İstanbul'un Fethi Kapsamlı ve Sürükleyici Bir Anlatımla

Son güncelleme: 05.07.2009 23:59
  • İstanbul Fethi - İstanbul Ne Zaman Feth Edildi - İstanbul Nasıl Feth Edildi
    6 Nisan'da başlayan kuşatma harekatıaltı gün sürmüş ve 11 Nisan'da tamamlanmıştır.Böylece bütün hazırlıklar bitirilmiş oldu.Zaganos PaşaBeyoğlu tarafında hazırlığını tamamladıktan sonra Sultan Mehmet İslam töresine uygun olarak Mahmut Paşa'yı İmparatora göndererek kan dökülmeden şehrin teslimini önerdi.

    Kostantin şehri savunacağına ant içmiş olduğunu ve ancak antlaşma gereğince vergi verebileceğini bildirerek teslim önerisini redetti.Bunun üzerine 12 Nisan'dan itibaren büyük topların atışıyla beş gün öncesinden beri ufak çapta çarpışmalar bir kez de Rumların çıkış harekatı olmuşsada esas savaş fiilen başlatıldı.

    Ayrıca aynı günde donanma İstanbul limanı önlerine geldi.Topkapı yakınına yerleştirilen büyük topun gürültüsü şehir halkının moralini ciddi şekilde sarsmıştı.Bu top günde ancak yedi sekiz kez atış yapabiliyordu. Tunçtan yapılmış olan bu toplar uzun menzilli idi ve büyük çapta taş gülleler atıyordu.

    Bu dehşetli atışlara karşı halkın moralini yükseltmek amacıyla sarayda bulunan Meryem'in tablosu sokaklarda dolaştırıldı.Diğer toplarda sürekli olarak atışlarını sürdürüyorlardı.Kuşatmanın onuncu günü büyük toplardan birisi parçalandı ve yanındakilerde öldü.Bununla birlikte bu top tamir edilerek atışlara yeniden başladı.Toplar surların bazı yerlerinden gedikler açtılarsada şehir halkı gedikleri yeniden kapattılar.İmparatorda her gün surları dolaşarak savunuculara moral ve cesaret veriyordu.

    18 Nisan'a kadar yapılan topçu atışları üzerine surların zayıf noktası olan sultanın bulunduğu Bayrampaşa Deresi tarafındaki birinci ve ikinci surlardan bir gedik açıldı.Buradan dört saat süren bir saldırı yapıldı.Bu arada büyük savaş kuleleri bu saldırıya katıldı isede savunucular tarafından grejuva ateşiyle yakıldılar.Askerlerin surlara merdiven dayayarak çıkma çabaları olumlu sonuç vermedi.Böylece bu ilk saldırı başarılı olamadı.Bu arada zincir kırılarak Haliç'e de geçilemedi.

    Bu başarısızlıklardan iki gün sonra yapılan (20 Nisan) deniz savaşı da kazanılamadı.Öte yandan Papa İstanbul'a yardım amacıyla üç Ceneviz gemisiyle 400 asker göndermiş daha sonra 30 geminin daha gönderileceğini bildirmiştir.Ayrıca Mora'dan yiyecek maddeleri ile savaş aletleri şarap yüklü bir gemide İstanbul'a doğru gelmekte idi.

    Bunun haber alınması üzerine SultanBaltaoğlu Süleyman Bey'e bu filonun yok edilmesini emretti.Süleyman Bey 18 gemi ile harekete geçip Yedikule'yi geçti.Rüzgar Papa donanmasına uygun Osmanlı donanmasına ise değildi.İmparator bu harekatı kale surundanSultan Mehmet'de Zeytinburnu'ndan heyecanla izliyorlardı.Nihayet iki donanma Yeşilköy'ün batı açıklarında karşılaştılar.Savaş önce uzaktan sonrada yakından başladı.Osmanlı donanması düşmanı kuşatmıştı.Haçlı gemileri Türk gemileriyle sürekli savaşıyorlardı.Haçlı gemileri yüksek bordalı olan göğe gemilerden Osmanlıların ise Kadırgalardan oluşuyordu.Bu sebeple gemiler birbirlerine yanaştıkları sırada yüksek bordalı düşman gemileri kendilerine yanaşıp yukarı çıkmak isteyen Türk askerlerine oktaş ve grejuva ateşi fırlatıyorlardı.Bu sebeple birçok Türk askeri şehit oldu.

