Cenab-ı Han Selim-i ma'delet kar
Cenâb-Hân Selîm-i ma'delet kâr
Ki oldur merkez-i pergâr-ı dünyâ
Edüp takdim-i adlâ-yı mesâlih
Cihân-ı kıldı ma'mûrüz'-zevâyâ
geçüp tedkîk-i Oklides-i re'yi
Hikemde oldu Eflatun'dan a'lâ
Sezâdır olsa pây-endâz-ı râhî
Kumaş-ı atlas-ı gerdûn-ı hadrâ
Mühimmât-ı umûr-ı ceng-ı yekser
Aristo gibi tedbîr etti hakkâ
Edüp ez-cümle ihyâyı fenn-i harbi
o sûretde musanna' kim görenler
olur hayretle çün nakş-ı heyûlâ
Kılup te'sîs-i eşkâl-i mehâret
Binâsı oldu kıstâs-ı temâşa
Bu mısrâ geldi bir târîh Galib
Mühendishâne-i nev-resmi vâlâ
Şeyh Galib
Gazel
Yokmuş bir aha ey gül- i rana tahammülün
Bağrın ne yaktın ateş- hasretle bülbülün
Yek-rengdir zeban-ı hakikatte hüsn ü aşk
Bang-i hezar şu'lesidir ateş-i gülün
Duzah-nişin-i ateş-i fakr olduğun kalur
Ey ahiret-harab tehidir tevekülün
Tekrarlarla şüpheleri daniş anlama
Gel arif ol ki ma'rifet olsun tecahülün
Merdanelik asaleti meydanda bellidir
Hayber günü babasını kim sordu Düldül'ün
Galib maarifin de sefası değer veli
Canan vasfıdır hele aslı tegazzülün
Şeyh Galib
Hoş Geldin Eyâ Berîd-i Cânân
Tardiyye
Hoş geldin eyâ berîd-i cânân
Gel ver bana bir nüvîd-i cânân
Cân ola fedâ-yı ıyd-i cânân
Bî-sûd ola mı ümîd-i cânân
Yârin bize bir selâmı yok mu
Yârabbî ne intizârdır bu
Geçmez mi nice rûzigârdır bu
Duysam ki ne şîvekârdır bu
Hep gussa vü hârhârdır bu
Vuslat gibi merâmı yok mu
Ey Hızr-ı fütâdegân söyle
Bu sırrı edip iyân söyle
Ol sen bana tercemân söyle
Ketm etme yegân yegân söyle
Gam defterinin tamâmı yok mu
Kâm aldı bu çerhden gedâlar
Ferdâlara kaldı âşinâlar
Durmaz mı o ahdler vefâlar
Geçmez mi bu etdiğim duâlar
Hâl-i dilin intizâmı yok mu
Dil hayret-i gamla lâl kaldı
Gâlib gibi bî-mecâl kaldı
Gönderdiğim arz-ı hâl kaldı
El'ân bir ihtimâl kaldı
İnsâfın o yerde nâmı yok mu
Şeyh Galib