yetimlere karşı şefkatli olmak

Son güncelleme: 23.07.2009 00:25
  • Rahmet Peygamberi'nin Yetimlere Karşı Davranışı
    Kur'ân-ı Kerîm'de yetimin muhâfazasına dâir pek çok âyet-i kerîme vardır. Allah Teâlâ, yetimlere karşı hassas olmayı şöyle telkîn eder:

    "Yetime karşı kahretme! (Kötü muâmelede bulunma!)" (ed-Duhâ, 9)

    "Yetimlerin haklarını vermekte tam adâleti gözetin. Yaptığınız her iyiliği, Allah mutlaka bilir." (en-Nisâ, 127)

    Hayâta gözlerini yetim olarak açmış olan Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:

    "Yetime karşı şefkatli bir baba gibi ol!"

    tavsiyesinde bulunmuştur. (Heysemî, VIII, 163)

    Diğer bâzı hadîs-i şerîflerde de şöyle buyrulur:

    "Müslümanlar içinde en hayırlı ev; içinde yetime iyi davranılan evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de yetime kötü davranılan evdir." (İbn-i Mâce, Edeb, 6)

    "Bir kimse, müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teâlâ onu mutlaka cennete koyar."

    (Tirmizî, Birr, 14/1917)

    "Bir kimse sırf Allah rızâsı için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap yazılır"

    (Ahmed, V, 250)

    Rahmet Peygamberi Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-, toplumdaki kırık kalplere karşı, gerekli ictimâî vazîfelerin yapılmasını ısrarla tavsiye ederlerdi.

    Bir defâsında:

    "Kim mes'ûliyeti altındaki kız veya erkek yetim çocuğuna iyi davranırsa; o ve ben cennette (şöylece) beraber bulunacağız." buyurarak iki parmağını yanyana getirmişlerdi. (Buhârî, Edeb, 24)

    Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'e birisi kalbinin katılığından şikâyet etti. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de o kişiye tedâvî olarak:

    "Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!" tavsiyesinde bulundu. (Ahmed, II, 263, 387)

    Pek ulvî bir rûha sahip olan Fahr-i Kâinât Efendimiz, ümmetinin yetimleriyle bizzat meşgul olmuşlar ve insanlık âlemine şu güzel misâli hediye etmişlerdir:

    "Ben, her mü'mine kendi nefsinden daha ileriyim, daha yakınım. Bir kimse ölürken mal bırakırsa o mal kendi yakınlarına âittir. Fakat borç veya yetimler bırakırsa, o borç bana âittir; yetimlere bakmak da benim vazîfemdir."

    (Müslim, Cuma, 43; İbn-i Mâce, Mukaddime, 7)

    Enes -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

    Vefâtı esnâsında Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in yanındaydık. Bize üç defâ:

    "Namaz husûsunda Allah'tan korkun!" dedi. Sonra da şöyle buyurdu:

    "Emriniz altındaki insanlar hakkında Allah'tan korkun, iki zayıf hakkında Allah'tan korkun: Dul kadın ve yetim çocuk. Namaz husûsunda Allah'tan korkun!"

    Sonra, "namaz, namaz" diye tekrar etmeye başladı. (Mübârek lisanları söylemez olunca bile) rûh-i mübârekleri çıkıncaya kadar bunu içten içe tekrar edip durdular. (Beyhakî, Şuab, VII, 477)

    Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in, yetim olarak dünyâya gelmesi ile dünyâda ve âhirette yetimlik izzet ve şeref kazandı.
#13.07.2009 20:28 0 0 0
  • emeğinize sğalık..
#23.07.2009 00:25 0 0 0