    Böylece oldukça uzun süren bu deniz savaşında başarılı olunamayacağını gören Osmanlı donanması kıyıya doğru çekildi.Savaşı izleyen Sultan MehmetTürk donanmasının kendisinin bulunduğu yere doğru geldiğini görünce sinirlenip üzüntüsünden atını denize doğru sürmüş ve kıyının sığ olması sebebiyle suda oldukça ileri gitmişti.


    Sultanın emri üzerine savaş Yedikule önünde yeniden başladı.Bu kez düşman donanması Türk donanmasına yardıma gelen gemiler tarafından oldukça sıkıştırıldı.Fakat onlar uygun esen rüzgarın etkisiyle yollarına devamla şehir limanlarından birisine gelebildiler.Gece zincir alınıp dışarıya çıkan iki Venedik kadırgası bu yardımcı gemileri Haliç'e getirdi.Baltaoğlu bu başarısızlık sebebiyle azledilerek yerine Hamza Bey atandı.


    Karadan yapılan saldırının başarısız oluşu ve denizdende donanmanın yenilgiye uğraması askerler üzerinde moral çöküntü yaratmış ve dedikodular başlamıştı.Bu sebeple bir savaş meclisi düzenlenerek durum görüşüldü.Düşmana hem asker hemde yiyecek ve diğer savaş malzemeleri yardımının gelmesi kuşatmayı uzatmakta idi.Öte yandan İstanbul kuşatması sebebiyle batılı devletlerin bir müdahalesi ihtimalinden çekinen Vezii azam Halil Paşabu durum karşısında imparatorun yılda 70.000 duka altını vergi vermesi şartıyla kuşatmanın kaldırılmasını önerdi.Fakat Halil Paşa'nın rakibi ve düşmanı Zaganos Paşadiğer bazı kumandanlar ve bilginleröneriye karşı çıkarak savaşa devam kararı verdiler.Halil Paşanın gelmelerinden korktuğu kara ve deniz yardımlarının gecikmesi ve Papa'nın yolladığı donanmanın vaktinde yetişememesi durumu Osmanlılar lehine çevirdi.


    Galata surlarının gerisindeki BeyoğluKasımpaşa ve Hasköy tarafları 15.000 kişilik bir kuvvetle Zağanos Paşa'nın kumandasına verilmişti.Haliç ile karşı kıyıdaki Ayvansaray'a kadar olan yerler de onun kontrolü altında bulunuyordu.Zağanos PaşaHasköy'den karşı kıyıya bir köprü yapmakla görevlendirildi.Çünkü bu köprü yapıldığı taktirde surlarla Beyoğlu arasında ilişki kurulabilecekti.Bu sebeple Haliç'e sokulacak olan bir kısım Osmanlı donanması buradaki düşman donanmasını bertaraf edecek böylece köprü güvence altına alınacaktı.


    Galata Cenevizlilerihem Bizansları hemde Osmanlıları idare ediyorlardı Bir yandan imparatora bütün güçleriyle yardım ederlerken öte yandanda sultan'a yakınlık ve dostluk gösteriyorlar istenilen savaş malzemelerini esirgemeden veriyorlardı.Nitekim onlar toplar için gerekli olan Zeytinyağı ve diğer şeyleri Osmanlılara verdikleri gibi geceleride gizlice Rum tarafına geçerek onlarlada işbirliği yapıyorlardı.


