Bütün yazılarım her nedense senden çıkıyor ey hiç! Hiç yolundan yürüyor anlamına... Çıkmış bir kere yola... Anlama koşuyor sanki, bu nasıl bir huzurdur bu yolda?! Senden başlıyor yazmaya ve seninle kusuyor kalemimden adeta... Diyorum ya; "her nedense" diye, kalemim de galiba senden hoşlanıyor. Biraz önce tartıştık onunla... Yazmayacakmış seni bir daha... Küsecekmiş artık ısrarlarıma... "Bak ben de susarım!" diye tehdit ediyor. Millet de susmayı ne çok seviyor?!! 'Sus!' diyorum, 'Sende sus! Olur! Ben anlamı kaybeder ölürüm, olacağı budur! Acılarım bir gün senden son bulur!' ... Bir suskunluk oluyor ... Diyorum ki; 'Nereye kadar susacaksın, yazmak sana güç veriyor?' ... "Kıyamam sana" diyor kalemim... Kalemim bazen midemi bulandırıyor(!) Atıyor boşluğumdan kendini... Ve kendiliğinden "hiç"leşiyor! Bazen sabrımı gerçekten zorlayan en yakınım oluyor!
Onun yüzünden yavaşlıyor reflekslerim; kalemim yüzünden evet!? Reflekslerimi kullanmayı ne çok seviyor?! "Hiç" bir, zaman dilimim oluyor ardından... Hiç = dip oluyor kalemimden taşan... Yazılarım avuçluyor her dilimini ve her açımdan tek tek kesiyor. Açılarım değişiyor ve acılarımı geçiyor! Onların hepsi dönüp dönüp senden besleniyor. Ve 'ben izleyici olmalıyım' diyorum 'artık'... Sen sustukça çoğalan sancılarıma bende susabilsem ne iyi olur! En az senin kadar susabilse yazılarım, diyorum. Olmuyor! Bu benim anlamım! Bir gamsız olabilsem en az senin kadar! Artık izleyen ben olsam, diyorum evet! Sen de doğrusun, bu konuda çok başarısızım ben... Hadi suskunluğumu izlemeye devam et sen... Ne de olsa ben ancak bu kadar susabiliyorum?! Benim suskunluğum kalemimden... Ne de olsa hayatımda sana çok yer var! Ve diplerden yazacak olduğum ne çok sen.!.
Ben tek düze susuyorum böyle... Senden düze çıktım bak yine... Neyse sana gidiyorum ben senden... Bir isteğin var mı buralardan? Biraz anlam getirebilirim istersen sana da?! Neyse susuyorum ben hadi! Aldım anlamımı iyiyim şimdi... İnadına susacağım böyle sana! Anlamıma doyana kadar sürecek bu böyle inadına!