Hayatbank - Tiyatro Metni

Son güncelleme: 09.07.2009 19:39
  • Hayatbank - Tiyatro Metni Hayatbank - Tiyaro Metinleri - SkeçTiyatro Metni

    Oyun bir bankada geçiyor. Veznede duran bankacı bayanla, 23-24 yaşlarında bir bayanın dialoğu ile başlıyor. Müşteriler arka arkaya sıralanmış haldedirler. Nurten, Soner, Şirin, Nesli, Elif ve Arzu olarak. Kapıda da bir koruma görevlisi bulunmaktadır.

    NURTEN - iyi günler, ben (Bankacı, başka bir işle ilgilemektedir.)
    NURTEN - Merhaba , ben hazine bonosu almak istiyorum.
    SEMRA - Bir saniye, evet?
    NURTEN - Hazine bonosu almak istiyorum, faizleri öğrenebilir miyim?
    SEMRA - %23, en yakın 3 aylık, 3 aydan sonra bozdurabilirsiniz.
    NURTEN - Peki, benim hesabımda 8 milyar 650 milyon olacak, mümkünse hepsiyle almak istiyorum.
    SEMRA - Tamam, bir bakalım Haziran'ın 9unda 9 milyar 300 milyon olacak. (Nurten'in yüzüne bakar)
    NURTEN - Güzel.
    SEMRA - (Kağıdı uzatır) Buyrun. (Defterine işler, defteri de uzatır).
    NURTEN - (Defteri alır) Teşekkür ederim.
    Nurten tam arkasını dönmüştür ki 25 yaşlarında bir adamın, elindeki tabancayı alnının ortasına doğrulttuğunu görür. Donup kalmıştır.
    SONER - Sakın, hareket etme.
    (Kadının boynuna kolunu dolayarak onu ters çevirir, tabancayı şakağına dayayarak bir iki adım geriler)
    SONER - Herkes yere yatsın!
    (Kimse yere yatmaz, herkes donuk bakışlarla soyguncuya bakar; bunun üzerine Soner havaya bir el ateş eder)
    SONER - Herkes yere yatsın, dedim !
    (Müşteriler panikle yere yatarlar, bu arada Eyüp (koruma görevlisi) veznelerden birinin arkasına saklanır, cebinden telefonunu çıkarır ve imdat çağrısı verir. soyguncu elleri ve sesi titreyerek bankacı kadına bir torba fırlatır;
    SONER - Kasadaki tüm parayı şu poşetin içine doldur, hemen?
    (Kadın , poşeti titreyen elleriyle alır, paraları doldurmaya başlar ; kasıtlı olarak ağırdan almaktadır, ortam iyice gerilir. Rehine kız paniklemiş ve çırpınmaya başlamıştır. Soner kızı sert bir hamle ile hareketsiz hale getirir. Yerde kıpırdamaya başlayan müşterilere silahını doğrultur)
    SONER - Kıpırdamayın , kıpırdayanı vururum, yemin ederim, gözümü kırpmadan vururum.
    Bankacı poşeti adama karşıdan uzatır. Soyguncu poşeti alır ve yavaş adımlarla kapıya doğru ilerler. Kızı hala bırakmamıştır.
    SONER - Kimse hareket etmesin. İşte bu kadar, kimsenin canı yanmadan bitti. Tamam mı? Hiçbir sorun yok.
    Tam kapıyı açmak üzeredir ki dışardan, polis arabalarının sirenlerini duyar. Olduğu yerde kalır, birden panikler.
    SONER - Kahretsin! (Vezneye doğru hızla ilerler ve Semra'ya bağırır)
    SONER - Kim haber verdi, hemen nasıl haberleri oldu ha?
    Müşterilere döner, kollarında hala Nurten vardır.
    SONER - Telefonlarınızı çıkarın! Bunu nasıl düşünemedim? Hepiniz telefonlarınızı çıkarıp buraya atın. (Ayağıyla bankanın bir köşesini gösterir)
    Herkes hızla onun dediğini yapar, telefonlarını çıkarıp, köşeye fırlatırlar. Soner bilinçsizce sağa sola dönmektedir.Zaten başından beri titriyor olan vücudu daha da titremeye başlar. Elindeki kızı, diğerlerinin yanına fırlatır, kız yere çöker, hırsız veznedeki bayanı da yerinden alır, herkesin arasına fırlatır. Silahını hepsine birden doğrultur.
    SONER - Sakin olun, kimseye bir şey yapmayacağım, sadece sakin olun.
    Kapıya doğru yürür, pencereden dışarı bakarken,
    SONER - Her tarafı sardılar, ne yapacağım ben?