    Sultan Mehmet donanmanın yenilmesi eski gemiler variller kalın zincirlerle bağlı olan Yalıköşkü-Kurşunlu Mahsen arasındaki engeli aşıp Haliç'e girememesi üzerine başka bir çareye başvurdu.Şöyleki Osmanlı donanmasının Haliç'e geçirilmek istenmesinin nedeni buradaki surların zayıf olmasından dolayı tahrip edilmesi kolay olduğu içindi.Esasen zincirde bu nedenle gerilmişti.


    SultanHaliç'deki düşman donanmasını batırmak için top makinesi yaptırıp bununla yüksekten taş gülleler fırlatmaya karar verdi.Çok geçmeden Beyoğlu sırtlarına koydurduğu bu makinelerle Haliç'deki gemilerden bazıları batırılmıştı.Bununla birlikte bir kısım donanmanın Haliç'e indirilmesi kesin olarak gerekliydi ve bu hususda derhal hazırlıklara başlandı.Böylece düşman donanması bertaraf edilebileceği gibi Hasköy-Ayvansaray arasına köprü yapılarak iki ordu arasında ilişki sağlanmış olacaktı.


    Bunun gerçekleştirilmesi karar alınınca önce gemilerin karadan çekileceği yer incelendi.Buraso ormanlık olup Kasımpaşa'ya kadar iniyordu.Gemilerin çekileceği yol Tophane önündeki kıyıdan başlayıp Boğazkesen'den geçerek güney-batıya dönüp sırtları aşarak Löbon Pastahanesi tarafına çıktıktan sonra tepeyi aşıp Perapalas'ın yanından Kasımpaşa'ya yani Haliç kıyısına ulaşıyordu.


    Bu güzargahın böylece tespitinden sonra yol düzeltildi ve yuvarlak ağaçlardan kızaklar yapıldı.Gemilerin kızaklar üzerinden kaydırılabilmesi için Galata Cenevizlileri'nden zeytinyağısade yağ ve domuz yağı alınarak kızaklar yağlandı.Bütün bu hazırlıkların Galata Cenevizlileri tarafından duyulmaması için gerekli önlemler alındı.Ayrıca bu yönlerden düşman donanmasına havan topları atılmak ve zincire karşı bir saldırı düzenlenecekmiş gibi bir takım aldatıcı hareketler yapıldı.Çok geçmeden Tophane'den başlayarak donanmadan ayrılan ikiüç ve beş sıra kürekli 67 (veya 72) gemi bir gecede (21-22 Nisan gecesi) düzeltilmiş olan yoldan Kasımpaşa'ya indirildi.Gemiler inerken herhangi bir saldırıya uğramaması için Birkaç topokçu ve arkebuzcular tarafından korunma altında tutulmuşlardır.Gemilerin böylece bir gecede Haliç'e indirilmesi Bizans'ı son derece şaşırtıp derin bir endişeye düşürdü.


    Herşeyden önce Hasköy-Ayvansaray arasına (Avcılar kapısı tarafına) bir köprü kurmak gerekli idi.Bu amaçla bir çok sandal ve fıçı birbirine sıkıca bağlandı daha sonra da bunların üzerine tahtalar döşendikten sonra kancalar geçirilmek suretiyle eni 50 boyu 100 kulaç boyutunda bir köprü yapıldı.


    Köprünün üzerine yerleştirilen toplarla Haliç'deki Türk donanmasındaki toplar bu taraftaki surları dövmeye başladılar.Bu kısmın savunmasında esasen çok az asker vardı.Bu sebeple imparator diğer yerlerden buradaki surlara da kuvvet nakletmek zorunda kalmıştı.Bizanslar'ın Türk donanmasının Haliç'e inmesi ve köprü yapılması üzerine büyük endişelere kapıldılar ve toplandıkları bir savaş meclisinde köprünün yıkılmasını kararlaştırdılarsa da başarı sağlayamadılar.


