve Baharat yüklü kervanlara kervansaraylık yapmıştır. Bizans imparatoru Jüstinyen'in (M.S.527-564) Kadıköy İzmit arasındaki ve Hereke'den geçen bu yolu askeri düşüncelerle kapatmış olduğu anlaşılıyor. Böylece ulaşım Gemlik - İznik üzerinden geçerken Hereke'de eski önemini kaybetmiştir.
    Heraklius'un Müslümanlara mağlup olmasından sonra bölgeye VIII. asırdan sonra Pers ve Arap orduları gelmiştir. IX. Asrın sonlarında Selçuklular diğer bölgelerle beraber Hereke'yi de idareleri altına almışlardır. Fakat bölgeyi Bizans imparatoru Aleksikommen, Kutalmışoğlu Süleyman'dan geri almıştır. Bundan sonra Haçlı seferleri başlar. Dördüncü Haçlı seferi ile birlikte Bizans'ta 1204 tarihinde Latin imparatorluğu kurulmuş Hereke'de böylece Latin imparatorluğuna geçmiştir.
    Hereke'nin Türkler tarafından kesin olarak alınışı 1326 yılına rastlar. İzmit'in kuşatmasına Akçakoca tarafından başlanmış fakat 1328 yılında Akçakoca ölünce kuşatmaya diğer kumandanlar devam etmişlerdir. İzmit'in fethi Osmanlı kaynaklarına göre 1326, Batılı kaynaklara göre 1337 olarak gösterilmektedir. İzmit'in fethinden sonra Derince, Yarımca, Kalburcu, Hereke, Eskihisar ve Gebze bölgesinin fetih işini İlyas bey yapmıştır. İlyas bey komutasındaki Türk kuvvetleri Hereke'ye gelerek bugünkü mağara burnundaki mağaralara ve Küllük tepesindeki siperlere yerleşmişlerdir. Fakat Bizans askerleri ok atışları ile Türk askerlerinin ilerlemesini güçleştirmişlerdir. Bu işin böyle olmayacağını anlayan İlyas bey guruplar halinde savaşmayı uygun görmüş, Ali bey adlı bir bahadırı ve iki yüz arkadaşını bu işe seferber etmiştir. Bir hücum sırasında Ali bey'in gözüne bir ok rastlamış, bunu gören serdarlardan biri "Gözünüze ok saplandı geri dönelim " demişse de Ali bey oku eliyle çıkararak " Bir başa bir göz yeterli" demiş, dolayısıyla serdarlar bu manevi etki üzerine son bir hücumla düşmanı bastırmış ve kaleyi fethetmişlerdir. Bazı rivayetlere göre de Ali beyin gözüne ok saplanması, kalenin yamaçlarında yapılan savaş esnasında olmuştur.Kalenin Osmanlılara geçmesinden sonra stratejik önemi kalmamış ve dolayısıyla kale bugünkü halini almıştır. Hereke bundan sonra 5 km. kuzeydeki Yukarı Hereke'nin deniz iskelesi durumunu almıştır.


    Hereke Coğrafyası
    Ortalama yüksekliği 200 metreyi geçmeyen Kocaeli platosunu oluşturan tepeler İzmit'ten, yarımadanın batısına doğru uzanır.Bu tepeler batıya doğru gidildikçe, İzmit'ten hemen sonra körfezin Kuzey kıyısından uzaklaşır ve geniş bir kıyı düzlüğü oluşur.Bu düzlük, Derince, Yarımca, Kalburcu, Tütünçiftlik gibi tarım için uygun sayılabilen yerleşmelerin oluşmasını ve gelişmesini etkilemiştir. Ama Hereke'de ise tepeler birden kıyıya yaklaşır. Burada ancak derelerin dar çevreleri ve denize yakın deltaları yerleşime elverişlidir. Kıyıdan iç kısımlara doğru hemen yükselen tepeler daha kuzeyde yavaş yavaş alçalır. Hereke'nin iklimi hem Akdeniz hem de Karadeniz özellikleri taşır. Güney yamaçlarında Akdeniz ikliminin etkileri görülür. Ama yazlar çok sıcak ve kurak değildir. Kışında Kuzeye kapalı olduğu için çevresine göre daha yumuşaktır.

    Görüldüğü gibi Hereke, dağlarla denizin sıkıştırdığı ve yerleşmeye hiç de elverişli olmayan, çok dar bir alan üzerinde, Türk dokuma sanayiinin ilgi çekici görevlerinden birisini yüklenmeye hazırlanmaktadır.

    Haydarpaşa Garı'ndan bir saatlik tren yolculuğuyla varabileceğiniz Hereke kasabası büyük şehrin gürültüsünden kaçıp doğayla, tarihle, sanatla kucaklaşmak isteyen kültür hayranları için ideal bir mekan. Geleneksel el sanatının doruğa eriştiği bu güzel beldemiz, kıy şeridinde sıralanmış çay bahçeleri, balık lokantaları, parkları ve sıcacık insanlarıyla görülmeye değer.
#04.07.2009 16:43 0 0 0