    Yerde uzanmış olan müşteriler yavaşca doğrulmaya başlarlar. Önce Şirin doğrulur. Biraz marjinal bir görüntüsü vardır. Sırtını duvara dayar, bacaklarını dizlerinden kıvırarak oturur. Rahatlığı, soğukkanlılığı dikkat çeker, donuk bir yüz ifadesi vardır. Biraz önce rehine alınmış kız, Nurten bir köşeye büzülmüş sesle ağlamaktadır, yaprak gibi titremektedir. Bankacı, Semra , vezneye yaslanmış durumdadır. Hırsız Soner, ise kendi kendine konuşmaktadır.
    SONER - Tamam, ne yapacağım, ben ne yapacağım? Bu şekilde planlamamıştım, böyle olmamalıydı.
    (Çaresiz ve paniklemiş bir tavrı vardır. Bir elinde para çuvalı, bir elinde silah ordan oraya yürümektedir)
    SONER - Kimse yerinden kalkmasın?
    ELİF - Buradan sağlam çıkabileceğini mi sanıyorsun, dışarıda polis kaynıyor. Seni sağ bırakmazlar.
    SONER - Kapa çeneni, bir yol bulacağım, bir şekilde kaçacağım.
    Semra - Buranın başka bir çıkışı yok, vazgeçsen iyi olur.
    Soner eliyle yüzünü siler ve şöyle der,
    SONER - Mutlaka kaçmam gerek, bu parayı yetiştirmeliyim. (Bağırarak) baba ne yapacağım?!
    Nurten hala köşede çökmüş, sesle hıçkırmaktadır. Soner'in sinirini bozar ve ona bağırır.
    SONER - Sen de sus artık, sus!
    Nurten birden sıçrar, daha sesli ağlamaya başlar. Nesli sürünerek yanına gider, sarılarak,
    NESLİ - Tamam, tatlım sakin ol, ne olur sakin ol!
    NURTEN - Ölmek istemiyorum, ben, ben hamileyim, ölmek istemiyorum.
    NESLİ - Kimseye bir şey olmayacak, sana da, bebeğine de, kimseye.
    ARZU - (Orta yaşlı bir bayandır) Sen kaç yaşındasın ha? Elin ayağın yerinde, neden çalışmıyorsun da başını derde sokuyorsun?
    SONER - Buradan çıkmam gerek tamam mı, bu parayı yetiştirmeliyim. (Dışardan siren sesleri gelmektedir)
    Arzu - Nereye, kime götüreceksin?
    Soner kapıya doğru ilerler, dışarıya bakarak yavaş yavaş yere çömelir. Elindeki silahı sıkı sıkı tutmakta, onunla şakaklarını ovuşturmaktadır.Ağlamaklı bir sesle konuşmaya başlar.
    SONER - Hemen gitmem lazım. Babam hasta. Bu parayı hastaneye götürmem gerekiyor.
    Semra (Bankacı) sinir bozucu bir şekilde güler.
    SEMRA - Madem , bir iş yapıyorsun, o halde aptal yalanların arkasına saklanma. Buna kim inanır?
    Arzu kafasını Soner'e doğru çevirir.
    ARZU - Neler diyorsun böyle?
    SONER - Evet. Babamın acil ameliyat olması gerekiyor, benim de bu parayla dışarı çıkmam lazım, olabildiğince çabuk.
    ELİF - Sebebi ne olursa olsun, hiç bir şey bu yaptığını haklı göstermez.
    ŞİRİN - Ne yapsaydı peki? Babasının ölümünü mü bekleseydi?
    SEMRA - Bizi burada, bu şekilde tutmaya hakkı yok.
    Soner birden ayağa fırlar, Semra'ya yönelerek.
    SONER - Evet, var. Hanginiz hayatınızda benim durumumda olduğunuzu söyleyin. (Bağırarak) Ondan başka kimsem yok, bana yardım edeceksiniz.
    Nesli - Sakin ol! Nasıl emin olabilirsiniz yalan söylemediğinden?
    SONER - İnanırsınız ya da inanmazsınız, umrumda değil. Şu an güç bende ve sizlerde bana yardım etmek zorundasınız.
    Nurten'in sesi tekrar duyulmaya başlar. (ağlayarak)
    NURTEN - Gitmek istiyorum, beni, beni çıkarın.
    ŞİRİN -Kapa şu koca çeneni artık! İnsanlar ölümden niye bu kadar korkar ki? Bir gün mutlaka öleceğimizi biliyoruz, ama ölmeyi kendimize yakıştıramıyoruz.