    Bir süre sonra Galata'daki Aios Teodoros tepesine yerleştirilen toplarla Haliç'deki düşman donanması bombardumana başlandı ve en büyük gemileri batırıldı.Diğer gemiler ise Galata tarafındaki kıyılara çekilerek top ateşinden kurtuldular.Böylece düşman gemileri etkisiz duruma getirilmiş oldu.İmparator Haliç'in suru üzerine yerleştirdiği iki topla Türk gemilerine ateş ederek ikisini batırdı.Buna karşılık olarak Kasımpaşa tepesine konulan üç büyük topla Bizans topçusunun bulunduğu surlar devamlı olarak ateş altına alındı.Surlara karşı yöneltilen bu top atışları her gün devam ediyordu.Eğrikapı tarafına yerleştirilen büyük toplardan birisi oradaki surun sağlam olması nedeniyle kaldırılarak Topkapı cephesine getirildi.Sonucun buradan alınmasının kararlaştırılması sebebiyle buradaki top sayısı arttırıldı.Sultan yeterli ölçüde tahribat yapıldığına kani olduğu için 6 Mayıs'ta gece ani olarak yine Bayrampaşa deresi vadisindeki surlara ikinci bir saldırı daha yaptırdı.Fakat bundanda olumlu bir sonuç alınamadı.Buranın savunması için üç Venedik gemisinden alınan 400 gemici Topkapı surlarına getirilerek bu cephe takviye edildi.12 Mayıs'ta Vlaherna Sarayı-Edirnekapı arasındaki surlara kısmi bir saldırı yapıldı.Açılan bir gedikten yapılan bu saldırıda önce bir başarı sağlanmışsada yedek Bizans takviye kuvvetlerinin gelmesi üzerine bu başarı devam ettirilemedi.


    Saldırı yeniden başlatılıp başarılı plunacağı sırada Edirnekapı'dan sevk edilen 1000 kişilik bir Bizans kuvvetinin karşı koymasıyla sonuç vermedi.Bundan sonraki günlerde top savaşıoktüfek atışlarılağım kazmalarıbüyük ve hareketle savaş kulelerinin surlara saldırıları yapıldı.


    Sultan Mehmet genel saldırıya sıra geldiğini düşünerek önce imparatora barış önerisinde bulunmaya karar verdi.Bu amaçla imparatora 23(veya 24) Mayıs'da İsfendiyaroğlu Kasım Bey'i elçi gönderdi ve genel saldırının yaratacağı feci sonuca sebep olmamasını bildirdi.Sultanın önerisi şöyleydi.Şehrin kendisine bırakılması imparatorun bütün maiyyeti hazinesi ile sağ salim istediği yere gitmesi ve Mora Despotluğunu kabul etmesi halkında gitmekte veya kalmakta serbest olması.Ayrıca aksi taktirde şehir saldırı ile alınacak olursa halkın savaş tutsağı olacaklardır.Kasım Bey İmparatoru barışa razı etmekte başarılı olamadı.İmparator da bir takım karşı önerilerde bulunmak üzere Sultan Mehmet'e bir elçi gönderdi.Elçiler Sultan'a İmparator'un ne kadar vergi isterse ödeme gücü olmasa dahi vereceğini ve daha başka ödünlerdede bulunabileceğini bildirdiler.Bunun üzerine Sultan İmparatora Buradan gitmem mümkün değildir.Ya ben şehri alırım.Yahut şehir beni ölü veya diri olarak alır.Eğer şehirden barış yolu ile çekilirsen sana Mora'yıkardeşlerinede diğer eyaletleri vereceğim böylece dost oluruz.Eğer şehre saldırıyla girecek olursam eşraf ve ayanını ve seni öldürüp halkı tutsak sayıp mallarını yağmalatırım cevabını gönderdi.


