Mavi bir ağıt bu
Niye?
Ben istedim diye.
Kâğıt mavi kalem mavi
Gök toprağı doyurmuş; yağmur dilek kumaşları çivilenmiş bir mağarayı
İki duvar ötede bir kadın!
Uzun beyaz elbisesinin eteklerini tutarak koşturuyor sağa sola.
Küçük çenesinde öksüzlük çığıran siyah saç telleri...
Aklı yas gözleri buğulu
Bitkin kaybetmekten dinlenmekten yorgun!
Duvağı hüznü çiçeği şaşkınlık
Mavi bir ağıt bu
Beyaza öfke Siyaha özlem
Kırmızıya lanet!
Dünya tersine dönmüş belki bir günlüğüne;
İzmaritten tütün karıyor avuçlar iğne izi
Mağlubiyet yoklaması erken konuk bir zemzem kuyusunda abdest telaşı
İbadet?
Neye ibadet? Kime!
Koparılmış bir kanat üstünde cennetten kovulmuş asi ruh
Yalnızlığı semadan içip yalamış topraktan
Suret beyaz göz kara
Gelinlik beyaz ruh kara!
Eteklerini savuruyor kadın
Çığlığı bedenini üfler bedeni flu çığlıklarının notası kayıp.
Dehşeti Nuh gemisinde saklanan gayr-ı meşru tabiat
Renk vardı doğada?
Huzur vardı hani Babil'in bahçelerince
Kandı...
Boylu boyunca uzanmış orman örtüsü umut
Bir kavağın gök sevdası salık vermişti nehirden
Sayfalar yakılmış kokusu keçe!
Çekilmiş tırnaklar lanet bilince kırmızıyı sırta eklemiş
Kayıp şehir orada sahipsiz kemik
Râğdan mı gelmiş Kûhtan mı?
Kırsam tek tek hepsini der gibi bakıyordu kadın
Dalgalı saçları arasında kaybolmuş küçük yüzü
Masumiyeti bir Pazaryerinde kazazede kırmızıyı bölmüşler kasığına...
—Adam! Diyor
—Adam vardı Bir kuğu kanadında dans ediyorduk döndükçe çehresinde yaprak kokusu sürüyordu boynumdan aşağı
—Boynum! Boynuma sinmiş olacak koklayın
"Deli" dediler gülüp geçtiler bir ip sırtında...
Çaresizlik insanı delirtmez; ama insanlar bu damgayı vurmaya meyilliyse
Feryat söken lekeli ve âşık bir kadın topuğunu zımbalar 7 arşın öteye
Bulut şarap ağlanır yara tuz
Omuriliğinden sabır çeker yansıması
Cesedini saklar gözleri kuzgun karası.
Mavi bir ağıt bu!
Ben öyle istedim.
Yavruları katledilmiş bezgin bir çınar ağacı gibi
İnatla dimdik buz gibi gövdesine dayanan
Bir istasyon durağında kesip eteğini kokuyu içine hapsetmeye çalışan beyaz ve çaresiz kadın!
Çiçeği düşmüş çoktan...
Tenini katlayıp bir yastık kılıfının içine sığdıran kendini ıslayan meyve veren sonra
Bir kez
Bir kez daha
Analizi gecikmiş bedeli peşin ödenmiş bir öykü bu
Mavi bir ağıt bu!
Yüreği sülfür bakışı hançer bileği.
Takılıp düşsen kırılır evirdiğin sur dönsen kesilir...