    NURTEN - Biz bu çocuk için 3 sene bekledik. Onu kaybetmek istemiyorum. Ben ölmek istemiyorum.
    ELİF - Öleceğini kim söyledi. Ona bir bak, sence katile benziyor mu?
    SEMRA - Elinde silah var gerizekalı.
    ŞİRİN - O silah benim elimde olsaydı, emin ol önce seni vururdum.
    ARZU - Susar mısınız? Bir şeyler yapmalıyız. O çaresiz durumda.
    (Soner'i göstererek)
    NESLİ - Bak, izin ver çıksın (Nurten'i göstererek)
    SONER - Hayır, bunu nasıl göze alırım?
    ELİF - Bırak gitsin, bir saattir kafamızı şişiriyor.
    ARZU - O hamile, yeteri kadar korktu. Kapıyı açıp yavaşça dışarı çıkarırız. Nasıl bir sorun olabilir ki?
    NURTEN - Lütfen, lütfen.
    SONER - (Biraz düşündükten sonra) Tamam, ama başka kimse kıpırdamayacak yerinden.
    Silahı tekrara onlara doğrultur. Nurten'i elinden yakalar, kaldırır, yavaşça kapıya doğru ilerler. Nefes alıp verişi hızlanmıştır. Kapının arkasına doğru geçer, kapıyı açar ve Nurten'i dışarı bırakır. Ardından kapıyı hemen kapatır. İçeridekilere doğru döner, bir iki adım atar, düşüncelidir.
    SEMRA - Eee, şimdi ne olacak peki? Biz burada mı kalacağız?
    Birden ortam sessizleşir, herkes dalgın ve durgun bir şekilde belli bir yere bakar kalır.
    ŞİRİN -Kırk sene daha burada kalabilirim. O kokmuş eve döneceğime.
    (Elif Şirin'e söylediklerine anlam veremeyen bir tavırla bakar)
    ARZU - Buranın başka bir çıkışı olmalı mutlaka. (Semra'ya bakarak) Havalandırma boşluğu falan yok mu?
    SEMRA - Hayır! Boşluk falan yok, neler oluyor hepinize birden. Bu adam soyguncu, azılı bir katil. Ona yardım mı etmeye çalışıyorsunuz?
    NESLİ - Doğru, ona ne kadar çabuk güvendik. Nasıl emin olabiliriz, babanın hasta olduğuna, ya bizi uyutuyorsan?
    ELİF - Sana rehine lazımsa, neden hepimiz?
    SONER - Çünkü-bana-yardım-edeceksiniz, hepiniz?
    ŞİRİN - Nasıl? Bunu nasıl yapabiliriz ki, tek çıkış yolu şurada gördüğünüz kapı (eliyle kapıyı gösterir) ve önünde de tonlarca polis var.
    SONER - (Yavaşça olduğu yere çökerken) İs-te-mi-yo-rum. (Ağlamaya başlar) Babam benim sahip olduğum tek şey! 10 yaşımda annemi ve 3 kardeşimi kaybettim ben O da giderse Evde yanarak öldüler Ben babamla balık tutmaya gitmiştim Döndüğümüzde sokakta göz gözü görmüyordu. (Bağırarak) Çığlıklarını hala duyuyorum!... O günden beri tek desteğim babam. O da giderse ben, ben ne yaparım? Çok, çok para lazımdı. Başka çarem yoktu. Başladığım işi bitirmem gerek.
    Herkes şaşırmıştır. Gözleri iri iri açılmış, dikkatle onu dinlemektedir. Ortalığı sessizlik kaplar. Bir süre sonra
    Elif - Babam bizi 20 sene önce terk etmiş Onu sadece fotoğraflarından tanıyorum. Bir kez bile görmedim, Ona dokunmadım Öz bir baba nasıl olur, nasıl kokar, nasıl sarılır, nasıl öper bilmiyorum (Biraz sessizlikten sonra)
    ŞİRİN - Jilet acı verir.
    Nehir nem yapar.
    Asit tehlikeli
    Uyuşturucu kramp yapar
    Silahlar yasa dışı
    Gaz berbat kokar
    İyisi mi yaşa bari (bağırarak)
    SEMRA - Burada-normal-biri-yok mu?! Hepiniz karşısına geçmiş, bu zırvaları dinliyoruz.
    NESLİ - Sen nasıl bir yaratıksın ha?
    (Ayağa kalkıp ona doğru yürüyerek)
    NESLİ - Hemen şimdi dışarı çıkıyorsun! (kolundan tutar ve herkese bakarak)
    NESLİ - Buna "hayır" diyecek biri var mı aramızda?