    Kuşatmanın sonlarına doğru (25-26 Mayıs) bir Macar heyeti Osmanlı karargahına geldi.Macarlar bu heyet aracılığıyla Hunyadi'nin naiplikten çekilerek genç Vladislas'ın kral olduğunu bildiriyordu.Bu nedenle HunyadiSultan Mehmet'le 3 yıl süreyle imzalamış olduğu antlaşmayı geri istedikten başka Osmanlı hükümdarının antlaşma metninide geri veriyordu.Macar elçisi Vezir-i Azam ve onun yanında bulunan iki Vezirle görüştü.Elçiefendisinden aldığı talimat gereği İstanbul kuşatmasının kaldırılmasını Sultandan rica etti.Aksi taktirde Macarların Bizanslar lehine hareket edeceklerini bildirdi.Elçi ayrıca Batı devletlerine ait bir filonun imparatorun yardımına gelmekte olduğunuda söyledi.Bu sebeple Macarların Bizanslara yardım edeceği ve dolayısıyla donanmanın geleceğide etrafa yayıldı.


    26 Ocak 1453'de Venedik Cumhuriyeti'nin İmparatorla yapmış olduğu antlaşma gereğince VenediklilerAdalar denizindeki donanmasıyla yardım yapmayı kabul etmiş fakat donanma gelmeyince İmparator yardımın acele yapılması için Venedik'in Akdeniz kumandanı Loredona'ya heber göndermişti.Gerçekte Venedik 7 Mayıs'da hazırladığı bir donanmayı Loredona kumandasında Ege sularına göndermiş ve Papa'da kendi hesabına 5 kadırgayı yola çıkartmıştı.


    Öte yandan Karamanoğlu'da Venediklilere söz verdiği gibi Osmanlıların İstanbul önünde bozulması halinde harekete geçmeye hazır bulunuyordu.Öte yandan Macar elçisiyle yapılan görüşme Sultan'a arz edildi.Macarların Bizans'a yardım edeceği tehdidi ve bir batı filosunun yardıma geleceği sözleri Sultan Mehmet'i düşünceye sevk etti.Bu nedenle 27 Mayıs akşamı bir meclis toplanarak durum görüşüldü.Vezir-i Azam Halil Paşa daha önce yaşadığı 3 haçlı seferinin tehlikelerini yakından gördüğü için Batı Hristiyanlarının yeni bir Haçlı seferi düzenleyeceklerinden endişe ediyordu.Bu nedenle İmparatorun ağır bir vergiye bağlanarak kuşatmanın kaldırılmasını önerdi ve özellikle batı hristiyan hükümdarların birleşerek TürkleriBalkanlar'dan atmak için harekete geçebilecekleribu nedenle daha büyük bir felakete meydan vermemek için geri dönüş yapmanın gerektiğini söyledi.Çünkü o daima Yıldırım Bayezit'in akıbetini IzladaVarna ve II.Kosova savaşlarını hatırlıyordu.


    Onun bu görüşüne karşılık Zağanos Paşaİstanbul'a yardım yapılamıyacağını ve yardım yapılsa bile önemli olmadığını söyledi ve Sultanın heyecanını yatıştırıcı fikirler ileri sürdü.Zağanos Paşa'nın görüş ve önerilerini bazı emirler ile bilginler ve Akşemseddin katıldılar.Bu nedenle son bir ümit olarak genel saldırıya karar verildi.


    Öte yandan Papa ve Venedik donanmasının Sakız'a geldiği haber alınmıştı.Macar elçisi son yapılacak saldırının sonucu alınıncaya kadar geri gönderilmeyip alıkonuldu.Kuşatmanın uzaması ve herhangi bir başarı da kazanılamaması sebebiyle askerler arasında huzursuzluk başlamıştıSultan da gerçekten endişeli idi.


