Bir türlü aklına sığdıramıyor babasını kaybetmeyi, inci inci yaşlar dökülüyor o mübarek gözlerinden
Ve ortalığı mis gibi bir koku sarıyor
Her taraf gülistan olmuş Sanki her yer Sen kokuyorsun Ya Resulallah
Senin o baş döndürücü kokun biraz olsun rahatlatıyor yürekleri
Orada bulunan Sahabelerin, heyecanla bekliyor
Resulellah sorulan soruya ne cevap verecek diye
Ve Sen, Azrail Aleyhisselama:
" Selam senin üzerine olsun, ey Rabbimin misafiri, hoş geldin
Artık sevgiliye kavuşma zamanı geldi
Ayrılık ateşiyle yanıyorum ben
Buyur gel canımı kabzet" diye buyurunca ortalığı öyle bir feryat kaplıyor ki gök kubbeyi çınlatıyor
Ve Resulullah'ın kudsi dudaklarından rabbine Şehadet'i dökülüyor, billur kaselerden dökülen Kevser şarabı gibi
Ardından gözlerini kapatmıştı bu fani dünyaya, ebedi aleme uyanmak için
Ya Resulellah! Üzmemişti onları hiçbir şey senin gidişin kadar
Ashabın her biri mecnuna dönmüştü, çünkü artık en çok sevdikleri Resulullah aralarından ayrılmıştı
Çünkü aşık oldukları Habibullah aralarından ayrılmıştı
Öyle ki, bir sıkıntıları olduğunda mescide gelip onun nur gibi parlayan mübarek cemaline baktıklarında, acıları ve üzüntülerini bir anda unutuverir, mutluluk ve huzurla dolarlardı
O güzide Ashabın adeta kanları donmuş bir şekilde, Resulullah' la beraber dar-ı ukbaya yürümek istercesine inliyorlardı
Yürekleri burkuluyordu, Seni bir daha dünya gözüyle göremeyecek olmanın acısı kaplıyordu sinelerini Kimsenin dili varmıyordu, gönlümüzün gülü vefat etti demeye
Ya Resulellah! Üzmemişti onları hiç bir şey senin gidişin kadar
Fakat Sen etrafına gülücükler saçıyordun Ey Nebi! "Bu dünyadan ayrıldım ama ahirette sizlerle beraberim" diyordun sanki onları teselli edercesine
Ortalığı tekrar bir mis gibi bir koku sarıyor
Teninin güzel kokusunu güle sunan Sensin Ey Nebi!
Ve saf saf melekler akın ediyor yeryüzüne
Ziyaret ediyorlar, Resulullah'ın beytini
Onlar bile hüzünlü, onlar bile ağlamaklı ve senin mübarek bedenini incitmeden teneşire yatırıyorlar, Seni melekler yıkıyor, kefene sarıyorlar velilerin imamı Hz Ali radiyellahu anh ile birlikte
Senin yüzünü kapatmak istemiyorlardı
Çünkü bir daha göremeyeceklerdi, bu güneş misali parlayan yüzü
İşte Seni kabre, o küçücük yere koydular, toprağın şefkatli kollarına saldılar
Seni Artık Sen yoktun
Senin ayrılığına hiçbir yürek dayanamıyor, Ey Nebi!
Hüzne boğdun bütün ashabını
Ya Resul! Senin gidişin onlara dünyayı dar etmişti; Senin gidişin onlara toprağa yar etmişti
Üzmemişti onları hiç bir şey , Senin gidişin kadar
Ne Allah ve Resulü için çektikleri işkenceler, ne göçebe gibi oradan oraya savrulmaları, nede yarım hurmayla, aç biilaç giriştikleri mücadeleler
Ve Biz biçare
Senin kapına kıtmirleri, ahirzamanın belalı yollarından, gaflet ve isyanımızın derin kuyusundan sesleniyoruz Sana Ey Nebi! Ve diyoruz ki yine gel Ey Resul! O kudsi ruhaniyetinle yine gel, gönül bağımıza, sinelerimizin gülistanına