    Kimseden ses çıkmaz, Şirin'in yüzünde tebessüm olur.
    NESLİ - Güzel!
    Onu hızla kapıya doğru götürür.
    NESLİ - Dışarıdakilere şöyle söyle: Buradan hiç kimse o, (Soner'i göstererek) parayı alıp babasına götürmeden çıkmayacak!
    Kapıyı açar ve onu dışarı iter. Ardından kapıyı hemen çarparak kapatır. Kapıya sırtını yaslar. Biraz sessizlikten sonra
    ARZU - Babanı kurtaracağız. Ama, bakın (herkese birden dönerek) biraz mantıklı olmalıyız. Bu şekilde hiçbir yere varamayız. Eninde sonunda yakalanırsın, buradan asla kaçamazsın
    ELİF - O halde onları ikna etmemiz gerekecek.
    ŞİRİN -Neye? Şöyle mi diyeceğiz, "bırakın, paralarıyla çıkıp gitsin, hasta babasına götürecek, kim inanır söyler misin?
    NESLİ - Belki inanmazlar ama, en azından onun bir katil olmadığını bize zarar vermeyeceğini öğrenmiş olurlar.
    SONER - İşe yaramaz, ben dışarı çıkar çıkmaz, vurulurum. Para da hastaneye değil yerine gider (Eliyle vezneyi gösteriri)
    ARZU - Birimiz dışarı çıkıp olanları anlatsın, emin olun ona zarar vermezler, hatta bence yardım bile ederler.
    Tam bu sırada, veznenin arkasından çıkan koruma görevlisi (Eyüp) herkesi şaşırtır. Tabancayı iki eliyle sıkı sıkı tutmaktadır. Çok heyecanlıdır ve gözleri korku doludur. Herkes birden yerinden fırlar. Kapının tam karşısında sıralanırlar. Soner yerinden kalkarken hafif sendeler ve silahı elinden düşer. Almaya yeltenirken Eyüp bağırır,
    EYÜP - Sakın ona dokunma, kalk, kalk, kalk, kalk doğrul hemen, seni yalancı hırsız.
    NESLİ - Ne yaptığını sanıyorsun sen?
    ELİF - Her şeyi mahvedeceksin.
    EYÜP - Siz susun, hepinizi ayakta uyutuyor, çocuk gibi, hepiniz bu herifin üfürmelerine inandınız. Ama beni kandıramaz.
    ŞİRİN - O silahı elinden bırak aptal herif.
    ARZU - Tamam, lütfen sakin ol (Ona doğru çok yavaş hareket ederek) O kimsenin canını yakmak istemedi, yakmayacak da.
    EYÜP - Geri çekil kadın, dikkatimi dağıtma!
    SONER - Benim istediğim tek şey bu parayı babama yetiştirmek, zararı yok, beni hemen şimdi tutukla ama bunun hastaneye ulaşması lazım.
    EYÜP - Kes artık şu hasta baba hikayesini.
    ŞİRİN - Asıl sen kes şu saçmalığı
    (Hızla Eyüp'e doğru gider, eline uzanır, bu sırada Soner yer değiştirmeye çalışırken, Eyüp Şirin'i iter ve birden Soner'i vurur.)
    Nesli, eliyle ağzını kapatır, herkesin gözleri irileşmiş, oldukları yerde kalakalmışlardır.
    ELİF - Seni gerizakalı! (diye bağırır, ona doğru yürür, göğsünü yumruklar, sonra arkasını dönüp Soner'e bakar)
    Soner yerde yatmaktadır, gözleri açık tavanda bir noktaya sabitlenmiştir. Nesli yavaşça ona doğru yürür, eline uzanır. Eyüp bu arada kapıyı çar ve polisler içeri girmeye başlarlar. Önce Arzu'yu, sonra Elif'i ve sonra da Şirin'i omuzlarından sarılarak dışarı çıkarırlar.
    (Kızları dışarı çıkarırlarken)
    POLİS 1 - Tamam, tamam, panik yok, her şey bitti.
    POLİS 2 - Allah'a şükür kimseye bir şey olmadı.
    Nesli Soner'in elini tutarken Soner gözlerini kapatır ve Polis 1 gelir.
    POLİS 1 - Sen ne arıyorsun hala burada, gel hadi.
    Nesli'yi omuzlarından tutarak kaldırır. Gözleri hala Soner'dedir. Ona baka baka polis yardımıyla dışarı çıkarılır. Polisler bir battaniye ile içeriye girerler, Soner'in üstünü örtüp sürüyerek dışarı çıkarırlar.
#09.07.2009 19:39 0 0 0