    Ak Şemseddin'in sebat edilip saldırıya geçilmesi hakkındaki mektubu ve dolayısıyla manevi bir müjdeyi içeren yazısı da heralde Sultan Mehmet üzerinde etkili olmuştur.Sultan Mehmetdeniz ve kara kuvvetleri kumandanlarını toplayarak onları cesaretlendiren bir konuşma yaptı ve gösterdikleri çaba ve fedakarlıklardan dolayı teşekkür etti.Yapılacak son saldırıdada kendilerinden büyük fedakarlıklar beklediği ve İstanbul'u fethetmeden geri dönmeyeceklerini anladığını ve kazanılacak zaferin sağlayacağı yararları ayrıca şehrin bütün servetlerini kendilerine bıraktığınıyüzyıllarca düşmanlığını gördüğü İstanbul'un fethinin zorunlu olduğunusurların artık girilebilecek bir duruma geldiğiburaları savunanların az sayıda ve çok yorgun olduklarınıTürk askerleri gibi nöbetle dinlenmediklerinibununda başarı için bir etken olduğunubu nedenle yakında saldırıya geçileceğiniesas amaç gerçekleşmedikçe asla barış ve antlaşma yapılmayacağını ifade etti.


    27 Mayıs'ta yapılan ve üç gün süren bombardıman sonucundasurların bir kısmı yıkıldı.Rumları bu yıkılan yerleri kapatmalarına imkan vermemek amacıyla geceleride bombardımana devam edildi.Ertesi gün bir Türk birliği bu yıkılan yerlerden içeri girdilerse de Jüstinyan'i harekete geçip onları geri çıkarttı.Bu sırada Murat PaşaJüstinyani'ye saldırıp öldürmek istedi ise de kendisi şehit oldu.


    Öte yandan İmparator'a kaçması önerildi.Fakat o bunu kabul etmedi ve derhal surlara doğru koşup buradan içeri giren Türkleri geri püskürttü.29 Mayıs'ta genel saldırı yapılacağı Galata Cenevizlilerinin ve Osmanlı ordusunda bulunan Rumların oklarla attıkları kağıtlardan haber alınması üzerine İmparator ve Jüstinyani hazırlıklarını süratle tamamladılar.


    Ayrıca 28 Mayıs gecesi Ayasofya Kilisesinde imparatorun da katıldığı büyük bir ayin yapıldı.Daha sonra İmparatorVleherya(Tekfur Sarayı) sarayına gelip vedalaşdıktan sonra surları teftiş etti.28 Mayıs sabahı saldırı sırasında yapılacak işler ve gerekli savaş malzemeleri hazırlandı.


    Sabahtan itibaren başlayan top ateşidaha önce açılan gediklere yöneltildi.özellikle Topkapı'da Likus vadisine inen sırt tarafındaki gedik daha da büyütüldü.Ayrıca Tophane ile Fındıklı limanında duran donanmaBahçekapısı'ndan Langa ve Samatya'ya kadar olan surları abluka altına alıpuygun yerlerde karaya asker çıkaracakbunlarda merdivenlerle surlara çıkacaklardı.Bu harekat gemideki ok ve mancınık atışlarıyla desteklenecekti.Haliç'teki donanma da Tahtakapı'dan Unkapanı kapısına kadar olan yerlere karşı cephe alır duruma geçti.Daha önce görüldüğü üzere kara kuşatma düzeni ilk kuşatma günündeki düzenin aynı idi.


    Şöyle ki;Sağ kolda İshak ve Mahmut Paşa'lar sol kolda Karaca Paşa ve Topkapı cephesinde de bizzat Sultan Mehmet yer almışlardı.29 Mayıs gecesi başlayıp sabaha yakın saatlere kadar süldürülen saldırıdan sonra 29 Mayıs salı günü sabaha karşı genel saldırı başlatıldı.


    Esas sonuç alınacak kısım Topkapı ile Edirnekapı arasında açılmış gedik idi.Sultanın bulunduğu merkez kolu buraya saldırıyordu.İlk genel saldırı iki saat daha sonraki ikinci genel saldırı birbuçuk saat sürmüş fakat bir sonuç alınamamıştı.Savunucularda şiddetle karşı koyarak canlarını dişlerine takarak surlara merdivenlerle çıkanlara grojuva ateşi ve diğer silahlarla öldürüyorlardı.Diğer kolların giriştiği saldırılar da başarılı olamadı.Bunun üzerine merkez hattındaki yeniçeriler ve yedek kuvvetlerde ileri sürüldü.Bu kez bizzat Sultanda yeniçerilerle birlikte idi.İmparatorda aynı cephede bulunuyordu.


    Bu sırada surları büyük bir azimle savunan başkumandan Jüstinyanielinden ve kolundan yaralandı.Çok kan kaybetmesi sebebiyle İmparatorun ricasına rağmen savunmayı bırakıp çekildi.Bu saldırı sırasında yeniçeriler hendek önüne kadar ilerlediler.Fakat Sultan onları orada durdurdu.Okçular ve arkebuzcuların yağdırdıkları ok ve arkebuzların koruması altında yeniçerilere saldırı emri verdi.Bunun üzerine yeniçeriler hendeği geçip sura dayandılar.


    Bu sırada iri yarı ULUBATLI HASAN adlı bir yeniçerikalkanını sol elinle başının üzerinde tutup sağ elinde palası olduğu halde ilk olarak surun üstüne çıktı.Bunun üzerine otuz kadar yeniçeri onu takip etti.Savunucuların attıkları ok ve taşlarla onlardan sekiz kişi şehit oldu.Ulubatlı Hasan yaralı olarak diğer arkadaşlarının sura çıkmalarına yardım etti.Fakat bunlarda şehit edildi.Bu arada Ulubatlı Hasan'da büyük bir taşa takılarak surdan aşağıya düştü ve yukarıdan atılan ok ve taşlarla şehit edildi.


    Buna rağmen saldırı sürdürüldüğü için sura çıkan askerlerin sayısı çoğaldı ve surun üstünde tutundular.Daha sonra yeniçeriler top atışlarıyla yıkılan yerden içeri giripbirinci surla ikinci sur arasındaki alanı ele geçirdiler.Buradaki savunucuları geri püskürttüler.Bunun üzerine İmparator beraberindekilerle Pentom kapısı'na doğru kaçtı.İmparator omzundan yaralanmış ve yanındaki Kentakuzen öldürülmüştü.İmparatorun kaçtığını ve kendilerine doğru geldiğini gören ikinci suru savunanlarda paniğe kapıldılar.


    Bir rivayete göre bu panik sırasında İmparator'da çiğnenip ölmüştür.Dış sur düştükten ve iki sur arasındaki alan temizlendikten sonra savunmasız kalan iç surlarda alındı.Topkapı içerden kırıldı.Türk kuvvetleri buradan şehre girdiler.Silivrikapı tarafındaki gediktende şehre girildi.Yanlız Giritli gemicilerin savundukları BasilVasileosLeon ve Aleksiyus burçları alınamadı.Giritliler az sonra gemileriyle mallarının serbest bırakılması şartıyla teslim olup gittiler.Haliç'deki donanma birlikleri de odun kapısından şehre girmişlerdi.


    Topkapı-Edirnekapı arasından girilip surların fethedileceği sırada Karaca Paşa kolunda bulunan ve dışarı ile savaşmak amacıyla daha önce kapatılıp Kostantin'in emriyle açılmış olan Kerkaporta (Canbazhane) kapısının açık bulunduğunu gören 50 kadar Türk askeri buradan içeri girdi.Kendilerine katılan askelerle daha da kuvvetlenen bu birlik Karaca Paşa kuvvetlerine karşı savunmada bulunan Rumlara ani bir baskın yaparak onları kaçırmayı başardı.Böylece bu yöndende sur ele geçirilerek üzerine Osmanlı sancağı dikildi.


    Böylece 54 gün süren ve 18 Nisan6-12-29 Mayıs'ta yapılan 4 büyük saldırıdan sonra Doğu Roma İmparatorluğu'nun 1125 yıllık başkenti olan İstanbul(Kostantiniye) 29 Mayıs 1453 Salı günü fethedildi.
#05.07.2009 23:59 0 0 0